İsviçre’de düzenlenen Ukrayna konferansında istediği sonucu
alamayan müşterek Batı şimdi Rus lider Vladimir Putin’in Asya’daki ayak
içlerine bakıp saç baş yolabilir. Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin hakkında
yakalama kararı çıkardığı Putin, Kuzey Kore ve Vietnam’ı ziyaret ederek bulduğu
ve bulabileceği manevra alanlarını dünyanın gözüne soktu.
Tecrit edilen ya da çevrelenen ülkelerin kendi aralarında
güç birliği yapmasını önlemek NATO kampının en önemli oyun planıydı. Stratejik
hesaplar çöktü.
BRICS+’ı da büyüten Çin-Rus paslaşması bu çöküşün ilk
aşamasıydı. Putin seçim sonrası ilk ziyaretini 16-17 Mayıs’ta Çin’e yaparak
yeni direnç hattının altını çizdi. Yeni fasıl Kuzey Kore ile açılıyor. Rus
lider 18-19 Haziran’da Asya turunun ilk ayağı Pyongyang’da Kuzey Kore ile
askeri ittifak kurdu. Sovyetler zamanındaki ortaklık modeline dönülmüş oldu.
SSCB dağılınca Kuzey Kore en büyük askeri, teknik ve ekonomik destekçisini
yitirmişti. Turun ikinci ayağı Hanoi’de ise ilişkilerini çeşitlendirme adına eski
düşmanlarla da kucaklaşan Vietnam’la dostluğuna yeni perçinler attı.
***
Rusya ile Kuzey Kore arasında “Kapsamlı Stratejik Ortaklık
Anlaşması”, NATO’nun görmek isteyeceği son metin olabilirdi, o da oldu. Putin
ile Kuzey Kore lideri Kim Jong-un’un imzaladığı yeni anlaşma, 2000’deki
Dostluk, İyi Komşuluk ve İşbirliği Antlaşması’nın yerini alıyor. Sovyet dönemi
anlaşmaları zaten yenilenmemişti. Yeni anlaşmanın ne anlama geldiğini Putin şu
sözlerle açıkladı: “Taraflarından birine yönelik bir saldırı durumunda
karşılıklı yardımlaşmayı öngörmektedir.”
Mini bir “Birimiz Hepimiz, Hepimiz Birimiz İçin” sözleşmesi.
Kim Jong-un ise daha kestirmeden gitti; anlaşmayı
“ilişkilerinin yeni stratejik doğasına uyan bir pakt” olarak niteleyip iki
ülkenin karşı karşıya olduğu ya da olacağı olaylara veya savaşlara tereddüt
etmeden yanıt vereceklerini söyledi. Ayrıca Ukrayna’da Rusya’ya tam desteğini
yineledi.
Bu ortaklık NATO ülkelerinin Ukrayna’ya F-16 jetleri ve uzun
menzilli füzeler vermeye hazırlandığı, Rusya’nın da ‘nükleer’ silahlarının
tozunu almaya başladığı bir dönemde tesis ediliyor. Putin’in 5 Haziran’da
Petersburg’daki ekonomi forumunda Kiev’e hassas silah sağlayan ülkelere karşı
simetrik yanıttan bahsetmesi, yani “sadece silahı kullananı değil silahı vereni
de vururum” demesi tırmanışta yeni bir eşiğe işaret ediyordu. Ayrıca cephane
açığını gidermek için Kuzey Kore’ye bağımlı hale gelmeye başladığı konuşuluyordu.
Böylesi bir dönemde imzalanan bu anlaşma kaçınılmaz olarak
Atlantik’in iki yakasında epey kaşıntıya yol açacaktır. Beri
tarafta Ruslarla ortaklık terfi alırken Tokyo ve Seul de hop oturup hop
kalkabilir.
Putin ziyaretin arifesinde Kuzey Kore gazetesi Rodong
Sinmun’a yazdığı yazıda, Kızıl Ordu’nun Japon militarizmine karşı Koreli
yurtseverlerle omuz omuza mücadelesini uzun uzadıya hatırlatıp Pyongyang’ın
Ukrayna’daki savaşta Rusya’ya verdiği güçlü desteğin altını çizdi. ABD’nin
sözde “kurallara dayalı” dünya düzenini dayatma çabasını neo-kolonyal
diktatörlük olarak niteleyip Rusya’yı stratejik yenilgiye uğratma ve tecrit
etme politikasının başarılı olamayacağını belirtti. “Avrasya’da eşit ve
bölünmez bir güvenlik mimarisi inşa edeceğiz” diye ekledi. İki nükleer gücün
askeri ortaklığı öyle hafife alınacak bir durum değil.
Ukrayna savaşı başladığından beri Batı, Moskova-Pyongyang
arasında artan ilişkiler için “Asla kabul edilemez” deyip duruyor. ABD bir
yandan korku içindeki Güney Kore’yi temin ederken diğer yandan BM Güvenlik
Konseyi kararlarının altı oyulacak diye şimşekler çakıyor. Fakat kimin
umurunda!
Siyasi, kültürel ve ticari bağların ötesinde stratejik
ortaklık anlaşmasının güvenlik alanında ilişkileri ne kadar derinleştireceği
önem kazanıyor. Askeri iş birliği Rusya’dan askeri-nükleer teknoloji
transferini içeriyor mu? Uydu teknolojisi ve nükleer denizaltı gibi Kuzey
Korelilerin bilgi ve tecrübelerinin yetmediği yerler var. Mesela 27 Mayıs’ta
uzaya askeri keşif uydusu gönderme denemesindeki fiyasko Pyongyang’ı
utandırmıştı.
İlişkilerin iş birliğinden ittifaka yönelmesi, Batı’nın hem
Rusya hem de Kuzey Kore’ye karşı inşa etmeye çalıştığı bariyerleri yıkıyor.
Halihazırda askeri ilişkinin aldığı bir boyut var. Güney Kore, düşman kardeşi
Kuzey Kore’yi gammazlayıp duruyor. Bloomberg'e konuşan Güney Kore Savunma
Bakanı Shin Won Sik, Kuzey Kore'nin Ukrayna savaşı için Rusya’ya 4,8 milyon top
mermisinin yanı sıra düzinelerce balistik füze gönderdiğini öne sürdü.
Rusya’nın aldıkları bir dert, karşılığında verdikleri başka bir dert. Hint-Pasifik’ten
sorumlu ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Kurt Campbell, Putin’in ziyaretinden
hemen önce Pyongyang'ın Moskova'ya ne sağladığını bildiklerini ama karşılığında
ne aldığını bilmediklerini belirterek “Para? Enerji? Nükleer ve füze
geliştirmelerine olanak tanıyan fırsatlar? Bilmiyoruz. Ancak endişeliyiz ve
yakından izliyoruz” demişti.
Çin’in Kuzey Kore ile siyasi ve ekonomik ilişkileri ABD’ye
yeterince dert olmuşken şimdi denkleme Rusya giriyor. Üstelik askeri boyutta.
Amerikalılar cephane tedarikine karşılık Rusya’nın petrol
sevk ettiğini belirtiyor. Kuzey Kore’nin altıncı nükleer denemesinden sonra BM
Güvenlik Konseyi’nin 22 Aralık 2017’de kabul ettiği 2397 sayılı karar, petrol
ihracatını yılda 500 bin varille sınırlıyor. Bırakın silah ve petrolü gıda
ürünleri bile yaptırım kapsamında. Haliyle yaptırımlara takılmayan bir ticari
ortaklık neredeyse imkânsız. Üstelik bu yaptırım kararlarında Rusya’nın da
imzası var. Malum Rusya’nın meşru gördüğü tek yaptırım otoritesi BM Güvenlik
Konseyi. Rusya savaşa gidenler ve ülkeden kaçanlar yüzünden işgücü sıkıntısı
çekiyor. Rus demografisine sorun çıkarmayacak disiplinli iş gücü havuzu olarak
Kuzey Kore’ye bakıyor. 2397 no'lu kararla Kuzey Koreli işçilerin başka
ülkelerde çalışması yasaklanmıştı. Karar bu işçilerin 2019’a kadar sınır dışı
edilmesini öngörüyordu. Ayrıca gıda ürünleri ihracatı bile yaptırım kapsamına
alınmıştı. Fakat ABD’nin Gazze için ateşkes çağrısı yapan kararları veto ettiği
süreçte Rusya da eline geçirdiği kozla tutumu değiştirip yaptırımların
uzatılmasını ele alan uzmanlar komitesinin görev süresinin uzatılmasını veto
etti.
***
Putin’in 19-20 Haziran’daki Vietnam seferine gelirsek; Rus
lider, Vietnam gazetesi Nyanzan’a yazdığı yazıda gaz, petrol ve otomobil başta
olmak üzere farklı alanlardaki ekonomik ortaklıklara odaklandı. Tonu ve teması
Kuzey Kore gazetesine yazdığından farklıydı.
Yine de Amerikalıların Vietnam-Rusya yakınlaşmasından
endişelenmek için nedenleri var. ABD açısından Kuzey Kore ne kadar düşmansa
Vietnam da o kadar ortak. ABD’nin savaş ve insanlığa karşı suçlar işlediği
Vietnam’la açtığı sayfa kısa bir süre öncesine kadar fena gitmiyordu.
Hanoi’nin tarafsızlık çizgisi pek zıt kutuplarda dostane
ilişkilere imkan verdi. Kurulan stratejik ortaklıkların bir kefesinde Çin,
Kuzey Kore ve Rusya; diğer kefesinde ABD, Japonya ve Avustralya yer alıyor.
Hanoi 10 Eylül 2023’te ABD Başkanı Joe Biden ve 12 Aralık 2023’te Çin Devlet
Başkanı Xi Cinping'i ağırlamıştı.
Vietnam da Rus liderin önüne kırmızı halı sererek,
Washington'un “Putin'e platform sağlamamalı veya onun zulmünü
normalleştirmesine izin vermemeli” diye parmak salladığı ülkeler arasına girdi.
Vietnam, İsviçre'de Ukrayna barış konferansına temsilci
göndermeyen ülkeler arasındaydı. Beri tarafta Amerikan hegemonyasını dengeleme
hedefi güden BRICS+’ın Rusya’daki toplantısında Vietnam’ı dışişleri bakan
yardımcısı temsil etti. Kuşkusuz ABD bunları kırmızı kalemle not ediyor. Bir de
AB'nin Rusya’ya karşı yaptırımlarını koordine eden özel elçi David O'Sullivan,
Hanoi’den kırmızı kart yedi. O'Sullivan’un 13-14 Mayıs’ta öngörülen ziyareti
süresiz olarak ertelendi. Putin’i ağırlamaya karar verdikten sonda kalkıp
Rusya’ya karşı kısıtlamaları konuşmak ziyareti sabote etmekten başka bir şeye
yaramazdı.
***
Özetlersek Moskova-Pyongyang arasındaki stratejik ortaklık
Rusya’ya Ukrayna cephesi için silah tedarik etme, Kuzey Kore’ye askeri-ticari
tecridi kırma şansı sunuyor. Bu ortaklık aynı zamanda ABD’nin Kore yarımadasını
merkeze alan stratejisinin altını oyuyor.
Yeni Soğuk Savaş eski Soğuk Savaş’ın sınırlarında diriliyor.
Amerikalılar “Moskova-Pyongyang hattındaki gelişmelerden kesinlikle Çin de
rahatsızdır” tespitlerinde teselli arıyor. Evet, Çin kendi siyasi-ticari nüfuz
alanına Rusya’nın girmesini istemez. Ama Çin’in Kuzey Kore dosyasındaki rolünü
Rusya dolduramaz. O yüzden “Çin endişesi” biraz temenniyi de barındırıyor.
Endişelilerse Amerikalıların onlar adına konuşmasına ihtiyaçları yoktur
sanırım!
gazeteduvar