Erdoğan Sudan’da yanlış ata oynamaktan çekiniyor

GİRİŞ: 02.05.2023 09:32      GÜNCELLEME: 02.05.2023 09:32
Rasthaber -  

Beşir sonrası Sudan’la ilişkilerin şarampole yuvarlanmasını önleyen Ankara, Burhan ile Hamideti arasında tercih yapmadan ilerlemeye çalışıyor. Yanlış bir tercihte bulunmama hassasiyeti öne çıkıyor.

Sudan’da ordu ile Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) arasındaki çatışmaları durdurmak için devreye giren Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, sonunda Libya, Suriye ve Mısır’da Türkiye’yi taraf durumuna düşürdüğü tartışmalı hallerden ders almış gözüküyor. 

Pek çok uluslararası aktör gibi Erdoğan da hem Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı ve Genelkurmay Başkanı Abdülfettah Burhan hem de Egemenlik Konseyi Başkan Yardımcısı ve HDK Komutanı Muhammed Hamdan Dagalo (Hamideti) ile görüşerek kardeş kanının dökülmesine son vermeye ve diyaloğa davet etti. Sudan'da geçiş sürecini başından beri desteklediklerini belirten Erdoğan, arabuluculuk girişimlerine ev sahipliği yapmaya hazır olduklarını iletti. 

Erdoğan’ın tarafları Ankara’da görüştürme teklifine yer veren Sudan basını, Burhan’ın Hartum’dan çekilmeden Hamideti ile görüşmeyi reddettiğini aktardı. Hamideti ise Burhan’la değil silahlı kuvvetlerin “onurlu mensupları” ile masaya oturabileceğini söyledi. 

Özellikle Libya dosyasında HDK’nın bagajı Ankara’yı rahatsız edecek unsurlar içerse de 2019 sonrası geçiş döneminde Hamideti’nin Egemenlik Konseyi’nde ikinci adam olması eski defterleri geri plana ittirdi. Hamideti, Libya’da Trablus kuşatması sırasında Halife Hafter’e asker temin edip Rus savaş şirketi Wagner’le çalıştı ve Yemen savaşına dâhil olarak Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ile sıra dışı ilişkiler geliştirdi. Türkiye’nin HDK’nin etkili olduğu Güney Darfur’daki insani yardım operasyonları, özellikle başkent Nyala’da kurulan hastane bölgede büyük bir memnuniyet yaratırken, Hamideti’nin Erdoğan’ın hasımlarıyla çalışması biraz alınganlığa yol açtı. 

Bütün bunlara rağmen Ankara rahatsızlığını açığa vurmadı. Sonuçta Hamideti, Erdoğan’ın stratejik ilişkiler geliştirdiği devrik lider Ömer el Beşir’in destekçisiydi. İşin doğrusu, Türkiye’de iktidar çevrelerinde Beşir’e müdahale Suudi Arabistan, BAE ve Mısır ekseninin mahareti olarak görüldü. Yine de Erdoğan, Beşir’le imzalanan anlaşmaların geleceği açısından geçmişi kurcalamadan Egemenlik Konseyi ile yola devam etti. 2019'da Egemenlik Konseyi’nin anayasa bildirisi için düzenlenen imza törenine Türkiye’den de bir heyet gitti. İlişkilere bir süreliğine soğukluk hâkim olsa da karşılıklı ziyaretlerle Beşir döneminin tortuları atıldı.

Bu pragmatik tercihte Arap Baharı sonrası Türkiye’nin krizlere siyasi ve askeri olarak müdahil olmasının yol açtığı hezimetlerden çıkartılan derslerin etkisi var. Ayrıca BAE, Suudi Arabistan, Mısır ve İsrail’le normalleşme sürecinin yanı sıra Libya’nın doğusundaki aktörlerle geliştirilen temaslar dikkate alındığında Hamideti’ye parmak sallamayı gerektirecek bir şey kalmadı. 

Erdoğan’ın 2017’deki Hartum ziyaretiyle ilişkiler ivme kazanmış, Sevakin Adası’nın 99 yıllığına Türkiye’ye tahsis edilmesi kararlaştırılmış, ilişkilere askeri boyut kazandırmaya yönelik adımlar belirlenmiş ve beş yılda ikili ticareti 10 milyar dolara çıkarma hedefi konulmuştu. Petrolde ortaklık da gündeme alınmıştı. 1,1 milyar dolar değerinde Hartum’a yeni havaalanı projesi de bir Türk firmasına verilmişti. 

Beşir’le 22 anlaşmaya imza atan Türkiye’nin Sevakin Adası’nda deniz üssü planıyla Kızıldeniz’de ayağına yer açacağına dair haberler Kahire ve Riyad’ı kızdırmıştı. Medyada Osmanlı’nın dönüşüne dair korku senaryoları işlenmişti. Ankara ise projeyi Osmanlı eserlerinin restore edilmesi ve hacca gidecek Türkler için Sevakin’in bir uğrak merkezine dönüştürülmesi olarak sunmuştu. Beşir’den sonra anlaşmalar belirsizliğe gömüldü. 

Fakat Türk hükümeti yeni dönemin aktörlerini Ankara’da ağırlayarak sorunsuz bir geçiş istedi. 27 Mayıs 2021’de Hamideti, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın daveti üzerine Türkiye’ye geldi. Hartum’a dönüşte Türkiye ile yapılan anlaşmaların değerinin 10 milyar dolar olduğunu açıkladı. 12-13 Ağustos 2021’te ise ziyaret sırası Burhan’daydı. Onunla da yedi yeni anlaşma ve protokol imzalandı. Sudan’ın ilk etapta 100 bin hektarlık bir tarım arazisini Türkiye’ye tahsisi de kararlaştırıldı. 

Güzel hava diplomasiye de yansıdı. Türkiye’nin Hartum Büyükelçisi İrfan Neziroğlu ikili ilişkilere katkılarından dolayı Burhan tarafından "Nileyn Nişanı" ile ödüllendirildi. Neziroğlu Eylül 2022’de Hartum’a veda ederken geçişin sarsıntısız olmasını şuna bağladı: “İç siyasete müdahil olmadık, bir gruptan yana taraf tutmadık. Sabırlı bir politika izledik ve olumlu karşılığını gördük.” Yeni Büyükelçi İsmail Çobanoğlu da 24 Ekim 2022’de Hamideti tarafından kabul edilerek ilişkileri gözden geçirdi. Hamideti depremden sonra elçiyle bir kez daha görüşerek Türkiye’ye desteğini iletti. 

Erdoğan’ın Burhan ve Hamideti’ye gösterdiği ihtirama rağmen Sevakin ve askeri eğitim tesislerinin inşası konusunda somut gelişme olmadı. Egemenlik Konseyi’nin Körfez’deki finansörlerinin çekincelerinin fren etkisi yaptığı söylenebilir. İkili ticaret de 2022 itibariyle 680 milyon dolarla sınırlı kaldı.

Tabii çatışmalar ilişkileri yeni bir sınava sokuyor. Burhan’ı “radikal İslamcı” olarak niteleyen Hamideti’nin Müslüman Kardeşler’e karşı öteden beri bilinen diskuru Türkiye’deki iç tartışmalarda karşılık bulduğu için Erdoğan’ın canını sıkabilir. Açığa vurulmasa da günün sonunda Ankara’nın tercihi Mısır’ınki gibi kurumsal ilişkilere binaen Burhan olabilir. 

Hamideti, Beşir’in eski ortaklarını tasfiye eden operasyonlarına sunduğu katkılar nedeniyle siyasal İslamcıların husumetini çekmişti. Türkiye’deki İslamcı kesimler arasında da Hamideti hayırla anılmazdı. Yine de şu aşamada Erdoğan ve ekibi iki tarafa da kardeş gözüyle bakma eğilimini koruyor.

Ankara’yı düşündüren noktalardan birisi uzlaşmanın sağlanmaması ya da yenişememe hâlinde HDK’nin Darfur ve güney eyaletlerde kontrolü ele alıp Libya’daki durumu etkileyecek şekilde Hafter’le güç birliğine gitme ihtimali. Ayrıca bunun bir vekâlet savaşına dönüşmesi de endişe kaynağı. Yumurtaları Burhan’ın sepetine koyma niyetinde olanlar, Hamideti’nin Wagner ve Hafter ile ilişkilerine ya da Port Sudan'da üs kurma planından vazgeçmeyen Rusya’ya geçen haziranda yaptığı sekiz günlük ziyarete dikkat kesiliyor. 

Fakat Hamideti milis gücü liderliğinden cumhurbaşkanlığına terfi etmeyi umarken farklı kamplarla pragmatik ilişkiler geliştiriyor. Sadece Körfez’e değil İsrail ve ABD ile temaslara da önem atfediyor. Erdoğan gibi Batı ile Rusya arasındaki rekabetten yararlanırken Avrupa’ya kendisini sınırlarda göçü önleyen, demokrasi ve halkın iradesi için savaşan lider olarak sunuyor. Husumetini çektiği Müslüman Kardeşler’in hamisi Katar Emiri’ne de selam gönderiyor. Bu kadar pragmatizmde Erdoğan’a da yer var. 

Velhasıl Sudan’da taşların yerine oturmasını bekleyen Erdoğan, kaybedeceği ata oynamak istemezken göze batan şeyleri kapının arkasına itiyor. Bu tutum, Rusların Libya ve Sudan’da üs edinmesinin önlenmesini öncelikli mesele hâline getiren Biden yönetiminin tercihleriyle de uyumlu.


Al-Monitor

YORUMLAR

REKLAM

İLGİLİ BAŞLIKLAR

REKLAM