Gelinen Son

GİRİŞ: 18.12.2024 16:12      GÜNCELLEME: 18.12.2024 16:12
Rasthaber -  Kim Allah’ı, O‘nun peygamberini ve inananları dost edinirse, bilsin ki şüphesiz Allah taraftarları galiplerin ta kendileridir.” (Maide 56)

Her şeyin açık ve net olmasına rağmen insanoğlu kendi çıkar ve hevesi için suları bulandırmaktadır. Ayni şeyleri kendine ve çevresine tekrarlayıp insanların kendi kendilerini kandırmasıdır. Çünkü yaptığı veya söylediği şeye kendisinin de inanması gerekir. “birisine 40 gün delisin dersen, 41ci gün o kişi kendisinin deli olduğuna inanır” der, bir ata sözümüz.

Oyun ve sistem kuranlar, onlar yaptıklarına ve söylediklerine inanmazlar ama varacakları sonuca inanarak hareket ederle r. Bunu içinde ellerindeki her türlü araç ve gereçleri insanları yalanlarına inandırmak/ kandırmak için kullanırlar. İnanmış olan insanlar, onların istedikleri yolda yürüyen bir koyun gibidir.




Korku & Kaos

Oyun kuranların kullandığı en iyi metod; korku & kaos pompalamak, Rızk korkusu, geçim korkusu, terör & anarşi, Enflasyon, gelecek korkusu, vb.

Korku ve kaos, yöneticiler için olmaz ise olmaz bir hükmetme anahtarı olmuştur. Korkuyu & kaosu gerçek kılmak için gerekli araç ve gereçleri hiç çekinmeden kullanmaktalar. Toplumumuzda bugünkü adıyla Enflasyon, deviz kuru, pandemi, beka sorunu kısaca gelecek korkusu vb. Sistem yöneticileri (akıl hocaları) toplumları Korku ve kaosla sosyal yaşamlarını formatlayıp istedikleri yeni uygulamaları insanlara alışkanlık ettirmekteler.

Ahlaksızlık toplum & sosyal medya fenomeni

Kültürel ve inanç kurallarını gericilik, yobazcılık diye adlandırıp hiçe sayıldığı, aksine her türlü ahlaksızlık & fuhşu “modernizim & çağdaşlık” ve de zorbalığın da liderlik olarak adlandırıldığı insanların tüketim aracı kılınarak toplumsal çöküşü sağlanmış bir ortamdayız. Toplumlar fakirleştirerek başka bir değişle banka kartlarını insanların boynuna takılan bir köpek tasması gibi insanları köleleştirip (geleceklerini ipotek ettirerek) sistem kurucular kendilerini koruma altına alıp aynı anda da zenginleşmekteler. İnsanların nefsani ve isterik arzularını körükleyerek her şeyi toz pembe (zevk & sefa) göstererek hürriyet, özgürlük adıyla düşünme, akıl etme kapasitelerini kullanım dışı bırakmaktalar dolaysıyla Tek tip insan, tek tip aile, tek tip toplum, tek tip inanç ve son olarak prototip “tek tip insan”, insanlığı hür iradesinin silinmesi (köleleşme) ve insanlıktan çıkması.

İnanç kalpazanları & sahte tarikatlar

Türk toplumunun temeli inanç dayalıdır ki bu minvalde asırlarca hüküm sürmüştür. Fakat “laiklik” adıyla getirilen yapıda ahlaktan dinden yoksun bırakılmış bir toplum haline sokulmuştur. İnsanlar kendi inancını yaşaması için, dinini, inancını, kültürünü öğreneceği ehil kurumların yokluğu tarikatların çoğalmasına sebep olmuştur. Bunun bilincinde olan sistem yöneticileri insanları uyuşturmak (uysallaştırmak), düşünmelerinin önüne geçmek, kendi sistemlerini güçlendirerek toplumları istedikleri gibi yönlendirmek ve en önemlisi hakikati saptırmak için sahte tarikatlar oluşturmuşlar, oluşturdukları bu tarikatlarla inananları inançlarından uzaklaştırdıkları gibi aşağılanmalarını da sağlamış ve toplumun inançlı ve inançsız diyerek bölmüşlerdir.

İngilizler için Tarikat, Müslüman toplumları yönlendirmek ve parçalanmak için kullandıkları birer yapılardır. Kültürümüz de Tarikat, daha çok zaviyelerden oluşan hem sosyal dayanışma hem de insanların inançlarını korunması için kompleks eğitim merkezidir. Fakat günümüzde bu sadece politikacıların, sistem kuranların toplumları yönlendirmek için kullandığı bir araca dönüşmüştür. Tarikatın oluşması için şeriatın (hakikat yolu) oluşması gerekir. Hakikat yolunun oluşması için hakikatin sistem olarak hakim olması şarttır.

Protokol; 1-) Hakikat 2-) Şeriat, 3-) Tarikat. Günümüzün bir çok tarikatları, GB, ABD ve Siyonist yapı elliyle güncelleşerek inançsız fakat ideolojik bir yapıya bürünerek (ideolojini inancın yerini alması) terorist gruplara dönüşmekte ve ümmet parçalanmakta. İslam’da tarikat var mıdır? Takva tarikatla mı olur? Eğer insan & toplum, Allah’ı sadece kendine ait kılarsa ..ki Allah’ı sınırlamış olur dolaysıyla her toplumun kendine has bir Tanrı'ları var demektir (TeHvid). O zaman hangi Allah gerçek olur? Yahudiliğin ve Hristiyanlığın varlık sebebi bu zihniyete (inanca) dayanmaktadır. İnsan & toplumlar, menfaatleri & çıkarları & hükmetme arzuları doğrultusunda oluşturdukları yaratıcıyla hakikati saptırmışlardır.

Allah tektir ve O’ndan başka da ilah yoktur (TeVhid). Bilip bilmediğimiz, aklımızın kavrayamadığı, hayal edemediği her şeyi kapsayan, Ateş’ten topraktan sudan havadan oluşan canlı & cansız & madde & madde olmayan ve bilmediğimiz her şeyin tek yaratıcısı Allah'tır.

Geline son

Gelinen son, insanlığın ilk başlangıç dönemi olmaktadır;

Hani Rabbin meleklere, ‘Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım.’ demişti. Onlar ‘Biz seni övgü ile tenzih ederken ve senin kutsallığını dile getirip dururken orada bozgunculuk yapacak ve kan dökecek birini mi yaratacaksın? dediler. Allah, ‘Şüphe yok ki ben sizin bilmediklerinizi bilirim.’ buyurdu.” (Bakara, 2/30). “Hani Rabbin, Adem oğullarının sırtlarından zürriyetlerini almış ve onları kendi nefislerine karşı şahidler kılmıştı: 'Ben sizin Rabbiniz değil miyim?' (demişti de) onlar: 'Evet (Rabbimizsin), şahid olduk' demişlerdi. (Bu,) Kıyamet günü: 'Biz bundan habersizdik' dememeniz içindir” (A’raf 172). Demiştik ki: Ey Âdem, sen ve eşin cennette oturun, dilediğinizi bol bol yiyin. Ancak şu ağaca yaklaşmayın, yoksa haddini aşanlardan olursunuz.” (Bakara 286). “Şüphe yok ki Şeytan, size düşmandır, sizde ona düşman olun. Onun taifesi, sizi yakıp kavuran ateş ehli olmaya davet eder ancak” (Fatir 6). “Şüphesiz biz seni, hak ile bir müjdeci ve bir uyarıcı olarak gönderdik. Hiçbir ümmet yoktur ki, içinde bir uyarıcı gelip-geçmiş olmasın.” (Fatır, 24) (Ey Peygamber!) Hevâ ve hevesini (kötü duygularını ve nefsânî ihtiraslarını) kendisine ilâh edineni gördün mü?..” (Furkân, 43). “Onlara, “Allah'ın indirdiğine uyunuz” dendiğinde, “Hayır, biz atalarımızı üzerinde bulduğumuz şeye uyarız” derler. Ya ataları akıllarını kullanamamış, doğruyu da bulamamış idiyseler de mi?” (Bakara 170)

Yazımın ilk girişinde açıklamaya çalıştığım gibi; İnsanlık gerçekleri bilmesine rağmen bilinçli olarak sapıklığı ve yalanı tercih etmiştir. Kimileri sapıklığı inancına alet edip yeni “inançlar” uydurmuş, kimileri de varlık sebebi olan yaratıcıyı inkar ederek yeni beşeri dinler icat etmiştir ki biz buna genel olarak insanlığın cahillik dönemi diyebiliriz. Bu cahillik tam olarak KARA CAHILIKTIR. Hakikatin aşikar olmasına rağmen inkar etme yada Hakikat yerine menfaat & çıkarı için hakikati saptırmaktır.

Dünyamız, zalim, ahlaksız, vicdansız, sahtekar, putperes, münafık, mürtettin kısaca direkt & dolaylı şeytan hizmetkarları insanların amelleriyle tam olarak kara cahiliye dönemine girmiştir. Hakikati savunanların da bir avuç olduğu ve zulüm gördüğü bir hal almıştır.

Dünyamızın yaratılış fıtratı, yer yüzündeki bu kadar zulmü, inkarı (yalan), adaletsizliği, anarşiyi ve ilahi düzenin değiştirilmesini kabul etmeyecektir. Çünkü Yaratıcı “ALLAH”, her şeyi belirli bir düzen ve kural üzerine yaratmıştır. İlahi düzen ve kurallar asla değişmemektedir fakat insanoğlu kendini kural ve düzen kurucu olarak görmesi neticesinde ilahi kuralları kendisine verilmiş olan akıl ile değiştirmeye çalışmaktadır. İnsanoğluna Aklı veren yaratıcı insanın neye ve ne kadar muktedir olduğunu ve ne yapacağını da çok iyi bilmektedir. O zaman diyebilirsiniz ki ne den bu kadar zulüm (kötülük)? Allah insana hür iradeyi verdiği gibi insana doğuştan iyiyi & kötüyü ayırt etmesi için referanslarda vermiştir. Fakat insan, gözüyle gördüğü zulme ve vahşette yukarda saydığımız sıfatlardan ötürü seyirci kalabilmekte ya da ortak olabilmekte buda kendisine doğuştan verilmiş olan sıfatları kaybetmesine ve neticede zulüm & kötülüğün artmasına vesile olmaktadır.

İlahi inancımız (Yaratanımız) der ki; “Bugün inkâra sapanlar, sizin dininizden (dininizi yıkmaktan) umut kesmişlerdir; artık onlardan korkmayın benden korkun. Bugün size dininizi kemale erdirdim, üzerinizdeki nimetimi tamamladım ve size din olarak İslam'ı seçip-beğendim.(Maid 3). Dolaysıyla bir peygamber gelmeyeceğine göre insanlığı bu sapıklıktan ve zulmümden kim ve nasıl kurtaracak? Ya da İlahi olmayan inanç doğrultusunda insanlığı adil & dürüst ve hakkaniyetli olarak bu sapıklıktan ve zulmümden kim kurtaracak?

Allah (cc), insanlık ne zaman azmışsa bir lider/ bir Önder/ bir rehber / (Peygamber & Nebi) yollamış ve insanların hakkaniyet ve doğru yol yönelmesini sağlamıştır. Artık ne bir peygamber ne bir ilahi kitap gelecektir. Allah (cc), İnsanoğluna sonsuz hür iradeyi verirken, isyankar ve kan dökücü, zalim olacağını da bilirken sizce bu günleri hesap etmemişimdir?

Allah (cc), tabi ki bugünleri hesap etmiştir. Bizlere yolladığı kitabında aktarmış ve yol göstermiştir. “‘Biz seni övgü ile tenzih ederken ve senin kutsallığını dile getirip dururken orada bozgunculuk yapacak ve kan dökecek birini mi yaratacaksın? dediler. Allah, ‘Şüphe yok ki ben sizin bilmediklerinizi bilirim.’ buyurdu.” Fakat insanoğlunun yaptığı her şey sınırlı, belirli ve sadece tekrardan ibarettir. İnsanoğlunu güçlü ve hür kılan insanın kendisine hükmetmesidir ki oda Allah'ın ona verdiği hür iradesine sahip olması ki insanın devamlı vermesi gereken mücadelesi de budur. İnancımız buna cihat el Ekber (büyük mücadele/savaş) demiştir. Cihattaki asıl amaç insan öldürmek & toprak sahibi olmak & insanlığa hükmetmek değildir. İnsanın kendi nefsani arzu ve isteklerinin önüne geçerek/hükmederek hür iradesine (kendine verilen ilahi güce) sahip olmaktır.

Geline son nokta; Allah (cc), bütün peygamberler aracılığıyla ilan ettirdiği TEVHID inancının yer yüzüne hakkim olması olacaktır. “Ağızları (propagandaları) ile Allah’ın nurunu söndürmek istiyorlar. Hâlbuki kâfirler istemese dahi, Allah nurunu tamamlayacaktır” (Saff 8). Bunu gerçekleşmesi; Musevi, Hristiyan Müslümanlardan oluşan Allah'ın seçtiği Önder/ Rehber/ Liderin emrinde TEVHID inancı üzeri verilecek mücadele. “Onlar âyetlerimize kesin bir şekilde iman ederek kitaba uymakta sebât gösterdikleri ve bu uğurda başlarına gelene sabrettikleri sürece, içlerinde bizim emrimizle insanlara doğru yolu gösterecek imam/Rehber yolladık.” (Secede 24). “Biz onları, emrimizle insanlara doğru yolu gösteren önderler yaptık. Onlara hayırlı işler yapmayı, namazı dosdoğru kılmayı ve zekâtı vermeyi emrettik. Onlar, kendilerini sadece bize kulluğa adamış kimselerdi.” (Enbiya 73)

Yine kendine Müsevi, Hristiyan ve Müslümanım diyen fakat inkarcı, putperest, sahtekarların (munafıkların) oluşturduğu ve onları ateşe götürecek liderin emrinde TEVHID inancına karşı olacak bir savaş. “Biz onları (inkâr ve isyanları nedeniyle) ateşe çağıran (zulüm ve kötülük) önderleri kıldık; kıyamet günü ise (ne kendileri ne de peşlerinden sürükledikleri, kesinlikle ve hiç kimseden destek ve) yardım görmeyeceklerdir.” (Kasas 41)

Dünyamız ilahi kurallar itaat ettiğinden dolayı zulüm için kullanılan teknoloji zulüm sınırını aşınca işe yaramayacak çünkü zalimler teknolojiyi devamlı bir yıkıcı silah olarak kullanarak teknolojini yok olmasını sağlayacaklar.

Bizler, ya Allah'ın doğru yolunu gösteren önderleri/ Rehberleri takip etmek olacak ya da Ateşe çağıran zalim önderlerin peşine takılmak olacak.

Kazana taraf, en çok zulüm yapan, sahtekar & yalancı, münafık ve müşrikler olmayacak. Siyonist yapı, Gazze’de onca yıkım yapmasına rağmen hala savaşı kazanmamıştır fakat kendine Müslüman diyen ülkelerin sahtekarlıkları iki yüzül halleri ortaya çıkmıştır daha kötüsü Müslümanların Müslümanları öldürmesine vesile olmuşlar ve olmaya devam edecekler.

Kazana taraf; Bir avuç olsalar bile Allah'ın taraftarları olacak. “Kim Allah’ı, O‘nun peygamberini ve inananları dost edinirse, bilsin ki şüphesiz Allah taraftarları galiplerin ta kendileridir.” (Maid 56)

Hak ve batıl (hakikat = Tev-hid ve yalan=Teh-vid) arasındaki mücadele. Ülkemizi yönetenler, menfaat & çıkar diyerek ordumuzu, halkımızı ateşe çağıran (zulüm ve kötülük) önderinin peşin takmazlar inşallah!!!?

Mustafa Kemal TASPINAR 17 ARLIK 2024

 

YORUMLAR

REKLAM

İLGİLİ BAŞLIKLAR

REKLAM