“Olayları izliyoruz, Suriye’nin toprak
bütünlüğünü desteklemeye devam ediyoruz, PKK’nın karışıklıklardan
faydalanmasını önlemek için çalışıyoruz, Esad yönetiminin siyasi çözüm için
muhalefet ile masaya oturmasını istiyoruz.”
Peki resmi tutum buysa, başta Anadolu Ajansı ve TRT olmak
üzere devlet kurumları ile Hükümet’e yakın medya organlarında, “Esad”dan
yeniden “Esed”e dönülmesinin nedeni nedir? Hükümet medyasına bakarsanız,
“kaçmaya hazırlanan ‘katliamcı Esed’in Türkiye’ye karşı PKK ile işbirliği
içinde olduğu, -HTŞ’nin adını anmadan- ‘muhalefet’in ‘aslanlar gibi’ Halep’i
kurtardığı, dahası Halep’in/İdlib’in Türk yurdu olduğu” gibi bir propagandanın
hakim olduğu görülüyor. Bunun anlamı açık: AK Parti Hükümeti,
son saldırıyı Esad yönetimini kendi şartlarına zorlamak için bir manivela
olarak kullanıyor.
AK PARTİ’NİN ŞARTLARI
Peki bu şartların esası nedir? Yukarıda bahsettiğimiz
propagandadan ve basına bilgi veren devlet kurumlarının yaklaşımlarından
anlaşılan odur ki, Ankara siyasi çözüm başlığı altında Esad yönetimini
‘muhalefet’in dahil olacağı bir geçiş Hükümeti kurmaya zorlamak istiyor. Peki
HTŞ, bu “muhalefet”e dahil mi? Hükümet’in yaklaşımına göre HTŞ’nin de belki
biraz ılımlı hale getirilerek sürece dahil edilmesi hesaplanıyor.
Bu noktada en hassas konuya geliyoruz. Bu “yeni
yapılanma”da, PKK/YPG’nin kontrol ettiği bölgeler ne olacak? Erdoğan yönetimi,
bu konuyu ABD ile yürüttüğü pazarlığın bir unsuru olarak ele
alıyor. Trump yönetiminin işbaşına geçmesini bekleyen Ankara, Washington’a
PKK/YPG yapılanmasının sınırın 30 kilometre aşağısına çekilmesini, onların
boşalttığı bölgenin Ankara’nın kontrolü altındaki gruplar tarafından
doldurulmasını öneriyor.
Bu görüş şöyle gerekçelendiriliyor:
“ABD’nin Suriye’deki önceliği, İran’ın Lübnan-Filistin
hattına ulaşımını kesmek, PKK/YPG yapılanmasına desteğinin esas gerekçesi de
bu. Türkiye sınırını bizim kontrolümüzdeki gruplar tutarsa, 30 ya da daha fazla
kilometre aşağıda da ABD, PKK/YPG’ye İran’ın güzergahını engelleme görevini
yaptırabilir. Böylece herkesin kazançlı çıkacağı bir durum ortaya çıkar.”
ABD PLANLARIYLA ÖRTÜŞME
Bu politika, baştan aşağı Türkiye’nin menfaatlerinin
aleyhinedir. Dahası, ABD’nin HTŞ ve PKK vasıtasıyla Suriye’yi bölme planıyla
birleşmektedir. ABD’nin PKK’yı, sadece “İran’ı engellesin” diye desteklediği
iddiası büyük bir palavradır.
ABD, PKK’yı Batı Asya stratejisinde kilit bir bir araç
olarak kullanmak amacıyla desteklemektedir. HTŞ’nin son Halep saldırısı
üzerine, “yeni haritalar çiziliyor” diye sevinçle alkışlayanlara hatırlatalım:
Bölgemizde yeni haritalar çizmek isteyen güç ABD’dir ve onun
yamağı İsrail’dir. ABD’nin hedefi, Irak’ın, Suriye’nin, İran’ın ve Türkiye’nin
bölünmesi ve İkinci İsrail devletinin kurulmasıdır. ABD, nihai olarak, PKK’yı
da bu İkinci İsrail’in tepesine oturtmak amacındadır.
Esad yönetiminin bırakın yıkılmasını, zayıflaması bile
mevcut koşullarda Türkiye’nin aleyhinedir. Suriye devletinin bölünmesi,
Türkiye’nin bölünmesi yönündeki planların zeminini kuvvetlendirir. Suriye
bölünürse, bugün 30 kilometre aşağıya indirdik diye sevindiğiniz PKK, yarın
yeniden yukarıya çıkar.
Oysa bugün, Şam’daki merkezi otoritenin ülkenin her
tarafında kontrolü sağlamasına destek vermek ve ABD planlarına karşı bölge
devletleriyle ortak turum almak sorunu kökünden çözer.
Denklem basittir: Eğer Türkiye’nin bölünmesini istemiyorsak,
Suriye’nin, Irak’ın, İran’ın bölünmesine karşı çıkacağız, bunun için mücadele
edeceğiz.
aydınlık