Kur’an Yakma Eylemleri İsveç’in Türkiye’yi Kışkırtarak Manipüle Etme Amacını mı Taşıyor?

GİRİŞ: 04.07.2023 11:10      GÜNCELLEME: 04.07.2023 11:10
Rasthaber - Kur’an yakma eylemleri İsveç’in NATO üyeliğini onaylama pozisyonunda olan Türkiye’yi kışkırtarak manipüle etme amacını mı taşıyor?

İsveç'in başkenti Stockholm'de Kurban Bayramı'nın ilk günü bir caminin önünde polis koruması nezaretinde bir kişi Kur'an-ı Kerim yaktı. Tüm dünyada Müslümanlar tarafından infiiale sebep olan bu eylemi yapan kişinin Salvan Momika isimli Süryani kökenli Irak vatandaşı olduğu ve bir zaman Haşdi Şabi çatısı altındaki İmam Ali Tugayları’na bağlı İsa İbn Meryem Tugayı'nın eski üyesi olduğu ortaya çıktı.

Musul kentinde Hristiyanların yoğun olduğu Hamdaniye ilçesinde doğan Salvan Momika Haşdi Şabi milis gücünün desteği ile “Süryani Şahinleri” adlı bir birlikte kurmuştu.

Irak’ta savaşın bitmesinden sonra Salvan siyasi arenada kendi cemaatini temsil etmek amacıyla Süryani Birliği Partisini’de kurmuştu. Daha sonra tehdit aldığını öne sürerek Almanyaya sığınmacı olarak başvurdu ama reddedilmesi üzerine İsveç’e geçti.

Polis koruması ve gazeteciler nezaretinde yaptığı eylemden sonra beş yıldır İsveç’te yaşadığını ve ateist olduğunu beyan etti.

Haber duyulduktan sonra bütün dünyada protesto gösterileri tertip edildi. Bilhassa Irak’ta Ayetullah Sistani’nin çağrısı üzerine protesto eylemleri yapılarak İsveç konsolosluğu basıldı.

Daha önce bu ülkenin aşırı sağcı siyasi partilerinden Stram Kurs partisinin lideri Rasmus Paludan’ da Türkiye büyükelçiliği karşısında Kur'an-ı Kerim yakmıştı.

İsveç’te Çarşamba günü yapılan bu menfur saldırı İsveç’in Nato’ya girme çabasının Türkiye’ onay vermeyerek engellenmesi ve saldırganın renkli kimliği sebebiyle ilginç bir hale geldi ve ne amaçla yapıldığı ve kimler tarafından teşvik edildiği merak konusu oldu.

Bu bireysel bir eylem miydi yoksa Batı’nın klasik İslam ve Müslümanlara mesafelerini korumaya ve dengelemeye yönelik rutin emniyet supabı eylemlerinden biri miydi? Bundan iki hafta sonra Litvanya’nın başkenti Vilnius’da NATO zirvesi var ve İsveç ve Firlandiya’nın üyeliği görüşülecekti. Türkiye ve Maceristan İsveç’in NATO üyeliğini çeşitli çekingeler koyarak onaylamamışlardı. Geçen süreç içinde İsveç ve Finlandiya, süreci başlatabilmek için Türkiye’nin terörle mücadele konusunda taleplerini içeren üçlü anlaşmaya 28 Haziran’da imza atmak durumunda kalmışlardı.

Erdoğan birazda seçim sürecinde iç malzeme olarak kullandığı ve radikal tepkisini sürdürdüğü politikasında ikili görüşmeler ve aracıların diyaloğları ve seçim sürecinin zaferle sonuçlanması sebepleri ile yumuşama temayülleri gösterirken sonucunda Stockholm’de bu saldırı düzenlenerek yeni bir gerginliğin bu konuda oluşması ve neticesinde Litvanya’daki görüşmenin de ertelenmesi birden bire hangi hesap ve güç dengesinin olduğu belli olmayan bir el tarafından ustalıkla provoke ederek amacına ulaştı.

Sanki bu mesele Hindistan’da Hindu’lar ile Müslümanlar arasında ne zaman bir yakınlaşma ve hoşgörü atmosferi oluşsa ortaya parçalanmış bir inek kafası atarak durumu tekrar kavgaya dönüştürmeleri gibi bir hal aldı. Ne zaman Nato görüşmesi yapılacak Türkiye ve İsveç ile karşılıklı iletişim kurulacak o zaman biri meydanlara çıkıyor ve Kur’anı Kerim yakıyor.

Peki Batı Kur’an’ı Kerim’e bu saldırıyı niçin yapıyor? Ya da bu soruyu şöyle soralım. Kur’an yakma eylemleri özellikle İsveç’te kim tarafından teşvik ediliyor ve amaç nedir? Amaç İslamafobiyi canlandırmak mı yoksa başka bir siyasi dengenin oluşumu için manipülasyon yapmak mı?Daha önce Rasmus Paludan’ın Kur’an yakma eylemlerinin Kremlin destekli Rusya Today çalışanı 320 İsveç kronu ödemeyi Chang Frick adlı gazetecinin yaptığını duyurdu. Frick şu anda aşırı sağcı İsveç Demokratları adlı partinin düzenli olarak medya işlerini yapıyor.

The Insider adlı internet sitesine röportaj veren Chang Frick ise eylem izni için gereken ödemeyi yaptığını kabul etti ancak "Kuran yakılması fikrinin kendisine ait olmadığını" ileri sürdü. Frick röportajında 2014'ten beri RT için çalışmadığını ve 2014'te Rusya'nın Kırım'ı ilhakından sonra Rusya'yı desteklemediğini iddia etti. Rasmus Paludan daha önce İsveç medyasına yaptığı açıklamada eylemi "Bazı İsveçliler Türk büyükelçiliği önünde Kuran yakmamı istiyor" diyerek haklı çıkarmaya çalışmıştı.

Eski bir İsveç Demokrat yetkilisi olan Frick, İsveç'teki göçe odaklanan aşırı sağcı bir internet sitesinin kurucusu. New York Times'a verdigi bir röportajda Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile olan ilişkisine yönelik şaka yapmış, Rusya'ya yaptığı bir gezinin ardından cebinden bir tomar ruble çıkararak muhabire "İşte benim asıl patronum! Putin" demişti. NYT ilgili haberinde Rusya'nın İsveç'te aşırı sağcı İsveç Demokratlarına yardım yaptığını yazmıştı.

Paludan'ın eyleminin ardından ise İsveç-Türkiye-Finlandiya arasında bu iki ülkenin NATO'ya katılım talebi için yapılan üçlü görüşmeler Türkiye tarafından askıya alınmıştı. Cumhurbaşkanı Erdoğan İsveç'in artık NATO üyeliği için Türkiye'den destek beklememesi gerektiğini söylemişti.

Bütün bu problemler diplomatik görüşmeler ve aracılıklar sayesinde neredeyse aşılmıştı ve iki hafta sonraki toplantıda muhtemelen Erdoğan’ın onay vereceği bir sonuç elde edilecekti. Ama Kurban bayramının ilk günü gizli eller yine müdahalelerini yaparak süreci sekamete uğrattı.

Bu arada İsveç’ li gazeciler ve siyaset uzmanları Kur’an yakma eylemlerinin İsveç halkının hiç ilgisini çekmediğini de belirtiyorlar.

Tüm bunlardan anlaşılan İsveç’te Kur’an yakma eyleminin İsveç kamuoyuna yönelik olmadığı ve daha çok dünya Müslüman kamuoyunun tepkisini tetikleyerek yapılacak protesto eylemlerinin tamda İsveç’in NATO üyeliğinin görüşüleceği toplantıların yapılacağı zamana denk getirilmesi için birileri tarafından üstelik para ödenerek taşeron şahıslara yaptırıldığıdır. Burada seçilen kişilerin önce İsveç ırkçı partileri elemanlarının daha sonra Irak muhalefeti Süryani bir vatandaş olması belki de meseleyi karmaşık hale getirip asıl niyetin anlaşılmasının zorlaştırılması amacını taşımasındandır.

Bundan fayda sağlayacak oluşumların İsveç’in NATO’ya girmesini istemeyen bir yapı olduğu fikri daha ağır basıyor. Bu İsveç iç siyasetinde bunu istemeyen bir grup olabileceği gibi Rusya ilişkileri de düşünüldüğünde belki de Moskova’nın ABD’nin saldırgan politikalarına ve Avrasya birliğini korumaya yönelik psikolojik ve sosyal manipülasyon politikalarının bir ürünü de olabilir.

Cambridge Analitica adlı şirketin bir uygulama aracılığıyla sosyal medya kullanıcılarını verilerini çekmesi ve bu yolla seçimlere müdahale ettiğinin ortaya çıkmasıyla dijital alanda yapılan uluslararası manipülasyonlar ile olaylara ve bilhassa seçimlere etki etmenin mümkün olduğunu ortaya koymuştur. Trump’ın seçildiği ABD seçimler başta olmak üzere Brexit referandumu, Hindistan, Fransa ve Almanya’daki seçimlerde dış müdahalelerinin varlığına yönelik ciddi emarelerin bulunmuş olması bu iddiaları doğruluk ihtimalini hayli artırdı. Artık hegemonya devletleri dijital enformasyon alanlarında çok yönlü yatırımlar yaparak farklı ülkelerdeki siyasi olaylara müdahale edip istedikleri yönde gündemler oluşturabilmektedirler. Geçtigimiz seçim süreci içinde bu tür müdahalelerin Rusya tarafından Türkiye için yapıldığı da iddia edilmişti.

Bu konuda ilgili kuruluşun Türkiye servisinin hazırladığı rapor, Rusya’nın Türkiye’deki medya operasyonları ile krize sebep olabilecek bazı stratejik olaylar üzerinden örnekler vererek seçim ve kitlesel olaylar ürerinde geleneksel motifli sosyal medya yönlendirmelerinin nasıl etkin olduğunu örneklendirerek Rusya’nın Türkiye üzerinde etki oluşturma durumunu açıklamaktadır. Rusya’nın son dönemde Türkiye’de yerleşik bir hal alan anti-Amerikancı söylemin oluşumunda büyük pay sahibi olduğu ve Türkiye’nin başta ABD olmak üzere NATO ve Batı’dan uzaklaşmasında doğrudan rol aldığı gibi iddialar raporun ana gündem maddelerini teşkil etmektedir.

İsveç ve Kur’an yakma eylemlerinin bu gaye ile Rusya tarafından organize ediliyor olması bir ihtimal ve bazılarına göre de iddiadır. İsveç’in stratejik konumu ve kurmaya çalıştığı NATO üyeliği ilişkisi nedeniyle ilk aşamada Kur’an yakma eylemleri akla gelen ilk ihtimal budur. Netice itibarı ile bu eylemlerin bireysel olmadığı ve bir organizasyon tarafından finanse edildiği itiraf edilmiştir. Süreç zamanla bunu daha iyi ortaya koçacak ve anlaşılır hale getirecektir.

FATİH BİLGİN

YORUMLAR

REKLAM

İLGİLİ BAŞLIKLAR

REKLAM