HIRSIZLIKLA MAAŞLARI ÖDÜYORLAR
Suriye Ekonomi ve Ticaret Bakanı Muhammed Samer El-Halil,
2020’de BM’ye resmi olarak sundukları belgelere binaen El-Ömer petrol
sahasından talan edilen petrol dahil IŞİD, ABD ve PKK işgali altındaki
bölgelerden 100 milyar dolar petrol ve elektrik hırsızlığı yapıldığını
söylemişti. Hırsızlıktan elde edilen para ordu komutanları, Pentagon
kurmayları, Beyaz Saray bürokrasisi, sahada görev yapan ABD askerleri ve
YPG/PKK’nın silahları ve militanları için harcanıyor. Bu paranın bir bölümünün
Suriye, Irak, İran ve Türkiye’de siyasi, istihbarat ve askeri operasyonlarda
kullanıldığını bilmek için kâhin olmaya gerek yok.
KANITLARI YOK SAYDILAR
Suriye devleti, Cezayir ve Tunus gibi Arap devletleri, BM kararları, Rusya ve İran’ın bir zamandır talan ve terör faaliyetlerinin bu yağmadan finanse edildiği kanıtlarıyla göstermesine rağmen ABD, IŞİD ve PKK ile birlikte bunu reddetti. Başta Çin açıkça ABD’nin adını telaffuz edince, ABD Dışişleri Bakanlığı, “Suriye petrolü Suriye halkınındır. Esad’ın o bölgede kontrolü yok. Bölge IŞİD tarafından işgal edilmişti. Bizim ve müttefiklerimizin desteği ile Suriye Demokratik Güçleri (SDG) bölgeyi kurtardı. Bunlar kendi kendilerini yönetmek istiyor. Esad buna karşı çıkıyor. Bölgenin tarımı ve petrolünden elde edilen geliri Suriye halkı için kullanıyor. IŞİD’e karşı savaşta kullanıyor.” demişti.
IŞİD, TERÖRE DESTEK VE YAĞMANIN BAHANESİ
Bu açıklamaların ardından yağmaya legal bir örtü sağlamak ve
SDG’ye uluslararası bir meşruiyet kazandırmak amacıyla 2020’de Trump
yönetiminin onayı ile Amerikalı bürokrat, büyükelçi ve askeri personelden
oluşan Delta Crescent Energy Company (Delta Hilal Enerji Şirketi) ile SDG
arasında Suriye’den 2 milyar dolar değerinde petrol çıkarma antlaşması
imzalanır. Şirketin ortakları arasında ABD’nin Danimarka Eski Büyükelçisi James
Cain, Özel Kuvvetler Eski Subayı James Reese ve ABD ve İngiliz ahtapot petrol
şirketlerine danışmanlık yapan John Dorrier de var. Trump’ın Ekim 2019’da
“Suriye’den asker çekebiliriz.” açıklaması esnasında kullandığı, “Petrol bizde
kalacak. Petrolün bizde kalmasını istiyoruz. Ayda 45 milyon dolar. Petrolü
tutunuz. Petrolün güvenliğini sağladık” ifadesi ABD ve askerlerinin Suriye
ilgisini de deşifre etmektedir. IŞİD, burada ABD’nin petrol hırsızlığını ve
Suriye ile Türkiye’yi bölme planlarında PKK’yı bir araç olarak kullandığını
gizlemek için kullanılmaktadır.
‘MİLLİ GÜVENLİK’ KILIFI
“ABD petrol hırsızlığı yapıyor” suçlamalarına karşı, “Bu
Trump dönemine özgüydü. Şimdi iktidarda Biden var.” propagandası yaygınlaşır.
Mayıs 2021’de Biden yönetimi 31 Aralık 2021’de bitecek olan Delta şirketinin
Suriye’deki petrol faaliyetlerine izin veren sözleşmesini yenilemeyeceği
haberleri tedavüle girer. Bunun üzerine petrol lobisi ve medyası böyle bir
kararın, “Esad rejimi üzerinde etkili olan ekonomik baskıyı azaltacağı,
sahadaki müttefiklerimizin gelirine zarar vereceğini ve bu boşluğu Rus ve İran
petrol şirketlerinin dolduracağı” gerekçesiyle Delta şirketinin işine devam
etmesinin ABD milli güvenliği için önemli olduğunu propaganda etmişlerdir. Bu
karar rağmen, ABD müttefiki SDG ile yapılan sözleşmeye binaen Delta halen
sahadadır. ABD askerleri ve YPG/PKK kontrolü ve refakatinde Suriye petrolünün
yağması devam ediyor.
SAVAŞ MAKİNESİ BESLENİYOR
Talan edilen petrol, tarım ürünleri, pamuk, elektrik, kaçak
sigara atölyeleri, sentetik uyuşturucu ve silah kaçakçılığı ile YPG/PKK
öncülüğünde inşa edilen bir askeri makine, ABD ve savaş lordu Netanyahu
denetimindeki İsrail’in Suriye, Irak, Türkiye ve İran projeleri için
besleniyor. Ekonomik ambargo, bankalar arası transferlere blok, suikast, terör
ve medya saldırıları, doğal felaketleri tetikleme ve müdahaleler için kullanma
ve ne kadar zincirini koparmış hain, liboş, tatlı su solakları, cinsiyetsiz, sapık
ve psikopat varsa topyekûn bir saldırı ve yıkıcı savaşı dayatıyorlar. Köhne bir
dünya nizamının haramileri, mafyası, askeri sanayisi, petrol şirketleri, silah
tüccarları, ilaç holdingleri saltanatları baki kalsın diye tüm iblisi
araçlarıyla sahadalar. Önce terör savaşından ardından en son depremden çok
zarar gören Halep insanına yurtdışından gelen yardımların ulaşmaması için
yüzbinlerce İsrailli tarafından protesto edilen harami terörist Netanyahu’nun
emriyle dün salı sabahı saat 2’de İsrail füzeleri Halep Havalimanı’nı
vurdu.
İŞGAL BÖLGESİNE ZİYARETİN İZAHATI
ABD Genel Kurmay Başkanı 4 Mart Cumartesi günü askerlerinin
işgali altındaki El-Ömer petrol sahasındaki üsse geldi. Suriye Dışişleri
Bakanlığı, “İşgalci orduların işgalci komutanı, illegal ziyaret” gibi
ifadelerle bu adımı protesto etmiş. Ülkemiz Dışişleri Bakanlığı ABD Büyükelçisi
Jeff Flake’yi bakanlığa çağırmış, “Hele bir anlatın genelkurmay başkanınızın
orada ne işi var…!” diye sormuş. Jeff Efendi de bu çok zor soru (!) karşısında
ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsünün ifadelerini papağan gibi döktürmüş: “ABD
ordusu IŞİD’e karşı savaşıyor. Bu savaşı sadece ABD’nin değil başta Türkiye
olmak üzere müttefiklerimizin güvenliği için de yapıyoruz. Maazallah biz ve
HDP’nin sırtını dayadığı YPG/PKK kahramanlar olmasaydık haliniz nice olurdu?”
‘GEÇMİŞE SÜNGER ÇEKİN’
O boşluğu “kara bela Esed’in ordusu”, IŞİD, Rusya, İran
doldurmaz mı? İşte fedakâr komutanımız ziyaretini bu koşullarda yapıyor.
Ziyaretinden şüphe etmek yerine, YPG/PKK ile görüşüyor demek yerine, ona
şükretmelisiniz. “Geçmişte şanlı ordumuzun personelini suikastlarda, işgallere
zemin hazırlasın diye birçok illegal eylemde, uyuşturucu taşımacılığında, silah
kaçakçılığında kullanmış olabiliriz. Her devletin böyle bir karanlık yanı
vardır. Ama biz değiştik artık, sadece darbelerle, ekonomik krizlerle,
depremlerle uğraşmıyoruz. Bunların yanına demokratik değerlerimizi temsil eden
halkların özgürlüklerini savunan muhalefet ile de yapıyoruz.” gibi ifadeler
gevelemiş.
GÖZDEN KAÇIRILAN EL-HOL MÜLTECİ KAMPI
Anlatmış da, Suriye, Türkiye ve birçok gözlemcinin
dikkatinden kaçan bir husus var. ABD Genelkurmay Başkanının ziyaretin en önemli
sebebi bölgede bulunan ve 50 bin IŞİD’çiye, bunların cariyesi veya eşleri
olarak tutulan Suriyeli, Iraklı ama özellikle yabancı binlerce kadın ve çocuğun
yaşadığı El-Hol kampının durumu ile ilgiliydi. ABD askeri verilere binaen
kampta 20 bin çocuk var. Yabancı ülkelerden gelen ölümüne 2 bin IŞİD taraftarı
kadın ve bunların 8 bin çocuğu var. 10 bin IŞİD savaşçısı burada tutuluyor.
Bunların en az 2 bini yabancı terörist. Geldikleri ülkeler bunları geri almak
istemiyor. 1 bin kadarı Avrupa ülkelerinden gelmiş. Pentagon, “bu kadınları ama
özellikle çocukları nasıl etkin kullanabiliriz” çalışmaları yürütüyor. Bölgeden
ve kamptan gelen haberleri bizimle paylaşan dostlarımız IŞİD’in kadınları ve
çocukları üzerinde ciddi bir tasnif çalışması yapıldığını söylüyor.
Hatırlayalım; Daha önce de Pasifik’te bulunan Guam adasında 5
bin Peşmerge ve PKK’lı terörist, ABD’ye ait Andersen Askeri Üssü’nde
özel olarak eğitilmişti. Aynı zihniyet benzer amaçlarda kullanılmak üzere IŞİD
çocukları için planları var.