Şura ve Demokrasi

GİRİŞ: 27.06.2022 18:46      GÜNCELLEME: 27.06.2022 18:46
Rasthaber -  Demokrasi ile İslam’daki emredilen istişare aynı şey gibi dursa da değildir: demokrasi karar alma biçimi olarak sayıyı esas alır. Ama şura doğruyu esas alır. Doğruyu isterse bir kişi istesin sayıya bakmadan onun uygulanmasını sağlayan sistemdir şura ya da değişik deyişle istişare.

Oylama yoluyla işlerin sağlıklı yürümeyeceğini belirten çağdaş kitaplardan biri de „Etkili Öğretmenlik Eğitimi” adlı kitaptır. Kitapta sınıfta çatışma durumunda sakın karar almak için oylama yoluna gitmeyin der ve bunun nedenleri arasında şu haklı gerekçeyi gösterir:

Çoğunluğun kararı gerçekte haklı olan azınlığın zararına olacak şekilde oluşmuş olabilir. Bu durumda alınan kararı azınlık kabullenmeyecek, ezilmişlik dışlanmışlık hissi ile kararın başarısızlığa uğramasını bekleyeceklerdir.

Demokrasinin zaafları çoktur. Bu zaaflardan biri de azınlığı ezmeden çoğunluğun kararının yönetimde olması şeklindedir. Bunun mümkün olmadığı herkesçe görülebilir.

Peki o zaman nasıl karar alınacak sorusuna sistem yayıncılıktan çıkan kitabın yazarı şöyle yöntem önerir: Sistemin adı: kazan- kazan.

Bir kişi bile karşı görüş bildirse onun gerekçesi sorulur, eğer haklı ise onun ezilmeyeceği şekilde karar alınır ya da kararda değişikliğe gidilir.

Çoğunluk doğruya ulaşacak diye bir kuralı kimse iddia edemez.  Örneğin içkinin serbest olup olmaması bir ülkede oylanmış ve çoğunluk serbest olmasını istediği için içkinin üretimi ve tüketimi doğru yani yasal hale getirilmiştir. Şura'dan asla böyle bir karar çıkmaz. Çünkü şura/istişare bir doğru koyma/tespit yolu değil, var olan doğruları bulma ve kabul ettirme yöntemidir. Doğruların kaynağı yaratıcıdır. Çünkü insanı ve doğayı en iyi bilen şüphesiz ki yaratıcıdır.

Yönetim biçimi olarak demokrasi aslında uygulanması imkansız bir teorik ütopyadır. O yüzden günümüzde dünyada demokrasi deyince temsili demokrasi kastedilir ve anlaşılır.

Temsiliyet devreye girince kimsenin Allah'ı temsil edemeyeceği, kimsenin bu yetkiyi kendinde göremeyeceği söylenirken, bu temsiliyeti kullananlar çıkar sahibi kötü niyetliler ve dini inançları suistimal edenler olarak suçlanırken, aynı şeyi demokrasinin temsiliyetinde görmek istemezler. Kimse toplumu kandıran ve onların yerine kendi istedikleri biçimde ülkeyi ve gelir dağılımını yöneten azınlığı suistimalcilikle suçlamaz onlara kinle bakılmasını salık vermez. Kitlelerin güçlü ve zenginlerce kandırılarak sahte bir temsilcilik alındığı herkesin aslında görüp de görmezlikten geldiği bir sarhoşluk tipi aymazlıktır.

Toplumlar karar verme yetisi olan aklını zayıflatıp nefsani diye tabir edilen lüks yaşam, israf, eğlence hazzı, konforu öncüleyen yaşam tipi vaatleriyle öyle sarhoş edilir ki karşılaştıkları tam zıt bir yaşamı bile kader kelimesiyle yine dine ve yönetim sistemini reddettikleri Allah'a fatura ediverirler.

 

Ali Mert

YORUMLAR

REKLAM

İLGİLİ BAŞLIKLAR

REKLAM