Ne Doğu, Ne Batı; İslam, İslam

“Yüzlerinizi doğuya veya batıya çevirmeniz erdemlilik değildir.

“Ne Doğu, Ne Batı. İslam, İslam.”

Bismillahirrahmanirrahim.

“Yüzlerinizi doğuya veya batıya çevirmeniz erdemlilik değildir. Gerçek erdem, Allah’a, ahiret gününe, meleklere, kitaba ve peygamberlere iman eden; malını, onu ne kadar sevse de akrabalarına, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışlara, isteyenlere ve köleliği kaldırmak için harcayan; namazını özenle kılan, zekâtını veren; sözleştiğinde sözünde duran, sıkıntı, zorluk ve felaket anlarında sabreden kimselerdir. İşte onlar sadakatlerini gösterenlerdir; işte onlar Allah’a karşı sorumluluk bilincinde olanlardır.” (Bakara, 177)

Bu ayet, Müslüman bireyin kimliğini, erdem anlayışını ve ahlaki yönelimini en özlü biçimde ortaya koymaktadır. Ancak günümüzde, her şeyin neredeyse görünür hâle geldiği bir çağda dahi, birçok Müslüman hâlâ dost ile düşmanı, hakikat ile sahtelik arasındaki ayrımı yapmakta zorlanmaktadır. Kimi, “denize düşen yılana sarılır” anlayışıyla ilkesiz tavırlar sergilemekte; kimi ise kendi sapkınlıklarını “hakikat” süsüyle sunarak insanları yanıltmaktadır. Bugün İslam ümmeti, öz benliğine, inanç temellerine ve ilahi rehberliğe uygun bir yol belirleme noktasında ciddi bir acziyet içindedir ve bunun bedelini de ağır biçimde ödemektedir.

İlahi Rehberliğin Yitirilmesi

Bakara Suresi’nin 177. ayeti, Müslümanlara erdemin, onurun ve şerefin hangi temeller üzerine inşa edilmesi gerektiğini açık bir şekilde öğretmektedir.

“Onları bizim emrimizle doğruya ileten önderler kıldık.” (Enbiya/73). Ne var ki geçmişte ve çağımız Müslümanları, bu ilahi rehberliği anlamakta ve yaşamakta yetersiz kalmıştır.

Allah’ın ortaya koyduğu “erdemli yol”, bireyin sadece yönünü değil, bilincini de belirler. Bu yol, özgür, inançlı, sorumluluk sahibi, dürüst, sabırlı ve adaletli bir insanın tanımıdır. Ne yazık ki bugün İslam toplumlarında yitirilen temel değerler de tam olarak bunlardır.

Erdemli Yolun İlkeleri

  1. Doğu ve Batı’dan Medet Ummamak

Müslüman birey, ne Batı’dan (ABD, İngiltere, Avrupa Birliği) ne de Doğu’dan (Rusya, Çin, Turancılık, Arapçılık) medet ummalıdır. Allah, insanın ticari veya sosyal ilişkiler kurmasına değil, bu güçlerden kurtuluş beklemesine karşıdır. Kurtuluş, yalnızca Allah’a yönelmekle (Tevhidi yaşamak ve yaşatmakla) mümkündür.


  1. Gerçek İyilik ve Güzellik

Gerçek güzellik; Allah’a, ahiret gününe, meleklere, Kitab’a ve o Kitabı açıklayan peygamberlere imanla başlar. Bu iman, insanı hür kılar; kişiliğini, özünü, istikametini belirler. Yücelmenin yolu, ilahi referanslara dayanarak yaşamaktır.


  1. Mal Tutkusu ve Ahlaki Çöküş

Servet, insan için kıymetli olabilir; ancak mal sevgisi kişiyi köleleştirir. Mal hırsı, başkalarının hakkına tecavüzle birleştiğinde, kişiyi yıkıma götürür. Unutulmamalıdır ki, dünya malı dünyada kalır.

Hırs, bencillik ve adaletsizlik, insanı alçaltır; erdemden uzaklaştırır.


  1. Riyadan Uzak İbadet

Allah’a iman, gösterişten uzak bir bilinçle yaşanmalıdır. İbadet, reklam ya da toplumsal onay için değil, sadece Allah rızası için yapılır. Sosyal ve ahlaki sorumluluklar da aynı niyetle yerine getirilmelidir.


  1. Sözünde Durmak

Erdemli insan, sözünün eri olandır. Egosuna yenilip yalan söylemek, insanı hayvani bir seviyenin bile altına indirir. Allah, riyadan ve bencillikten arınmış, ahlaklı, sözünde duran kullar ister.


  1. Sabır ve Sorumluluk Bilinci

Bela ve sıkıntı karşısında sabretmemek, hatayı başkasına yüklemek ahlaksızlıktır. Gerçek mümin, her durumda sabırla, şükürle ve sorumluluk bilinciyle hareket eder; iftira, fitne ve nifaktan uzak durur.


  1. Sadakat ve Takva

Zorluklar karşısında itaatini azaltmayan, her halükarda şükreden insan, Allah’ın sevgisine mazhar olur. Takva, sadece ibadetle değil; zorluk anlarında bile Allah’a olan sadakati sürdürmekle mümkündür. Bugün Filistin halkı, bu bilincin en canlı örneğini temsil etmektedir.

İlahi Yoldan Sapmanın Sonuçları

Allah’ın belirlediği yol ne karmaşık bir felsefe ne de soyut bir formüldür. Bu yol, insanı hem dünyevi hem de uhrevi kurtuluşa götüren sade ama derin bir yaşam rehberidir. O yoldan sapan ümmetler ise kimliksiz, güçsüz, başkalarına bağımlı hâle gelir. Bu durum, modern Müslüman toplumların trajedisidir: Sürekli birilerine muhtaç, batinin çıkarlarına hizmet eden, onların kirli işlerini yapan ve temizleyen kitlelere haline dönüşmek.

Çağdaş Siyasi Görünümler Üzerine Bir Değerlendirme

Bugünün dünyasında, özellikle Batı ve Müslüman toplumlar arasındaki ilişkiler, hegemonik güçlerin çıkar savaşlarının gölgesindedir.

Amerika ve Avrupa’daki halklar ile yönetimlerin ahlaki anlayışları birbirine zıttır. Halklar adalet, barış ve insanlık arayışındayken, yönetimler sömürü düzeninin devamını ister. Bu çelişki, sistemin içinden gelen “sahte kurtarıcılar” aracılığıyla bastırılmaktadır. Obama örneği, bu stratejinin bir tezahürüdür; benzer şekilde Ortadoğu’da da “Islami görüntülü” liderler (RTE, BOP eşbaşkanı) üzerinden emperyal projeler yürütülmüştür. Bugün sözde barış anlaşmaları ve “emre amade figürler”, küresel sistemin meşruiyet krizini gizlemeye yöneliktir.

Amerika New York Belediye başkan seçimi; Amerika’daki belediye seçimlerinde Müslüman bir adayın başarısı elbette sevindiricidir. Ancak bu başarıyı sorgusuzca “zafer” olarak görmek yanıltıcı olabilir.  Kim için ve Kime karşı bir zafer? (Trump’a karşı diyenleriniz olacak ama !!)  Nasıl oluşan bir zafer? Amerikan devletinin Müslümanlara karşı işlediği zulüme karşı kendi imajını kurtarma politikası olabilir mi?  Amerika için her iyi olan, diğer milletler için ayni anlama gelmiyor. Amerikan derin devletine karşı şu ana kadar karşı politika yapan olmadı. Bu bir belediye seçimi Amerika’nın iç politikasını ilgilendirin fakat seçeceği çalışma ekibine bakalım göreceğiz.

Tarihin gösterdiği üzere, emperyal güçler dinî ve etnik kimlikleri kendi stratejik amaçları için araçsallaştırmaktan çekinmemektedir. Dolayısıyla, yeni figürlerin ardındaki küresel destek ağlarını, ideolojik eğilimleri ve toplumsal yansımaları dikkatle okumak gerekir.  Anlamamız gereken asil hasa konu; bugünkü sistemin kalıbından ilahi Önder ya da hakikat savunucusu çıkmaz. Halk istese bile sistem katiyen müsaade etmez. En basit örneği; Sistemin arzusu doğrultusunda yol almayan Rahmetli Necmettin Erbakan’ın soft darbeyle iktidardan edilişi ve siyasi hayatına son verilişi. Fakat kimilerinde 20 yıldan fazla iktidarda kalması.!!?

Özet olarak Müslümanların bilmesi gereken Kur’an’ın belirttiği erdem ölçütleri, zamandan ve mekândan bağımsızdır.

Erdemli insan; özgür, inançlı, sabırlı, adaletli ve sözüne sadık olandır. Bu nitelikler, ne Doğu’nun ne de Batı’nın tekelindedir — bunlar yalnızca Allah’ın yolunda yürüyen müminlerin ortak paydasıdır. Dolayısıyla “Ne Şarkıya, Ne Garba” ifadesi, sadece coğrafi bir duruş değil; ahlaki, siyasi ve metafizik bir tavırdır. Dolaysıyla gerçek kurtuluş, Tevhid sancağı altında birleşmekte; ne Batinin ne doğunun hükmünde olmadan yalnızca Allah’ın çizdiği ilahi sınırları dahilinde Tevhidi anlamak, inanmak, yaşamak ve yaşatmakta gizlidir.

Mustafa Kemal Taşpınar – 8 Kasım 2025

Bu Haberi Paylaş
Yorum Bırakın