İran İslam Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü İsmail Bekaî, medya mensuplarıyla haftalık bir basın toplantısında gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Toplantının başında Peygamber Efendimizin (s.a.v.) doğumunu tebrik eden Bekaî, “Bu hafta İslam ümmetinin karşı karşıya olduğu sorunlar üzerine düşünmek için bir fırsattır. Bu sorunların başında da her gün yeni boyutlarıyla ortaya çıkan işgal altındaki Filistin’deki soykırım gelmektedir. Bugün ben toplantı öncesinde Filistin’deki şehit ve yaralı sayısını iki kez güncellemek zorunda kaldım. Bu hafta, zorunlu göç planlarının devamı niteliğinde olan soykırım planının yoğunlaştığını gördük. İsrail Başbakanı’nın Gazze halkını çıkarmaya yönelik açıklamaları dünya çapında tepkiyle karşılandı. Uluslararası toplum bu suçların durdurulmasını talep ediyor.” ifadelerini kullandı.
Afganistan ve Pakistan halkına taziye
Bekaî sözlerine şöyle devam etti: “Afganistan ve Pakistan’daki kardeşlerimize taziyelerimi sunmak istiyorum. Afganistan’da meydana gelen şiddetli deprem için Kızılay yardım etmeye hazır olduğunu açıkladı. Pakistan’da da büyük bir sel felaketi yaşandı, biz de taziyelerimizi ilettik.”
Tutumumuzu Ajans’a resmi notla ileteceğiz
İran Dışişleri Bakanlığı sözcüsü, Ajans ve Grossi’nin İran’a yönelik iddiaları hakkında, “Ajans’ın raporunu inceledik. Tutumumuzu Ajans’a ve Yönetim Kurulu’na resmi bir notla bildireceğiz. Beklentimiz, İran’ın nükleer tesislerine yönelik saldırıları da dikkate alarak daha adil ve gerçekçi bir rapor yayımlanmasıydı. Bu saldırılar o kadar vahimdi ki Ajans’ın buna ayrıntılı şekilde yer vermesi ve gelecekte tekrarlanmaması için gerekli uyarıları yapması gerekirdi.” açıklamada bulundu.
Bekaî açıklamalarını şöyle devam etti: “Bizim kanaatimiz şudur ki, Ajans anlamıştır ki İran’ın taahhütlerini uygulama yöntemi saldırıdan önceki gibi olamaz. Bu saldırı benzersizdi ve bu konuda herhangi bir denetim protokolü mevcut değildir. Ajans da İran’ın görüşlerini dikkate alması gerektiğini anlamıştır. Bu mesele, Tahran ve Viyana’da Ajans’la yapılan üç tur görüşmelerde de ele alındı. Henüz nihai bir sonuca varılmadı ancak süreç olumlu ilerliyor. Müzakerelerimizde sahadaki gerçekler, Meclis’in yasaları ve Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi’nin görüşleri dikkate alınmaktadır. Şu anda, İran ile Ajans arasındaki yeni işbirliği yönteminin metninin hazırlanmasını bekliyoruz. Mayıs ayı başında Ajans’ın bazı belgelere erişimi Viyana’ya aktarıldı; bu, protokole aykırıydı ve Ajans da bunun yapılmaması gerektiğini kabul etti.”
Irakçi’nin Katar’da Kallas ile görüşmeleri faydalı oldu
İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü, İran Dışişleri Bakanı Abbas Irakçi’nin Avrupa Birliği Dış İlişkiler Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas ile Katar’da yaptığı görüşmelere ilişkin, “İran Dışişleri Bakanı, Kallas ile görüşmeleri faydalı oldu. İran’ın çıkarlarını ilerletmek, görüşlerimizi iletmek ve ‘tetik mekanizmasının kötüye kullanılmasına karşı uyarıda bulunmak için her fırsatı değerlendirmeyi görev biliyoruz. Görüşmede bazı hususlar ve fikirler gündeme geldi. Umuyoruz ki bu süreç, Avrupalı tarafların yöntemlerini gözden geçirmesiyle sonuçlanır.” açıklamada bulundu.
İngiltere’nin İran’a yönelik tüm suçlamaları asılsızdır
Bekaî, İngiliz Parlamentosu’nun İran’a karşı yayımladığı suçlayıcı rapora ilişkin, “Bu yeni bir şey değil, daha önce de dile getirilmişti ve tamamen bir çelişkidir. Bir yandan İngiltere’nin İran’a karşı müdahaleci geçmişi açıkça ortadadır, diğer yandan en küçük bir delil sunmadan suçlamalara devam etmektedirler. Bu yaklaşımı, ABD ile birlikte İran’a baskı uygulama geleneğinin bir parçası olarak görmek gerekir. Bütün suçlamalar temelsizdir.” açıklamasında bulundu.
ABD Savunma Bakanlığı’nın ‘Savaş Bakanlığı’na dönüşmesi bir gerçektir
Bekaî, ABD Savunma Bakanlığı’nın adının “Savaş Bakanlığı”na dönüştürülmesi yönündeki tartışmalara da değinerek, “Aslında mevcut bir duruma itiraf etmiş oldular. Biz uzun zamandır kendi medya dilimizde ABD Savunma Bakanlığı’nı ‘Savaş Bakanlığı’ olarak nitelendiriyorduk. Fiilen Amerika’nın eylemleri ve davranışları da zaten bunu göstermekteydi. Her zaman başka ülkelerle savaş halinde oldular. Şimdi ise fiiliyatta var olan şeyi adlandırmış oldular.” ifadesini kullandı.
Avrupa ve Ajans ile müzakereler için belirlenmiş bir tarih yok
Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Bekaî, Avrupa ve Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu (UAEK) ile yapılacak müzakerelere ilişkin, “İran Dışişleri Bakanı’nın AB Dış Politika Yüksek Temsilcisi ile yaptığı görüşmede bazı öneriler gündeme geldi. Biz ve onlar ilgili mercilerle istişare etmeliyiz. Şu anda belirlenmiş bir tarih yok ancak temaslar devam ediyor. UAEK ile yapılacak yeni görüşme için de henüz zaman belirlenmiş değil.” ifadelerini kullandı.
Mısır’da Emir Musevi’nin kaçırıldığı iddiasına tepki
Bekaî, Emir Musevi’nin Mısır’da kaçırıldığına dair haberler hakkında, “Evet, bugün böyle bir haberi biz de duyduk. Kendisi diplomat değildir. Irak pasaportu ile Mısır’a giriş yapmıştır. Biz görevimiz gereği, Kahire’deki Menfaatler Koruma Ofisi üzerinden haklarının takip edilmesini sağlayacağız.” dedi.
Avrupa Birliği’nin Şanghay Zirvesi’ne dair açıklamasına tepki
AB Dış Politika Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas’ın Şanghay İşbirliği Örgütü Zirvesi hakkındaki açıklamasına değinen Bekaî, “Avrupa Birliği dış politika yetkilisinin dile getirdiği bu husus, Batılı ülkelerin rakiplerine karşı düşmanca bir tutum sergilemesi şeklinde değerlendirilmelidir. Ancak şu soruyu sormak gerekir: Kallas hangi kurallardan ve düzenden bahsediyor? Gazze’de yaşananlar mı kast ediliyor? Onların ‘kuralları’ bir halkın Filistin’de soykırıma uğramasını meşru mu görüyor? Avrupa Birliği’nin bu tutumları, uluslararası toplumda hiçbir kabul görmemekte; yalnızca kendi rakiplerini ve bağımsız hareket eden ülkeleri düşmanlaştırmaya hizmet etmektedir.” ifadelerini kullandı.
BM Genel Kurulu için New York’ta İran heyetine uygulanan kısıtlamalar
Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Bekaî, İran heyetinin New York’taki BM Genel Kurulu sırasında hareket özgürlüğüne getirilen kısıtlamalara ilişkin, “Amerika Birleşik Devletleri yasal olarak bunu yapamaz; ancak yasaları ihlal ederek bu adımı atıyor. Biz her zamanki gibi bu fırsatı görüşlerimizi dünya kamuoyuna aktarmak için kullanmayı planlıyoruz. İran Cumhurbaşkanı bu oturuma katılacak. Koordinasyonlarımızı yaptık ve gündemimizi takip edeceğiz.” söylediğini aktardı.
Bekaî ayrıca, “Bölgedeki gelişmeler, özellikle Filistin’de yaşanan soykırım, uluslararası toplumun en önemli gündem maddesi olacaktır. Bu kısıtlamalar uzun yıllardır İranlı diplomatlara uygulanmaktadır ve ev sahibi ülkenin taahhütlerine aykırıdır. Biz de resmi itirazlarımızı ilettik.” ifadelerini kullandı.
İran’ın UAEK Genel Konferansı’na sunacağı taslak karar ve ABD’nin muhalefeti
Tesnim’in İran’ın UAEK Genel Konferansı’ndaki taslak kararı ve ABD’nin buna karşı çıkmasıyla ilgili sorusuna Bekaî şunları söyledi: “Söz konusu karar, zaten mevcut olan bir kuralın yeniden teyidinden ibarettir. Uluslararası hukuka göre, nükleer tesislere yönelik herhangi bir saldırı veya tehdit yasaktır ve uluslararası barışa tehdit olarak kabul edilir.”
Bekaî, “İran’ın UAEK Genel Konferansı’nda sunmayı planladığı karar taslağı, ülkelerin nükleer tesislerine yönelik herhangi bir saldırının yasak olduğunu vurgulamaktadır. Bu, uluslararası hukuk kurallarına dayandığı için aslında tüm ülkelerin desteklemesi gereken bir husustur. ABD’nin muhalefeti, bu ülkenin kurallara açıkça saygısızlık ettiğini ve korkutma politikasına başvurduğunu göstermektedir. ABD’nin yayımladığı metin çok açıktır; İran’a yönelik saldırıyı İsrail’in ‘kolektif savunma hakkı’ olarak sunmakta ve bu tamamen gerçek dışıdır.
Dahası, kararın kabul edilmesi durumunda Ajans’a yapılacak tüm yardımları kesmekle tehdit etmektedirler. Bu, ABD’nin kendi eyleminin uluslararası hukuka aykırı olduğunun farkında olduğunu ve sorumluluğunun açığa çıkmasından endişe ettiğini göstermektedir. Biz bu girişimi kararlılıkla sürdüreceğiz.” diye konuştu.
Çin ile 25 yıllık anlaşma yürürlüktedir
Bekaî, İran Cumhurbaşkanı’nın muhtemel Çin ziyareti ve bu ülkeyle yapılan 25 yıllık anlaşmanın uygulanması hakkındaki bir soruya şöyle yanıt verdi: “25 yıllık anlaşma şu anda yürürlüktedir. Bu, kapsamlı bir mutabakat olduğundan, uygulama sürecinde karşılaşılan zorlukların giderilmesi için sürekli gözetim gerektirmesi doğaldır. İran Cumhurbaşkanı’nın Çin’e yapacağı olası ziyaret konusunda ise bilgim yoktur.”
İran’ın NPT’den çıkma ihtimali
Bekaî, Siyonist rejimin silah geliştirmesi ve İran’ın NPT’den çıkma ihtimali konusunda şunları söyledi: “Silahsızlanmaya ilişkin uluslararası mekanizmalara rejimin taraf olmaması, bunun bir gerçektir. Bu rejim, nükleer silahlardan arındırılmış bir bölgenin hayata geçirilmesinin önündeki tek engeldir. Soykırım işlemiştir, temeli terör üzerine kuruludur ve sürekli diğer ülkelere saldırmaktadır; bu bakımdan küresel toplum için ciddi bir tehdit oluşturmaktadır.”
Devamında bulabilirsiniz, “Her silahsızlanma konferansında bu tehdit gündeme gelmektedir ve Siyonist rejimin uluslararası belgelere taraf olmaya zorlanması bir zorunluluktur. İran konusunda ise biz NPT üyesiyiz. NPT’den çıkış tartışmaları Meclis’te gündeme gelmiştir ve bu konuda karar, sistemin karar mekanizması tarafından alınmalıdır.” ifadesini kullandı.
İran Büyükelçisinin Türkiye Millî Eğitim Bakanı ile görüşmesi
İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü, İran Büyükelçisinin Türkiye Millî Eğitim Bakanı ile görüşmesine ilişkin yaptığı açıklamada şunları söyledi: “İran Büyükelçinin Bakan ile yaptığı görüşme, Türkiye’deki İran eğitim merkezleriyle ilgili bazı meselelerin çözümü amacıyla yapılmıştır. Ankara ve İstanbul’da iki merkezimiz bulunmaktadır. Bu tür görüşmeler, söz konusu kurumların çalışmalarının kolaylaştırılması için olağan bir durumdur.”
Arakçi’nin Mısır ziyareti ihtimali
Bekaî, Meclis’te dile getirilen Arakçi’nin Mısır’a yapacağı olası ziyaret ve Ajans ile yapılacak görüşmeler konusundaki açıklamalara şu yanıtı verdi: “Bölge ülkelerine yapılacak ziyaretler, İran’ın işbirliğini güçlendirmek ve uluslararası gelişmeler hakkında istişarelerde bulunmak için yürüttüğü politikanın bir parçasıdır. Gelecekte Mısır’a bir ziyaret gerçekleşecektir ve böyle bir ziyaretin yapılma ihtimali vardır. Tunus’a iki taraflı ilişkiler üzerine görüşmeler yapmak için planlanmış bir ziyaretimiz bulunmaktadır ve gerektiğinde başka ziyaretler de söz konusu olabilir.”
Devamında, mekanizma tetiklenmesi (snapback) durumunda ortaya çıkabilecek ekonomik senaryolarla ilgili olarak şunları ifade etti: “İran diplomasi kurumu olarak İran Dışişleri Bakanlığı, bu aracı ulusal çıkarların azami düzeye çıkarılması için kullanmakla yükümlüdür ve bu görevini yerine getirmektedir. Nihayetinde yaptırımların geri dönüşü söz konusu olursa, ülkeyi asgari zararlarla yönetebilmek için bazı öngörüler yapılmıştır.”
İran, ülkenin yetenekleri konusunda asla müzakere etmeyecektir
Bekaî, İran Milli Güvenlik Yüksek Konseyi Genel Sekreteri Ali Laricani’nin ABD ile müzakereler ve Amerikalılar tarafından gündeme getirilen konular hakkındaki açıklamaları sorulan yetkili şu ifadeleri kullandı: “Açık olan şudur ki İran, ülkenin yetenekleri konusunda hiçbir şekilde müzakere etmeyecektir. Bugün her zamankinden daha net bir şekilde görülmektedir ki İran halkı, ülkenin varlığını ve güvenliğini savunmak için gerekli araçlar konusunda herhangi bir tartışmaya izin vermeyecektir.”
Avrupalı ülkeler, müzakere sürecindeki önceki rollerini başkalarına devretmeye karar verdiler
İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü, Avrupalıların İran’ın müzakerelerden kaçındığına dair iddialarına şu yanıtı verdi: “Diplomatik süreçte askeri saldırıya uğrayan taraf İran’dı. Avrupalılar tamamen mantıksız şartlar ortaya koydular ve ABD’nin İran’a yönelik baskısı karşısında aldıkları tavır, sorumluluklarıyla çelişmekteydi. Bu tür açıklamalar, meselenin gereksiz yere uluslararasılaştırılması karşısında bir strateji eksikliğinin ve sorumluluktan kaçmanın göstergesidir. Görünüşe göre Avrupalı ülkeler, müzakere sürecindeki önceki rollerini başkalarına devretmeye karar vermişlerdir.”
ABD’nin Filistin Heyetinin BM Genel Kurulu’na katılımını engelleme girişimi
Kendisine, ABD’nin Filistin heyetinin BM Genel Kurulu’na katılımını engelleme çabası sorulduğunda yetkili şu ifadeleri kullandı: “Bu girişim, ABD’nin Ev Sahipliği Anlaşması’ndaki taahhütlerine aykırıdır. Görünüşe göre bu yalnızca taahhütlerin ihlali değil, aynı zamanda ABD’nin, Genel Kurul’da Filistin meselesini gündemden çıkarmak amacıyla Siyonist rejimle iş birliği yaptığı tehlikeli politikasını da göstermektedir. Ortaya atılan bahaneler son derece uygunsuzdur; bunların arasında, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin Siyonist rejim yetkililerine yönelik suçlamaları takip etmesinin, bu yetkililerin cezasızlığını daha da artırdığı iddiası da vardır.”
İran, İmam Musa Sadr’ın kaybolma dosyasını takip etmektedir
Bekaî, BBC’nin İmam Musa Sadr’a ilişkin iddiasına cevaben şunları söyledi: “İmam Musa Sadr’ın ailesi, bu belgesel hakkında kendi görüşlerini ifade ettiler. Hukuki açıdan bakıldığında, kendisine karşı işlenen olay, zorla kaybetme kapsamında değerlendirilmektedir. Bugüne kadar sunulan delil ve belgeler, tahmin ve varsayımdan öteye geçmemektedir. Biz ise bu konuyu takip etme sorumluluğumuzu yerine getirmeye devam etmek zorundayız.”
Siyonist Rejim’in Bölge Ülkeleri Ve Dini-Etnik Gruplar için hiçbir iyi niyeti yoktur
Bekaî, rejimin Suriye, Irak ve Lübnan’daki dini azınlıklar için düzenleyeceği yaklaşan konferans sorulduğunda yetkili şu yanıtı verdi: “Rejimin böyle bir konferans düzenlemesi, Jeffrey Epstein’dan insan kaçakçılığı hakkında görüş bildirmesini istemek gibidir. Bölge ülkelerine saldırı ve zarar verme konusunda hiçbir ayrım yapmamıştır ve bölge ülkeleri ile dini ve etnik gruplar için hiçbir iyi niyeti yoktur.”
Yaptırımların olası geri dönüşü konusunda Çin ve Rusya ile temaslar sürmektedir
Bekaî, yaptırımların olası geri dönüşü konusunda Çin ve Rusya ile yürütülen görüşmelere ilişkin olarak, “Yaptırımların geri dönüşünü ne basite indirgemeli ne de abartmalıyız. Yaptırımların geri gelmesinin haksız ve adaletsiz olduğunun bilinciyle, bunun yaşanmaması için tüm çabalarımızı ortaya koyduk. Çin ve Rusya bizim ortaklarımızdır; gelecekte yaşanabilecek olasılıklar karşısında bu iki ülke ile gerekli temasları gerçekleştirdik ve sürdüreceğiz.” açıklamada bulundu.
ABD’nin Venezuela’ya yönelik tehditleri
İran Dışişleri Bakanı, ABD’nin Venezuela’ya yönelik tehditlerine cevaben şu ifadeleri kullandı: “İran’ın Venezuela’ya verdiği destek, uluslararası hukuka dayalı bir tutumdur ve tek taraflılık ile zorbalığın tehlikelerinin bilincine dayanmaktadır. Karayipler’de yaşanan olayların mutlaka uluslararası hukuk düzenine etkileri olacaktır. Bizim Venezuela ile ilişkilerimiz karşılıklı saygı ve ortak çıkarlara dayanmaktadır. Her iki ülke de ortak menfaatlere sahiptir.”
Çin ve Rusya, Avrupa’nın yetkisini reddetti
İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü, Çin ve Rusya’nın “tetik mekanizması” konusundaki tutumu hakkında şunları söyledi: “Çin ve Rusya’nın tutumu İran ile aynıdır. Her iki ülke de, üç Avrupa ülkesinin BM yaptırımlarını geri getirme yetkisine sahip olmadığını düşünmektedir. Bunun sebebi, bizzat kendilerinin defalarca taahhütlerini ihlal etmiş olmalarıdır.
Rusya, Çin ve İran’ın mektupları, bu tutumları açıkça ifade etmiştir. BM’ye üye birçok ülke, Avrupalıların bu suistimalinden duydukları hoşnutsuzluğu dile getirmiştir. Konunun gerçekliği karşısında giderek daha fazla ülke, üç Avrupa ülkesinin tutumunu gözden geçirmesini talep etmektedir.”
İran Cumhurbaşkanının Çin ve Rusya Liderleriyle Tetik Mekanizması Hakkında İstişareleri
Bekaî, Çin ve Rusya ile “tetik mekanizması” hakkında yapılan görüşmeler sorulduğunda yetkili şöyle yanıt verdi: “İran Cumhurbaşkanının Şanghay üyesi mevkidaşlarıyla görüşmelerinde, ilgi duyulan çeşitli konular ele alındı. Elbette bunlardan biri de İran’a karşı yapılan bu hukuk ihlaliydi. Güvenlik Konseyi’ndeki gelişmeler ve nükleer meseleye ilişkin süreçler Çin ve Rusya liderleriyle gündeme getirildi.”
İran, Lübnan’ın Güvenlik Konusunda Karar Alma Hakkını Vurguladı
İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü, Lübnan direnişinin silahsızlandırılmasına yönelik plan hakkında şunları söyledi: Direnişin silahı konusundaki tutumumuz çok açık bir şekilde ifade edilmiştir. Bizim inancımıza göre, Lübnan halkı, bu ülkenin toplumunu ve yönetim yapısını oluşturan tüm unsurlar içinde bulundukları koşulları dikkate alarak, Lübnan’ın güvenliği konusunda en iyi kararı kendileri vermelidir. Rejimin hiçbir yasaya bağlı kalmadığını ve ABD’nin tek taraflı şekilde Siyonist rejimden yana olduğunu gördüğümüz mevcut koşullarda, bölge ülkelerinin tamamı kendi güçlerine dayanarak rejime karşı savunma yapmalıdır. Bir ülkenin varlığını savunmak, doğal ve asli bir haktır