Hüseyin Şeriatmedari kaleme aldığı makalesinde şunları
yazdı:
“Bu, İmam Humeyni’nin (r.a) 1985 yılı Aralık ayında
Peygamber’in (s.a.a) ve İmam Sadık’ın (a.s) doğum gününde yaptığı konuşmadır.
İmam şöyle buyurmuştur: “Bugün beyan etmek istediğim şey
şudur; Hz. Muhammed’in (s.a.a) doğumunda bazı olaylar yaşanmıştır ve bu
olaylar, hem bizim rivayetlerimize hem de Ehlisünnet rivayetlerine göre ender
görülen olaylardır. Bu olayların ne olduğu hususunda bu konuların araştırılması
gerektiğini düşünüyorum.
Bu olaylardan bazıları, Kisra Sarayı’nda on dört sütununun yıkılması
ve Farsların ateş tapınaklarının bin yıldan beri hiç sönmeden yanan ateşlerinin
sönmesi ve putların yere devrilmesidir. Peki sizce de bu zulüm sarayının on dört
sütununun yıkılması, yani bu işin 14. Yüzyılda ya da 14 asır sonra
gerçekleşeceği anlamına gelmiyor mu?
2- Peygamber (s.a.a) doğduğu zaman Kisra Sarayının on dört
sütununun yıkılması, Farsların tapınaklarının ateşlerinin sönmesi ve putların
yere devrilmesi, o günden bugüne kadar defalarca tarihçiler tarafından
anlatıldı ve yazıldı. Ancak İmam’ın (r.a) bu olayı yorumlaması ve zulüm ve tahakküm
rejiminin 14. Yüzyılda (şu an içinde bulunduğumuz yüzyıl) çökeceğinin haberini
vermesi, sadece İmam r.a) tarafından dile getirilmiştir. Başkalarının
göremediği ama onun gördüğü şey neydi? Ona kim haber vermişti?! İmam’ın (r.a) tahmini,
dayatılan savaşın ve küçük ve büyük dünya güçlerinin yeni doğmakta olan İslam
devrimine yönelik kapsamlı saldırılarının zirveye ulaştığı Aralık 1985 ile
ilgilidir. Bütün deliller sistemin çöktüğünü gösteriyordu ama Aziz İmam (r.a)
savaş ateşinin ve dumanının arkasında uluslararası zulüm ve tahakküm sisteminin
çöktüğünü haber veriyordu!
Tıpkı Hafız’ın şiirinde dediği gibi: “Bu, bir arifin kimseye
söylemediği Hakk’ın sırrıdır, ama hayretler içerisindeyim ki meyhaneci bunu nereden
duymuş olabilir?”
3- Etrafınıza bir bakın! Tahakküm sisteminin çöktüğünü
görmüyor musunuz? İmam’ın (r.a) defalarca dile getirdiği tarihin büyük dönüşü
gerçekleşmiyor mu? İran’ın en bariz düşmanları da bu büyük gelişmeyi endişeyle dile
getiriyorlar.
Binyamin Netanyahu, Mayıs 2011’de ABD Kongresi'ndeki konuşmasında
endişeyle şunları söylüyor: “6 ay önce bu tribünün arkasında durarak nükleer
İran tehlikesi konusunda uyarıda bulundum. Şimdi başka bir zaman. Bugün Suudi
Arabistan'ın Hayber Boğazı'ndan Fas'ın Cebelitarık Boğazı'na kadar her yeri
sarsan derin bir dönüşüm yaşanıyor.
Bu deprem ülkeleri sarstı, hükümetleri parçaladı ve hepimiz
bu dalgalanmalara şahit olmaya devam ediyoruz. Bizim dünyayı yönetme şeklimize
karşı çıkan güçlü bir gücün var olduğunu kabul etmeliyiz. Bu güçlü gücün
başında Humeyni ve Hamanei'nin İran'ı var.
Ben sizi, tarihin menteşesinin (HISTORY HINGE) döndüğü
konusunda uyarıyorum. İran'ı ve tehlikesini görmezden gelenler başlarını kuma
gömdüler.”
ABD eski Ulusal Güvenlik Danışmanı Zbigniew Brzezinski, Jimmy
Carter, Gerald Rudolph Ford, George Bush ve Barack Obama yönetimlerinin ulusal
güvenlik danışmanları James Jones ve Brent Scowcroft'un katılımıyla düzenlenen
ve David Petraeus (CIA Başkanı), Tamir Pardo (Mossad Başkanı) ve John Sawers’in
(MI6 başkanı) de bulunduğu yıllık "Atlantik" toplantısında şunları
söyledi:
“Eski Sovyetler Birliği'nin çöküşünden sonra dünya tarihi
bir dönüm noktasındadır. Orta Doğu ve Kuzey Afrika'daki kapsamlı gelişmeler,
Amerika ve Avrupa'daki beklenmedik olaylar bunun işaretleridir. Karmaşık bir
meydan okumayla karşı karşıyayız ve tarih rotasını değiştiriyor. İran bu meydan
okumada önemli bir rol oynuyor ve bu ülkeye yapılacak bir askeri saldırı
felaket olur.”
Daha bunun gibi açıklanması
çok uzun sürecek yüzlerce belge bulunmaktadır.
4- İmam (r.a) şöyle buyuruyor: “Cesurca iddia ediyorum ki, İran
milleti, Resulullah'ın (s.a.a) hükümeti dönemindeki Hicaz milletinden ve İmam
Ali ve İmam Hüseyin’in (a.s) hükümeti dönemindeki Kûfe ve Irak milletinden daha
iyidir."
İmam (r.a) aynı zamanda şunu vurguladı: “Güçlülerin çıkardığı
seslerden korkmayın, çünkü bu yüzyıl, Allah'ın izniyle, mazlumların müstekbirlere,
hakkın batıla karşı zafer kazandığı yüzyıldır.’ İmam (r.a) başka bir mesajında
da İslam'ın dünyanın önemli kalelerini birbiri ardına fethedeceğini temin ediyordu.
Şimdi İmam'ın (r.a) İran'ın aziz halkı hakkındaki görüşünü
teyit eden onlarca örnekten üçüne dikkat edin! Bu örneklerden bazılarını daha
önce Keyhan Gazetesindeki yazılarda aktarmıştık.
Birincisi: 1410 yıl önce Peygamber (s.a.a) Cuma hutbesi
için ayakta dururken tellal birden yüksek sesle bir Yemen ticari konvoyunun
Medine'ye geldiğini söyledi. Birçok kişi Peygamber’in (s.a.a) kıldırdığı Cuma
namazını bırakıp kervana doğru koştu. Cuma Suresinin şu ayeti bu konuyla
ilgilidir: “Onlar bir kazanç veya bir eğlence gördüklerinde, seni ayakta
bırakarak oraya yöneldiler. De ki: "Allah katında olan, eğlenceden de
kazançtan da hayırlıdır. Allah, rızık verenlerin en iyisidir."
İkincisi: 15 Mart 1985, yine bir Cuma günü ama bu
defa Tahran’da. Saddam birkaç gün önce Tahran'da cuma namazını bombalayacağını
açıklamıştı. Cuma namazına her zamankinden daha kalabalık bir halk katılmıştı.
Yanlarında çocuklarını da getirmişlerdi. İnkılabın yüce Rehberi (o dönem cumhurbaşkanıydı)
namazın ikinci hutbesini okuyordu. Bir anda kalabalığın arasında bir bomba
patladı ve şehitlerin etleri, derileri ve kanları etrafa saçıldı. Bir anda
kalabalığın içinden “Allahu Ekber” feryatları, “Hüseyin, Hüseyin sloganımız,
şehadet iftiharımızdır” sloganları göğe yükseldi ve Cuma İmamı dimdik ayakta
duruyordu ve merhum Murtazaifer onu kürsüden ayırmak için elini çekiyor ancak
İmam Hamanei oradan ayrılmıyordu.
Şehit ve yaralıları nakletmeye giden birkaç kişi dışında
kimse yerinden kıpırdamıyordu. İlkindi namazı sırasında Irak uçakları geldi,
korkunç bomba sesleri ve uçaksavar sesleri havada yankılanıyordu. Ama öyle bir
atmosfer vardı ki sanki hiçbir olay yaşanmıyordu. O gece İmam (r.a), halkın
duruşu ve cesaretini, Tahran Cuma İmamı Ayetullah Ali Hamanei'nin metanetini
takdir etti.
Üçüncüsü: Malik üzgün, çünkü Ali’yi gücünün zirvesinde
zulme uğrarken görüyor. Gözlerinden akan yaşları siliyor, yavaşça Ammar'ın
yanına gidiyor. "Keşke Ali'yi (a.s) insanların onun kıymetini bilecekleri,
onun yolunu ve adetlerini ön planda tutacakları bir döneme götürebilseydik”
diyor. Ammar, Malik'i teselli ediyor ve şöyle diyor: “Arzu ettiğin o günler
yaklaşıyor.
Resulullah’tan (s.a.a), henüz doğmamış ve annelerinin
karnında olan ve arzu ettiğin o gün gelince Lebbeyk diyerek gelecek olan
kişilerin vasfını duydum. Onlar “Ben” ve “Bizden” geçmiş insanlar. Ne
kafalarından bir menfaat var ne de kalplerinde bir gam ve keder, kalpleri
sadece hakiki Muhammedi İslam’a bağlı. Ali’yi (a.s) imamları ve yol göstericileri
olarak biliyorlar. Onlar tahakküm ve zulüm rejiminin karanlık çatısını kırıp
yeni bir plan yapanlardır.
İşte Peygamber’in vaat ettiği ve gelecek olan o gün, Ali’nin
vefatını İslam’ın sonu olarak gören haramiler dehşete kapılarak İmam Zaman’ın
(a.f) yaranlarıyla savaşmak için ayağa kalkacak, “Küfür tek millettir” sözünün
örneği olarak tüm yaranlarını çağıracak ve her taraftan onlara koşacaklardır. Cemel, Sıffin ve Nehrevan bir kez daha
tekrarlanacak ama bu defa ne Cemel’deki gibi Nakisilerin (Sözünü bozanlar) ayakta
duracak gücü olacak ne Sıffin’deki gibi yalan mızraklarından yara alınacak ne
de Nehravan fitnesi yüzünden yoldan geri kalınacaktır. Şeytan, insan ve cin
ordularına kükreyecek ve şöyle bağıracaktır: "Neden oturuyorsunuz?! İslam
bir kez daha tarihin çitlerini aşarak 1400 yıl sonra yeniden sahalara geldi.”
5- Bu aynı zamanda İslam İnkılabı Rehberi’nin açıklamalarının
bir parçasıdır. Bu, tahakküm sisteminin çöküşünü vaat eden gerçeklerden doğan
bir bakıştır. Okuyunuz!
Bugün dünyada, dünyanın iki siyasi ve ekonomik kutbu olan
Doğu Kutbu ve Batı Kutbu’ndan Doğu Kutbu neredeyse çöktü ve bugün dünyada Doğu
Bloku diye bir şey yok. Kimse buna inanmıyordu. İslam'ın yayılma ve nüfuz çemberi
çok daha ileriye gidecek ve insanlık yakın bir gelecekte Batının ve tahakküm
kültürünün hegemonyasının ve insanlığa hükmeden değerlere karşıt olan
hegemonyasının parçalanacağına şahit olacak diyorum ve bugün Batı bloğu adına
dünyaya zulmeden şey de parçalanıp yok olacaktır. Bu da İslam'ın bereketlerinden
biridir.”