2.Eğer düşman etkili bir askeri savaş yapabilseydi, son
birkaç on yılda defalarca saldırı tehdidinde bulunmaz ve tüm bu tehditlere
rağmen İran'ın her geçen gün güçlenme sürecini çaresizce izlemezdi. Yerimizde
durmamalı ve tüm ülkelerde var olan askeri hasar deliklerini ihmal etmemeliyiz.
Aynı zamanda gerçek şu ki, İran bu alanda o kadar güçlü hale geldi ki, dünya
askeri gücünün liderleri İran'ın gelişmiş silahlarından yararlanmak istiyor.
İran’ın bu gücü hakkında eski Pentagon görevlisi Scott Ritter’ın
değerlendirmesi okunabilir. Ritter şöyle diyor: İran füzeleri İsrail'deki
Navatim ve Ramon üslerini hedef aldı. Dünyanın en gelişmiş füze savunma
sistemiyle çalışan en iyi casus radarı, saldırıya karşı güçsüz kaldı. Navatim
üssü, füze saldırılarına karşı dünyadaki en korunaklı nokta, hatta Beyaz Saray
ve Kremlin'den bile daha korunaklı. İran bunu ezip geçti ve Amerikalılar dahil
herkese İran füzelerine karşı savunmanın olmadığını kanıtladı. Bu tarihin en
iyi askeri gösterilerinden biriydi.’
Ayrıca 20 Nisan 2021'de dönemin CENTCOM komutanı General
McKenzie ABD Kongresi'ne verdiği raporda şu itiraflarda bulundu: ‘İran
füzelerinin hedef almadaki hassasiyeti endişe verici. İran'ın keşif ve saldırı
operasyonlarında insansız hava araçlarını yoğun şekilde kullanması, Kore
Savaşı'ndan bu yana ilk kez Amerika'nın operasyonel alanda hava üstünlüğünden
yoksun olduğu ve hava üstünlüğümüzün kaybolduğu anlamına geliyor.’
3. Geçersiz askeri tehditlerin aksine, hibrit savaş, düşman
ve onun planının oyuncuları tarafından şiddetli bir şekilde sürdürülüyor mu? Amerika
ve İsrail’in düşmanlığının doruğa ulaştığı bir dönemde neden bazılarının İran hükümetine
ekonomi için tek çözümün yaptırımları kaldırmak, yaptırımları kaldırmanın
çözümünün ise FATF emirlere uymak olduğu yönünde yanlış tavsiyelerde
bulunduğunu kendimize sorduk mu? Neden ABD’nin Nükleer Anlaşma ve FATF'teki hilekarlıklarıyla
ilgili birçok ibreti örtbas etmekte ısrar ediyorlar? Neden muhataplara FATF'in
bir yaptırımı kaldırmayacağını ve yaptırımların FATF'ın değil Amerika'nın planı
olduğunu dürüstçe söylemiyorlar? Ya da şu soruyu soralım, çok katmanlı bir
savaşın ortasında önemli ekonomik bilgiler FATF aracılığıyla düşmanlarla mı paylaşılmalı?
FATF'ın gündemi ekonomik terör uygulayanları izlemek ve yaptırım uygulamaksa,
bu görev gücünün neden Amerika ve İsrail'le hiçbir işi yok? Ve son olarak, bu
cevaplanmamış sorulara dayanarak, hangi ağın yönetim organı adı altına zehirli
ve yanıltıcı tavsiyeler enjekte ettiği kontrol edilmelidir?!
4-İslam İnkılabı Rehberi İmam Hamanei, birkaç ay önce 14.
Hükümet üyeleriyle yaptığı toplantıda şu hususlara dikkat çekmişti: ‘Uzmanlara
başvurmak akıllıca bir yönetimi sağlayacak ve milleti tatmin edecektir, ancak
uzmanlık kisvesi altında yanlış fikirlerin empoze edilmesi konusunda dikkatli
olun. Yabancıların reçetelerini taklit etmeyen bir uzman seçin.’
Yanıltıcı istişareler FATF'a özgü değildir. Dünyadaki tüm
akıllı ülkelerin aksine, sanal ve medya alanında da bu bayağılığa benzer
tavsiyeler veriliyor. İmam Hamanei,
hükümet yetkilileriyle yaptığı toplantıda şöyle diyordu: ‘Sosyal medyada yasal
bir yönetim olmalıdır. Ülke yönetiminin sosyal medyada ihlali kabul edilemez. İşin
kontrolünü kanunlara göre elinize alın. Sosyal medya yasal hale gelirse bu bir
fırsata dönüşecektir.’
5. Zehirli istişareler ve felç edici analizler bugüne özgü
değildir. Örnek olarak Ruhani hükümetine akaryakıt kartının kaldırılmasını ve
yüksek enflasyona rağmen benzin fiyatının 4 yıl boyunca sabit kalmasını kimin
önerdiğine bakılmalıdır. Bu istişareden sonra bir yanlış karar da benzin
fiyatının bir gecede üç katına çıkarılmasıyla ortaya çıkmıştır ve düşmanın 2019
Kasım fitnesinde cirit atmasına sebep olmuştur. Şehit Süleymani suikastı,
dönemin Meclis Başkan Vekili'nin de ifade ettiği gibi, yanlış hesap
yapılmasının ve düşmanın yanlış hesap yaptırmasının sonucuydu. Ali Mutaharri bu
konuda haklı olarak şunları vurguladı: ‘Çoğunlukla hükümetin umursamazlığından
kaynaklanan Kasım 2019 olayları, Amerika'da İran İslam Cumhuriyeti'nin sosyal tabanının
azaldığı ve General Süleymani'ye suikast düzenlemek için doğru zamanın geldiği
yanılsamasını yarattı. Ondan önce bunu yapmaya cesaret edemiyorlardı. Tabii
gerçeği o aziz şehit için düzenlenen muazzam cenaze töreniyle anladılar.
6. Sahte adres vererek tehditlerde bulunan danışmanların
isimleri bir yere kaydediliyor mu? Neden benzin tüketiminin şeffaflığına ve
yönetimine ve kaçakçılık ve israfla mücadeleye karşı çıkıp ülkeye en az 140 bin
milyar tümen (İran para birimi) zarar verdiler? Bugünlerde bazı medya unsurları
hangi amaçla (programla) un ve ekmek desteği istihbaratına karşı alan açıyor?
Oysa bu planın uygulamaya geçmesiyle birlikte 2023 yılında artan sübvansiyonlu
un tüketimi (ve kaçakçılığı) 2019 yılındaki tüketim düzeyine geriledi ve planın
bu yıl eylül ayı sonuna kadar geçen 30 aylık uygulamasında ise hükümete 75 bin
milyar tümen daha fazla mali yük getirildi. Neden bir kere benzin ambargosu
altında kalan bir ülke, tüketimi serbest bırakacak şekilde (akaryakıt
kaçakçılığı) yanlış yola sürüklensin ki? Neden daha üç yıl öncesine kadar 8-9
milyon ton buğday ithal etmek için döviz kaynağı sağlama zorluğuyla boğuşan ve
daha iyi bir teklif ortaya çıkmadan veya zayıf yönleri ve kusurları düzeltilmeden
un ve ekmek desteğinin otomasyonu koordineli medya saldırılarının hedefi olsun
ki? Bu yıkımın amacı görünürde Şehit Reisi hükümetinin hizmetlerini soru
işareti altında bırakmak ve içeride ise Reisi hükümetini tuzağa düşürmekti.
Casuslar, sahte ikilikler ve yanıltıcı hizipsel bölünmeler yaratarak,
destekliyormuş gibi göründükleri hükümetin ayaklarının altına muz kabukları
koymaya çalışıyorlar.
7. Düşmanın ve onun unsurlarının hibrit savaş alanında bir
diğer tuzağı da İsrail ve Amerika'nın her terör eyleminden sonra ateşkes ve
müzakere sesini yükseltmesi, savaş tehdidinde bulunması, gerilim tuzağından
kaçınılması çağrısı yapmasıdır. Amaç, çaresiz ve korkmuş Siyonist rejimi cezalandırılmaktan
kurtarmak ve tek taraflı bir saldırı ile çöken caydırıcılığı yeniden tesis etme
fırsatı sağlamaktır. Ateşkes iddiasının yalan olduğu konusunda Pezeşkiyan’ın
hükümet toplantısında açıkladığı şu iki haber yeterli olacaktır: “İran'ın Şehit
Haniye suikastına yanıt vermemesi karşılığında ateşkes sözü veren ABD ve Avrupa
ülkeleri liderlerinin iddiaları tamamen yalandır ve bu tür canilere fırsat
vermek onları yalnızca daha fazla suç işlemeye teşvik etmektedir.” İran
Cumhurbaşkanı’nın stratejik işler danışmanı Cevad Zarifi NBC News’e verdiği
röportajda şunları söyledi: “Şehit Haniye suikastının ardından uluslararası
toplum (ABD ve bazı Avrupa hükümetleri) Gazze'deki savaşı sona erdirmek için
bizden itidalli olmamızı istedi ancak ateşkes vaadi yerine getirilmedi.”
8. Düşmanın hibrit savaşındaki piyadelerinin davranışı,
şeytanların kalıcı stratejisine dayanmaktadır. Bir yandan düşmanın düşmanlığını
inkâr edip onunla müzakere ve etkileşimde bulunmayı tavsiye ederken, diğer
yandan da düşmanın lehine korku yaymaktadır. Eğer şeytan sahada olmasaydı, katil
Amerika’ya etkileşimde bulunulacak bir hükümet olarak yer vermez,
düşmanlıklarını gizlemez, ondan korkmaz ve İran milletinin en büyük düşmanı
olan gayri meşru Siyonist rejimi resmi olarak tanıma planını kabul etmezlerdi.
Bu Şeytani planın karşısında ise Allah-u Teâlâ’nın planı vardır ve Kur’an’ı
Kerim’de şöyle buyurulmaktadır: “Şüphe yok ki Şeytan, size düşmandır, sizde ona
düşman olun” ve yine şöyle buyurmaktadır: “Şüphe yok ki Tanrı dostlarını
korkutan ancak ve ancak Şeytan'dır. Onlardan korkmayın, benden korkun
inanmışsanız.”
9. Düşman piyadelerinin köprü, terminal ve iletişim
ağlarının tespit edilmesi ve harekât geçişlerinin kör edilmesi zaruridir. İslam
İnkılabı Rehberi son birkaç aydır halkın psikolojik güvenliği ve halk arasında
korku yayan hareketler hakkında defalarca uyarıda bulunmuştur. Şimdi ciddi olan
talep şudur; iletişim, enformasyon ve rehberlik bakanlıklarındaki, güvenlik
kurumlarındaki ve yargı sistemindeki ilgili yetkililer, bu tehdidi ortadan
kaldırmak ve düşmanın hibrit savaşını kontrol altına almak için ne yaptı? Herkesin
çizme ve savaş kıyafeti giymesi şart değildir ancak psikolojik operasyonlar
önünde herkesin etki, hassasiyet ve kararlılık göstermesi gerekmektedir.
Allah-u Teâlâ’nın “Mercufin” yani halk arasında korku yayan hareketler
hakkındaki kesin hükmü şudur: “Andolsun, eğer münafıklar, kalplerinde bir
hastalık bulunanlar ve Medine’de kötü haberler yayıp ortalığı karıştıranlar
(tuttukları yoldan) vazgeçmezlerse, elbette seni onların üzerine gitmeye teşvik
edeceğiz. Onlar da (bundan sonra) orada lânete uğramış kimseler olarak seninle
pek az süre komşu kalacaklardır. Nerede bulunurlarsa, yakalanırlar ve yaman bir
şekilde öldürülürler.”
10. İran milleti cesur ve güçlüdür. İslam İnkılabı ve Kutsal
Savunmanın zaferleri ve düşmanın tüm tehditlerine rağmen bu zaferlerin ardından
gelen hayret verici gelişmelerin günümüze kadar devam etmesi ve hem dost hem de
düşmanın ağzını açık bırakması bu cesaretin örneğidir. Bu cesaretlerin kaynağı,
çarpık insan tasvirlerinin aksine, bir recezdir. İran Ordusunda Savunma
Kuvvetlerinde Binbaşı olan Şehit Hamza Cihandide’nin eşi, şehidin cenaze
merasimde şu ifadelerde bulunmuştur: “Canım eşim! Şehadetin kutlu olsun. Biz Hz.
Zehra’dan (s.a) üstün müyüz ki? Mersiyelerde “Keşke biz de Kerbela’da olsaydık
da geçlerimizi İmam Hüseyin’e (a.s) yardım etmeleri için gönderseydik” demiyor
muyuz? Eğer Rehberim emrederse 3 aylık bebeğimi ve 7 yaşındaki çocuğumu da
İslam’ı ve İran sınırlarını koruması için İsrail füzelerine yem ederim. Leş
Netanyahu şunu bilsin ki ben şehidin naaşının dönmesini bile beklemiyordum,
çünkü İmam’ın yolunda verdiğim hediyenin yolunu gözlemiyordum.’
Ayrıca Şehidin kıymetli babası da şunları söyledi: ‘Oğlum milleti
için kendini feda etti. Düşman bizim geri çekilmediğimizi bilsin. Rehberim!
Kahraman Rahmhürmüz ve Direniş ruhlu Hüzistan’dan size arz ediyorum: Siz sadece
İran’a değil İslam dünyasına komutanlık edin diye biz Huzistan halkının müstekbirlerle
mücadelede ön saflarda olduğumuzu bilin.
11. Hizipler arasındaki savaş, Batı’nın Saddam’a dayattığı
savaş, Münafıkların 1989’daki aptalca kamp yığması ve Amerika'nın yirmi yıl
önce bölgede yaptığı stratejik hatalar ve bazı nifak hareketlerinin yanlış
tavsiyeleri onları üstün kılmadığı gibi onları stratejik yenilgilere uğrattı ve
bu Allah’ın kafirler ve münafıklarla ilgili kanunudur ve Kur’an’da şöyle
buyurulmaktadır: “Ve Allah'sa yaptıkları işin ardından onları kavramış,
kuşatmıştır.”
Muhammed İmani