Kentin ele geçirilmesinin ardından en sembolik nokta, tarihi
Halep Kalesi oldu. Sosyal medya, burada çekilen fotoğraf ve videolardan
geçilmiyor.
Halep’i ele geçirenler, kaleden sallandırdıkları bayraklarla
mesaj veriyor.
Dün Yeni Şafak ve iktidara yakın başka medya kanallarında
yayımlanan bir fotoğrafta Halep kalesine büyük birer Filistin bayrağı ile
cihatçı çetelerin kendi hedefledikleri Suriye için kullandıkları bayrak yan
yana asıldı. Böylece bu çetelerin Filistin’e destek olduğu görüntüsü verilmeye
çalışıldı.
Oysa uzun zamandır bu çetelerin İsrail’le yakın ilişkide
oldukları biliniyor. Özellikle İsrail’in Lübnan ve buradaki Hizbullah’a yönelik
saldırılarıyla İran’a dönük saldırıları sonrasında bu gruplar İsrail’e destek
mesajları yayımlamış, Hizbullah lideri Nasrallah’ın öldürülmesi nedeniyle
İsrail’e teşekkür etmişlerdi.
Son olarak dün Times of Israel gazetesinde yayımlanan bir
haberde bir cihatçının, İsrail’in İran destekli güçlere yönelik saldırılarının,
kendi elde ettikleri başarıda önemli rol oynadığını söylediği belirtildi.
İsrail’in Kan isimli televizyon kanalına konuşan cihatçılar
İsrail’e tekrar teşekkür ederek “İsrail’i seviyoruz; biz hiç İsrail’in düşmanı
olmadık. İsrail kendisine saldırmayan kimseye saldırmaz. Biz sizden nefret
etmiyoruz. Sizi seviyoruz” dedi. Kan, bu cihatçıların kimliklerini, hangi gruba
ait olduklarını açıklamadı.
Bundan kısa bir süre önce İsrailli Channel 12’ye konuşan bir
başka cihatçı “Hizbullah’la imzalanan ateşkes anlaşmasına baktık ve saldırıya
geçmenin tam zamanı olduğunu gördük” dedi. Aynı cihatçı, Şam’ı ele geçirdikten
sonra kuracakları hükümetin İsrail’le barış içinde yaşayacağını belirtti.
Suriye hükümetine karşı mücadele eden bir başka politikacı
olan Fahad el Masri ise aynı kanala verdiği demeçte “Suriye’de İran’ın
desteklediği milislere karşı İsrail’in Humus, Şam ve Lübnan sınırındaki bazı
hedeflere karşı saldırıya geçmesi gerekiyor” dedi.
İsrail medyasında yer verilen kişi ve görüşlerin,
Suriye’deki hangi grubu ne derece temsil ettiğini tespit etmek zor. Ancak fiili
durum, cihatçı gruplarla İsrail’in birbirinden beslenen adımlar attığını
kanıtlıyor.
Birbirini tamamlayan adımları atan diğer aktörse, Türkiye
hükümeti.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, bugün TBMM’de partisinin
grup toplantısında yaptığı konuşmada Halep’le ilgili dikkat çeken ifadeler
kullandı. Bahçeli, önce “resmi retoriği” tekrarladı: Suriye’nin Suriyelilere
ait olduğu vurgusunu yaptı ve Beşar Esad’ın “aklını başına alması ve Türkiye
ile diyalog kurması gerektiğini” söyledi.
Ardından, konuşmanın “yeni” kısmına geçti: “Halep deyince
yüreği titremeyen bir vatan evladına rastlayamazsınız. Halep iliklerine kadar
Türk ve Müslümandır. Bunu sadece biz söylemiyoruz, coğrafya söylüyor, hakikat
söylüyor, ecdad söylüyor, Halep kalesine çekilen Türk bayrağı söylüyor.
İstanbul’un Kapalıçarşı’sı neyse Halep’in Kapalıçarşısı odur.”
Böylece MHP lideri ve hükümet ortağı, Halep’i ele geçiren
HTŞ’yle hükümetin kendisini “aynı cephede” gördüğünü itiraf etmiş oldu.
Türkiye’nin “terör örgütü” olarak tanıdığı HTŞ, Bahçeli’nin nezdinde “Halep’e
Türk bayrağı dikilmesine” vesile olan örgüt.
Bahçeli, “Parçalara ayrılmış Suriye fotoğrafında Halep’i
yüzüstü bırakmak, yaban ve yabancı ellere teslim etmek hayal mahsulu bir
ihtimaldir” diyerek asıl amacın Türkiye’nin Halep’i Suriye’den koparması
olduğunu ortaya koymuş oldu.
Halep kalesine Filistin bayrağı asılmış durumdayken Suriyeli
Türkmenler olduğu bildirilen bir grup kale önünde bozkurt işareti yaparak
Halep’teki Türkmen varlığının yeniden güçlendirileceğini iddia etti.
Türkmen gruplarla MHP arasında yakın ilişki olduğu biliniyor. Nitekim Suriye hükümetine karşı savaşan Suriye Milli Ordusu’nun bileşenleri arasında yer alan Suriyeli Türkmenlerden oluşan bir heyet, birkaç ay önce Devlet Bahçeli’yi makamında ziyaret etmişti./
sol