Yemen, cumartesiyi pazara bağlayan gece Kızıldeniz'de düşen
F/A-18 Süper Hornet'in sorumluluğunu üstlendi. ABD, savaş jetinin, Yemen'e
düzenlenen operasyon sırasında “dost ateşi” ile vurulduğunu duyurmuştu. Yemen
Ordu Sözcüsü Tuğgeneral Yahya Seri, pazar akşamı yaptığı açıklamada, “Düşmanın
ülkemize yönelik saldırısının başlangıcında uçak gemisi USS Harry S. Truman ve
bir dizi savaş gemisinin hedef alınmasıyla Amerikan-İngiliz saldırısını
engellemeyi başardık.” dedi. Ensarullah güçleri ABD saldırısını engelleme
girişiminde sekiz seyir füzesi ve 17 insansız hava aracının kullanıldığını
belirtti.
Tuğgeneral Seri, Yemen operasyonun nelere yol açtığını şu
ifadelerle bildirdi:
“Savaş gemileri, Yemen İHA ve füzeleriyle mücadele etmeye
çalışırken bir Amerikan F/A-18 jeti düşürüldü.
“Düşman savaş uçaklarının çoğu, uçak gemisi hedef alınırken
onu savunmak için Yemen hava sahasını terk ederek Kızıldeniz'deki uluslararası
sulara geçti.
“Düşmanın Yemen topraklarına yönelik saldırısı başarısız
oldu.
“USS Harry S. Truman uçak gemisi, Yemen ordusunun birden
fazla saldırısına maruz kaldıktan sonra, önceki konumundan Kızıldeniz'in
kuzeyine doğru geri çekildi.”
GÖZDAĞI ÇABALARI
Devrim Muhafızları Komutanı Tümgeneral Hüseyin Selami
pazartesi günü, "Son yıllarda odak noktamız Direniş Ekseni'ndeki grupların
kendi kendine yeterliliğe ulaşmasıydı. Artık kendi silahlarının büyük bir
kısmını yerel olarak üretiyorlar. Elbette direnişe her türlü desteği vermeye
devam edeceğiz." dedi.
F/A-18'ün düşürülmesiyle sonuçlanan operasyondan 24 saat
önce Yemen, Tel Aviv'i Filistin 2 hipersonik balistik füzesiyle doğrudan
vurmuş, 30 kişinin yaralanmasına neden olmasının yanı sıra Times of Israel'e
göre “milyonlarca İsrailliyi gecenin 03.44'ünde sığınaklara koşturmuştu.”
Bunun üzerine Binyamin Netanyahu pazar akşamı, İsrail'in
Yemen'deki Ensarullah güçlerine karşı yeni saldırılar düzenleyeceğini açıkladı.
İsrail Başbakanı, "İran'ın şeytan ekseninin terörist kollarına karşı nasıl
güçlü bir şekilde hareket ettiysek, Husilere karşı da aynı şekilde güç,
kararlılık ve incelikle hareket edeceğiz." dedi. Netanyahu sözlerini şöyle
sürdürdü: “ABD ve bizim gibi diğer ülkeler de Husileri yalnızca dünya nakliyesi
için değil, aynı zamanda dünya düzeni için de bir tehdit olarak görüyor."
TAHRAN HAYALLERİ SIZIYOR
Kanal 12, İsrail ordusunun Ensarullah'ın saldırıları
tırmandırma kararı aldığına inandığını belirtti ve grubun eylemlerinin
zannedildiği gibi her zaman İran ile koordine edilmediğini hatta oldukça
serbest davrandığı kaydetti.
Ancak İsrail basınına bakılırsa Mossad Başkanı David Barnea
da dahil olmak üzere bazı üst düzey savunma yetkilileri, Yemenli gruba
saldırmak yerine İran'ı vurmanın daha doğru bir strateji olduğuna inanıyor.
Kanal 12'nin haberine göre Barnea, son toplantılarda hükümet yetkililerine
şöyle seslendi:
"İran'a gelince... Yılanın başını hedef almalıyız.
Sadece Husileri vurursak onları durdurabileceğimiz kesin değil."
Maariv gazetesi muhabiri Avi Aşkenazi," Mossad dün
gazetecilerin teşkilat başkanının İran'a karşı bir savaş başlatmayı önerdiğine
dair sızdırdıkları habere öfkelendi. Fakat Barnea'nın İranlılara zarar
verebilecek bir operasyonel plan kastettiğini varsayıyorum."
değerlendirmesinde bulundu.
'YÜZ BİNLERCE FÜZESİ VAR'
Gazete ayrıca İran'ı “hala yüz binlerce füzeye sahip bir
süper güç” olarak tanımladı. Yayın, “İran'ın ekonomisi İsrail'den büyük ayrıca
mineral, doğal gaz, petrol ve diğerleri açısından zengin bir ülke."
ifadelerini kullandı. "İsrail'in İran ile yıpratma savaşı yürütüp
yürütemeyeceği" sorusunu gündeme getiren Maariv, bu konunun diğer
cephelere oranla “çok daha karmaşık” olduğunu vurguladı.
Nitekim Jerusalem Post (JP)'a göre İsrail askeri istihbarat
yetkililerinden oluşan bir başka kanat, İsrail'in İran'a yönelik hazırlığını
geliştirmesi gerektiğini düşünüyor. JP, askeri istihbaratın Yemen'e doğrudan
karşılık tavsiyesinde bulunduğunu ve Netanyahu'nun bu fikrinin daha yakın
olduğunu kaydetti.
'BAMBAŞKA BİR MEYDAN OKUMA'
Ancak bu konuda da bir takım endişeler var. Maariv'e göre
Ensarullah ile doğrudan bir hesaplaşma son derece karmaşık görünüyor:
“Yemen, İsrail'den binlerce kilometre uzakta. Ensarullah
güçleri büyük bir alanı kontrol ediyor ve hedeflerin çoğu haritada işaretli
değil, Yemen'den gelen istihbarat zayıf. Yemenli savaşçıları pes ettirmek zor.
Suudi Arabistan onlarla komşu olmasına rağmen herhangi bir zafer elde edemedi.”
Bir İsrail güvenlik kaynağı Maariv'e, Yemenlilerin
"daha önce hiç karşılaşmadıkları, ve nasıl başa çıkacacaklarını
bilmedikleri bir meydan okumayı temsil ettiğini" söyledi.
MESELENİN ÖZÜ
Tuğgeneral Yahya Seri.
İsrail ordusu, Ensarullah'ın düzenlediği füze saldırısını
tüm çabalara rağmen engelleyemediğini kabul etmişti. Ülke basınında büyük
endişe yaratan bu durum, Yediot Aharonot'un sayfalarına şu şekilde yansımıştı:
“İlk ihtimal, füzenin beklenmedik bir yönden düz bir
balistik yörüngede fırlatılmış olması. Bunun sonucunda Suudi Arabistan'daki
İsrail ya da ABD sistemleri onu zamanında tespit edememiş olabilir. İkinci
olarak İranlıların, yörüngesinin son üçte birlik bölümünde füzeden ayrılan
manevra kabiliyetli savaş başlıkları geliştirmiş olması.
“İran'ın ağır ve uzun menzilli füzelerindeki manevra
başlıklarının yarattığı tehdit, Tahran'ın bu füzeler için nükleer başlık
geliştirmeyi başarması halinde İsrail için varoluşsal hale gelecektir.
İsrail'in hava savunma sistemini ihlal eden tek bir nükleer manevra başlığı
bile feci bir yıkıma ve can kaybına neden olabilir.”
Yeni ABD gerekçeleri
Beyaz Saray da İran'a saldırı için bahanelerden oluşan bir
yol döşemeye başlıyor gibi görünüyor. Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan,
Biden yönetiminin “zayıflayan İran'ın nükleer silah üretmesinden endişe
duyduğunu” çünkü İsrail'in füze fabrikaları ve hava savunma sistemleri de dahil
olmak üzere İran tesislerine yönelik saldırılarının Tahran'ın konvansiyonel
askeri yeteneklerini azalttığını iddia etti. Sullivan, Donald Trump'ın ekibine
bu risk hakkında bilgi verdiğini söyledi.
Ulusal Güvenlik Danışmanı, CNN'e yaptığı açıklamada
sözlerini şöyle sürdürdü: "İran'da 'Hey, belki de hemen şimdi bir nükleer
silaha yönelmemiz gerekiyor... Belki de nükleer doktrinimizi yeniden gözden
geçirmeliyiz' diyen seslerin olması şaşırtıcı değil."
Tahran'a karşı Ankara fikri işleniyor
Jerusalem Post gazetesi, “İsrail Kürtlere kumar oynamamalı,
stratejimiz gerçekliğe dayanmalı” başlıklı bir makale yayımladı. Yazı, Tel
Aviv'in jeopolitik stratejisi, “bölgedeki düşman güçlere karşı Kürtlerle
ittifak kurmak olmalıdır.” tezine karşı çıkıyor. Bu görüşü savunanların,
“sürekli değişen Suriye manzarasında gerçekçi politik mantığı göz ardı
ettikleri" vurgulanıyor.
“Suriye, İran'ın müşterisi bir devletten Türklerin müşterisi
bir devlete dönüşüyor.” ifadesinin kullandığı makalede, Ankara'nın ülkedeki
kritik bağlantılarına dikkat çekiliyor: “Suriye hangi siyasi düzene girerse
girsin, Türkler önemli bir etkiye sahip olacak ve herhangi bir yeni düzenlemede
söz sahibi olacak. Bu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yeni gelen ABD yönetimi ve diğer
bölgesel aktörler üzerinde büyük bir kaldıraç sağlıyor.”
'TÜRKİYE'NİN ULUSAL ÇIKARLARI'
Ankara'nın “pragmatik” bir siyaset izlediğini savunan JP,
“Türkiye, özellikle mevcut savaş sırasında İsrail'e karşı düşmanca bir tutum
takınsa da ulusal çıkarları İsrail'le bir işbirliğine gitmeyi gerektirdiğinde
güvenlik konularında pragmatizm göstermiştir. Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı olduğu
dönemde bile politikanın asıl yönlendiricisi Türkiye'nin ulusal çıkarları
oldu.” ifadelerini kullanıyor.
ORTAK FAYDA VURGUSU
“Türkler için PKK, HAMAS'ın İsrail için olduğu şeydir.”
değerlendirilmesinin yapıldığı yazıda, Kürtlerin Suriye'de kaybedenler arasında
olduğuna işaret ediliyor. Yayın, bu bağlamda şu sonuca varıyor:
“Mevcut jeopolitik manzarada, İsrail'in kaybeden ata bahis
yapması akıllıca değildir. Bunun yerine, İsrail'in stratejisi gerçekçi
olmalıdır. İsrail, İran'ı bölgesel bir tehdit ve tarihi bir rakip olarak gören
Türkiye ile paylaştığı ortak çıkarları bulabilir. Günümüzde Batı ile Şer Ekseni
(İran-Rusya-Çin-Kuzey Kore) ve Küresel Güney arasındaki jeopolitik yarışta
Türkiye, Batı’ya biraz daha yakın durarak iki tarafı da kayırmaktadır.”/aydınlık