SAHİPLENMEYİN SAHİP ÇIKIN
Ülkemizin ve özellikle çok çetrefilli ve kırılgan bir
sürecin içinden geçen komşumuz Suriye’nin özellikle “Kayıp Zamanların İzinde”
olan “Akdeniz Alevilerine”, Dürzilere, Kürtlere, Sünni-Alevi Türkmenlere, Doğu
Kiliselerin temsilcisi Antakya, Süryani ve Ermeni Patrikhaneleri ve
toplumlarına sahip çıkın. Sahiplenmeyin, sahip çıkın diyoruz. Yani hegemonya
tamahından münezzeh benimseyin, koruyun, kollayın tavsiyesinde bulunuyoruz.
Yapmazsak ve Türk-Suriye milletini yekpare görmez, “benden ve benden değil” yaklaşımıyla
muamelede bulunursak Sünniler, Türkiye, Suudi, Katar, Arap Birleşik Emirlikleri
ve arada kalmış Laik Sünniler olarak bölünür.
Dürzileri İsrail’e, Akdeniz Alevilerini Rusya, Fransa, ABD
ve hatta İsrail’e, Kürtleri ABD ve İsrail’e, Şafi-Sünni olanların bir bölümünü
Türkiye’ye, Sünni Türkmenleri Türkiye’ye, Alevi-Şii Türkmenleri Irak, İran veya
Fransa’ya, İsmail’li Fransa, İngiltere veya Rusya’ya, Süryanileri İsveç,
Almanya, ABD’ye, Ermenileri Fransa veya Rusya’ya sığınmak zorunda kalabilirler.
Bu taksim atom bombasından daha yıkıcıdır. Bu konuyu önümüzdeki yazıda
ayrıntılı işleyeceğiz. Bugünkü konumuz 14 Ocak’ı yeni yıl olarak kutlayan
Akdeniz Alevilerine ayırdık. Coğrafyamız alemin bereketli hilalidir.
Uygarlıklar beşiğidir. Akıl, hikmet, merhamet ile donatılmış, tarım üretimi
yapabilen, sanatkar (sanayi kökenlidir ve eser ortaya koyan demektir) ilk Adem
ve ilk insanın yurdudur.
TEKLİK ZİHNİYETİ
İnsanın ve yaratıcısının eseri olan tüm dinler ve
itikatların harmanlandığı coğrafyadır. Akıllı insanın yarattığı zenginlik ve
varlık coğrafyamıza sığmamış, tüm Akdeniz havzası, Batı Anadolu, Yunan,
Balkanlar, İtalya, Adriyatik Denizi ve daha uzak diyarların topraklarında inşa
edilen uygarlıklara tohum olmuştur. Zaman içinde bütünsellik ve birlikteliğin
sembolü olan bayramlar bir dinin, mezhebin veya bölgenin tekelinde ufalmaya
maruz kaldı. İtikada uygun değil iddiasıyla kutlamalar men edildi. Teklik zihniyeti
hayatı bir siyah renge boyamaya yeltendi. Bu ise İnsanın doğası, tabiatın renk
cümbüşü, hayvanların türevleri, zevkleri ve renkleri ile bağdaşmamaktadır. Bu
sebeple çabaları çözüm sunmamış sadece yıkıcı olmuştur. İşte bu şart ve ahvalde
Akdeniz Alevileri kadim yakın uygarlıkların bayramlarını içselleştirerek,
koruyarak günümüze kadar taşıdılar.
KUZELLİ
Ocak ayının 14’üne tekabül eden gün, Kuzelli, Kalandes veya
Ras El-Sene (Yeni Sene) olarak kutlanır. “Kuzelli” kelimesi çok eskilere
dayanan, diller arası etkileşimle, zamanla Arapçaya da geçmiş bir söylemdir. MÖ
1450-1195 tarihlerinde Lazkiye'nin Ras Şımra (Ugarit) bölgesinde, bir ticaret
kenti olan Ugarit döneminde, bu sözün iki kelimeden türemiş "kuz-li"
şeklinde kullanıldığı, anlam olarak "ILAHIN DÖNÜŞÜ" anlamına geldiği,
Bereket Tanrısı BAAL’ın kuraklığı yok ettiği anlamında kutlanan önemli bir gün
olarak karşımıza çıkmaktadır. Filoloji uzmanları, tarih ve arkeoloji
bilimcileri ise "KUZ-Lİ " kelimesinin Süryani-Arami dilinde “YENİ
BAŞLANGIÇ" anlamına geldiğini belirtmiştir. Zamanla bu kelimenin Arapçada
"KUVVE-ZELLE " anlamında kuvvet ve zillet olarak, bir kısmı da bu
kelimenin tek kelime olarak ateşin harlandığı anı belirten
"kavzele-kavzelet ennar”, “ATEŞ HARLANDI” anlamına geldiğini iddia
ettiler. Bugün ayrıca “KALANDES BAYRAMI” olarak da kutlanmaktadır. Hz. Musa’nın
Firavunu alt ettiği gün olarak zikredilmiştir. Bugün için, Hz. Musa’nın Tur
Dağı’nda kutsal ateşi görmesi, kutsal ateşten Rabbin sesini işiten Musa'nın o
cesaretle Firavun’u yendiği anlatıl- maktadır. Suriye'de ve yakın tarihe kadar
Antakya’da bugün için ateş yakma ritüeli vardı. Kavzele dediğimiz "HARLI
ATEŞ" bu olayla ilgilidir. Bunun anısını Museviler Roş Haşana (Senenin
Başı) olarak kutlar. Aslında İbranice ve akraba dil Arapçada Roş veya Raş (Ras)
Baş demektir. Haşana, veya Hasana ise iyilik yapma, yenilenme, düzeltme manasındadır.
Roş Haşana iyilikte, yardımseverlikte yenilenmek, başlatmak, yeni bir sayfa
açmak demektir.
Ras Essene, veya Yeni Sene modern takvim çalışmaları
8.yüzyılda başlamış, MÖ 46 yılında Jul Sezar(100-44) tarafından Julyen
takvimine geçilmiş, son halini İmparator Agustus döneminde almıştır. Sonra da
13. Papa Gregory (1538-1612) Gregoryen, şimdiki Hz. İsa'nın doğumunu başlangıç
olarak kabul eden hata payı minimum olan Miladi takvimini bulmuştur.
31 Aralık yılın sonu 1 Ocak yılın başı olsa da Doğu Ortodoks
kilisesi yılbaşını 14 ocak olarak kutlamaktadır. Özetle şu özel anlamlar
çıkacaktır: Kuzelli; Bereket tanrısı Baal'ın kuvveti ve kuraklığın zilleti
(yenilgisi). Kuzelli; Hz.Musa'nın ateşten aldığı kuvveti, Firavunun zilleti.
Kuzelli; Aramice yeni başlangıç, bereketin gelişi, firavunun yenilmesi mantıken
yeni başlangıç manasına da gelir.
BİRLİĞİMİZE VESİLE OLUŞTURSUN
Akdeniz Arabi Alevilerin kadim inancı olan Kuzelli ve
Kalandes günlerinden yıllar sonra ocak ayının 14’ü yeni yıl olarak
kutlanmaktadır. Bu, tesadüfi değil aynı coğrafyada kadim ortak bir kültürün
soyundan gelmiş olmaktır. Bu bayram eskiden Suriye, Lübnan, Adana ve Mersin’de
de kutlanırken günümüzde sadece Hatay yöresinde kutlanmaktadır.
Birliğimize, dirliğimize ve kardeşliğimize vesile
oluştursun. Kutlu ve bereketli olsun. İnsana kudret İnsan düşmanlarına zillet
olsun. Allah’ın selamı ve rahmeti sizlere daim olsun.
aydınlık