İran Dışişleri Bakanı Seyyid Abbas Irakçi, Amerika’nın CBS
kanalıyla yaptığı özel röportajda, İran'ın nükleer tesislere yönelik saldırılar
ve savaş sonrası nükleer endüstrinin durumu konusundaki tutumunu açıkladı.
Irakçi’nin 12 günlük savaş sonrası İran’ın nükleer
endüstrisine dair açıklamalarının bazı bölümleri şöyle:
*Hükümetinizin Fordo’ya erişimi sağlamak amacıyla
mühendislik çalışmalarını hızlandırdığı bildirildi. Şu anda Fordo’daki durum
nedir?
Şu anda Fordo’da ne olduğuna dair kesin bilgi yok. Bildiğim
kadarıyla hasar çok büyük ve oldukça ciddi. Bununla birlikte, İran Atom
Enerjisi Kurumu durumu incelemekte ve değerlendirmekte; sonuçlar hükümete
bildirilecektir.
*İranlı denetçiler Fordo’ya erişim sağlayabildi mi? Hâlâ
içeri girmeye çalışıyorlar mı?
Bu konuda yanıt vermesi gereken kurum Atom Enerjisi
Kurumu’dur. Onlar hâlâ durumu değerlendiriyorlar.
*Başkan Trump, ABD’nin saldırılarında İran’ın nükleer
tesislerinin “yok edildiğini” defalarca açıkladı. Bu doğru mu?
Görünen o ki hasar çok ağır ve oldukça ciddi. Yine de kesin
bilgiye sahip değilim. Ancak şu anda tesislerin kullanılabilir durumda olmadığı
ve yeniden faaliyete geçmelerinin ne kadar süreceğinin veya mümkün olup
olmadığının henüz net olmadığı ortada.
*Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı Başkanı Rafael Grossi,
CBC News’e verdiği demeçte, İran’ın muhtemelen önümüzdeki birkaç ay içinde
zenginleştirmeye yeniden başlayacağını söyledi. Sizin değerlendirmeniz de bu
yönde mi?
Grossi’nin değerlendirmesi İran’daki zenginleştirme
teknolojisi ve bilgi birikimine dayanıyor. Bu açıdan bakıldığında, evet, bence
doğru. Çünkü bizim zenginleştirme endüstrimiz tamamen yerli bir sanayi ve
dışarıdan ithal edilmiş değil. Bu nedenle bombardımanla yok edilmesi mümkün
değil.
Nükleer enerji artık İran’da bir bilim ve teknolojiye
dönüşmüştür ve teknoloji bombalarla yok edilemez. Bu yüzden, eğer tekrar
gelişim yönünde bir irade varsa ki var, tüm hasarları kısa sürede onarmak ve
verilen zararları telafi etmek mümkündür. Bu, tesislerin zarar görmemesinden
değil, teknolojinin bilim insanlarımızın elinde olmasından kaynaklanıyor.
*Eğer İran önümüzdeki birkaç ay içinde zenginleştirmeye
yeniden başlayabilecek durumda olursa, bunu yapacak mı?
İsrail ve ABD rejimlerinin saldırılarından sonra durumu
değerlendiriyoruz. Politikalarımız şu anda şekillenmekte. Gerçek şu ki, biz
zenginleştirme sanayimiz için çok çaba harcadık; bilim insanlarımız çok
çalıştı, halkımız sabretti ve bu yüzden 20 yıldan fazla süredir ağır
yaptırımlara maruz kaldık. Bizi BM Güvenlik Konseyi’ne taşıdılar, bilim
insanlarımız suikasta uğradı, tesislerimiz sabote edildi. Ama tüm bu yıllar
boyunca, programımızın barışçıl kalması için uğraştık ve uluslararası topluma,
bu programın barışçıl amaçlı olduğunu ispat etmeye çalıştık.
Bir keresinde anlaşmaya da vardık ve bu anlaşma dünyada
diplomatik bir başarı olarak kutlandı. Ama maalesef ABD bu anlaşmadan çekildi.
Biz bu yıllar boyunca sabrettik. Zenginleştirme artık İran
halkı için bir gurur ve ulusal onur meselesi haline geldi. Şimdi bunun uğruna
savaş da verdik yani 12 günlük ağır bir savaşa neden olan önemli bir faktör de
buydu. Artık kimse bu endüstriyi kenara atamaz.
Bu bizim ulusal onurumuzdur. Elbette koruyacağız ve bunu
korumak için elimizden geleni yapacağız. Nükleer programımız hâlâ barışçıl
amaçlıdır ve nükleer silah edinme yönünde bir niyetimiz yok. Bu tür silahlar,
Devrim Lideri'nin fetvasına göre haramdır ve güvenlik doktrinimizde yeri
yoktur. Umarım dünya ve özellikle Batı bunu anlar ve İran halkının barışçıl nükleer
haklarından yararlanma hakkını kabul eder. Bu haktan asla vazgeçmeyeceğiz/mehr