Rasthaber - Azerbaycan ve Ermenistan’ın Washington’daki barış anlaşması, her ne kadar Kafkasya’daki tarihi anlaşmazlığın sona ermesine yönelik bir adım olarak değerlendirilse de, bölgenin güvenliği ve İran’ın ulusal çıkarları hakkında ciddi sorular doğurmuştur.
Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan ve ABD Başkanı Donald Trump’ın ABD’nin başkenti Washington DC’de yaptığı zirvede, iki ülke arasındaki onlarca yıllık anlaşmazlığa son verme vaadi taşıyan bir barış anlaşması imzaladı. Bu anlaşma ilk bakışta Güney Kafkasya’da istikrara doğru büyük bir adım olarak görülse de, özellikle Syunik Koridoru konusunda bazı belirsizlikler ve endişeler gündeme geldi.
Ermenistan’ın güneyinde yer alan Syunik, bu ülkenin İran’la sahip olduğu 44 kilometrelik kısa ancak kritik sınır hattını oluşturuyor. İran’ın Azerbaycan’la 690 kilometrelik sınırına kıyasla kısa olan bu sınır, Tahran açısından büyük önem taşıyor çünkü Azerbaycan anakarası ile Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti arasında yer alıyor. Bakü, bu bölgeden geçerek Nahçıvan’ı anakaraya bağlayacak otoyol ve demiryolu inşa etmeyi hedefliyor. Bu proje yalnızca altyapı çalışması değil, aynı zamanda geniş kapsamlı jeopolitik mesajlar içeriyor.
Başlangıçta Moskova’nın öncülüğünde üçlü formatta başlayan barış görüşmeleri, sonrasında Moskova, Brüksel, Washington ve Abu Dabi’deki toplantılarla devam etti. Ancak sürecin giderek bölge dışı aktörlerin yönetimine kayması dikkat çekiyor. Azerbaycan ve Ermenistan liderleri bu süreçte birkaç kez bir araya gelse de, görüşmelerin ABD’ye taşınması dosyanın jeopolitik ağırlığının değiştiğini gösteriyor.
Daha önce iki ülke arasındaki barış süreci ağırlıklı olarak Rusya başta olmak üzere bölge ülkelerinin inisiyatifiyle yürütülüyordu. Ancak ABD’nin resmi olarak sürece dâhil olması, İran, Rusya ve Gürcistan gibi bölgesel aktörlerde, bu gelişmenin barış sürecinde bölge ülkelerinin rolünü azaltabileceğine dair endişelere yol açtı.
Son anlaşmanın ardından 7 maddelik bir bildiri yayımlandı. Bu bildiri, çeşitli olumlu ve olumsuz yönler barındırmakla birlikte, ABD’ye 99 yıllığına askeri üs kiralanacağına dair yayılan haberlere değinmiyor. Ayrıca bildiride, son yıllarda etkisi azalan Dağlık Karabağ krizinin eski arabulucusu Minsk Grubu’nun feshi talep ediliyor. Bu durum, müzakere yapısının değiştirileceği ve yeni aktörlerin devreye gireceği mesajını veriyor.
Bu gelişmeler, son olaylara ilişkin iki farklı senaryonun ortaya çıkmasına yol açtı.
Anlaşmanın imzalanması farklı tepkilere yol açtı. İyimser
senaryoya göre Washington Bildirisi, Kafkasya’daki jeopolitik durumu kökten
değiştirmeyecek sembolik bir adımdan ibaret. Yakın gelecekte bölgeye yabancı
güçlerin konuşlanması beklenmiyor. Kötümser senaryoya göre ise, bu bildiri İran
ve Rusya açısından ciddi jeopolitik ve jeoekonomik sonuçlar doğurabilir. Bu
görüşün dayanakları arasında Minsk Grubu’nun feshi ve Ermenistan Anayasası’nda
yapılması planlanan karmaşık değişiklik süreçleri yer alıyor.
Kilit maddeler: Tarafların ve Tahran’ın çıkarları arasında denge
Bildirinin üçüncü ve beşinci maddeleri, ulaşım yollarının açılmasını öngörüyor ancak ülkelerin toprak bütünlüğü ve egemenliği şart koşuluyor. Bu durum, Ermenistan’ın çıkarlarını güvenceye aldığı gibi, İran’ın da kaygılarıyla örtüşüyor ve Syunik bölgesinde Azerbaycan lehine olabilecek sınır değişikliklerini engelliyor.
Dördüncü maddede, ulaşım koridorunun adı “Zengezur” veya “Syunik” yerine “Trump Barış Yolu” olarak değiştirilmiş. Ayrıca bu koridorun “özel ve münhasır geliştirme haklarının” 99 yıllığına ABD’ye devredileceğine dair söylentiler dolaşıyor. Ancak bu iddialar hiçbir resmi tarafça doğrulanmadı ve hâlen tartışma konusu olmaya devam ediyor.
Azerbaycan ve Ermenistan arasında barış anlaşmasının imzalanmasının İranlı yetkililerden tepki geldi:
İran Cumhurbaşkanı Mesut Pezeşkiyan, Zengezur Koridoru hakkında, ''Dr. Erakçi son günlerde bu konuyla ilgili bir rapor sundu ve kendileri konuyu takip edecek. Elbette bu koridor haberlerde abartıldığı gibi değil ve İran İslam Cumhuriyeti'nin talepleri karşılanmıştır. Tek endişemiz bir Amerikan şirketin bu yolu inşa etmesidir.'' dedi.
Basın mensuplarına konuşan İran Dışişleri Bakanı Abbas Erakçi, Azerbaycan ve Ermenistan barışı hakkında, “Yarın Ermenistan Dışişleri Bakanı beni telefonla arayacak. Sayın Paşinyan da arayacak. Salı günü ise bu ülkenin Dışişleri Bakan Yardımcısı Tahran’a gelecek. Zengezur konusundaki tutumumuz tamamen açıktır. Ermenistan ile Azerbaycan arasındaki her türlü barışı memnuniyetle karşılıyoruz ve daha önce de barışa ulaşmak için rol oynamaya hazır olduğumuzu açıklamıştık. Biz, her ülkenin kendi toprağı üzerindeki tam egemenliğinin korunmasını istiyoruz ve bölgedeki tüm ülkelerin toprak bütünlüğünü ve uluslararası sınırlarını savunuyor, herhangi bir değişikliği kabul etmiyoruz.
Azerbaycan ve Ermenistan’ın ortak bildirisinde, bölge
ülkelerinin egemenliğine ve toprak bütünlüğüne saygı gösterilmiş, her türlü
sınır değişikliğine karşı çıkılmıştır ki bu da ülkemizin tutumuyla uyumludur.” İfadelerini
kullandı.
Bakan Erakçi sözlerini şöyle tamamladı:
“Koridor konusu gündemden çıktı ve mesele, Ermenistan’ın egemenliği ve yargı yetkisi altında, kendi topraklarında inşa edilecek bir transit yol meselesine dönüştü. Bu işi, Ermenistan’da kayıtlı bir Amerikan-Ermeni şirketi yapacak. Biz, bölgeye herhangi bir şekilde yabancı bir varlığın gelmesinin, bölge barışı açısından olumsuz sonuçlar doğurabileceğini belirttik. Bu tutumumuzu her iki ülkeye de bildirdik. Gelişmeleri yakından izliyoruz. Şimdiye kadar temel tutumlarımız gözetildi, ancak söz konusu Amerikan şirketinin muhtemel varlığı endişe vericidir ve bu konuda istişarelerimizi sürdürüyoruz.”
İran Cumhurbaşkanlığı Siyasi İşler Yardımcısı Mehdi Senayi, sosyal medya hesabından “İran, komşuları arasındaki barışı memnuniyetle karşıladığını ve ulaşım yollarının açılmasına da karşı olmadığını açıkladı. Ancak Tahran, bölge dışı güçler ile uluslararası örgütlerin Güney Kafkasya’nın güvenlik ve jeopolitik dengelerine dahil edilmesine hassasiyet gösteriyor ve bu durumun gerilimi artırabileceği konusunda uyarıda bulunuyor” ifadesini kullandı.
İslam Devrimi Lideri’nin Uluslararası İlişkiler Danışmanı
Ali Ekber Velayeti, Tesnim Haber Ajansı’na verdiği özel röportajda, ABD Başkanı
Donald Trump’ın “Zengezur Koridoru” olarak adlandırılan geçidi 99 yıllığına
kiralama iddiası hakkında “Güney Kafkasya sahipsiz bir bölge mi ki Trump onu
kiralayacak? Güney Kafkasya, dünyanın en hassas coğrafi noktalarından biridir
ve bu geçit, Trump’ın mülkü olacak bir koridor değil, Trump’ın paralı askerleri
için bir mezarlık olacaktır.” Dedi.
Velayeti, İran’ın Rusya ile veya Rusya olmadan Güney Kafkasya’da Amerikan koridorunun kurulmasına engel olacağını belirtti.
ABD ve Siyonist rejimin Hizbullah’ı silahsızlandırma planına tepki gösteren Velayeti, bu hayalin gerçekleşmeyeceğini vurguladı. Velayeti, “Bu konu ilk kez olmuyor, daha önce de bu tür Lübnan karşıtı planlar sonuçsuz kalmıştı, bu kez de başarıya ulaşmayacaktır. Direniş, bu tuzaklara karşı duracaktır.” Değerlendirmesinde bulundu.
İran Düzenin Maslahatını Teşhis Konseyi üyesi Muhsin Rızai, sosyal medya hesabında Zengezur Koridoru hakkında şunları yazdı:
“İran’ın Rusya ve Avrupa’ya Zengezur koridoru üzerinden
ticaret ve geçiş güzergâhının kapatılmasına yönelik her türlü girişim
başarısızlığa mahkûmdur.”
Rızai, sözlerine şu ifadelerle devam etti:
“Bu girişim, onu planlayanlar için bir kâbusa dönüşecek bir hayaldir.”
İran Hükümet Sözcüsü Muhacirani, Zengezur olarak bilinen bölgenin İran haritasının sadece küçük bir parçası olduğunu ve bazı medya ile sosyal medyada bu durumun tüm kuzey sınırlarının kaybedildiği gibi gösterilmesinin doğru olmadığını belirtti.
Muhacirani kendisi ve bakan Erakçi’nin daha önce açıkladığı gibi, bölgedeki istikrarın, ülkelerin toprak bütünlüğünün ve mevcut egemenliğin korunmasının İran’ın temel talepleri arasında olduğunu vurguladı.
Yabancı güçlerin komşu ülkelerde bulunmasından asla memnun olunmadığını ifade eden Muhacirani, gelişmeleri dikkatle takip ettiklerini, ancak medyada konunun abartılmaması gerektiğini söyledi.
İran’ın temel amaçlarının toprak bütünlüğü, egemenlik ve
bölgesel istikrar olduğunu yineleyen Sözcü, her bölgenin halkının kendi
aralarında nasıl etkileşimde bulunacağını en iyi şekilde bileceğine
inandıklarını sözlerine ekledi/mehr