11 aydır devam eden en geniş kapsamlı operasyonlardan biri
olan "Kuzey Okları" operasyonu, ABD'nin yeşil ışığıyla İsrail hava
kuvvetleri tarafından Lübnan direnişini "mavi çizgiden" geri
püskürtmek ve Hizbullah'ın altyapısını yok etmek bahanesiyle başlatıldı.
İsrail'in ilk saldırısında yaklaşık 550'den fazla kişi hayatını kaybetti ve
1645'den fazla Lübnan vatandaşı yaralandı. Bazı kaynaklar, ölenler arasında en
az 35 çocuğun olduğunu bildirdi. İsrail ordusu, son birkaç günde direnişe ait
en az 1100 noktayı hedef aldığını iddia ediyor. 17-23 Eylül tarihleri arasında
İbrahim Akil gibi Lübnan direnişinin komutan ve liderlerinden bazıları şehit
oldu.
Hizbullah'ın Hayfa'daki Stratejik Hedeflere Saldırısı
İsrail rejiminin açık saldırısına karşılık olarak Lübnan
Hizbullah'ı, işgal altındaki topraklardaki meşru hedeflere saldırılar
düzenledi. Direniş, yüzlerce füzeyle; özellikle "Fadi 1" ve
"Fadi 2" füzeleriyle Ramat David, Rafael askeri kompleksi, Megiddo
askeri havaalanı, Amos askeri üssü, Zichron mühimmat fabrikası, Hayfa, Akka ve
hatta işgal altındaki Filistin'in merkezi olan Ben Gurion havaalanı gibi
stratejik bölgeleri hedef aldı.
İsrail rejiminin ölü ve yaralı sayısına dair kesin bir
istatistik olmasa da "Davud Yıldızı Kızılayı" bir kısım İsrailli'nin
öldüğünü ve yaralandığını ayrıntı vermeden doğruladı. Bazı kaynaklar, İsrail
rejiminin saldırılarının kapsamı durdurulmazsa, Lübnan direnişinin yeni
füzelerine güvenerek stratejik merkezleri ve İsrail'in kalabalık yerleşim
yerlerini hedef listesine ekleyeceğini bildirdi.
Hizbullah ve Güç Kazanma İmkanı
33 günlük Lübnan savaşından sonra, çok az analist
Hizbullah'ın Suriye'deki Selefi-cihatçı terörizm fitnesini ortadan kaldıracak
ve aktif bir aktör olarak işgal altındaki topraklardaki kuzey güvenliğini
tehdit edecek şekilde toparlanabileceğini düşünüyordu. Lübnan direnişi,
"Ortadoğu'nun gelini"nde iç savaşların ve yıllarca süren Amerikan,
Fransız ve İsrail işgalinin bir ürünüdür.
Siyonistler bir zamanlar Şehit Abbas Musavi ve İmad
Muğniye'yi öldürerek Hizbullah'ı felç edebileceklerini ve bu grubu direnişin
dışına itebileceklerini düşünüyorlardı. Ancak gerçek şu ki, Siyonistler her
defasında Lübnan direnişinin liderlerini ve üst düzey komutanlarını hedef
aldıklarında, Hizbullah küllerinden "Anka kuşu gibi" yükselerek
Siyonistlerin varlığını daha da güçlü bir şekilde tehdit etti. Son bir yılda on
binlerce Siyonistin yerinden edilmesi, Hizbullah'ın son yıllarda savaş gücünü
artırdığının güçlü bir kanıtıdır.
"Şehadet" Kültürü, Direnişin Zaferinin
Garantisi
Hizbullah Lübnan'ı oluşturan en önemli unsurun, bu grubun
"esneklik", "hareket kabiliyeti", "savaş güçleri ve
komuta kadrosunu hızla yeniden inşa etme" ve son olarak "asimetrik
savaşa odaklanma" özelliğine dayanması olduğunu söyleyebiliriz. Direnişin
geleneksel devlet ve siyasi birimler bağlarından bağımsız olması, Hizbullah'ın
verilen hasarı çok hızlı bir şekilde telafi etmesini ve sahada mevcut son
duruma göre yeni saldırı-savunma planları tanımlamasını sağlar.
Siyonist düşmanın istihbarat veya hava muharebesi
alanlarındaki üstünlüğü, Lübnan cephesinde verilen hasarı artırdı, ancak gerçek
şu ki rejimin çok sayıda zayıf noktası var. Örneğin, düşman Siyonistlerin temel
ihtiyaçları, işgal altındaki Filistin'deki batı limanları üzerinden
karşılanıyor. Hayfa limanının sürekli füze saldırısına uğraması ve bu stratejik
noktanın hizmet dışı kalması, İsrail rejiminin kamuoyunun dayanıklılığını ve
uluslararası itibarını önemli ölçüde azaltıyor. Rejimin bir diğer zayıf noktası
ise, Lübnan direnişi tarafından hedef alınacak yerlerden biri olabilecek
Akdeniz'deki doğalgaz sahalarıdır.
İsrail Rejimine Telafisi Mümkün Olmayan Darbe
Hizbullah'ın son savaştaki en önemli başarılarından biri,
İsrail rejiminin "caydırıcı güç"üne ağır bir darbe vurmasıydı. Daha
önce işgalci düşmana karşı yapılan en ufak bir askeri hareket Lübnan'da
kapsamlı bir savaşa yol açarken, bu sefer Hizbullah'ın zekice müdahalesi, işgal
altındaki topraklardaki kuzeyde 200 binden fazla Siyonist yerleşimcinin normal
hayatını yaklaşık bir yıldır sekteye uğrattı ve birçok işletmenin faaliyetini
veya kazancını kaybetmesine neden oldu. Örneğin, İsrail Merkez Bankası, işgal
altındaki Filistin'in kuzeyinde ekonomiye verilen zararı haftalık 156 milyon
dolar olarak açıkladı. Buna ek olarak, rejimin güvenlik kabinesi, direnişin
saldırılarından korktuğu için bölgedeki birçok yakıt deposunu ve fabrikayı
kapatmak ve sağlık merkezlerini uzun süreli alarma geçirmek zorunda kaldı.