37 Terör Örgütünün Suriye’de İktidarı Ele Geçirmesi ve Daha da Kötüleşen Ekonomik Durum

GİRİŞ: 10.12.2024 18:36      GÜNCELLEME: 10.12.2024 18:36
Rasthaber -  Suriye, Tahrir-i Şam'ın da aralarında bulunduğu 37 tekfirci terör örgütünün eline geçmiş, ekonomik ve geçim şartları kötüleşmiştir.

Suriye'nin yönetimi barış ve halkçılık maskesiyle gelen 37 tekfirci terör örgütünün eline geçti. Ancak Suriye'de Beşşar Esad'a muhalif isimlerinden biri olan Mahmud Mara, Sky News'e verdiği röportajda şunları söyledi: ‘Suriye'de son günlerde yaşanan gelişmelerin ardından bu ülkede ekonomik şartlarda ciddi bir bozulma yaşanıyor. Silahlı çeteler de sabahın erken saatlerinden itibaren çeşitli yerleri yağmalıyor. Güvenlik durumundaki bu bozulma doğrudan mal ve hizmet fiyatlarına yansımış, gıda, ilaç ve tüm temel malların fiyatları yaklaşık yüzde 50 oranında artış göstermiştir. Ayrıca pazarlarda şeker, pirinç, et, süt ürünleri ve peynir gibi gıda maddelerinde de ciddi kıtlıklar yaşanmaktadır. Suriye'deki iç muhalefetin açıkladığı bu rakama göre, bu durum nedeniyle yaşanan huzursuzluk işçilerin gelirini önemli ölçüde azalttı. Suriye lirası, Beşşar Esad rejiminin devrilmesinin ardından keskin ve benzeri görülmemiş bir düşüşe tanık oldu. Suriye para biriminin ABD doları karşısında değeri yüzde 42 oranında azalarak benzeri görülmemiş bir seviyeye geriledi. Yani artık 1 dolar 22 bin Suriye lirasına denk geliyor. Halep şehrinde liranın değerinde yüzde 64'lük kayıpla doların değeri 36 bin liraya ulaştı. Dolayısıyla önümüzdeki dönemde Suriye'de vatandaşların hayatını büyük ölçüde etkileyecek ekonomik ve siyasi krizin yoğunlaşmasına şahit olacağız.

SURİYE’DEKİ TAHRİR-İ ŞAM LİBYA’NIN YOLUNDA

Şunu belirtmek gerekir ki, mevcut durumda, bu 37 tekfirci terörist grup Suriye'de birbirleriyle uyumlu olmayan bir geçiş hükümeti kurma planlarını açıklamış ve farklı milletlerden insanların çokluğu nedeniyle birbiriyle uyumlu olmayan kırılgan bir ittifak kurmuşlardır. Suriye'deki önceki istikrarlı rejimden daha iyisini yapıp yapamayacakları ve protestocuların bu ülkenin ekonomik ve geçim durumunu düzeltme konusundaki temel taleplerini yerine getirip getiremeyecekleri bilinmiyor. İstikrarlı bir yönetime sahip olmayan Afganistan, Somali ve Libya ülkelerindeki mali kriz deneyimi de dikkate alındığında, Suriye'de de durum çok ciddileşecektir.

Tekfirci terörist gruplar Şam’da konuşlanmış olsa da Suriye'nin doğusundaki Amerika destekli Kürt milisler onlarla uzlaşma içinde değil. Elbette bu milis grupların liderlerinin hem bölge ülkelerinden hem de Batı'dan Suriye'ye müdahaleleri artacaktır. Suriye semaları son iki günde, öncekinden daha fazla ABD’nin ve Siyonist rejimin savaş uçaklarının saldırılarına sahne oldu. Bu durumda tekfirciler kendi aralarındaki paylaşımlarını ve çatışmalarını sürdürerek Suriye'yi bir başka Libya'ya dönüştüreceklerdir.

İran ve Güney Kafkasya siyaseti konusunda uzman olan Baku Haladeje’ye göre; Tahrir el Şam, ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından terör örgütü listesine alındı. Haladeje, Suriye'nin uluslararası izolasyonunun sona ereceği veya yaptırımların kaldırılacağı konusunda pek umudu olmayan bir isim.

Suriye'nin zenginliklerinin ABD tarafından yağmalanması, Suriye'nin bu yıllarda yaşadığı ağır ekonomik sorunların, petrol ve doğalgaz gelirlerinin kaybının ve bu ülke için başka alternatif gelirlerin bulunamamasının en önemli etkeniydi. Suriye'nin petrol ve gaz kaynakları ve hatta suyu ABD'nin eline geçerek yağmalandı, diğer yandan bölgenin, Doğu Asya'nın ve gelişmekte olan ülkelerin ekonomik kapasiteleri Suriye'ye bağlanamadı.

Suriye'nin ekonomik durumu Beşşar Esad döneminin sonunda kötüleşmişti ve görünen o ki artık daha zor günleri beklemek zorundalar. Suriye halkı Ortadoğu'daki diğer ülkelere göre daha sakin ve daha az beklentisi olan bir halktı ve sorunlarının çözümü de o kadar zor değildi ancak ABD tarafından dış gelirlerin kesilmesi, iç güce dayanılmaması ve dost ülkelerden etkili yardım alınmaması ekonomik durumu çok zorlaştırdı.

Suriye petrol sektörünün üretimi günde 15 bin varilin altına ulaşmıştı. İç savaş öncesinde petrol üretimi 400 bin varil civarındaydı. Beşşar Esad hükümetinin petrol bakanı geçen yıl Katar'ın Doha kentinde düzenlenen enerji zirvesinde şunları vurguladı: “Amerika, Suriye'ye yönelik terör savaşıyla petrol sahalarının yüzde 90'ını işgal etti ve rezervlerini çalıyor. Suriye'nin toplam doğal gaz üretimi de 2011'de günde yaklaşık 30 milyon metreküpten şu anda günde yaklaşık 10 milyon metreküpe düştü. Suriye'de elektrik üretimi neredeyse tamamen enerji taşıyıcılarına (doğalgaz ve akaryakıt) bağlı olduğundan, santrallerin ürettiği elektrik miktarı büyük ölçüde azaldı.”

ABD’nin Suriye'deki askeri varlığının ve Amerikan üslerinin coğrafi dağılımının çoğu bu ülkenin doğusu ve kuzeydoğusunda yoğunlaşmıştır. ABD’nin askeri üsleri, Fırat Nehri'nin doğusundan Suriye'nin güneydoğusuna, el-Tanaf sınır kapısı yakınında, Suriye'nin kuzeydoğusunda Ramilan petrol sahalarının yakınında geniş bir alana yayılmış olup, Haseke ve Deyrizor’a dağılmış durumdadır. Bu alanlar petrol açısından zengin, doğal ve yer altı kaynakları ile su açısından zengindir. Suriye'nin buğday da dahil olmak üzere gıda sepetini sağlamaktadır. Tarım açısından da verimliliği nedeniyle sadece Suriye'de değil, bölgede de çok önemlidir.

Amerika, Suriye'nin zenginliğini yağmalamanın yanı sıra Aralık 2019'da Senato'da Suriye'ye yönelik Sezar yaptırımları yasasını kabul etti. Önceki yaptırımlara göre daha sert ve kapsamlı olan bu yasa, Suriye hükümetinin müttefiklerine karşı ikincil yaptırımların uygulanmasını konu alıyordu.

EKONOMİK UYUM POLİTİKALARININ SURİYE ÜZERİNDEKİ YIKICI ETKİSİ

Şunu da söylemeden geçmemek gerekir ki, Suriye hükümetinin bazı politikaları da durumu daha da kötüleştirmiştir. Suriye'deki bazı iç ekonomi danışmanları, kamu refahı politikalarını hedef alarak hükümet harcamalarının azaltılmasını ve daha çabuklaştırılması gerektiğini vurguladı, ancak devlete ait şirketlerin rantı kesilmedi. Dar ekonomik görüşleri takip eden bu danışmanlar, Beşşar Esad'ı sübvansiyonları kaldırmaya ve temel ve geçim sektörlerine yönelik hükümet desteğini azaltmaya zorladı.

Bu politikaların uygulanmasından önce Suriye, devlete ait şirketlerin neden olduğu ekonomik yetersizliklere rağmen halka sağlık ve tedavi, eğitim, sigorta ve sosyal güvenlik gibi hizmetleri sunan bir kamu refah sistemine sahipti. Ayrıca bu ülkede tarıma ve temel malların kendi kendine yeterliliğine yönelik özel tesisler vardı.

Yeni politikaların başlamasıyla birlikte sübvansiyonların kaldırılması akaryakıt ve ekmek fiyatlarının artmasına ve halk üzerinde ekonomik baskının artmasına neden oldu. Temel malların üretimine verilen desteğin azalması, Suriye'nin bu ürünlerin ithalatına bağımlı hale gelmesine neden oldu. Ayrıca hastane, okul gibi kamu hizmetlerinin özelleştirilmesi, eğitim ve tedavi masraflarını büyük ölçüde artırdı.

Ancak, hükümeti daha esnek hale getirmek, özel sektörü geliştirmek, kişi başına düşen geliri artırmak gibi bu politikalar için açıklanan hedeflere ulaşılamadı. Bu politikalar Suriye ekonomisinin güçlenmesine yardımcı olmadığı gibi halkın hoşnutsuzluğunu da artırdı.

ULUSAL PARA BİRİMİNİN SÜREKLİ DEĞER KAYBETMESİ

Ulusal para biriminin sürekli devalüasyonu ve Suriye'nin son 7 yılındaki kur sıçramaları, Suriye hükümetinin sosyal sermayesinin çöküşünün ve düşmanların yeniden harekete geçmesinin ana nedenleriydi. IŞİD'le savaşın zirvesindeyken bile döviz kuru ortalama 200 lira seviyesinde sabitlenmişti ancak 2017-2024 arasındaki barış dönemindeki gelir ve planlama eksikliği Suriye'yi kritik noktalara getirdi.

Suriye'de 10 yıl boyunca (2014-2024) doların kuru 175 liradan 14 bin liranın altına düştü, ülkenin çöküşünden sonra ise 22 bin liradan 36 bin liraya çıktı. Ayrıca bu ülkede enflasyon artış göstererek üç haneli rakamlara ulaştı ve %180'in üzerinde seviyelere kadar ulaştı. Ayrıca bu yıllarda bu ülkenin ortalama ekonomik büyümesi genellikle sıfırın altındaydı.

Ayrıca 2000'li yılların başında Suriye'nin GSYİH büyüklüğü 18 ila 20 milyar dolar civarındayken, Suriye savaşının ortasında 2011 yılına kadar 67 milyar dolara ulaştı. Ancak 2021'de yüzde 87'lik bir düşüşle 9 milyar doların altına ulaştı ve son iki yıldır bununla ilgili detaylı bilgi yayınlanmadı.

SURİYE DERSİ

Suriye'nin yıllık 5 milyar dolar ithalat yaptığını, bunun içinde İran'ın payının 90 milyon doları aşmadığını da belirtmek gerekir. Elbette iki ülke arasındaki ticaret dengesini iyileştirmek amacıyla 2010’dan itibaren Suriye ile serbest ticaret anlaşması uygulandı ve Aralık 2023’den itibaren iki ülke arasında tüm mallar sıfır tarifeyle takas edildi.

Şanghay'dan Lazkiye'ye kadar Pekin, Moskova ve Tahran üçlüsüne sahip ekonomik zincir çok daha erken oluşmuş ve olgunlaşmış olsaydı ve BRICS ve Şanghay'ın kapasiteleri kullanılsaydı, Suriye'nin ve direniş ekseninin diğer üyelerinin ekonomik durumu iyiye gidebilirdi. Suriye rejiminin çöküşü Rusya ve Çin için alarma neden oldu ve BRICS ve Şangay'ın direniş ekseninin ekonomisini güçlendirmedeki kararlılığını göstermesi gerekiyor. Öte yandan İran ve direniş ekseni, dostlarıyla ciddi ve etkili istişarelere rağmen başkalarına güvenmemeli, işbirliğiyle birbirlerini güçlendirmeliler.

YORUMLAR

REKLAM

İLGİLİ BAŞLIKLAR

REKLAM