Suriye'nin yönetimi barış
ve halkçılık maskesiyle gelen 37 tekfirci terör örgütünün eline geçti. Ancak Suriye'de
Beşşar Esad'a muhalif isimlerinden biri olan Mahmud Mara, Sky News'e verdiği
röportajda şunları söyledi: ‘Suriye'de son günlerde yaşanan gelişmelerin
ardından bu ülkede ekonomik şartlarda ciddi bir bozulma yaşanıyor. Silahlı
çeteler de sabahın erken saatlerinden itibaren çeşitli yerleri yağmalıyor. Güvenlik
durumundaki bu bozulma doğrudan mal ve hizmet fiyatlarına yansımış, gıda, ilaç
ve tüm temel malların fiyatları yaklaşık yüzde 50 oranında artış göstermiştir. Ayrıca
pazarlarda şeker, pirinç, et, süt ürünleri ve peynir gibi gıda maddelerinde de
ciddi kıtlıklar yaşanmaktadır. Suriye'deki iç muhalefetin açıkladığı bu rakama
göre, bu durum nedeniyle yaşanan huzursuzluk işçilerin gelirini önemli ölçüde
azalttı. Suriye lirası, Beşşar Esad rejiminin devrilmesinin ardından keskin ve
benzeri görülmemiş bir düşüşe tanık oldu. Suriye para biriminin ABD doları
karşısında değeri yüzde 42 oranında azalarak benzeri görülmemiş bir seviyeye
geriledi. Yani artık 1 dolar 22 bin Suriye lirasına denk geliyor. Halep
şehrinde liranın değerinde yüzde 64'lük kayıpla doların değeri 36 bin liraya
ulaştı. Dolayısıyla önümüzdeki dönemde Suriye'de vatandaşların hayatını büyük
ölçüde etkileyecek ekonomik ve siyasi krizin yoğunlaşmasına şahit olacağız.
SURİYE’DEKİ TAHRİR-İ
ŞAM LİBYA’NIN YOLUNDA
Şunu belirtmek gerekir
ki, mevcut durumda, bu 37 tekfirci terörist grup Suriye'de birbirleriyle uyumlu
olmayan bir geçiş hükümeti kurma planlarını açıklamış ve farklı milletlerden
insanların çokluğu nedeniyle birbiriyle uyumlu olmayan kırılgan bir ittifak
kurmuşlardır. Suriye'deki önceki istikrarlı rejimden daha iyisini yapıp
yapamayacakları ve protestocuların bu ülkenin ekonomik ve geçim durumunu düzeltme
konusundaki temel taleplerini yerine getirip getiremeyecekleri bilinmiyor. İstikrarlı
bir yönetime sahip olmayan Afganistan, Somali ve Libya ülkelerindeki mali kriz
deneyimi de dikkate alındığında, Suriye'de de durum çok ciddileşecektir.
Tekfirci terörist gruplar
Şam’da konuşlanmış olsa da Suriye'nin doğusundaki Amerika destekli Kürt
milisler onlarla uzlaşma içinde değil. Elbette bu milis grupların liderlerinin
hem bölge ülkelerinden hem de Batı'dan Suriye'ye müdahaleleri artacaktır. Suriye
semaları son iki günde, öncekinden daha fazla ABD’nin ve Siyonist rejimin savaş
uçaklarının saldırılarına sahne oldu. Bu durumda tekfirciler kendi aralarındaki
paylaşımlarını ve çatışmalarını sürdürerek Suriye'yi bir başka Libya'ya
dönüştüreceklerdir.
İran ve Güney Kafkasya
siyaseti konusunda uzman olan Baku Haladeje’ye göre; Tahrir el Şam, ABD
Dışişleri Bakanlığı tarafından terör örgütü listesine alındı. Haladeje, Suriye'nin
uluslararası izolasyonunun sona ereceği veya yaptırımların kaldırılacağı
konusunda pek umudu olmayan bir isim.
Suriye'nin zenginliklerinin
ABD tarafından yağmalanması, Suriye'nin bu yıllarda yaşadığı ağır ekonomik
sorunların, petrol ve doğalgaz gelirlerinin kaybının ve bu ülke için başka
alternatif gelirlerin bulunamamasının en önemli etkeniydi. Suriye'nin petrol ve
gaz kaynakları ve hatta suyu ABD'nin eline geçerek yağmalandı, diğer yandan
bölgenin, Doğu Asya'nın ve gelişmekte olan ülkelerin ekonomik kapasiteleri
Suriye'ye bağlanamadı.
Suriye'nin ekonomik
durumu Beşşar Esad döneminin sonunda kötüleşmişti ve görünen o ki artık daha
zor günleri beklemek zorundalar. Suriye halkı Ortadoğu'daki diğer ülkelere göre
daha sakin ve daha az beklentisi olan bir halktı ve sorunlarının çözümü de o
kadar zor değildi ancak ABD tarafından dış gelirlerin kesilmesi, iç güce
dayanılmaması ve dost ülkelerden etkili yardım alınmaması ekonomik durumu çok
zorlaştırdı.
Suriye petrol sektörünün
üretimi günde 15 bin varilin altına ulaşmıştı. İç savaş öncesinde petrol
üretimi 400 bin varil civarındaydı. Beşşar Esad hükümetinin petrol bakanı geçen
yıl Katar'ın Doha kentinde düzenlenen enerji zirvesinde şunları vurguladı: “Amerika,
Suriye'ye yönelik terör savaşıyla petrol sahalarının yüzde 90'ını işgal etti ve
rezervlerini çalıyor. Suriye'nin toplam doğal gaz üretimi de 2011'de günde
yaklaşık 30 milyon metreküpten şu anda günde yaklaşık 10 milyon metreküpe düştü.
Suriye'de elektrik üretimi neredeyse tamamen enerji taşıyıcılarına (doğalgaz ve
akaryakıt) bağlı olduğundan, santrallerin ürettiği elektrik miktarı büyük
ölçüde azaldı.”
ABD’nin Suriye'deki askeri
varlığının ve Amerikan üslerinin coğrafi dağılımının çoğu bu ülkenin doğusu ve
kuzeydoğusunda yoğunlaşmıştır. ABD’nin askeri üsleri, Fırat Nehri'nin
doğusundan Suriye'nin güneydoğusuna, el-Tanaf sınır kapısı yakınında,
Suriye'nin kuzeydoğusunda Ramilan petrol sahalarının yakınında geniş bir alana
yayılmış olup, Haseke ve Deyrizor’a dağılmış durumdadır. Bu alanlar petrol
açısından zengin, doğal ve yer altı kaynakları ile su açısından zengindir.
Suriye'nin buğday da dahil olmak üzere gıda sepetini sağlamaktadır. Tarım
açısından da verimliliği nedeniyle sadece Suriye'de değil, bölgede de çok
önemlidir.
Amerika, Suriye'nin
zenginliğini yağmalamanın yanı sıra Aralık 2019'da Senato'da Suriye'ye yönelik
Sezar yaptırımları yasasını kabul etti. Önceki yaptırımlara göre daha sert ve
kapsamlı olan bu yasa, Suriye hükümetinin müttefiklerine karşı ikincil
yaptırımların uygulanmasını konu alıyordu.
EKONOMİK UYUM POLİTİKALARININ
SURİYE ÜZERİNDEKİ YIKICI ETKİSİ
Şunu da söylemeden
geçmemek gerekir ki, Suriye hükümetinin bazı politikaları da durumu daha da
kötüleştirmiştir. Suriye'deki bazı iç ekonomi danışmanları, kamu refahı
politikalarını hedef alarak hükümet harcamalarının azaltılmasını ve daha çabuklaştırılması
gerektiğini vurguladı, ancak devlete ait şirketlerin rantı kesilmedi. Dar
ekonomik görüşleri takip eden bu danışmanlar, Beşşar Esad'ı sübvansiyonları
kaldırmaya ve temel ve geçim sektörlerine yönelik hükümet desteğini azaltmaya
zorladı.
Bu politikaların
uygulanmasından önce Suriye, devlete ait şirketlerin neden olduğu ekonomik
yetersizliklere rağmen halka sağlık ve tedavi, eğitim, sigorta ve sosyal güvenlik
gibi hizmetleri sunan bir kamu refah sistemine sahipti. Ayrıca bu ülkede tarıma
ve temel malların kendi kendine yeterliliğine yönelik özel tesisler vardı.
Yeni politikaların
başlamasıyla birlikte sübvansiyonların kaldırılması akaryakıt ve ekmek fiyatlarının
artmasına ve halk üzerinde ekonomik baskının artmasına neden oldu. Temel
malların üretimine verilen desteğin azalması, Suriye'nin bu ürünlerin
ithalatına bağımlı hale gelmesine neden oldu. Ayrıca hastane, okul gibi kamu
hizmetlerinin özelleştirilmesi, eğitim ve tedavi masraflarını büyük ölçüde
artırdı.
Ancak, hükümeti daha
esnek hale getirmek, özel sektörü geliştirmek, kişi başına düşen geliri
artırmak gibi bu politikalar için açıklanan hedeflere ulaşılamadı. Bu
politikalar Suriye ekonomisinin güçlenmesine yardımcı olmadığı gibi halkın
hoşnutsuzluğunu da artırdı.
ULUSAL PARA BİRİMİNİN
SÜREKLİ DEĞER KAYBETMESİ
Ulusal para biriminin
sürekli devalüasyonu ve Suriye'nin son 7 yılındaki kur sıçramaları, Suriye
hükümetinin sosyal sermayesinin çöküşünün ve düşmanların yeniden harekete
geçmesinin ana nedenleriydi. IŞİD'le savaşın zirvesindeyken bile döviz kuru
ortalama 200 lira seviyesinde sabitlenmişti ancak 2017-2024 arasındaki barış
dönemindeki gelir ve planlama eksikliği Suriye'yi kritik noktalara getirdi.
Suriye'de 10 yıl boyunca
(2014-2024) doların kuru 175 liradan 14 bin liranın altına düştü, ülkenin
çöküşünden sonra ise 22 bin liradan 36 bin liraya çıktı. Ayrıca bu ülkede
enflasyon artış göstererek üç haneli rakamlara ulaştı ve %180'in üzerinde
seviyelere kadar ulaştı. Ayrıca bu yıllarda bu ülkenin ortalama ekonomik
büyümesi genellikle sıfırın altındaydı.
Ayrıca 2000'li yılların
başında Suriye'nin GSYİH büyüklüğü 18 ila 20 milyar dolar civarındayken, Suriye
savaşının ortasında 2011 yılına kadar 67 milyar dolara ulaştı. Ancak 2021'de
yüzde 87'lik bir düşüşle 9 milyar doların altına ulaştı ve son iki yıldır
bununla ilgili detaylı bilgi yayınlanmadı.
SURİYE DERSİ
Suriye'nin yıllık 5
milyar dolar ithalat yaptığını, bunun içinde İran'ın payının 90 milyon doları
aşmadığını da belirtmek gerekir. Elbette iki ülke arasındaki ticaret dengesini
iyileştirmek amacıyla 2010’dan itibaren Suriye ile serbest ticaret anlaşması
uygulandı ve Aralık 2023’den itibaren iki ülke arasında tüm mallar sıfır
tarifeyle takas edildi.
Şanghay'dan Lazkiye'ye
kadar Pekin, Moskova ve Tahran üçlüsüne sahip ekonomik zincir çok daha erken
oluşmuş ve olgunlaşmış olsaydı ve BRICS ve Şanghay'ın kapasiteleri kullanılsaydı,
Suriye'nin ve direniş ekseninin diğer üyelerinin ekonomik durumu iyiye gidebilirdi.
Suriye rejiminin çöküşü Rusya ve Çin için alarma neden oldu ve BRICS ve
Şangay'ın direniş ekseninin ekonomisini güçlendirmedeki kararlılığını
göstermesi gerekiyor. Öte yandan İran ve direniş ekseni, dostlarıyla ciddi ve
etkili istişarelere rağmen başkalarına güvenmemeli, işbirliğiyle birbirlerini
güçlendirmeliler.