Kendilerine “Tahrir
el-Şam Komitesi” adını veren Suriye'deki çatışmaya katılan terör grupları, apartheid
rejimi İsrail’in işgal ettiği Suriye'nin önemli noktalarından Kudüs'le uğraşmak
yerine Golan'da Müslümanların yaşadığı bölgeleri hedef aldılar ve Colani ve
örgütü, “Suriye'nin özgürlüğü” iddiasıyla silahlarını Siyonistlere değil
Müslümanlara doğrulttu! İlerleyen satırlarda okuyacağınız gibi, bu “sözde özgürleşme
hareketinin!” sonucu, köklü ve muhtemelen uzun sürecek bir kaosun
başlangıcıdır. Artık uğursuz ve kırılgan bir taktik ittifak oluşturan bu
heterojen grupların yetmiş iki ülke olduğu açık ve şimdiye kadar onların iç
çatışmaları hakkında çok şey duyduk.
37 gruptan oluşan,
Amerika ve İsrail'in emirlerini dinleyen bu tekfirci terör örgütü, Şam'ın
düşüşünün ilk saatlerinden itibaren çeşitli yerleri yağmalıyor. Bu kurtların
değiştiğini ve artık düşmüş Suriye'yi yok etmeyeceklerini umuyoruz, ancak ikinci
bir açıklamaya kadar onlar eskiden neyse şimdi de öyle olacaklar, o yüzden
endişelenmek gerekir!
Son birkaç güne ait
haberlerde, teröristlerin Amerika, İsrail ve Türkiye ile bağlantılarına dair
haberleri ve açık belgeleri ve Amerika Birleşik Devletleri ve İngiltere’nin
mali yardımlarından, teröristlerin Siyonist işgalcilere yönelik sevgi
ifadelerine kadar birçok şeyi okudunuz!
Bu teröristlerin bugüne
kadar yaptığı şey aslında Amerika ve İsrail'in hakimiyetini artırmak için alanı
boşaltmaktır, oysa eğer bu teröristler gerçekten Suriye’nin özgürlüğünü istiyorsa,
biraz çaba göstermeleri, ordularını Suriye'deki 20'den fazla Amerikan üssüne
göndermeleri ve işgalci Amerikalıları kovmayı görev saymaları gerekirdi ve
kesinlikle Beşşar Esad, işgalci Amerikalılardan ve bu tekfirci teröristlerden
daha kötü değildi!
Aslında bu teröristler
İsrail'le eş zamanlı ve uyumlu bir şekilde Suriye'nin altyapısını yok etmekle
ve Suriye'nin yıkıntıları üzerinde Amerika ve İsrail'in varlığını genişletmekle
meşguller. Siyonistler dün Suriye'nin askeri altyapısını bombaladı ve Suriye
topraklarına girdi. Öte yandan Türkiye de Kürtleri bombalamak için savaş
uçaklarını Suriye'ye gönderdi ve şu an tam anlamıyla tam bir kaos hâkim!
ÇÖKÜŞ VE KAOS SAATLERİ
Teröristler, İsrail ile
Lübnan arasında ateşkesin başlamasından birkaç saat sonra, yani Çarşamba günü,
hamlelerini yaptılar ve 27 Kasım’da Suriye'nin kuzeyindeki Halep'ten yola
çıktılar. Önce Hama'ya, ardından Humus'a ulaşarak Şam'a doğru hareket etmeye
başladılar. Cumartesi günü de Suriye'nin güneyinden Şam'a doğru hareket etmeye
başladılar. Pazar sabahı Humus'u fethettikten sonra Suriye'nin başkentine
girdiler ve buraya hâkim oldular. Bütün bu ilerlemeler ABD, Türkiye ve Siyonist
rejimin hava, topçu, silah, bilgi, eğitim ve mali desteğiyle gerçekleşti. Tekfirci
teröristlerin Cumartesi gecesi ve Pazar sabahı erken saatlerde Humus'un pek çok
mahallesine çeşitli eksenlerden girmeyi başarmasının ardından Şam da hızlı
değişimlere tanık oldu, öyle ki teröristler Suriye ordusunun konuşlandığına
dair herhangi bir işaretin olmadığı bir durumda başkente girdiler.
Son dönemdeki
ayaklanmanın ana grubu olan Heyet-i Tahrir el Şam liderinin ılımlı jestlerine
rağmen kaos her yeri sarmış durumda.
Bankaların, hükümet
saraylarının, İran büyükelçiliğinin, Hz. Zeyneb'in (s.a) türbesinin mülkleri
yağmalanıyor; Her ne kadar teröristler kutsal mekanları yok etme niyetinde
olmasalar da yani en azından öyle görünseler de bu kutsal mekanları işgal etmiş
durumda ve bu kutsal mekanların mallarını yağmalamakla meşguller.
El-Arabi el-Cedid muhabiri
de Suriye muhalefet güçlerinin Şam'ın banliyölerindeki Suriye'nin en önemli
hapishanesi olan Saydnaya hapishanesinin kontrolünü ele geçirdiğini bildirdi. Binlerce
mahkûmun bu hapishaneden çıkacağına dair bilgi aldı. Silahlı muhalefete bağlı
bir kaynak, el-Arabi el-Cedid'e, Şam'ın banliyölerindeki Adra hapishanesine
saldırı düzenlendiğini, tutuklu ve mahkumların serbest bırakıldığını söyledi.
EN YENİ SÖYLENTİLER
Ancak söylenti piyasası
da oldukça sıcak. Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad'ın, ordu ve güvenlik
güçleri tarafından boşaltılan Şam Uluslararası Havalimanı'ndan Suriye'den
ayrıldığı iddia edildi. Esad'ın nereye gideceği henüz bilinmiyor. Bazı
kaynaklar uçağının radardan çıktığını, bazıları düştüğünü, bazıları da uçağa
saldırı yapıldığını iddia ediyor, elbette bunların hiçbiri henüz ne doğrulandı ne
de yalanlandı.
NETANYAHU KEYİFLİ
Siyonist rejimin
başbakanı Binyamin Netanyahu, Suriye'nin yıkılması ve bu ülkenin teröristlerin
eline geçmesinin ardından Suriye sınırına yakın bir üsten heyecanla şunları
söyledi: ‘Bu, Orta Doğu tarihinde unutulmaz bir gündür ve sınırlarımızda hiçbir
düşman gücünün konuşlanmasına izin vermeyeceğiz. Suriye'deki gelişmeleri
dikkatle takip edeceğiz ve sınırların korunması, güvenliğimizin sağlanması için
ne gerekiyorsa yapacağız...’
Gazze'de insanlığa karşı cinayet
ve katliam suçundan uluslararası mahkemeler tarafından yargılanan bu şer ekseni
sözlerine şöyle devam etti: ‘Esad rejimi şer ekseninin ana halkasıydı ve düştü.
Esad rejimi, İran'a ve onun ana destekçileri olan Hizbullah'a yönelik
saldırılarımız sonucunda düştü. Esad rejiminin devrilmesi İsrail için çok
önemli ve yeni fırsatlar yaratıyor ama bu konuda riskler de mevcut.
YENİ İŞGALLER
Siyonist İsrail rejiminin
başbakanı, 1974 yılındaki kuvvetler ayrılığı anlaşmasına göre Suriye-İsrail
sınırında kurulan tampon bölgenin yeniden kontrol altına alınması talimatını
verdi. Bu emir ordunun mevzilerinden ayrıldıktan sonra verildi. Ayrıca bu
olaylarla eş zamanlı olarak İsrail rejiminin Likud partisinin bakanlarından
Suriye'deki gelişmelere ilişkin yorum yapmamalarını istediği bildirildi!
SURİYE'NİN
ALTYAPISININ BOMBALANMASI!
Siyonist rejim meclisi Knesset
başkanı Amir Ohana da Cumartesi akşamı şunları söyledi: ‘İsrail, Suriye'de
bazıları kamuya açık, bazıları ise gizli tutulması gereken operasyonlar
yürütüyor. Suriye'de yaşananlar olumlu çünkü İsrail, büyük düşmanı İran’ı zayıflatıyor.’
Siyonist rejim ordusunun
operasyonunun Şam'ın kontrolünü ele geçiren tekfirci teröristlerin saldırısıyla
tam bir koordinasyon içinde olduğu, dolayısıyla işgalci ordunun Suriye'nin
güneyindeki Kuneytra yakınındaki tampon bölgeye saldırılara başladığı
görülüyor.
İsrail Ordu Radyosu,
Şam'ın düşmesinin ardından 98. Tümen ile Paraşütçüler ve Korucular Tugayı'nın
Suriye sınırına çağrıldığını bildirdi.
İbrani medyası da Pazar
günü Tel Aviv'in Tahrir el Şam da dahil olmak üzere Suriye'deki birçok grupla
doğrudan temas halinde olduğunu ve onları ortak sınırlarına yaklaşma konusunda
uyardığını yazdı.
Şunu da belirtmemiz
gerekir ki, daha iki gün önce, Özgür Suriye Ordusunun liderlerinden biri, bir
İsrail gazetesine verdiği röportajda, tekfirci teröristlerin Siyonist rejimin
dostu olduğunu ve Beşşar Esad hükümeti, Lübnan Hizbullah Hareketi ve İran
dışında hiç kimseyle düşmanlıklarının bulunmadığını itiraf etmişti.
Aynı zamanda sanki Culani’yi
Suriye'de hükümet kurmaya getirdiklerini söylememişler gibi, Suriye'nin askeri
ve ekonomik altyapılarının Siyonist savaş uçakları tarafından bombalanması da
başladı! Ordu ve ekonomik altyapı olmadan hükümet işleyebilir mi?
PENTAGON: SURİYE'DE
KALACAĞIZ
Siyonist İsrail’in Batı
Asya İşlerinden Sorumlu Savunma Bakan Yardımcısı Daniel L. Shapiro da silahlı
muhalefetin Şam'ı kontrol altına aldığının açıklanmasından saatler sonra Tahrir-i
Şam'ı terör örgütü ilan ettiklerine değinmeksizin, şu açıklamalarda bulundu: ‘Amerika,
Suriye'nin doğusunda varlığını sürdürecek ve IŞİD'in yeniden ortaya çıkmasını
önlemek için gerekli tedbirleri alacak!’ Elbette şunu da söylemek gerekir ki,
IŞİD işgalin bekasının kod adıdır yoksa Amerikalılar teröristlerden endişe duymaktadır
ve Heyet-i Tahrir el-Şam ABD ve müttefiklerinin gözünde bir terör örgütüdür.
ESAD'DAN SONRA SURİYE
PARÇALANACAK MI?
1982'de Ariel Şaron'un
danışmanlarından Oded Yinon, İbranice yayın yapan Kivunim'de İsrail'in komşu
ülkeleri daha küçük ve daha zayıf birimlere bölerek bölgesel hakimiyetini
güvence altına almaya çalışması gerektiğini öne süren bir plan yayınladı. Bu
planın işlevsel hale getirilmesi, daha küçük ve daha yönetilebilir devletlerden
oluşan bir mozaik oluşturmak için bu ülkelerdeki etnik, dini ve mezhepsel
ayrımlardan faydalanmayı gerektiriyordu. Görünen o ki, Suriye'de son dönemde
yaşananlar tümü bu plan doğrultusundadır!
DİĞER OLAYLAR
Dışişleri Bakanı Hakan
Fidan: “Suriye'de 14 yıldır süren istikrarsızlık dönemi sona erdi.” Şimdi ona
şunu sormalıyız: Teröristlerin egemenliğini istikrar olarak mı görüyor?
-Rusya'nın Suriye'deki koordinasyon merkezi, Şam'ın düşmesinden önce faaliyetlerini sürdürmüş ve son 24 saatte 300'den fazla teröristin öldürüldüğünü açıklamıştı.
(Keyhan Gazetesinden tercüme edilmştir)