ABD’nin Suriye'nin Kuzeydoğusunda Gördüğü Rüya

GİRİŞ: 10.09.2023 15:26      GÜNCELLEME: 10.09.2023 15:26
Rasthaber -  ABD, Türkiye ile ittifakını güçlendirerek ve engelleri kaldırarak Suriye'nin kuzey ve kuzeydoğusunda daha uzun süre kalmaya çalışıyor.
Suriye krizinin üzerinden 12 yıl geçti. Bu krizi planlayanlar bu ülkeyi Batı'nın kucağına atıp İsrail'e dost bir ülkeye dönüştürmeyi amaçlıyorlardı. Bu proje, yüz milyarlarca dolar harcanmasına ve her türlü senaryonun uygulanmasına rağmen utanç verici bir şekilde başarısız oldu ve ABD artık Suriye'nin petrol ve tahıl zenginliğinin çoğunu barındıran bölgeler olan Suriye'nin kuzeydoğusunu ve Kürt bölgelerini kendisi için korumaya çalışıyor. 
Bu arada ABD'nin son dönemde Suriye'nin doğusundaki, özellikle de Irak sınırına yakın Bukemal bölgesindeki askeri hareketleri ve Siyonist rejimin defalarca gerçekleştirdiği saldırılar, bir projenin uygulama aşamasına geldiğini gösteriyor. Öte yandan ABD araştırma merkezleri kuzey Suriye konusunu ciddi bir şekilde ele almışlardır.
Bu doğrultuda güvenlik alanında uzman olan düşünce kuruluşlarından Hudson Enstitüsü "Suriye Labirentinden Kaçış" başlıklı makalesinde, “Amerika Suriye'nin kontrolünü yeniden nasıl kazanabilir?”,  “Deyrizor eyaletinde Kürtlere özerk bir bölge oluşturarak Bukemal bölgesine yardım yolunu kesip stratejik hedeflerini nasıl gerçekleştirebilir” ve “Suriye hükümetinin petrol zengini bölgelere ulaşmasını sonsuza kadar nasıl engelleyebilir?” konularını ele aldı.
Bu makalenin yazarı, ABD eski başkanı George W. Bush'un yönetiminde Ulusal Güvenlik Konseyi'nin kıdemli yöneticisi, Dışişleri Bakanlığı'nın kıdemli danışmanı ve Bush yönetiminde savunma bakanı yardımcısı olan Michael Scott Doran’dır. Kendisi daha önce Brookings Enstitüsü'ndeki Batı Asya Politikası Merkezi'nde kıdemli araştırmacı olarak görev yapmıştır.
Hudson Enstitüsü’nün bu makalesinde şu ifadeler yer almaktadır: 
“Amerika, Suriye'nin kuzeyindeki Kürtlere verdiği desteğin durdurulması konusunda Türkiye'nin rızasını aldıktan sonra, Türkiye'yi Rusya ile de iyi ilişkileri olan ve projenin uygulanmasına yardımcı olabilecek büyük bir ortak olarak görüyor.
Ukrayna savaşının Avrupa'da İkinci Dünya Savaşı'ndan (1945) bu yana bugüne kadarki en büyük savaş olarak patlak vermesinin ardından, Biden yönetimi hızla iki stratejik politikaya öncelik verdi. Bunlardan ilki, Rusya'ya karşı denge kurabilecek askeri ortaklar aramak ve ikincisi de Avrupa'ya gaz sağlamak için yeni kaynaklar aramaktı.
Türkiye, temel gaz kaynağı olarak kabul edilmese de, gazı Azerbaycan Cumhuriyeti'nden Gürcistan, Türkiye, Yunanistan ve Arnavutluk üzerinden İtalya'ya taşıyan Güney Gaz Koridorunun geliştirilmesinde önemli bir rol oynamaktadır.
Ekim ayında Yunanistan ve Bulgaristan, Azerbaycan gazını Güney Gaz Koridorundan Bulgaristan'a taşıyacak 183 mil uzunluğunda bir boru hattını açtı. Bu boru hattı Güneydoğu Avrupa'nın Rus kaynaklarına bağımlılığını azaltacaktır.
ABD’li ünlü yazar Mark Twain’in “Tanrı, Amerikalıların coğrafyayı öğrenmesi için savaş yarattı" sözü hâlâ geçerliliğini koruyor. Ukrayna savaşı Joe Biden'ın ekibini, Türkiye'nin dış politikasındaki rolünü yeniden değerlendirerek jeostratejik stratejisine coğrafya faktörünü eklemeye bir kez daha ikna etti.
Türkiye ile ABD arasındaki asıl mesele ve gerilim, Suriye'de PKK’nın askeri kanadı olan Halk Savunma Güçleri (HPG) milisleri ile ilgilidir. Bu arada, eğer Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in diplomatik planı başarılı olursa, Rusya, Ankara ile Suriyeli Kürtler arasındaki gerilimi azaltabilir ve ABD’yi Türkiye'nin düşmanı olarak değiştirebilir.
Amerika'nın Karşı Karşıya Olduğu Üç Senaryo
Biden hükümetinin tepki şekli ve davranışına bağlı olarak üç ana senaryo öngörülüyor:
Birincisi: Biden, tıpkı Afganistan'dan ayrıldığı gibi Suriye'deki varlığını azaltabilir veya bu ülkeden kaçabilir ve dolayısıyla oluşan boşluğu Türkiye, Rusya ve İran dolduracaktır.
İkincisi: ABD mevcut yoluna devam edebilir ve HPG ile ittifakını sürdürebilir. Ancak bu sadece Türkiye'yi kışkırtacak ve Suriye'deki güvenlik tehditlerini aşmak için Rusya ile işbirliğine zorlayacak ve Amerika, Suriye'nin geleceğini şekillendirmek için Rusya ve Türkiye'nin işbirliğine şahit olacaktır ve zamanla Amerika'nın sahadaki gelişmelerle artık hiçbir ilgisi kalmayacak ve kuvvetlerini geri çekmek için müzakere yapmak zorunda kalacaktır. Yani ikinci senaryo, gecikmeli olarak birinci senaryoyla aynı sonuçlara sahiptir.
Üçüncüsü: Üçüncü senaryo, Türkiye ile iş birliği yaparak ABD ve müttefiklerinin çıkarları doğrultusunda bir Suriye yaratmaktır ve bu seçeneğin jeostratejik mantığı vardır, ancak başlangıçta ABD'ye çok fazla siyasi maliyeti olacaktır.
Peki Amerika bu senaryoyu nasıl ilerletebilir. Bu makalenin yazarlarından "Ömer Özkızılçık" bakış açısını beş eksende şöyle ifade ediyor:
1- Amerika, Türkiye ile Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi arasındaki ortaklıktan faydalanmalıdır. Bu, Amerika'nın iyi hissettiği bir ortaklıktır.
2- İran'ın Suriye'deki ikmal hatlarını keserek, doksanlı yıllarda kurulan koalisyona göre, Suriye'de Amerika, İsrail ve Türkiye arasındaki koalisyonun yol haritasını oluşturmalıdır.
3- Beşşar Esad ve müttefikleri yani Rusya ve İran hükümetini zayıflatma yolu rolü doğrultusunda hareket etmek ve IŞİD’in yok edilmesi gibi gelecekte ABD ile Türkiye arasında ortak işbirliği için bir çerçeve oluşturmak.
4- Bu senaryo, ABD'nin Rus veya İran kuvvetlerine karşı doğrudan askeri eylemini gerektirmiyor.
5- Suriye'de Arapların Araplara, Kürtlerin de Kürtlere hâkimiyetini teşvik eden bir yol haritası oluşturmak.
ABD ile Türkiye’nin İlişkilerini Geliştirecek Çözüm Yolları
Bu makalede Türkiye ile ilişkilerin geliştirilmesine ilişkin Amerika'ya öneriler sunulmuştur. Beş temelden oluşan bu öneriler şunlardır: 
1- ABD ile Türkiye arasındaki ortaklığın aktif hale getirilmesi ve Kürt Halk Savunma Güçleri ile ittifakın tamamen sona erdirilmesi ve bu örgütün ABD’nin destek şemsiyesinden tamamen çıkması.
2- Amerika ve Türkiye, Rusya ile doğrudan karşı karşıya gelmekten kaçınmaya çalışmalıdır.
3- Türk ordusu ve onun Suriyeli müttefikleri ve Suriye Demokratik Güçleri (SGD) içindeki Kürt olmayan gruplar, daha önce Halk Savunma Güçlerine verilen önemli güvenlik görevlerini üstlenmeye hazırlardır.
4- ABD ve Türkiye ortak alanının her bir bölümündeki siyasi ve askeri yapıların etnik bileşimi yerel nüfusu yansıtmalıdır.
5- ABD ve Türkiye, Suriye muhalefetinin meşruiyetini tanıyan ve Beşşar Esad hükümetine siyasi geçiş süreci için onlarla müzakere çağrısında bulunan BM Güvenlik Konseyi'nin 2254 sayılı kararı uyarınca yerel siyasi ve askeri yapıların geliştirilmesini destekleyecektir.
Hudson Enstitüsü, makalenin devamında Türkiye ile ABD arasında geniş bir ortaklık kurulmasına yönelik şu fiili önerilerde bulundu: 
Birinci Adım: Kürt Halk Savunma Güçlerinin Deyrizor'dan Çıkarılması
Bu adım, Deyrizor askeri konseyinin (Arap aşiret güçleri) Suriye Demokratik Güçleri grubundan ayrılmasını ve Halk Savunma Güçlerinin bu eyaletten tamamen çıkarılmasını gerektirmektedir.
Ayrıca Deyrizor askeri konseyinin nispeten “el-Ceyş el-Vatani es-Suri” askeri grubu (Suriye Ulusal Ordusu grubu veya Özgür Suriye Ordu) ile birleştirilmesi gerekiyor. Öte yandan, Suriye Ulusal Ordusu'nun güçlerinin çoğu Deyrizor bölgesindendir. Bu arada Deyrizor Askeri Konseyi kuvvetlerinin sayısı da 7 bin civarında olup, bu konseyin Suriye Ulusal Ordusu'na katılması halinde yanına yeni bir tümen daha eklenecektir. (Özgür Suriye Ordusu grubunun şu anda yedi tümene sahip olduğu iddia ediliyor.)
İkinci Adım: Halk Savunma Güçlerinin Haseke Eyaletinden Çıkarılması
Hudson Enstitüsü bu bölümde Haseke eyaletindeki Halk Savunma Güçlerine uygun bir alternatif olarak Kürt Halk Savunma Güçleri ile çatışan ve onlarla düşman olan "Suriye Kürt Ulusal Meclisi" (ENKS) grubunu öneriyor. Bu grup,  Suriye Muhalifleri Koalisyonunun da üyesi olan ve Mesut Barzani liderliğindeki Irak Kürdistan Demokrat Partisi ile derin bağları olan bir gruptur. Suriye Kürt Ulusal Meclisi’nin askeri kanadına "Rojava Peşmergesi" (Peşmerge Roj) adı veriliyor.
Üçüncü Adım: Rusya’yı Ortak Yapmak
Washington ve Ankara, Moskova'ya uyum sağlamak için Rusya'nın Rakka, Münbiç (Halep'in kuzeyi) ve Tabka'da (Rakka'nın kuzeyi) varlık göstermesine ve hareket özgürlüğüne sahip olmasına izin veriyor. Bu şekilde Kürt Halk Savunma Güçleri de Şam hükümetinin emrine giriyor, yada giderek daha fazla Amerika'ya bağımlı bir güç haline geliyor.
Aynı zamanda Putin'le yapılan anlaşmaya göre Rus kuvvetlerinin Aynü’l Arab, Kobani, Amuda, El-Darbas ve Kamışlı'nın bir kısmı da dâhil olmak üzere kuzey Suriye'den çekilmesi gerekiyor. Böylece Washington, Suriye'nin kuzeydoğusundaki Irak sınırından Suriye'nin kuzeybatısındaki Afrin'e kadar nüfuzu altındaki bölgeleri birbirine bağlayabilir.
Dördüncü Adım: İdlib'in Temizlenmesi
Tahrir eş Şam grubu (eski Nusra Cephesi) dağıtılmalı ve Suriye Ulusal Ordusu'na (Özgür Suriye Ordusu grubu) katılmalıdır.
Bu bağlamda, Muhammed el-Culani grubu içindeki parçalanma ve bölünme teşvik edilmeli, tasfiyeye karşı olan komutanlar insansız hava araçlarıyla hedef alınmalıdır.
Beşinci Adım: "Suriye Geçici Hükümeti" Yapısının Yeniden İnşası
Muhalefet koalisyonunun Suriye geçici hükümetine dâhil edilmesi ve Kuzey Suriye hükümetinin kurulması gerekiyor.
Altıncı Adım: İran'ın Tedarik Koridorlarının Kapatılması
Bu bağlamda, aşiretleri ve Deyrizor'un Arap sakinlerinden oluşan 8'inci Ordu'yu kullanarak, İran'ın bu vilayetteki Bukemal sınır kapısı üzerindeki kontrolü engellenmelidir. Aynı zamanda İran'ın bir saldırı durumunda zarar göreceğine ikna olması için Amerika ve Türkiye, İran'a önceden yanıt vermeye hazır olmalıdır.”

Bu makalede bahsedilen konular önemlidir ve çeşitli çevrelerin dikkatini çekebilir ancak bu makale, analitik zayıflıkları olan bir makale gibi görünüyor. Öyle ki, bu makalede bahsedilen süreçlerde iki ana faktör dikkate alınmıyor: Birincisi, 12 yıllık krizin ve Suriye'nin farklı bölgelerinin köyden köye, tepeden tepeye özgürleşmesinin ardından direnişin gücünün istikrara kavuşmasıdır. Kuşkusuz bu güç ve kapasite geri dönmeyecektir. Diğer bir faktör ise, Arap dünyasının Suriye hükümetiyle geniş işbirliğinin ve Şam'ın Arap Birliği'ne dönmesinin ve Şam ile Riyad, Kahire ve Abu Dabi arasındaki dostluğun kuşkusuz Şam'ın konumunu eskisinden daha da güçlendirmiş olmasıdır.
Suriye'nin toprak bütünlüğünün korunması tüm uluslararası karar ve anlaşmalarda temel ilkelerden biri olarak kabul edilirken, bu makalede açıkça, Amerikalı yetkililerin kafasında şüphesiz önemli bir seçenek olarak yer alan Suriye'yi bölme planından bahsedilmektedir.
Bu makalede dikkat çeken son nokta ise Rusya konusunda ABD çalışma çevrelerinin ve iktidara yakın kesimlerin Moskova ile Suriye’de bir anlaşmaya varılmasını ummalarıdır. Amerika renginde ve kokusunda olan her şeyden kilometrelerce uzakta olan Rusya, Amerika'yla hem makro hem de mikro düzeyde mücadeleye karar vermişken, hangi mekanizmaya dayanarak böyle bir şeyin yapılacağı konusu biraz belirsizdir. 

YORUMLAR

REKLAM

İLGİLİ BAŞLIKLAR

REKLAM