Anthony Blinken şu iddiada bulundu: "Suriye siyasi
çözümünde geri dönüşü olmayan bir ilerleme olmadıkça, ilişkileri
normalleştirmeye veya Beşar Esad'ı yeniden ihyaya, ilişkileri düzeltmeye veya Suriye'ye
yönelik yaptırımları kaldırmaya yönelik çabaları desteklemeyeceğiz ve bu yönde
adım atmayacağız. Bunun zaruri ve hayati öneme sahip olduğunu düşünüyoruz.
"
Amerika, 2012'den bu yana Suriye'deki diplomatik varlığına
son vermiştir.
ABD dışişleri bakanı Blinken'in sözleri, Washington'un
taleplerine rağmen, daha önce Suriye'nin meşru hükümetini devirmek için
birleşik bir cephede hareket eden Amerika müttefiklerinin bile, Beşar Esad ile
diplomatik ve ekonomik ilişkileri yeniden kurma yaklaşımlarına sıcak baktıkları
görüldüğü bir sırada gelmektedir.
Bu bağlamda, Suriye'nin komşusu ve Batı Asya bölgesindeki
önemli bir Amerika müttefiki olan Ürdün, iki ülke arasındaki ekonomik
ilişkileri yeniden başlatmak için Eylül ayı sonlarında Suriye ile olan ana sınır
kapısını tamamen yeniden açtı. Bu hamle, Arap ülkelerinin Suriye ile yeniden
ilişki kurma arzusunun bir simgesi olarak ortaya çıkmaktadır.
Ürdün Kralı İkinci Abdullah, Mısır ve Suriye dışişleri
bakanlarının geçen ay New York'taki BM Genel Kurulu'nun oturum aralarında bir
araya gelmesi üzerine bu ay, on yıl içinde ilk kez Beşar Esad ile görüştü.
Washington Post gazetesi ise bazı Arap ülkeleri ile Şam
arasındaki ilişkilerin gelişmesine ilişkin sayısız haber yayınlamasının
ardından, Amerika Başkanı'nın Beşar Esad hükümetiyle ilişkilerin
normalleştirilmesini zımnen onayladığı bir not yazdı.
Buna rağmen Suriye ile ilişkilerin normalleşmesine yönelik
Biden yönetiminin tavırları ve yaklaşımları, önceki ABD yönetimleri gibi, meşru
Suriye hükümetinin çökmesini istediğini ve bu nedenle onu tanıyacak veya
güçlendirecek her türlü eyleme karşı olduğunu gösteriyor.
Buna rağmen önce Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'ın ABD ile
birleşik bir cephede yer alarak devrilmesi çağrısında bulunan BAE ve Suudi
Arabistan gibi ülkeler, Batı-Arap cephesi ile birlikte Türkiye'nin de yer
aldığı cephenin politikalarının ve eylemlerinin de artık net bir şekilde
hezimete uğradığının farkına varmışlardır. Türkiye bu konuda tamamen bir
hezimet yaşamış, ABD ve Batılı ülkelerin Suriye'nin meşru hükümetini devirmek
için donatıp geniş lojistik ve mali destek sağladıkları, destekledikleri terör
grupları yok edilmiştir. Şimdi Suriye'nin İdlib eyaletinde Türkiye ve Batı'nın
desteğiyle sadece teröristlerin kalıntıları kalmaya devam etmektedir.
Siyasi analist Tom O'Connor, "10 yıl önce Suriye ile
bağlarını koparan birçok ülke, Amerika yönetiminin buna karşı devam eden
muhalefetine rağmen, Beşar Esad'ın dönüşünü yeni gerçeklerle memnuniyetle
karşılıyor" dedi.
Bu bağlamda BAE, Bahreyn ve Umman, Şam'daki
büyükelçiliklerini yeniden açtı ve Suudi Arabistan, ilişkileri normalleştirmek
için Suriye ile istişareleri sürdürüyor. Suriye'nin Irak ve Lübnan ile
ilişkilerinin normalleşmesi süreci de devam ediyor.
Bu bağlamda önemli olan şu ki, Amerika Başkanı Joe Biden'ın
politikaları ve eylemleri, özellikle ABD'nin Afganistan'dan skandal çıkması ve
Kabil hükümetine sırt çevirmesi, Washington'un bölgedeki müttefiklerine, koruma
vaatleri ve taahhütlerine güven olmadığını gösterdi. Bu sözde müttefik ülkeler
ise Suriye'deki politikalarının ve eylemlerinin direniş eksenine karşı
başarısızlığını kabul etmek de dahil olmak üzere bölgenin gerçeklerini göz
önünde bulundurarak Şam ile ilişkilerini yeniden kurmaları gerekiyor.
Bu ülkeler için Suriye ve konumu yadsınamaz bir öneme
sahiptir. Tam da bu nedenle Washington'un Suriye'ye yönelik başarısız
politikasını sürdürmek istemiyorlar. Arap ülkelerinin Biden yönetiminin
taleplerini dikkate almaması, Amerika'nın Batı Asya'daki bölgesel müttefikleri
nezdinde güvenilirliğinde önemli bir düşüşe işaret ediyor.