Rasthaber - Bu "Mayın"ı Ali (A.S.) Döşedi Ve Humeyni Patlattı
“Bugün değinmek istediğim konu şudur: Resulullah’ın (s.a.v.)
doğumunda bazı olaylar meydana geldi. Bizim rivayetlerimizde ve Ehl-i Sünnet’in
rivayetlerinde nadir olaylar nakledilmiştir. Bu olaylar araştırılmalı ve ne
anlama geldiği incelenmelidir. Bunlar arasında Kisra (Sasani imparatoru)
sarayının kubbesinden 14 burcun yıkılması, Pers ateşgedelerinin sönmesi ve
putların yere düşmesi vardır... Sizce bu 14 burcun yıkılması, 14. yüzyılda mı
olacak, yoksa doğumdan 14 yüzyıl sonra mı?”
Resulullah’ın (s.a.v.) doğumuyla birlikte Kisra’nın
sarayının 14 burcunun yıkılması, Pers ateşgedelerinin sönmesi ve putların
devrilmesi gibi olaylar, o günden bugüne tarihçiler tarafından defalarca
yazılıp anlatılmıştır. Ancak bu olaylara dair İmam Humeyni'nin yaptığı yorum ve
14. yüzyılda (günümüz yüzyılında) zalim sistemin çöküşüyle ilgili verdiği
haber, yalnızca onun dilinden çıkmıştır. O, acaba ne görüyordu da başkaları
göremiyordu?
2- 1358 yılı Azar ayının başlarında (Kasım 1979), Amerikan
Time dergisi muhabiri İmam Humeyni ile özel bir röportaj yapar ve şöyle der:
“Yeni dünya düzeninden uzak bir hayat sürmüşsünüz. Modern
ekonomi, çağdaş hukuk ve uluslararası ilişkilerle ilgili konuları hiç
çalışmadınız. Günümüzün siyasi dünyası ve toplumsal dinamikleriyle hiç içli
dışlı olmadınız. Buna rağmen ilan ettiğiniz yol hakkında tekrar düşünmeniz
gerektiğini düşünmüyor musunuz?”
İmam Humeyni bu soruya şöyle cevap verir:
“Biz şimdiye dek dünyadaki tüm meselelerin değerlendirildiği
küresel denklem ve sosyal-siyasi ölçütleri yıktık. Onun yerine kendi
çerçevemizi kurduk; burada adalet savunulması gereken ölçüt, zulüm ise karşı
çıkılması gereken kıstastır. Her adil kişiyi destekler, her zalime karşı
çıkarız. Siz buna ne isim verirseniz verin, biz bu temeli atacaktık. Evet,
sizin ölçütlerinizle ben hiçbir şey bilmiyorum ve bilmemem daha da iyidir.”
Time dergisi muhabiri, bu röportajı yayınlamadan önce
yazdığı önsözde alaycı bir dille şöyle yazmıştı:
“Burada kendince sadece İran’da değil tüm dünyada geçerli
olan mevcut düzeni değiştirmeye gelen büyük bir Şii din adamından söz ediyoruz;
öyle bir düzen kurmak istiyor ki adalet ve zulüm, toplumsal ilişkiler ve siyasi
dengeler sadece İslami ölçütlere göre tanımlanacak.”
3- İmam Humeyni şöyle diyordu:
“Cesaretle iddia ediyorum ki İran milleti ve onun
milyonlarca bireyi, bu çağda, Resulullah zamanındaki Hicaz halkından ve
Emirü’l-Müminin Ali ve Hüseyin bin Ali (selâm olsun onlara) dönemindeki Kufe ve
Irak halkından daha üstündür.”
Yine o şöyle vurguluyordu:
“Güçlülerin gürültüsünden korkmayın. Bu yüzyıl, Allah’ın
izniyle, mustazafların (ezilenlerin) müstekbirlere (zalimlere) ve hakkın batıla
galip geldiği bir yüzyıl olacaktır.”
Başka bir mesajında ise şöyle der:
“İslam, dünyanın kilit noktalarını birer birer
fethedecektir.”
“Biz şu anda bana göre tarihin en hassas noktasındayız...
Sanki dünya, velayet güneşinin Mekke ufkundan doğması, yoksulların arzularının
merkezi olan Kâbe’den, mustazafların hükûmetinin başlaması için hazırlanıyor.”
Ve buna benzer onlarca örnek...
4- “Tarihi dönemeç” (یا
پیچ تاریخی), son birkaç yılda defalarca Yüce Rehber tarafından dile
getirilmiş bir ifadedir. Ayetullah Hamenei, günümüz dünyasında benzeri az veya
hiç görülmemiş gelişmelere işaret ederek, çok yakın bir gelecekte meydana
gelecek ve dünyada köklü ve büyük değişikliklere yol açacak bir olaydan söz
etmektedir. Aşağıda bu çok sayıda örnekten sadece birkaçına değineceğiz.
Okuyun!
5- "Tarihin Dönüm Noktası"
6- İslam ve devrim karşıtı açık düşmanlar da –endişeyle
ve tedirginlikle– tarihin yön değiştirmesinden (yani bu tarihsel dönemeçten)
defalarca söz etmişlerdir. Örneğin:
"O, ümmiler (okuma yazma bilmeyen bir toplum)
arasından, onlara Allah’ın ayetlerini okuyan, onları arındıran, kendilerine
Kitabı ve hikmeti öğreten bir Peygamber gönderendir; oysa onlar daha önce
apaçık bir sapıklık içindeydiler. Ve (bu Peygamber), henüz onlara katılmamış
olan diğer insanlara da gönderilmiştir. O, mutlak galip ve hikmet
sahibidir."
(Ayetlerin anlamı Cuma Suresi 2-3)
Bu ayetlerin inişinden sonra oradakiler şöyle sordular:
“Henüz onlara (Araplara) katılmamış olan bu ‘başka topluluk’
kimdir?”
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) elini Selman-ı Farisi’nin
omzuna koyarak şöyle buyurdu:
“Allah Teâlâ'nın muradı bu adam ve onun kavmidir.”
8- Ünlü Amerikalı sosyolog Immanuel Wallerstein, endişeyle
şöyle diyor:
“Dünya düzeninin kurulmasının (başka bir ifadeyle, ABD'nin
küresel liderliğinin) önündeki asıl engel, İmam Humeyni’nin velayet-i fakih
doktrinidir... Bütün ideolojiler zamanla etkisini yitirir ve tarih sahnesinden
çekilir. Ancak Humeyni’nin velayet-i fakih teorisi her geçen gün daha canlı,
daha güçlü hale geliyor ve birçok Müslümanı kendine çekiyor.”
9- Ünlü İngiliz sosyolog Anthony Giddens, bu yüzyıldaki
temel dönüşümler hakkında şöyle yazar:
“Geçmişte, sosyolojinin üç büyük ismi –Marx, Durkheim ve Max
Weber– genel olarak dünyanın sekülerleşmeye (dinden uzaklaşmaya) doğru gittiği
konusunda hemfikirdi. Fakat 1979’daki İran İslam Devrimi’yle birlikte bu
varsayımla ters yönde bir gidiş gözlemlenmektedir. Dünya artık hızla yeniden
dine yönelmektedir.”
10- Mısır’ın ünlü gazetecisi ve entelektüeli Muhammed
Hüseyin Heykel, İmam Humeyni’yle iki kez görüşmüştür: İlki Paris'te, ikincisi
ise 1358 yılında (1979) Tahran’da.
Heykel, ikinci görüşmesinden sonra bu ziyarete dair
anılarını yaklaşık yüz sayfalık bir kitapta toplamıştır.
Kitabında şöyle der:
“İmam Humeyni’de, adeta asr-ı saadet döneminden zaman
tünelinden geçip bu çağa gelmiş bir sahabi gördüm. O, Hz. Ali’nin (a.s.)
şehadeti ve Ehlibeyt’in (a.s.) katledilmesinden sonra komutansız kalan ordusunu
tekrar komuta etmek için bu yüzyıla gelmiş gibiydi. Bu liderlik gücünü onda
gördüm.”
Ve şöyle devam eder:
“Velayet-i fakih, Hz. Ali’nin (a.s.) yönetim anlayışının bir
sembolüdür. Velayet-i fakih, Ali’nin İslam’ın ilk döneminde toprağa gömdüğü bir
‘mayındı’ ve bu mayını Humeyni 20. yüzyılda istikbarın (küresel emperyalizmin)
ayakları altında patlattı.”