Siyonistlerin Bahreyn'in Güvenlik ve Askeri Kurumları
Üzerindeki Kontrolü
Siyonistler, bölgesel ilişkilerde ağırlığı olmayan Bahreyn
ile işbirliği yapıyor. Bu ülke, normalleşmeyi destekleyen BAE ile diğer Arap
ülkeleri ile birlikte Tel Aviv’le farklı düzeylerde işbirliği yapmak için
harekete geçti, hatta Siyonistlerle güvenlik ve istihbarat işbirliği alanında
diğer ülkeleri geride bıraktı. Manama ile Tel Aviv arasında normalleşme
anlaşması imzalandıktan sonra, iki taraf çeşitli güvenlik anlaşmaları da
imzaladı; bunların en önemlisi, Siyonist bir askeri temsilcinin Manama’daki
Amerikan Donanması 5. Filosu Merkez Komutanlığı ile iletişime geçmesi için
görevlendirilmesini öngören anlaşmadır. Konuya dair “Israel Defense” internet sitesinde
yer alan bilgide, Tel Aviv’in ABD'nin arabuluculuğuyla Bahreyn'deki bir limanı
deniz üssü olarak kullanmayı planladığı bildirildi.
Geçenlerde “Intelligence Online” sitesinde yayınlanan
yazıda, Bahreyn Kralı Hamad bin Isa Al-I Halife'nin ülkesinin istihbarat
servisine İsrail istihbarat servisleriyle işbirliğini geliştirme talimatı
verdiğini bildirildi. Yazıda, “Bahreyn güvenlik kurumlarını İsrail
teknolojisiyle güçlendirmek için Tel Aviv’le işbirliği yapmayı planlıyor.”
denildi.
Intelligence Online’a göre, Bahreyn Stratejik Güvenlik
Servisi, Bahreyn istihbaratçılarını eğitmek için Siyonist eğitmenleri işe
alacak. Bahreynli yetkililer ayrıca Skylock Systems tarafından geliştirilen
Skylock Dome anti-drone sistemi ve Elbit şirketi tarafından üretilen İsrail
yapımı insansız hava aracı satın almak istiyor.
İbranice yayınlanan Maariv gazetesi de Bahreyn'in İsrail
silahlarının müşterileri listesinin başında yer aldığını ve bu alandaki
ticaretinin çoğunun siber sistemlerle ilgili olduğunu bildirdi.
Al Halife rejimi, Amerikalılar ile Siyonistleri memnun etmek
için Manama dahil olmak üzere Bahreyn'in farklı bölgelerini Yahudileştirme ve
çeşitli noktalarda sinagog inşa etme konusunda önlemler aldı ve son zamanlarda
Siyonistlerle normalleşmenin teşvik edilmesi yönünde ülkenin eğitim sistemi
müfredatında önemli değişiklikler yapıldı.
Protestoların Gölgesinde Herzog'un Bahreyn Ziyareti
Bu şartların gölgesinde son 2 yılda Bahreynli ve Siyonist
yetkililerin arasında karşılıklı ziyaretler yapıldı. Bunlardan en önemlisi
rejimin eski başbakanı Naftali Bennett ve Dışişleri Bakanı Benny Gantz ile
Mossad'ın eski başkanı Yossi Cohen Bahreyn ziyaretidir.
Benyamin Netanyahu liderliğindeki aşırı sağcı partilerin
yeniden iktidara gelmesinin ardından rejimin başkanı Yitzak Herzog Bahreyn
Kralı'nın davetlisi olarak bugün (4 Aralık) ülkenin başkenti Manama'ya resmi
ziyarette bulundu.
İşgalci rejim başkanının Bahreyn ziyareti planı,
Bahreynlilerin tepkisini çekti ve geçen haftadan itibaren halk, Herzog'un
Manama ziyaretini kınamak için ülke genelinde protesto gösterileri başlattı.
Bahreynli sosyal medya kullanıcılar bile Herzog'a karşı
İbranice, Arapça ve İngilizce tehdit mesajları yayınladılar ve onu Bahreyn'de
kimsenin beklemediği bir sava suçlusu olarak tanımladılar. Bu konu, rejimin İç
İstihbarat Servisi'nin (Şabak) Herzog'un Manama ziyareti için güvenlik
önlemlerini artırmasına neden oldu.
Bu bağlamda Bahreyn Şiileri Lideri Ayetullah Şeyh İsa Kasım
Herzog'un Bahreyn ziyaretine tepki göstererek, rejimin cani liderinin ülke
topraklarına ayak basmasını “büyük bir skandal” olarak değerlendirdi. Bahreyn
halkının protestoları, Herzog'un Manama'ya gelişiyle daha da yoğunlaştı ve
sosyal medyada paylaşılan görüntülerde, ülke çapında Herzog'un Manama
ziyaretinin Bahreynliler tarafından protesto edildiği görülüyor. Bahreynlilier,
Filistin halkıyla dayanışma içinde olduklarını vurgulayarak Siyonistlerin
Bahreyn'den atılmasını talep etti. Bahreyn halkı Herzog’un Manama ziyaretini
kınarken "Normalleşme ihanettir", "Bahreyn Siyonistlerin
mezarlığı" ve "Direniş, direniş" gibi sloganlar attı.
İşgalci Rejimin Boşuna Çabalaması
İşgal rejimi başkanı Yitzak Herzog’un Bahreyn ziyareti,
Katar’ın ev sahipliğinde düzenlenen 2022 Dünya Kupası'nda Arap ve Müslüman
milletlerin sahte İsrail rejimine nefretini gösterdiği dönemde gerçekleşti.
Dünya Kupası maçlarını izlemek veya haber yapmak için Katar'a giden Siyonist
yerleşimciler ve gazeteciler, bu organizasyonu Arap ve Müslüman halklarıyla
yakınlaşmak için kullanabileceklerini düşünüyorlardı, fakat onlar Müslümanların
İsrail’den ne kadar nefret ettiğini öğrenmiş oldular.
Bazı Siyonistler, Katar'daki Dünya Kupası’nda başlarına
gelenleri şöyle anlattılar: "Katar'da Arapların İsrail'den ne kadar nefret
ettiğini ve bizi yeryüzünden silmek istediklerini anladık. İsrail’e karşı güçlü
bir nefret olduğunu fark ettik ve Katar'dan çok kötü bir hisle
ayrılıyoruz."
Katar'da 2022 FIFA
Dünya Kupası'nı haber yapan İsrail muhabirleri röportaj yapmak istedikleri Arap
seyirciler tarafından protesto ediliyor. Arap ve Müslüman taraftarların,
Siyonist muhabirlerle röportaj vermeyi reddetmesi onları hayal kırıklığına
uğrattı. Bazıları ise, Müslümanların tepkilerinden kaçmak için Ekvator
medyasından olduğunu söylüyorlar.
2022 Dünya Kupası'nda yaşananlar, Siyonist İsrail’le
normalleşme anlaşması imzalayan Arap rejimlerinin kararının halklarının
iradesini yansıtmadığını doğruluyor. Bu milletler her zaman Filistin'i,
davasını ve direnişini desteklemektedir. Arap ve Müslüman futbolseverlerin
İsrail medyasını boykot etmesi sonucu bu rejimin barış iddialarını yayma,
Filistinlilere ve İslam ile Hıristiyanların kutsal değerlerine karşı işlediği
suçları örtbas etme ve Filistinlilerin imajını zedeleme çabaları önlenmiş oldu.
Birçok Orta Doğu uzmanı, Herzog'un Bahreyn'e yaptığı
ziyaretin şimdiki durumda yanlış bir hesaplamadan kaynaklandığına inanıyor.
Gözlemcilere göre, üst düzey bir Siyonist yetkilinin bir Arap ülkesine
gerçekleştirdiği ziyaretin hiçbir sonucu olmayacak, çünkü Arap ve Müslüman
milletler, gerici Arap rejimlerinin Siyonistlerle normalleşme kapısını açsalar
da İsrail rejiminin halk nezdinde meşruiyeti olmadığını ispatlamıştır.
Al-ı Halife rejimi de normalleşme anlaşmasını imzalayan
diğer ülkeler gibi İsrail ile ilişkiler gölgesinde güvenliğini garanti altına
alabileceğini ve ABD’den daha fazla destek geleceğini düşünüyor. Ancak burada
ortaya çıkan soru şudur: Kendi güvenliğini sağlamayan Siyonist Rejim, Arap
ülkelerini nasıl koruyacak? Aslında Bahreyn yönetimi, güvenliğini kendi
varlığını bile koruyamayan bir tarafa emanet etmiştir.
Öte yandan, Siyonist İsrail’in normalleşme stratejisini
derinden incelersek, bu rejimin Fars Körfezi’ne kıyısı olan Arap ülkeleri
vasıtasıyla kendisine güvenli bir alan yaratmaya çalıştığını anlayabiliriz.
Daha geçen yıl Yemen Ensarullah Hareketi’nin BAE'de çeşitli operasyonlar
gerçekleştirmesinin ardından Siyonist yetkililer ile uzmanların Yemen
füzelerinin işgal altındaki toprakların derinliklerini hedef alacağından son
derece endişeli olduğunu gördük.
Son 10 yıldır ciddi güvenlik, askeri ve siyasi krizler yaşayan
Siyonist Rejim makamları ve uzmanları, iç savaştan bahsederken çöküş sürecinin
her an başlayabileceğini söylüyorlar. Özellikle aşırı sağ partilerin yeniden
iktidara gelmesinden sonra paniğe düşen Amerika'daki Yahudi lobisi bile rejimin
geleceği konusunda uyarıyor. Bu nedenle Orta Doğu uzmanları, Arap rejimlerinin
Siyonistlere bel bağlamasının sonuç vermeyeceğini söylüyorlar./tesnim