Hibrit Savaşındaki Zehirli İğneler

GİRİŞ: 05.11.2024 08:44      GÜNCELLEME: 05.11.2024 08:44
Rasthaber -   1.Ortak anlayış, diğer bir deyişle “ulusal güvenliğe yönelik güçler ve tehditler” konusunda anlayış son derece önemlidir. Ortak anlayışın önündeki engellerden biri de yapay ve delinmiş siyasi duvarlardır ve bunlar, önemli konuların belirli grup ve kesimlerin kaygısı olarak algılanıp önemsizleşmesine neden olmaktadır. İran, iki tür savaşla karşı karşıyadır; Birincisi olasılıklar arasındadır ve eğer ve belkileri beraberinde getirir. Ancak ikincisi son on yılın kesin gerçeğidir. İlki, hiç gerçekleşmese bile, halkın genel ve özel kesimlerini hassaslaştırır, ancak ikincisi, anlaşılmadığı takdirde ev halkını boğabilecek ve tatlı tatlı zehirlenmesine yol açabilecek gizli bir karbondioksit salgılamaya devam edecektir. Askeri tehdit, küçük de olsa ciddiye alınmalıdır, her zaman hazırlıklı olunmalı ve hatta düşmandan önce davranılmalıdır. Ancak tam anlamıyla hiçbir zaman gerçekleşmeyecek olan askeri savaş, hibrit savaşı adı verilen daha büyük bir savaşın parçasıdır. Yerinde askeri saldırı ve savunma çok önemlidir ve buna her zaman hazırlıklı olunmalı ve girişimlerde bulunulmalı ve gerektiğinde operasyonlar yapılmalıdır. Ancak daha önemli olan savaş, düşmanların vekil ağlar ve medya (psikolojik, ekonomik ve siyasi baskı) yoluyla İran İslam Cumhuriyeti'nin hesaplarını bozmaya çalıştığı, İran halkını korkutup zayıf gibi gösterdiği ve sistemin halkçı otoritesini zayıflığa ve şüpheye sürükleyen savaştır.

2.Eğer düşman etkili bir askeri savaş yapabilseydi, son birkaç on yılda defalarca saldırı tehdidinde bulunmaz ve tüm bu tehditlere rağmen İran'ın her geçen gün güçlenme sürecini çaresizce izlemezdi. Yerimizde durmamalı ve tüm ülkelerde var olan askeri hasar deliklerini ihmal etmemeliyiz. Aynı zamanda gerçek şu ki, İran bu alanda o kadar güçlü hale geldi ki, dünya askeri gücünün liderleri İran'ın gelişmiş silahlarından yararlanmak istiyor. İran’ın bu gücü hakkında eski Pentagon görevlisi Scott Ritter’ın değerlendirmesi okunabilir. Ritter şöyle diyor: İran füzeleri İsrail'deki Navatim ve Ramon üslerini hedef aldı. Dünyanın en gelişmiş füze savunma sistemiyle çalışan en iyi casus radarı, saldırıya karşı güçsüz kaldı. Navatim üssü, füze saldırılarına karşı dünyadaki en korunaklı nokta, hatta Beyaz Saray ve Kremlin'den bile daha korunaklı. İran bunu ezip geçti ve Amerikalılar dahil herkese İran füzelerine karşı savunmanın olmadığını kanıtladı. Bu tarihin en iyi askeri gösterilerinden biriydi.’

Ayrıca 20 Nisan 2021'de dönemin CENTCOM komutanı General McKenzie ABD Kongresi'ne verdiği raporda şu itiraflarda bulundu: ‘İran füzelerinin hedef almadaki hassasiyeti endişe verici. İran'ın keşif ve saldırı operasyonlarında insansız hava araçlarını yoğun şekilde kullanması, Kore Savaşı'ndan bu yana ilk kez Amerika'nın operasyonel alanda hava üstünlüğünden yoksun olduğu ve hava üstünlüğümüzün kaybolduğu anlamına geliyor.’

3. Geçersiz askeri tehditlerin aksine, hibrit savaş, düşman ve onun planının oyuncuları tarafından şiddetli bir şekilde sürdürülüyor mu? Amerika ve İsrail’in düşmanlığının doruğa ulaştığı bir dönemde neden bazılarının İran hükümetine ekonomi için tek çözümün yaptırımları kaldırmak, yaptırımları kaldırmanın çözümünün ise FATF emirlere uymak olduğu yönünde yanlış tavsiyelerde bulunduğunu kendimize sorduk mu? Neden ABD’nin Nükleer Anlaşma ve FATF'teki hilekarlıklarıyla ilgili birçok ibreti örtbas etmekte ısrar ediyorlar? Neden muhataplara FATF'in bir yaptırımı kaldırmayacağını ve yaptırımların FATF'ın değil Amerika'nın planı olduğunu dürüstçe söylemiyorlar? Ya da şu soruyu soralım, çok katmanlı bir savaşın ortasında önemli ekonomik bilgiler FATF aracılığıyla düşmanlarla mı paylaşılmalı? FATF'ın gündemi ekonomik terör uygulayanları izlemek ve yaptırım uygulamaksa, bu görev gücünün neden Amerika ve İsrail'le hiçbir işi yok? Ve son olarak, bu cevaplanmamış sorulara dayanarak, hangi ağın yönetim organı adı altına zehirli ve yanıltıcı tavsiyeler enjekte ettiği kontrol edilmelidir?!

4-İslam İnkılabı Rehberi İmam Hamanei, birkaç ay önce 14. Hükümet üyeleriyle yaptığı toplantıda şu hususlara dikkat çekmişti: ‘Uzmanlara başvurmak akıllıca bir yönetimi sağlayacak ve milleti tatmin edecektir, ancak uzmanlık kisvesi altında yanlış fikirlerin empoze edilmesi konusunda dikkatli olun. Yabancıların reçetelerini taklit etmeyen bir uzman seçin.’

Yanıltıcı istişareler FATF'a özgü değildir. Dünyadaki tüm akıllı ülkelerin aksine, sanal ve medya alanında da bu bayağılığa benzer tavsiyeler veriliyor.  İmam Hamanei, hükümet yetkilileriyle yaptığı toplantıda şöyle diyordu: ‘Sosyal medyada yasal bir yönetim olmalıdır. Ülke yönetiminin sosyal medyada ihlali kabul edilemez. İşin kontrolünü kanunlara göre elinize alın. Sosyal medya yasal hale gelirse bu bir fırsata dönüşecektir.’

5. Zehirli istişareler ve felç edici analizler bugüne özgü değildir. Örnek olarak Ruhani hükümetine akaryakıt kartının kaldırılmasını ve yüksek enflasyona rağmen benzin fiyatının 4 yıl boyunca sabit kalmasını kimin önerdiğine bakılmalıdır. Bu istişareden sonra bir yanlış karar da benzin fiyatının bir gecede üç katına çıkarılmasıyla ortaya çıkmıştır ve düşmanın 2019 Kasım fitnesinde cirit atmasına sebep olmuştur. Şehit Süleymani suikastı, dönemin Meclis Başkan Vekili'nin de ifade ettiği gibi, yanlış hesap yapılmasının ve düşmanın yanlış hesap yaptırmasının sonucuydu. Ali Mutaharri bu konuda haklı olarak şunları vurguladı: ‘Çoğunlukla hükümetin umursamazlığından kaynaklanan Kasım 2019 olayları, Amerika'da İran İslam Cumhuriyeti'nin sosyal tabanının azaldığı ve General Süleymani'ye suikast düzenlemek için doğru zamanın geldiği yanılsamasını yarattı. Ondan önce bunu yapmaya cesaret edemiyorlardı. Tabii gerçeği o aziz şehit için düzenlenen muazzam cenaze töreniyle anladılar.

6. Sahte adres vererek tehditlerde bulunan danışmanların isimleri bir yere kaydediliyor mu? Neden benzin tüketiminin şeffaflığına ve yönetimine ve kaçakçılık ve israfla mücadeleye karşı çıkıp ülkeye en az 140 bin milyar tümen (İran para birimi) zarar verdiler? Bugünlerde bazı medya unsurları hangi amaçla (programla) un ve ekmek desteği istihbaratına karşı alan açıyor? Oysa bu planın uygulamaya geçmesiyle birlikte 2023 yılında artan sübvansiyonlu un tüketimi (ve kaçakçılığı) 2019 yılındaki tüketim düzeyine geriledi ve planın bu yıl eylül ayı sonuna kadar geçen 30 aylık uygulamasında ise hükümete 75 bin milyar tümen daha fazla mali yük getirildi. Neden bir kere benzin ambargosu altında kalan bir ülke, tüketimi serbest bırakacak şekilde (akaryakıt kaçakçılığı) yanlış yola sürüklensin ki? Neden daha üç yıl öncesine kadar 8-9 milyon ton buğday ithal etmek için döviz kaynağı sağlama zorluğuyla boğuşan ve daha iyi bir teklif ortaya çıkmadan veya zayıf yönleri ve kusurları düzeltilmeden un ve ekmek desteğinin otomasyonu koordineli medya saldırılarının hedefi olsun ki? Bu yıkımın amacı görünürde Şehit Reisi hükümetinin hizmetlerini soru işareti altında bırakmak ve içeride ise Reisi hükümetini tuzağa düşürmekti. Casuslar, sahte ikilikler ve yanıltıcı hizipsel bölünmeler yaratarak, destekliyormuş gibi göründükleri hükümetin ayaklarının altına muz kabukları koymaya çalışıyorlar.

7. Düşmanın ve onun unsurlarının hibrit savaş alanında bir diğer tuzağı da İsrail ve Amerika'nın her terör eyleminden sonra ateşkes ve müzakere sesini yükseltmesi, savaş tehdidinde bulunması, gerilim tuzağından kaçınılması çağrısı yapmasıdır. Amaç, çaresiz ve korkmuş Siyonist rejimi cezalandırılmaktan kurtarmak ve tek taraflı bir saldırı ile çöken caydırıcılığı yeniden tesis etme fırsatı sağlamaktır. Ateşkes iddiasının yalan olduğu konusunda Pezeşkiyan’ın hükümet toplantısında açıkladığı şu iki haber yeterli olacaktır: “İran'ın Şehit Haniye suikastına yanıt vermemesi karşılığında ateşkes sözü veren ABD ve Avrupa ülkeleri liderlerinin iddiaları tamamen yalandır ve bu tür canilere fırsat vermek onları yalnızca daha fazla suç işlemeye teşvik etmektedir.” İran Cumhurbaşkanı’nın stratejik işler danışmanı Cevad Zarifi NBC News’e verdiği röportajda şunları söyledi: “Şehit Haniye suikastının ardından uluslararası toplum (ABD ve bazı Avrupa hükümetleri) Gazze'deki savaşı sona erdirmek için bizden itidalli olmamızı istedi ancak ateşkes vaadi yerine getirilmedi.”

8. Düşmanın hibrit savaşındaki piyadelerinin davranışı, şeytanların kalıcı stratejisine dayanmaktadır. Bir yandan düşmanın düşmanlığını inkâr edip onunla müzakere ve etkileşimde bulunmayı tavsiye ederken, diğer yandan da düşmanın lehine korku yaymaktadır. Eğer şeytan sahada olmasaydı, katil Amerika’ya etkileşimde bulunulacak bir hükümet olarak yer vermez, düşmanlıklarını gizlemez, ondan korkmaz ve İran milletinin en büyük düşmanı olan gayri meşru Siyonist rejimi resmi olarak tanıma planını kabul etmezlerdi. Bu Şeytani planın karşısında ise Allah-u Teâlâ’nın planı vardır ve Kur’an’ı Kerim’de şöyle buyurulmaktadır: “Şüphe yok ki Şeytan, size düşmandır, sizde ona düşman olun” ve yine şöyle buyurmaktadır: “Şüphe yok ki Tanrı dostlarını korkutan ancak ve ancak Şeytan'dır. Onlardan korkmayın, benden korkun inanmışsanız.”

9. Düşman piyadelerinin köprü, terminal ve iletişim ağlarının tespit edilmesi ve harekât geçişlerinin kör edilmesi zaruridir. İslam İnkılabı Rehberi son birkaç aydır halkın psikolojik güvenliği ve halk arasında korku yayan hareketler hakkında defalarca uyarıda bulunmuştur. Şimdi ciddi olan talep şudur; iletişim, enformasyon ve rehberlik bakanlıklarındaki, güvenlik kurumlarındaki ve yargı sistemindeki ilgili yetkililer, bu tehdidi ortadan kaldırmak ve düşmanın hibrit savaşını kontrol altına almak için ne yaptı? Herkesin çizme ve savaş kıyafeti giymesi şart değildir ancak psikolojik operasyonlar önünde herkesin etki, hassasiyet ve kararlılık göstermesi gerekmektedir. Allah-u Teâlâ’nın “Mercufin” yani halk arasında korku yayan hareketler hakkındaki kesin hükmü şudur: “Andolsun, eğer münafıklar, kalplerinde bir hastalık bulunanlar ve Medine’de kötü haberler yayıp ortalığı karıştıranlar (tuttukları yoldan) vazgeçmezlerse, elbette seni onların üzerine gitmeye teşvik edeceğiz. Onlar da (bundan sonra) orada lânete uğramış kimseler olarak seninle pek az süre komşu kalacaklardır. Nerede bulunurlarsa, yakalanırlar ve yaman bir şekilde öldürülürler.”

10. İran milleti cesur ve güçlüdür. İslam İnkılabı ve Kutsal Savunmanın zaferleri ve düşmanın tüm tehditlerine rağmen bu zaferlerin ardından gelen hayret verici gelişmelerin günümüze kadar devam etmesi ve hem dost hem de düşmanın ağzını açık bırakması bu cesaretin örneğidir. Bu cesaretlerin kaynağı, çarpık insan tasvirlerinin aksine, bir recezdir. İran Ordusunda Savunma Kuvvetlerinde Binbaşı olan Şehit Hamza Cihandide’nin eşi, şehidin cenaze merasimde şu ifadelerde bulunmuştur: “Canım eşim! Şehadetin kutlu olsun. Biz Hz. Zehra’dan (s.a) üstün müyüz ki? Mersiyelerde “Keşke biz de Kerbela’da olsaydık da geçlerimizi İmam Hüseyin’e (a.s) yardım etmeleri için gönderseydik” demiyor muyuz? Eğer Rehberim emrederse 3 aylık bebeğimi ve 7 yaşındaki çocuğumu da İslam’ı ve İran sınırlarını koruması için İsrail füzelerine yem ederim. Leş Netanyahu şunu bilsin ki ben şehidin naaşının dönmesini bile beklemiyordum, çünkü İmam’ın yolunda verdiğim hediyenin yolunu gözlemiyordum.’

Ayrıca Şehidin kıymetli babası da şunları söyledi: ‘Oğlum milleti için kendini feda etti. Düşman bizim geri çekilmediğimizi bilsin. Rehberim! Kahraman Rahmhürmüz ve Direniş ruhlu Hüzistan’dan size arz ediyorum: Siz sadece İran’a değil İslam dünyasına komutanlık edin diye biz Huzistan halkının müstekbirlerle mücadelede ön saflarda olduğumuzu bilin.

11. Hizipler arasındaki savaş, Batı’nın Saddam’a dayattığı savaş, Münafıkların 1989’daki aptalca kamp yığması ve Amerika'nın yirmi yıl önce bölgede yaptığı stratejik hatalar ve bazı nifak hareketlerinin yanlış tavsiyeleri onları üstün kılmadığı gibi onları stratejik yenilgilere uğrattı ve bu Allah’ın kafirler ve münafıklarla ilgili kanunudur ve Kur’an’da şöyle buyurulmaktadır: “Ve Allah'sa yaptıkları işin ardından onları kavramış, kuşatmıştır.”

Muhammed İmani

YORUMLAR

REKLAM

İLGİLİ BAŞLIKLAR

REKLAM