BİR KUMAR ÜLKESİ OLDU
Netanyahu’ nun müttefiki ülke başkanı Biden’ dan da istediği
desteği artık görmediğini belirten yazar; ‘Ana destekçisi ABD Başkanı Joe Biden
ile arasındaki görüş ayrılıkları artık gün yüzüne çıkıyor ve Biden hızla dünya
kamuoyunu kaybediyor. Netanyahu liderliğindeki İsrail kumar ülkesi haline
geldi’ diyor. Ve aktörlerin bu füze saldırısı aşamasına gelene kadar nasıl bir
‘kimlik’ çizdiğini tek tek belirtiyor yazıda; ‘ABD de , Netanyahu'nun ne
yaptığını biliyordu; Amerika'yı 14 yıl içinde en az üçüncü kez İran'a yönelik
bir saldırıya sürüklemeye çalışıyordu. (…) İran zamanını bekledi. Rusya'nın
konsolosluk saldırısını kınayan bildiri taslağının ABD, İngiltere ve Fransa
tarafından veto edildiği Güvenlik Konseyi'nde neler olduğunu gördü. Daha sonra
Gazze'de ateşkes olması durumunda İsrail'i vurmayacağını açıkladı. Bu da göz
ardı edildi. Daha sonra bütün Batılı ülkeler İran'a İsrail'i vurmamasını
söyledi. Biden'ın İran'a tek tavsiyesi vardı: "Yapmayın." Saldırı
gerçekleştiğinde, ABD'ye, İsrail'e ve Arap bölgesine bir dizi mesaj iletmek
için saldırının koreografisi dikkatle hazırlandı. Tahran, İsrail'i topyekun bir
savaşı tetiklemeden doğrudan vurabilecek bir emsal oluşturmak istiyordu.
İsrail'e onları vurabileceğini söylemek istiyordu. ABD'ye, İran'ın burada kalıcı
olan ve Hürmüz Boğazı'nı kontrol eden bir Körfez gücü olduğunu, anlatmak
istiyordu. İsrail'e boyun eğen tüm Arap rejimlerine aynı şeyin onların başına
da gelebileceğini, anlatmak istiyordu’
FÜZE BAHANE İTİBARI DÜŞÜRMEK ŞAHANE
Hearst yazısının bu bölümünde aszlında bu mesajı vermek
istiyor; ‘Sadece bir avuç roket hedeflerine ulaştı ama gönderilen her mesaj
iletildi. Bu nedenle saldırı stratejik bir başarıydı ve İsrail'in mahallenin
ana tiranı olarak itibarına zarar verdi(…)İsrail'e bir sürü ucuz insansız hava
aracı fırlattı ve herkese hazırlanmak için sekiz saatleri olduğunu söyledi.
Tuğgeneral Reem Aminoach, Ynet News'e hava savunma sistemlerini
etkinleştirmenin İsrail'e 1 milyar dolardan fazlaya mal olduğunu söyledi’. Ve
bu planın ilk parçasının İran Devrim Muhafızları tarafından Ofer’in gemisini
ele geçirmesi ile başladığını da hatırlatıyor yazar.
İSRAİL YEM OLARAK GÖNDERİLENLERİ VURDU
Yazıda İran’ nın ‘asıl füzelerini’ yolladığı ve isabet
kaydettiği yazıyor; ‘İsrail'in insansız hava araçlarını düşürmesine en az dört
ülkenin yardım ettiği biliniyor: ABD, İngiltere, Fransa ve Ürdün.
Beşincisi büyük olasılıkla Suudi Arabistan'dır, çünkü güney Irak'tan İsrail'e
uçuş yolu üzerindedir ve altıncısı da Mısır olabilir. Karşılığında İran 170
ucuz insansız hava aracı kullanırken, 30 seyir füzesinden 25'i İsrail
tarafından düşürüldü. Onlar yemdi. Silahlar balistik füzelerdi ve bunların az
bir kısmı İsrail savunmasını geçerek güney İsrail'deki Nevatim hava üssünü
vurdu.
İsrail ordusu sözcüsü Daniel Hagari, füzelerin küçük yapısal
hasara yol açtığını söyledi. Hiçbir zaman bilemeyeceğiz ama İsrail'e, İran'ın
Hizbullah'a, Yemen'in Ensar Allah'ına veya Irak'taki müttefiklerine başvurmak
zorunda kalmadan, kendisini vurma ve hedeflerini uzaktan vurma kapasitesine
sahip olduğu mesajı verildi’
İRAN ABD’Yİ DE UYARMIŞ OLDU
Kullanılan silahlan İran’ nın gerçek ateş gücünün ‘ücretsiz
bir gösterisiydi’ ifadesinin kullanan yazar bir başka mesajın bu vesile ile
ABD’ye gönderilmiş olduğunu yazıyor; ‘Saldırının ardından İran, ABD'yi,
İsrail'in aynı şekilde karşılık vermesi durumunda, Kudüs Gücü komutanı Kasım
Süleymani suikastında olduğu gibi, Körfez'deki denizin hemen karşısındaki ve
Irak'ın tamamındaki üslerinin hedef haline geleceği konusunda uyardı.(…)
Dolayısıyla, eğer savaş istemiyorlarsa, Amerika Birleşik Devletleri'ne verilen
mesaj, güçlü iradeli ergen çocukları İsrail'i, uzun süredir ebeveynleri
tarafından şımartılan ve bunu yapabileceklerini düşündükleri çocuğu geri
tutmaları gerektiğidir.
NETANYAHU ÇIKMAZI
Yazar Netanyahu’ nun ‘kendi çıkmazını’şu çerçeve içinde
anlatıyor; ‘Netanyahu şimdi bir ikilemle karşı karşıya. Aşırı sağı tatmin
etmeyi ve İran'a karşı ezici bir karşı saldırı başlatmayı seçebilir, ancak bunu
yapmak için ABD'nin yardımına sahip olmayacaktır. Ve eğer bu gerçekleşmezse,
Tel Aviv ve Tahran arasındaki hava sahasında gezinmeyi biraz daha zor
bulabilir. Netanyahu İran'a saldırırsa, ABD ile olan kırılgan ilişkisi kötüden
daha kötüye gidecektir. Ayrıca 2010'da benzer bir şey yapmasını engelleyen savunma
ve güvenlik kurumlarının gerçek muhalefetiyle karşılaşcaktır. Hiçbir şey
yapmazsa, şu anda olduğundan daha da zayıf görünecek ve Pazar günü Tahran'a
karşı diplomatik bir saldırıdan söz eden muhalefet lideri ve savaş kabinesi
üyesi Benny Gantz'a zemin hazırlayacaktır; bu, İsrail karşısında ezici bir
askeri yenilgiye uğradıklarında Arap devletleri tarafından kullanılan formülün
aynısıdır’
ABD’ NİN 30 YILDA BEŞİNCİ BÜYÜK HATASI
‘Amerika Birleşik Devletleri ayrıca otuz yılda beşinci kez
dış politikasının önemli bir unsurunun kendi ellerinde çöktüğünü görüyor’ diye
yazan yazar örnekleri sıralıyor; ‘Afganistan'da Taliban'ı devirme kararı,
Irak'ın işgali, Libya'da Muammer Kaddafi'nin devrilmesi, Beşar Esad'ı devirme
girişimi - tüm bu dış politika felaketlerinin üzerine şimdi bir beşincisi
ekleniyor: İsrail'in Gazze'yi işgalini destekleme kararı. Elbette 7 Ekim'deki
Hamas saldırısından sonra İsrail'i sonuna kadar destekleyerek yaptığı muhakeme
hatasının boyutlarını anlaması zaman alacaktır. Ancak Irak'ın işgalinde yapılan
hatanın boyutlarını anlaması da zaman almıştır’. Bir ‘Yanlış yaptık’ dış
siyaset tarihi olduğunun altıda çiziliyor bu bölümde; ‘ABD Savunma Bakanı Lloyd
Austin'in Kongre'ye İsrail'in Gazze'de soykırım yaptığına dair ABD'nin elinde
hiçbir kanıt olmadığını söylemesi, Colin Powell'ın BM'de yaptığı ve Saddam
Hüseyin'in kitle imha silahlarına dair kanıtları olduğunu iddia ettiği
konuşmayı ürkütücü bir şekilde anımsattı. Powell daha sonra söylediklerinden
pişmanlık duydu. Geriye dönüp baktığımızda, Austin'in de aynı şeyi yapmaya
mahkum olduğunu görüyoruz’.
CEHENNEM ÇUKURU
Bunu tanımlarken net bir fotoğrafta çiziyor yazı; ‘İsrail,
şu anda destekçilerini ne barışın ne de barış ihtimalinin olduğu, Hamas'ın
yenilgiye uğratılamadığı, savaş sonrası bir hükümet ihtimalinin olmadığı,
bölgedeki diğer tüm silahlı gruplar için caydırıcılığın azaldığı ve İsrail'in
tüm sınırlarında aynı anda düşük yoğunluklu bir bölgesel savaş ihtimalinin
olduğu, bir cehennem çukuruna sürüklendi’. Sürüklendiği bu bilinmezlik içinde
bir ‘zayılık örneğinin’ ‘İsrailli güvenlik kaynaklarının Pazar günü yaptığı
belki de en aptalca şey, insansız hava araçlarını ve seyir füzelerini
vurmalarına yardımcı olan Ürdün hava kuvvetlerinden aldıkları işbirliğiyle
övünmek oldu’
ÜRDÜN’DEKİ OSMANLI AYRINTISI
Son bölümde Ürdün’nün durumu ele alınıyor yazıda. ‘İsrail
kaynakları Kudüs'ü hedef alan füzelerin Ürdün Vadisi'nin Ürdün tarafında,
diğerlerinin de Suriye sınırı yakınlarında durdurulduğunu övünerek anlattılar.
İsrail'in vermek istediği mesaj, görünüşe rağmen İsrail'in bölgede kendisini
savunmaya hazır müttefikleri olduğu yönündeydi. Ancak İsrail, sınıra hücum
etmeye hevesli bir kamuoyu dalgasına karşı mücadele eden son derece zayıf bir
Ürdün monarşisini korumak istiyorsa, bu aptalca bir oyundur. Ürdün'ün geçmişte
iki yüzü olmuş olabilir ve Kral Hüseyin puro içen arkadaşı merhum eski Başbakan
Yitzhak Rabin'e, istihbarat aktarmış olabilir. Ancak, Osmanlı
İmparatorluğu'ndan kurtuluşundan sonra, "Arap Ordusu" adını alan
Ürdün ordusunun İsrail'in sınırlarını korumak için savaşa katıldığını ilk kez
hatırlıyorum.
YOZLAŞMIŞ ARAP İKTİDARLARLA ARASI İYİ
İran’ın füze saldırısından İsrail’ in yanında yer alan Arap
ülke yönetimlerini ‘yozlaşmış’ olarak tanımlayan yazar şöyle diyor; ‘İsrail'in
sadece halklarının iradesine meydan okuyan ve yozlaşmış yönetimlerini İsrail'e
dayatan Arap liderlerle ilişkisi vardır. Ürdün'ün Cumartesi günü attığı adım
İsrail'i kısa vadede rahatlatabilir ancak uzun vadede İsrail'in en uzun
sınırında sorunlara yol açacaktır. İsrail gerçek müttefiklere sahip olduğu için
sevinebilir ancak bunu yaparken dostlarının meşruiyetini ölümcül bir şekilde
zayıflatmaktadır. İran amacına ulaşmıştır ve İsrail bunun için daha zayıftır.
İsrail, Hamas gibi savaşla ilgilenmediği izlenimini veren İran tarafından ilk
kez doğrudan saldırıya uğruyor. Ayrıca Biden ilk kez İsrail'den misilleme
yapmamasını istedi. Böyle bir saldırıdan sonra tablo kötüdür: İsrail kendisini
savunmak için başkalarına ihtiyaç duyar ve nasıl misilleme yapacağını seçmekte
özgür değildir’
Kaynak: Middle East Eye
Odatv