Filistin ile birlikte Suriye, Lübnan, Ürdün, Mısır, Libya,
Türkiye, Irak, İran, Azerbaycan, Abhazya, Rusya ve Belarus da, ABD emperyalizmine
ve İsrail Siyonizmine karşı ön cephe ülkeleridir.
Bugün Karadeniz, Ege ve Doğu Akdeniz’den Hürmüz Boğazı ve
Umman Denizi’ne kadar bir cephe oluşmuştur. Bu cephenin her parçasında cephe
ülkelerinin güçlerini birleştirmeleri, zaferin temel stratejisini oluşturur.
İNSANLIĞIN ÖN CEPHESİNDEKİ SİLAH ARKADAŞLIĞI
Bugün Gazze savaşı, Türkiye’nin stratejik sınırlarındadır.
Türkiye, nasıl güvenliğini Suriye ile Irak’ın kuzeyinden ve Libya’dan
koruyorsa, Filistin’de de ileri hatlardan savunma konumundadır.
Türkiye, ABD ve İsrail güdümlü terör örgütlerine karşı uzun
yıllardır silahlı mücadele yürütüyor. Yine Türkiye, Doğu Akdeniz’de ABD,
İsrail, Yunanistan ve Güney Kıbrıs ittifakının namlularına göğüs germektedir.
Filistin ve Türkiye, dünya devletleri ve milletlerinin ABD
emperyalizmine ve İsrail siyonizmine karşı mücadelede ön cephe ülkeleridir. Bu
cephede Türkiye ve Filistin kader ortağıdır. Bu nedenle Filistin, aynı zamanda
Türkiye için de savaşıyor. Türkiye ise emperyalizme karşı iki yüzyıllık savaş
geleneğiyle ve ABD-İsrail güdümlü terör örgütlerine karşı başarılarıyla
Filistin için en büyük güvencedir.
Bu koşullarda Filistin Direnişinin cephesi, aynı zamanda
Türkiye’nin de cephesidir. Türkiye ve Filistin, ön cephedeki silah
arkadaşlarıdır. Türkiye’yi yönetmek için bu gerçeği kavramak öncelikli
koşuldur.
ABD-İSRAİL GÜDÜMLÜ TERÖR ÖRGÜTLERİNİ BİTİRMEK İÇİN ORTAK
ASKERİ HAREKÂT
Filistin mücadelesinin yükseldiği koşullarda, Türkiye’nin,
ABD-İsrail güdümlü bölücü ve yobaz terör örgütlerini bitirmesi için elverişli
koşullar oluşmuştur.
ABD, hem Ukrayna’da, hem de Filistin’de iki cephede dolaylı
bir savaş yürütmektedir. Ayrıca Tayvan Boğazı’nda Çin’e karşı kuvvet yığmak
durumundadır. Dahası ABD, kendi iç cephesinde de bölünme ve hesaplaşma sürecine
girmiştir. ABD hakkındaki iç savaş senaryoları, Dünya kamuoyunda sıradan bir
konu haline gelmiştir.
Bu koşullarda Türkiye, Suriye, Rusya ve İran’ın askerî
işbirliği için koşullar elverişlidir. Bu ülkelerin Suriye’nin kuzeyinde ABD
güdümlü bölücü ve Sahte İslamcı terör örgütlere karşı ortak askerî harekâtı
kesin sonuçlar alır. Böylece Türkiye PKK’yı bitirir, Suriye’nin toprak
bütünlüğü sağlanır, ABD ve İsrail’in “Kürdistan’ adı altında İkinci İsrail
kurma planı bozulur. Hürmüz Boğazı güvenliğe kavuşur. Rusya ve İran’ın
güvenliği güçlenir. Ortak harekât, ABD-İsrail eksenine karşı üçüncü bir cephe
açacağı için, Filistin Direnişine en büyük destek olacaktır.
TÜRKİYE ANAHTAR ÜLKE
Ortak harekâtın gerçekleşmesinde Türkiye anahtar ülke
konumundadır. Vatan Partisi, yaptığı görüşmelerde, diğer devletlerin bu harekât
için istekli olduklarını saptamış bulunuyor. Şu anda esas sorun, Türkiye’de
iktidarda bulunan AKP yönetiminin ABD ve İsrail ile uyumlu bir yönelişe
girmesidir. Eğer AK Parti iktidarı hem Türk milletine hem de Filistin’e ve
diğer komşularına sadakatsizlik anlamına gelen bir çizgide ısrar ederse,
Türkiye O’nu sırtında taşımayacaktır.
DOĞU AKDENİZ’DE DENİZ YETKİ ALANI ANLAŞMASI
Türkiye’nin Filistin ile cephe arkadaşlığı yalnız karada
değil, aynı zamanda denizdedir. Doğu Akdeniz'de Filistin'le denizden komşuyuz.
Aynı Doğu Akdeniz’de ABD 6. Filosu, savaş gemileri ve İsrail donanması da kol
geziyor ve hem Filistin’i hem de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve Türkiye’yi
tehdit ediyor.
ABD, İsrail ve Yunanistan’ın oluşturduğu deniz ittifakı,
Türkiye ile birlikte Filistin’i de hedef alıyor. ABD, İsrail, Yunanistan ve
Güney Kıbrıs’ın ortak askeri tatbikatlarının isimleri de özel olarak
belirlenmiştir. Bu askerî tatbikatlara Tevrat'tan ve Yunan mitolojisinden
intikam mesajları veren isimler konmuştur. Nobel Dina hikâyesinde
Filistinlilerin erkekliği yok edilmektedir. Nemesis ise, Yunanlıların intikam
tanrıçasıdır. Avrupa’ya İsrail ve Güney Kıbrıs üzerinden enerji taşıma projesi
de, hem Türkiye’yi hem de Filistin’i devre dışı bırakıyor.
ABD-İsrail-Yunanistan ittifakının girişimlerine Türkiye ile
Filistin Devletlerinin vereceği öncelikli yanıt, deniz yetki alanları
anlaşmasıdır. Türkiye-Libya örneğinde verimli sonuçlar veren bu anlaşma, iki
ülke arasındaki ekonomik ve siyasal bağları güçlendirecektir.
FİLİSTİN SAVAŞI DİN SAVAŞI DEĞİL MİLLÎ KURTULUŞ SAVAŞIDIR
HAMAS, İslam bayrağı altında mücadele ediyor. Türk
milletinin büyük çoğunluğu da Müslümandır. Bununla birlikte hepimiz
bölgemizdeki ve dünya ölçeğindeki kuvvet ilişkilerinin bilincindeyiz. Savaşın
ön cephesine bakarsak, orada Filistin ile İsrail Siyonizmi karşı karşıyadır.
Ancak cephe dünya ölçeğindedir. Dünyanın en büyük güçleri dahil, yedi iklimin
bütün devletleri ve halkları taraf konumundadırlar.
Taraflara baktığımız zaman, saflaşmanın İslam ülkeleri ile
diğer dünya ülkeleri arasında olmadığını görüyoruz. Kuşkusuz Araplar ve
Müslüman milletlerin yaşadığı ülkeler, bu savaşa aynı zamanda milliyet ve inanç
açısından da bakıyorlar. Ne var ki, Filistin savaşı bir din savaşı değildir.
Çeşitli din ve mezheplerden Filistin halkı, emperyalizme karşı millî kurtuluş
savaşı vermektedir.
ABD-İSRAİL EKSENİNE KARŞI İNSANLIK CEPHESİ
Filistin direnişininin yanında yer alan güçlerin bazıları
Müslüman olmadıkları halde, bazı Müslümanlardan daha güvenilir bir tutum
içindeler. O nedenle cephe din ekseninde kurulmuyor. Nitekim HAMAS da, bu
gerçeği görüyor ve ABD-İsrail eksenine karşı bir insanlık cephesi oluşturmaya
çalışıyor. Kesin ve kalıcı zaferin ancak bu büyük kuvvetle kazanılacağı
açıktır.
Müslüman olmayan halklar ve devletlerin de yanımızda olması
başarı için gereklidir ve kaçınılmazdır. Örneğin Çin gibi, Rusya gibi,
Venezuela gibi ülkeler ABD ve İsrail’e karşı Filistin direnişiyle aynı cephede
etkin konumdalar. ABD ve Avrupa’nın Müslüman olmayan halklarının da, İsrail’e
karşı her gün daha geniş kitleler halinde Filistin’i desteklediğini görüyoruz.
Dahası Siyonist rejime karşı konumlanan Yahudiler de Filistin direnişine omuz
veriyorlar. Bu gerçeği ve saflaşmayı HAMAS çok iyi değerlendiriyor. Arap ve
Müslüman olmayan güçleri de kazanmaya yönelik doğru bir strateji ve taktik
izliyor.
ABD-İsrail eksenine karşı bütün insanlığı kucaklayan bir cephenin oluşturulması, yalnız Filistin’in değil, bağımsızlık isteyen bütün dünya devletlerinin ve halklarının ortak meselesidir.
İnsanlığın ortak kaderi bugün Filistin cephesinde sınanıyor.
İnsanlık, başta Filistin önderliğinin dirayeti ve Filistin
halkının kahramanlığı sayesinde bu savaştan zaferle çıkacaktır.
Karada ve denizde ön safta mevzilenen Türkiye ile Filistin
arasındaki ön cephe dayanışması, insanlığın önemli bir gücüdür./doğuperinçek/aydınlık