Erdan, 15 dakikalık konuşmasında "Şii" kelimesini
15'ten fazla kez tekrarladı: "Ortadoğu'da Şiilik'in yayılması",
"Şiilerin İsrail'e karşı direnişi", "Şiilerin dünyadaki
gücü", "İsrail'in Şiilerden korkusu", "Bölgedeki Şii
hilali", "Şiiler İsrail'e zarar veriyor", "Birleşmiş
Milletler ve Batılı ülkeler Şiilerin gücüne karşı uyarıyor" ve
"Birincil ve asıl düşmanımız Şiilerdir".
Siyonist rejimin 'Şiiliğin yayılması', 'Şii hilali', 'Şii
gücü', 'Şii direnişi' korkusunun ardında yatanı anlamak için siyaset bilimci
veya zeki olmaya gerek yok. Bu korkunun Selefiler, tekfirciler, mezhepçiler,
nefret dolu insanlar veya ruhsal hastalardan kaynaklanmadığı açık.
Bir İsrailli 'Şii' dediğinde, aslında 'direniş' demek
istiyor. Bu nedenle, Filistin'i işgal eden İsrail'e karşı silahlı mücadele
veren veya sözleriyle, sloganlarıyla ve tavırlarıyla Filistin'i destekleyen
Arapların ve özgürlükçü Müslümanların dini geçmişleri ne olursa olsun,
İsraillilerin gözünde 'Şii' olarak kabul ediliyorlar.
Bu durum, 'Siyonist rejim'in yaydığı ve Selefi ve tekfiri
takipçilerinin kabul ettiği büyük bir yalanı ortaya koyuyor. 'Hamas'ın
Şiiliği', 'Cihad'ın Şiiliği' ve hatta 'Gazze'nin Şiiliği' gibi yalanlar, sanki
ilahi bir vahiymiş gibi sunuluyor.
Bu yalanın birçok insanı kandırdığını gördük, öyle ki
bazıları Hamas sözcüsü Ebu Ubeyde'ye Şii'lerle ittifakı nedeniyle saldırdı,
üstelik İsrail'in Gazze'ye saldırısının zirve yaptığı bir dönemde. Siyonistler
bu saldırıyı Şii tehdidiyle mücadele çerçevesinde değerlendirdiler.
Ne biz ne de başka hiç kimse, Şii Müslümanların dünya
genelinde, özellikle de bölgemizde, İmam Hüseyin'in (a.s) yolunu bir yaşam
tarzı olarak benimsediklerini inkar edemez. Bu yol, Kerbela şehitlerinin
efendisi ve lideri Hz. Ebu Abdullah Hüseyin'in (a.s) şu sözlerine dayanır:
"Zillet bizden uzaktır."
Bugün anılan Aşura günü sadece Ehl-i Beyt takipçilerine özgü
değildir, aynı zamanda tüm insanlığın, özellikle de Müslümanların mirasıdır.
Hz. Hüseyin (a.s), Kerbela'nın kahramanıdır, İslam Peygamberinin (s.a.a)
torunudur. Milyonlarca Müslümanın, zulme ve baskıya boyun eğmemeyi, canını,
evladını, ailesini ve değerli şeylerini ilkeler ve inançları için feda etmeyi
temel alan Kerbela İnkılabı'nın ilkelerine bağlı olmasına şaşırmamak gerekir.
Gazze halkı ve bugünkü direniş bunu en iyi şekilde yansıtıyor ve bugün Gazze,
ne kadar da Kerbela'ya benziyor.
Gazze Şeridi'ndeki Hamas hareketinin lideri olan kahraman
Filistinli savaşçı Yahya Sinvar'ın arabuluculara ve hareketin dış politikada
yer alan üyelerine, Gazze'ye yapılan saldırıları durdurmak için müzakereler
yürütürken verdiği mesaj şudur: "Ya ilerleyeceğiz ya da yeni bir Kerbela
yaşanacak."
Siyonist rejimin Aşura'dan duyduğu yoğun korku, kendilerinin
veya beyinleri yıkanmış ve boş kafalı Selefiler ve tekfirci grupların söylediği
gibi "Şiilik", "Onun yayılması" veya "Şii hilali"
ile ilgili değildir. Korkularının sebebi, Aşura'nın Müslümanlara verdiği
güçtür. Kerbela okulunun mezunları ve ilkelerinden etkilenen kişiler, şehadet
okulunun öğrencileri haline gelirler, tıpkı İmam Hüseyin'in (a.s) oğlu Ali
Ekber'in Aşura günü babasına söylediği gibi: "Baba! Biz haklı değil
miyiz?" Hüseyin (a.s) "Evet" dedi. Ali Ekber "Öyleyse başka
bir şeyin önemi yok, ölümden korkmuyoruz." dedi.
Lübnan, Yemen, Irak ve Suriye'deki direnişin itici gücü,
Filistin ve Gazze direnişini harekete geçiren güçle aynıdır. Çünkü her görüş ve
inançtan özgür Müslüman zulme karşıdır ve topraklarının savunucusudur, onun
için canını verir. Kerbela'dan daha iyi hiçbir mektep, insanlara nasıl mazlum
olup kazanılacağını, nasıl kanlarıyla kılıçları yeneceklerini öğretemez.
Kerbela İnkılabı'nın ölümsüzlüğünün sırrı budur.
Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrallah, dün
Kerbela şehitlerini anma töreninde yaptığı konuşmada bölgedeki olaylar ve
özellikle Gazze hakkında şunları söyledi: "Bugün Kerbela olayını,
Kerbela'da bulunurken anıyoruz. Şehitlerden bahsediyoruz ve Kerbela olayının
kalbinde bulunurken kendimiz şehit veriyoruz. İsrail ile bölgeye yönelik
saldırıları ve Filistin halkının mağduriyeti arasında" tartışmaya gerek
yoktur. Çünkü Filistin adına uluslararası hukuk, insanlık, ahlak ve dinlere
dayalı açık ve net bir hak ile "İsrail" adlı bir batıl vardır. Her
kim Gazze'de yaşanan olayları ve Filistin ile yardım konvoylarına yapılan
haksızlıkları görmüyorsa, aklı, kalbi ve ruhu ölmüştür."
Hak ve batıl mücadelesi Kerbela'da sona ermemiş, bugün
Kerbela'nın atmosferini yaşayan Gazze'ye uzanmıştır. Olaylar ve hatta
ayrıntıları, yardımcının olmaması, kardeşlerin terk etmesi, suçların mahiyeti,
açlık ve susuzluk, yağma, talan ve yakma gibi unsurlarla benzerlik
göstermektedir. Ancak Kerbela kılıca karşı zafer kazandı ve ölümsüzleşti. Gazze
de zafer kazanacak ve adı ölümsüzlük kayıtlarına geçecektir.