Trump Ve Bin Selman'ın Sessiz Anlaşması İran Olmadan Devam Edemez

GİRİŞ: 15.05.2025 12:11      GÜNCELLEME: 15.05.2025 12:11
Rasthaber -  Donald Trump, Riyad'ın işbirliğiyle petrol fiyatlarını kendi lehine düşürebilmiş olsa da ABD Stratejik ve Uluslararası Araştırmalar Merkezi, bu başarısının devam etmesi için Fars Körfezi'nde İran ile herhangi bir askeri gerginlikten kaçınılması gerektiğini belirtiyor.

Suudi Arabistan ve OPEC+ koalisyonundaki müttefikleri, beklenmedik bir hamleyle nisan ayı başında petrol arzını beklenenden çok daha fazla artırma kararı aldı. Bu karar o kadar şaşırtıcıydı ki, küresel petrol piyasalarını şok etti. Zira bu grup bir yıldan fazla süredir arzı azaltarak fiyatları istenilen seviyede tutmaya çalışıyor, hatta üretimi kademeli olarak iki katına çıkarma planını bile ertelemişti.

Ancak aniden ve ABD ve Çin arasındaki ticaret savaşının neden olduğu finansal piyasalardaki dalgalanmalarla aynı anda, bu grup, Mayıs ayından itibaren günlük petrol arzını 411 bin varil artıracağını açıkladı. Bu rakam, daha önce vaat edilenin 3 katı büyüklüğünde bir rakamdır. Bu eğilim sonraki haftalarda da devam etti ve Haziran ayında daha hızlı bir arz artışı planına sadık kalındı.

OPEC+ Politikasındaki Ani Değişikliğin Sebebi Neydi?

Bazı analistler bu kararı kotayı ihlal eden ülkelere (Irak ve Kazakistan gibi) yönelik bir ceza olarak nitelese de, daha basit, ancak daha politik ve gerçekçi bir açıklama var gibi görünüyor: O da Suudi Arabistan için mümkün olan en düşük maliyetle Trump’ı, memnun etmek.

Trump, Beyaz Saray’daki ilk günlerinden itibaren petrol fiyatlarını 60 doların altına düşürmek istediğini defalarca dile getirmiş ve Riyad ile yerli üreticilere arzı artırma çağrısında bulunmuştu ancak bunu en iyi başarabilecek taraf Suudi Arabistan’dı.

Günlük 13 milyon varilin üzerinde rekor üretim yapan Amerikan şirketleri daha fazlasını üretemedi, çünkü ABD’deki kuyularda varil petrolün yaklaşık 65 dolar civarındaki yüksek maliyeti nedeniyle bu artış yatırımcı memnuniyetsizliğine yol açtı. Yatırımcılar enerji hâkimiyeti ile ilgilenmiyor, enerji verimliliği istiyorlar.

Ancak karşı tarafta Suudi Arabistan’ın bunu yapacak hem gerekli motivasyonu hem de gücü var. Riyad’ın günlük yaklaşık 3 milyon varillik fazla üretim kapasitesinin yanı sıra arzı artırması hem Trump’ın dikkatini çekecek hem de Amerika’nın kaya gazı üreticilerinin kaybettiği küresel Pazar payını geri kazanacaktır.

İran Petrol Piyasası Dalgalanmalarını Belirliyor

ABD Stratejik ve Uluslararası Araştırmalar Merkezi'nin raporuna göre Trump, bu gizli anlaşmayla petrol fiyatlarını kendi lehine düşürebilmiş olsa da, bu başarısını pekiştirmek için hayati bir şarta ihtiyacı var, o da Fars Körfezi'nde herhangi bir askeri gerginliğin yaşanmaması.

Trump'ın Tahran'la müzakereye girme ve gerginliği azaltma isteği, durumun kırılganlığının farkında olduğunu gösteriyor. Ancak İsrail gibi diğer bölgesel aktörlerin farklı bir gündemi olabilir. Özellikle İran'ın petrol altyapısına yönelik olası bir saldırı, enerji piyasasında küresel bir krizin başlangıç ​​noktası olabilir.

Senatör Lindsey Graham, geçen hafta sosyal medyada yayınladığı uyarı mesajında ​​İran'ı tehdit etmiş ve İsrail'e İran'a saldırmanın zamanı geldi" tavsiyesinde bulunmuştu. Ancak gerçek şu ki, asıl tehlike saldırının kendisinde değil, İran'ın vereceği olası tepkide gizlidir.

Suudi Savunma Bakanı'nın Tahran Ziyaretinin Nedeni

Bu Amerikan düşünce kuruluşu şöyle yazıyor: ‘İran'ın 1,5 milyon varil petrol ihracatının OPEC tarafından karşılanması mümkün olsa da, İran'ın günlük 20 milyon varilden fazla petrolün geçtiği stratejik Hürmüz Boğazı'nı kapatması halinde bunun başka bir alternatifi yok.

Ayrıca Suudi Arabistan ve bölgedeki diğer ülkelerin petrol tesisleri de İran'ın tehdit menzilindedir.

Belki de bu endişeler, Suudi Arabistan'ın eski Savunma Bakanı Prens Halid bin Sultan'ın son dönemde Tahran'a yaptığı ziyaretin sebebiydi. Muhtemelen bu ziyaret, Suudi Arabistan'ın İran'a karşı herhangi bir askeri çatışmadan uzak durması için Tahran'a garanti verme amacıyla yapılmış bir ziyaretti.

Sonuç olarak Trump, sadece petrol fiyatlarının düşmesine değil, aynı zamanda Amerikan üreticilerinin üzerindeki baskının da azalmasına yol açan bir hamle olarak Suudi Arabistan ile enerji sahasında düşük maliyetli ama önemli bir zafer elde etmiş olsa da, bu başarının sürdürülmesi için İsrail gibi aktörlerin ihtiraslarının dizginlenmesi ve İran ile diplomasi yoluna devam edilmesi gerekiyor.

Petrol piyasasındaki sakinlik sadece varil ve sondaj kulelerine değil, aynı zamanda bölgenin jeopolitik yönetimindeki inceliğe de bağlı ve burada oyunu petrolden çok siyaset belirliyor.

Fatıma Sadıki/Farnews

YORUMLAR

REKLAM

İLGİLİ BAŞLIKLAR

REKLAM