Namazın Eğitsel Etkisi: Allah’ı Yüceltmek ve O’nun Dışındaki Şeyleri Küçük Görmek

GİRİŞ: 14.11.2023 10:57      GÜNCELLEME: 14.11.2023 10:57

Rasthaber -  ‘Allah-u Ekber’ kelimesini ele alalım. Peşi sıra gelen olaylar karşısında hangi insan korkuya kapılmaz? İnsan tabiatı itibariyle korkar. Bir dağın veya bir tepenin karşısında durup da onlara bakan kimse dehşete kapılır. Bir deryanın sahilinde durup kocaman dalgalara bakacak olan da korkuyu benliğinde hisseder. Otorite ve makam sahiplerinden birisini gören kimse ıstırap duyar ve korkuya kapılır. Bütün bu ıstıraplar nedendir? Çünkü insan onların tesiri altına girer. Bu durum insanların genelinde rastlanan bir husustur. Ancak Allah-u Ekber kelimesinin anlamını kalbinde hisseden kimse müstesnadır. O, hiçbir beşerin zorbalığından veya evrendeki kevnî olayların dehşetinden korkmaz. Çünkü Allah-u Ekber sözcüğü Allah Teâlâ’nın her şeyden daha büyük olduğu anlamına gelmektedir. Dahası, Mukaddes Zât-ı İlahîye’nin bütün niteliklerden daha büyük olduğu anlamını ifade etmektedir.

Allah-u Ekber kelimesiyle şu kastedilmektedir: Ben Allah Teâlâ’ya ta’zim gösteriyorum. O’nu ululadığımdan bütün varlık önümde küçülüyor ve değersiz gibi görünüyor. Allah-u Ekber kelimesi insan şahsiyetini geliştirmekte ve benliğinde bir azamet oluşturmaktadır.

Emîrülmü’minîn Ali (a.s.) “Gözlerinde Yaratıcı büyük ve bundan dolayı da onun dışındakiler gözlerinde küçüktür.” buyurmaktadır. Burada açıklığa kavuşturulması gereken bir mesele var: Küçüklük ve büyüklük göreceli iki durumdur.

Sizden bir tanesi büyük bir salona girsin. Sonra da öncekinin üçte biri oranında ikinci bir salona girsin. Bu sonuncusunun ilkinden küçük olduğunu anlar. İnsan, biri diğerinden büyük olan iki şeye baktığında küçüğünün hangisi olduğunu anlar.

Yaratıcı’yı ululayanlar bu azameti hisseder, diğer bütün şeyleri ise küçük olarak görürler. Onlara hiçbir zaman bir yücelik vermezler. Vahdet-i vücudun anlamlarından birisi de şudur ki, ârifin önünde Yaratıcı’nın azameti tecelli edince O’nun dışındaki bütün varlıkları olumsuzlar, onları yokluk olarak görür.

Mü’minler ruhlarının ve gönüllerinin derinliklerinden Allah-u Ekber diyerek tekbir getirdiklerinde Yaratıcı’nın azameti karşılarında tecelli eder. O’nun azametini kalbinde somutlaştıran insanın başka birisini yüce olarak görmesi olanaksızdır.

Dolayısıyla diğer bir şeye yakınlık hissetmez veya yaranmaya çalışmaz ya da ondan korkmaz ve ona huşu duymaz. Çünkü Allah Teâlâ’ya kulluk, insana hürriyet kazandırır. Kendisine Allah Teâlâ’nın azameti tecelli eden kimse Allah’a kul olur. Allah’a kulluk ise O’nun dışındaki bütün şeylerden kopmayı, özgür olmayı gerektirir.

Allah’a kulluk, devamında diğer varlıklardan özgürleşmeyi getirir. Çünkü O’nun azametini idrak etmek O’nun dışındaki bütün varlıkları küçük görmeyi gerektirir. Allah’ın dışındaki şeylerin hakir olduğunu gören kimsenin başka bir şeye ibadet etmesi olanaksızdır. Allah’ın kulu olan kimse, hakir bir şeye ibadet etmeyi en belirgin ve bariz hatalardan olarak görür.

------------------------------------------

Namazın Eğitsel Etkisi: Temizlik

YORUMLAR

REKLAM