Pakayin: Türkiye, Suriye’de Hesap Hatası Yaptı

GİRİŞ: 04.08.2025 08:22      GÜNCELLEME: 04.08.2025 08:22
Rasthaber -  İran’ın Azerbaycan’daki eski büyükelçisi Muhsin Pakayin, Fars haber ajansına Suriye krizinin kökenleri, Siyonist rejim ve Amerika’nın bölgedeki istikrarsızlaştırıcı rolü, gibi konuları değerlendirdi.

Röportajın tam metnini aşağıda okuyabilirsiniz:

Fars: Suriye ve İsrail’de şu an yaşanan olayların temel nedenleri nedir? Orada tam olarak ne oluyor?

Pakayin: Bismillahirrahmanirrahim.

Gerçek şu ki, Suriye meselesi çok önemli bir konudur ve Batı Asya’daki diğer gelişmelerden ayrı değerlendirilemez. Bu gelişmeler doğrudan siyonist rejimin kötülükleri, Gazze’deki soykırım, Yemen’in gösterdiği direniş ve bu süreçte kararlılıkla direnen Hizbullah ile ilgilidir.

Bugün açıkça görülüyor ki, Beşşar Esad Suriye’den ayrıldıktan sonra, geçmişi oldukça kötü olan, terör gruplarını desteklediği bilinen ve ne yazık ki Türkiye’nin de desteğini almış olan Culani Suriye’de iktidara geldi. Bu durum Suriye’deki istikrarsızlığı daha da artırdı.

Bana göre Türkiye burada bir hesap hatası yaptı ve Amerika ile siyonist rejimin gelecekteki planlarını doğru analiz edemedi. Bu istikrarsızlık, siyonist rejim için bir fırsat yarattı. Çünkü siyonist rejim güvenlik sınırlarını genişletmeye çalışıyor ve Suriye’nin daha fazla kısmını işgal etmeye yöneldi.

Bu rejim daha önce Golan Tepeleri’ni işgal etmişti ki, bu tepe üzerinden direniş cephesinden veya Suriye’den bir saldırı gerçekleşmesin. Şimdi ise sınırlarını mevcut sahte sınırlarının ötesine taşıyarak Suriye topraklarına giriyor.

Görünüşe göre siyonist rejim, istikrarlı bir Suriye yerine istikrarsız bir Suriye’yi tercih ediyor. Çünkü istikrarsızlık koşullarında bu rejime yönelik tehditlerin daha az olduğunu düşünüyor.

Amerika’nın stratejisi de tam olarak budur; yani farklı Amerikan hükümetleri, her zaman siyonist rejimin güvenliğini sağlamak için çalışmış ve bu onların Batı Asya’daki stratejik önceliklerinden biri olmuştur.

İleride işgal karşıtı bazı gruplar oluşabilir ve bu gruplar siyonist rejime karşı operasyonlar gerçekleştirebilir; bu da rejimin güvenliğini ciddi şekilde tehlikeye atar.

İran İslam Cumhuriyeti, Suriye’deki gelişmeleri yakından takip ediyor. Türkiye gibi diğer bölgesel aktörlerle müzakere halinde ve diplomatik olarak Birleşmiş Milletler ve İslam İşbirliği Teşkilatı üzerinden Suriye’nin toprak bütünlüğünü desteklemeye çalışıyor.

Fars: Suriye bağlamında, İsrail-Suriye sınırındaki Dürzîlerin ve sınırdaki diğer toplulukların rolüne de değinmek istiyorum. Onların mevcut durumdaki etkisi nedir?

Pakayin: Evet, Dürzîler Müslüman bir kabiledir ve farklı bölgelerde varlık göstermektedirler. Aralarında da bazı görüş ayrılıkları var. Bazıları siyonist rejimi destekliyor ve kabileler arası çatışmalarda bu rejimin desteğini arıyor.

Ancak bir kısmı –ki bunlar şerefli Dürzîlerdir– tamamen karşı duruyor ve ülkelerinin toprak bütünlüğünü savunuyorlar. Bu ikinci grup işgale karşıdır.

Genel olarak kabile savaşları bugün Suriye’de istikrarsızlık faktörlerinden biridir ve siyonist rejim bu çatışmaları kışkırtmada birinci dereceden rol sahibidir.

Fars: Son zamanlarda İran ile Avrupa ülkeleri arasında bazı müzakerelerin olacağı konuşuluyor. Bu müzakereler hangi çerçevede gerçekleşecek ve İran’ın yaklaşımı nedir?

Pakayin: Bakın, biz her zaman Avrupa ülkeleriyle müzakereleri memnuniyetle karşıladık ve İran ile Avrupa arasındaki meselelerin diplomasi yoluyla çözümünün tehdit ve korkutmaya kıyasla çok daha iyi olduğuna inanıyoruz.

Avrupalılar da artık çok iyi biliyorlar ki İran, baskı, tehdit ve zorlamalarla hiçbir taviz vermez ve hiçbir kısıtlamayı kabul etmez.

Avrupalıların iddiası, İran’ın nükleer bombaya ulaşmaması gerektiğidir. Eğer gerçekten bu konuda bir endişeleri varsa, bu konuda oturup konuşabiliriz. Onları ikna edebilir ve böyle bir şeyin olmayacağına dair güvence verebiliriz.

Gerçek şu ki, hem Ayetullah Hamanei’nin nükleer silah üretimini yasaklayan fetvası hem de İslamî inançlarımız ve savunma doktrinimiz gereği, biz hiçbir zaman nükleer silah üretme peşinde olmadık ve olmayacağız.

Dolayısıyla Avrupalılar da tehditlerden vazgeçmeli ve psikolojik operasyonlar ve abartmalarla –örneğin tetik mekanizması tehdidi gibi– bize baskı uygulamaya çalışmamalıdır.

Tabii ki müzakereler için net bir tarih henüz belirlenmiş değil. Ancak umuyoruz ki Avrupalılar kendi çıkarlarını Amerika’nınkinden ayırsınlar ve bağımsız olarak müzakerelere katılsınlar. Bence bu durumda İran’ın barışçıl nükleer programı hakkında Avrupa ile daha kolay bir uzlaşma sağlanabilir.

Fars: Bu bağlamda, ABD ile doğrudan bir müzakere gündemde mi? Böyle bir zemin var mı?

Pakayin: Bana göre şu anda ABD ile doğrudan müzakere için uygun bir zemin yok. Her ne kadar biz her zaman müzakere ilkesini desteklesek ve aktif bir diplomasi izlesek de, şu an bu tarz bir görüşme için uygun bir ortam oluşmuş değil.

Bir dönem Amerikalılar müzakere talebinde bulundu ve biz de Trump’ın Ayetullah Hamanei’ye gönderdiği mektuptan sonra, Ummanlıların arabuluculuğuyla, Umman’da dolaylı müzakereleri kabul ettik.

Trump ikinci dönem iktidara gelmeden önce sürekli olarak İran’ın sorununu 24 saatte çözebileceğini söylüyordu ve müzakere sözü veriyordu. Bazıları da iyimser davranarak Trump’ın iktidara gelmesiyle yaptırımların kalkacağını ve belki de diplomatik ilişkilerin yeniden kurulacağını düşünüyordu.

Ancak iktidara geldikten sonra farklı bir yaklaşım sergiledi. Başlangıçta sadece İran’ın nükleer bomba peşinde olmamasının kendisi için önemli olduğunu söyledi, fakat kısa bir süre sonra İran’ın nükleer programının tamamen sıfırlanması gerektiğini yeniden gündeme getirdi.

Kendisi ve danışmanları birçok çelişkili açıklama yaptılar. Hatta dolaylı müzakereler başladıktan sonra, üçüncü turdan itibaren Trump’ın gerçek niyetleri ortaya çıktı. Başlangıçta konuyu sınırlı tutmak isteyen Bay Witkoff daha sonra Amerika’nın İran’ın tüm nükleer faaliyetlerini durdurmasını ve sıfırlamasını istediğini duyurdu.

Bu da iyimser olanların bile Amerikalıların yalan söylediğini ve niyetlerinin sadece nükleer müzakereyle sınırlı olmadığını anlamasına neden oldu.

 

YORUMLAR

REKLAM

İLGİLİ BAŞLIKLAR

REKLAM