İran İslam İnkılabı Rehberi İmam Hamanei’nin Uluslararası
İlişkiler Başdanışmanı Ali Ekber Velayeti, el-Meyadin haber kanalına verdiği
röportajda, İran'ın BRICS grubuna katılmasının boyutlarını değerlendirdi ve
İran'ı izole etme politikasının kesinlikle başarısız olduğunu ve başka bir
ülkeyi izole etmeye çalışanların, başta kendi etraflarına set ördüğünü
vurguladı.
Ali Ekber Velayeti şu ifadelerde bulundu: ‘Bölge ülkeleri
dış politikada farklı politikalar benimsemeleri nedeniyle Amerika'ya daha az
güveniyorlar. Öte yandan doğuya bakma ve bölge ülkeleriyle daha fazla ittifak
ve işbirliği kurma politikasını da dış politikasının başına koymuşlardır.’
Bu röportajın tam metni şöyle:
El-Meyadin: BRICS üyeliği İran'ı izole etme projesini
nasıl sonlandırabilir veya bunu nasıl zayıflatabilir?
Velayeti: Elbette bu soru doğru değildir. İran İslam
Cumhuriyeti hiçbir zaman izole olmamış, farklı ülkelerle olan iletişim ve
etkileşimlerini çeşitli çerçevelerde takip etmiştir. Özellikle İnkılabın yüce
liderinin vurguladığı ve hükümetin ciddi bir şekilde takip ettiği doğuya ve
komşulara bakma politikasının benimsenmesiyle bu alanda ciddi bölgesel ve
uluslararası gelişmelere şahit olduk.
Bugün ABD ve müttefiklerinin İran İslam Cumhuriyeti'ni izole
etmeye yönelik politikalarının başarısızlığa uğradığına, bu başarısız
politikaların İran'ın Şangay Örgütü'ne resmi üyeliği ve şimdi de BRICS’e resmi
üyeliğiyle daha da belirginleştiğine şahit oluyoruz. Bölge ülkeleri dış
politikada farklı politikalar benimsemeleri nedeniyle Amerika'ya daha az
güveniyorlar. Öte yandan doğuya bakma ve bölge ülkeleriyle daha fazla ittifak
ve işbirliği kurma politikasını da dış politikasının başına koymuşlardır.
Dolayısıyla İran'ı izole etme politikası kesinlikle
başarısız olmuş ve başka bir ülkeyi tecrit etmeye çalışanlar ilk etapta kendi
etraflarına set örmüşlerdir. İran İslam Cumhuriyeti inkılabın başlangıcından
günümüze kadar ekonomik ve siyasi kuşatma altındadır ama hiç kimse İran'ın
Amerika ve destekçilerinin kararı nedeniyle izole olduğunu ve kendisi dışında
dünyayla ekonomik veya ekonomik olmayan hiçbir ilişkisinin olmadığını iddia
edemez!?
Amerikalılar ve müttefikleri başından beri İran için tecrit
kelimesini kullanmaya çalıştılar ama başaramadılar. Elbette İran'ın kazandığı
bu itibarla bugün dünyayla resmi ilişkisini geliştirdiğini de vurgulamalıyım.
BRICS'in önemine gelince, bu grubun dünya nüfusunun yarısını
barındırması nedeniyle yüksek bir ekonomik kapasiteye ve potansiyele sahip
olduğunu belirtmek gerekir. Bu açıdan bakıldığında İran'ın yeni kapasite
oluşturmada, üye ülkelerle ilişkilerin geliştirilmesinde, ekonomik ve siyasi
etkileşimlerin genişletilmesinde önemli bir rol oynayabileceği ve Amerikalıların
ve Batılıların İran hakkında tebliğ ve iddia ettiği izolasyonun düşmanlar için
hiçbir sonuç vermediği görüldü.
El-Meyadin: BRICS'e İran ile Suudi Arabistan, Birleşik
Arap Emirlikleri ve Mısır gibi bazı ülkelerin eş zamanlı üyeliğinin etkisi
nedir? Bu olayın Batı Asya ülkelerinin bölgesel ilişkilerine olumlu bir
yansıması olabilir mi?
Velayeti: BRICS'te Rusya, Çin ve Hindistan gibi
ekonomik güçlerin varlığı, İran İslam Cumhuriyeti'nin bu gruba katılımı ve
üyeliğinin İran'ın siyasi ve ekonomik konumunu iyileştirdiği gerçeğini
doğrulamaktadır. Daha önce de belirtildiği gibi üyeliğin etkilerinden biri de
yaptırımların etkisiz hale getirilmesi olabilir. İran'ın BRICS'e üyeliği İslam
Cumhuriyeti'nin dünyayla yapıcı ilişkiler kurma kararlılığını gösterirken,
Amerika ve küresel müstekbirlerin her zaman peşinde olduğu tecrit planının
başarısız olduğunu gösteriyor. Bugün İran İslam Cumhuriyeti geçmişe göre çok
daha güçlüdür ve her alanda aktif diplomasi ile bölgede ve dünyada son derece
yapıcı ve olumlu bir rol oynamaktadır.
Önemli olan şu ki, dünyada yeni güç kutuplarının oluşması ve
büyük bölgesel güçlerin bir arada bulunması, doların merkeziliğinin
zayıflamasında ve sona ermesinde etkili olabilir. Bu da ülkelerin azim ve
iradesinde eskiye nazaran daha çok gördüğümüz bir konudur.
Bu olay, söz konusu ülkeler ile İran İslam Cumhuriyeti
arasında daha ciddi bir işbirliği ve dayanışmanın olduğunu göstermektedir ve
bölgede gelişen ikili ilişkileri de güçlendireceği açıktır.
El- Meyadin: Amerika'nın bu gelişmeler karşısındaki
tutumunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Sizin bakış açınıza göre Amerika, İran'ın
dünyanın yükselen güçleriyle ilişkilerinin gelişimini yavaşlatmak için ne gibi eylemlerde
bulundu ve İran'ın bu eylemlere tepkisi nedir?
Velayeti: Amerikalılar bu yeni olgudan ve İran'ın
bölge ülkeleriyle olan ilişkileri ve dış politikasından kesinlikle memnun
değiller ve düşmanlıklarını sürdürecekler. Bu eylem ve İran'ın BRICS'e üyeliği,
ABD'nin İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra doları altınla değiştirerek dünyaya
dayattığı oyunu, ekonomik gözlemcilerin gözünde zayıflatacak ve etkisiz hale
getirecektir.
BRICS, küresel düzeyde etkin ekonomik gücü artırmak ve
bütünleştirmek için iç kurumlarını geliştiriyor. Bu kurumların öncelikli hedefi
üyelerinin kalkınma planlarının ilerlemesini desteklemek ve bölgesel ve
uluslararası konumlarını güçlendirmektir. Batılı kurumlardan bağımsız finans
kuruluşlarının kurulması, BRICS'in yakınlaşmayı teşvik etmedeki en önemli
başarısı ve küresel ekonominin yeni yapısında en önemli avantajı olarak
değerlendirilebilir.
BRICS grubuna katılmanın özellikle İran açısından
avantajlarından biri de Yeni Kalkınma Bankası adı altında BRICS Bankası'nın kapasitesinden
yararlanmaktır. Çok uluslu kalkınma bankası olarak anılan bu bankanın üye
ülkelere yönelik ödeme bildirim sistemi bulunmaktadır ve küresel bankalar arası
iletişimin finansal sistemi SWIFT'in yerini alacaktır.
BRICS'in bir diğer hedefi ise dünya ticaretinde işlem gören
para birimi olan dolardan ayrılarak üye ülkelerin para birimine dayalı
uluslararası bir döviz rezerv fonu oluşturmaktır. İran İslam Cumhuriyeti'nin
küresel olarak gelişen ekonomik grup olan BRICS'e daimi üyeliği, dış ticaretin
gelişmesi ve küresel ekonomideki büyük oyuncularla bağlantı kurulması için
önemli bir fırsat sağlamaktadır ve bu fırsatların iyi kullanılması
gerekmektedir.
BRICS gündeminin en önemli hedeflerinden biri, üyeler
arasındaki uluslararası borsaların dolarizasyonu meselesidir. Artık, dünyanın
büyük ülkeleri arasında 1944 yılında imzalanan ve doların dünya rezerv para
birimi olarak kabul edildiği önemli anlaşmalardan biri olan Bretton Woods para
sisteminin üzerinden neredeyse 80 yıl geçti. Bu anlaşmayla dünyada geçerli
uluslararası para birimi olarak altın yerine doların kullanıldığı yeni bir para
sistemi oluşturuldu.
O tarihten bu yana Amerika dünya ekonomisindeki yerini
sağlamlaştırdı ancak zaman geçtikçe ve dünyanın tek kutuplu sistemden çok
kutuplu sisteme geçmesiyle birlikte doların gücü de azaldı ve bugüne kadar
bölgenin güçlü ülkeleri Şangay ve BRICS gibi örgütler oluşturarak yeni bir
ekonomik sistem oluşturmaya çalışıyorlar ve bu çalışma başarıyla yürütülüyor.