Bu savaş, İslam İnkılabının zaferi ve bereketiyle başlayan
uyanış hareketini durdurma komplolarının devamıdır.
Bu savaş, birkaç asırdır geri bırakılmış ümmetin dirilişini,
ilerleyişini, birlik ve beraberliğini sağlamaya yönelik hareketi yenilgiye
uğratmak için başlatılan karalama, mezhep taassubunu körükleme sürecinin
devamıdır.
Bu savaş bir yandan İran içerisinde iç savaşlar çıkarırken
öte yandan Irak'a tahakküm eden Saddam rejiminin zamanın Doğu ve Batı
emperyalist güçlerinin desteği ile İran'a dayatılan sekiz yıllık savaşın bir
devamıdır.
Bu savaş İran'ı kuşatmak için komşuları Afganistan ve Irak’ın
2001 ve 2003 yıllarında ABD öncülüğünde NATO orduları tarafından işgalinin bir
devamıdır.
Bu savaş, ABD ve bölgedeki müttefiklerinin 2011 yılında
Suriye'de çıkardıkları iç Savaşın ve 2024 Aralık ayında Direniş Cephesini
arkadan hançerleme, Suriye'yi ABD kuklası terör çetelerine teslim savaşının bir
devamıdır.
Bu savaş, Aksa Tufanı operasyonu sonrasında Gazze'ye karşı
başlatılan katliam ve soykırımın bir devamıdır.
Bu savaş, Lübnan, Irak, Yemen ve Suriye'de Direniş Cephesi
bileşenlerine karşı sürdürülen ihanet, baskı ve kuşatmaların bir devamıdır.
Bu savaş Direniş Cephesinin merkezi konumundaki İran'ın
bilimsel, teknolojik, ekonomik ve askeri ilerlemelerini durdurmak, sekteye
uğratmak için Batı Sulta Sistemi tarafından başlatılmış bir savaştır.
İsrail denilen işgalci terör çeteleri rejimi uluslararası
sulta sisteminin Batı Asyadaki garnizonu ve ön karakoludur. Bu karakol
aracılığıyla bölgedeki yayılma ve
işgallerini sürdürürken karşılarındaki en büyük engel İran'ı teslim almak, en
azından işgalleri karşısında tarafsızlaştırmayı planlıyorlar.
İran'ın barışçıl sivil nükleer programı UAEK (Uluslararası
Atom Enerjisi Kurumu) denetiminde olmasına ve herhangi bir sapma tespit
edilmemesine rağmen bizzat bu kurumun (Mosad Ajanı) başkanı tarafından
uydurulan raporlarla İran'a saldırıya ortam hazırlanmıştır.
Batı Sulta Sistemi öteki uluslararası kurum ve kuruluşları
kendi hizmetine aldığı gibi UAEK'yı da ülkelerin nükleer programlarını
denetlemek ve desteklemek için değil belki uğursuz siyasal/askeri amaçları
doğrultusunda baskı aracı olarak kullanıyor.
ABD-İran arasında sürdürülen görüşmelerde taleplerini masada
dayatmayı başaramayan Batı Sulta Sistemi İran'a taleplerini askeri saldırıyla
kabul ettirmek için ön karakol İsrail'i kullanmaktadır.
Batı, kontrolündeki BM, NATO, medya imparatorluğu ve
bölgedeki kuklalarını İsrail'in yanında İran'a karşı harekete geçirmiş
bulunuyor. ABD görünürde savaşa girmemiş
olsa da İsrail'e başta istihbarat, uçaklarına havada yakıt ikmali ve hava
savunma desteği olmak üzere her türlü destekte bulunmaktadır.
İsrail rejimi gerçekte Batı temsilciliğinde öne çıkmış
bulunuyor ve Batı'nın desteği olmadan İran karşısında bir hafta bile dayanamaz.
Bu savaş yeni başlamış değil, 46 yıl önceden beri ilahi nuru
söndürmeye yönelik başlatılmış şeytani saldırıların yeni bir aşamasıdır ve
devam edecektir.
Bu savaş hak ve batıl cepheleri arasında cereyan etmekte
olup Allah'ın yardımıyla hakkın zaferiyle sonuçlanacaktır.
"Bizim uğrumuzda cihad edenler var ya, biz onları
mutlaka yollarımıza ileteceğiz." Ankebut/69
Hak-batıl mücadelesinde hakkın zaferine dair sünnetullah
şüphesiz tahakkuk edecektir. Ama bunun birkaç belirgin şartı vardır.
Bu şartlardan biri safların belirgin bir biçimde birbirinden
ayrılmasıdır. Hak cephesinde görünüp batıl cephesiyle gizli açık ilişkilerini
sürdürenler veya hak cephesine yönelik saldırılar karşısında kayıtsız/tarafsız
kalanların gerçek mahiyet ve yüzünün ortaya çıkması gerekir. Sözle kınamak,
mahkum etmek vb diplomatik edebiyatla halklar bir süre daha aldatılabilir ama
Âlemlerin Rabbi Allah asla.
"Biz, onlardan öncekileri de imtihan ettik. Allah,
doğru söyleyenleri ortaya çıkaracak ve yalancıları da ortaya
çıkaracaktır." Ankebut/3
Sünnetullahın tahakkuk etmesinin bir şart da müminlerin
imtihanı başarıyla vermesidir.
"İnsanlar, İnandık demekle imtihan edilmeden
bırakılacaklarını mı zannederler" Ankebut/2
"Siz onları öldürmediniz, gerçekte Allah onları öldürdü
ve attığın zaman da (oku) sen atmadın, gerçekte Allah attı. Kendi tarafından
müminleri güzel bir imtihan ile denemek için (bunu yaptı). Şüphesiz, Allah
işitendir ve bilendir" Enfal/17
Sabır, direniş ve dayanışma sünnetullahın tahakkukunun ayrı
bir şartıdır.
"Ey iman edenler! Sabredin! Birbirinize direnişi
tavsiye edin, dayanışma içinde olun (cihat için hazırlıklı olun) ve Allah'tan
korkun, olur ki kurtuluşa erersiniz." Âl-i İmran/200.
Allah'ın vaadettiği zafere ulaşmak, Allah'ın yardımına
mazhar olmak isteyenler bu vaadin şartlarını da yerine getirmeleri gerekir.
"Allah'ın öteden beri uygulanan kanunu böyledir.
Allah'ın kanununda asla bir değişiklik bulamazsın" Munafikun/8
Yukarıda bazılarına kısaca işaret ettiğimiz şartları yerine
getiren müminlere zafer müjdesi verilmektedir.
"O halde gevşemeyin ve üzülmeyin, eğer gerçekten
müminseniz, her zaman en üstün sizsiniz" Âl-i İmran/139
Yukarıdaki satırlardan çıkaracağımız sonuç şu ki, bu savaş
bütün bir küfür cephesiyle bütün bir
müminler cephesi arasında devam edegelen bir savaşıdır.
Öyleyse her bir mümin bulunduğu şartları, sahip olduğu
imkanları da nazara alarak vazifesinin ne olduğunu yeniden gözden geçirmelidir.
Unutmayalım günümüz dünyasında cihad sadece savaş cephesinde bulunmakla sınırlı
değildir. Hastalar ve özürlüler dışında kimse bu mücadeleden istisna
tutulmamıştır; biri canıyla, biri malıyla, bir diğeri kalemiyle, beyanıyla
ve... sahnede yerini almalıdır.
Ziya Türkyılmaz