Özellikle son yıllarda yoğunlaşarak devam eden çalışmaların
birçoğu; Aleviliği Hz. Ali taraftarlığından ve İslam Peygamberi Hz. Muhammed
ailesinden koparmak, İslam öncesine dayandırmak, felsefi bir görüş veya bir
yaşam biçimidir diyerek; gerçeği, hakikati uyduruk masallarına boğdurmak
amaçlanmaktadır. Aleviliği kendi gerçeğinden, konumundan ve çizgisinden
koparmak demek, Alevileri istedikleri şekilde yönlendirmek olacaktır ki;
Alevilerin büyük çoğunluğunun bu tehlikenin farkında olduklarını sanıyorum.
Bütün bu olumsuz ve
Aleviliği yozlaştıran çalışmalara karşın, Alevilik; Arapça ’da, Ali’ye mensup,
Ali’ye ait anlamlarına gelir. Hz. Ali’yi sevmek, saymak ve her konuda ona bağlı
olmak anlamındadır. Hz. Ali’yi seven, sayan ve ona bağlı olan kimseye “Alevi”
denir. Bu sevgi ve saygı, “Ehl-i Beyt”
sevgi ve saygısı ile bir arada bulunmaktadır. Ev halkı anlamına gelen “Ehl-i
Beyt”ten kastedilen, Hz. Muhammed’in ailesi ve soyudur. Bu aile Hz. Muhammed, Hz. Ali, Hz. Fatma, Hz.
Hasan ve Hz. Hüseyin’den oluşmaktadır.
Alevilik, Kur’an’dan sonra Hz. Peygamber ve Ehl-i Beyti’n
içtihatlarına öncelik veren, bütün insanlığı kucaklayan ve insanlar arasında
ırk, renk, soy-sop ayrımı gözetmeyen bir İslami yorumdur.
Alevilik; Allah’a kul, Hz. Muhammed Mustafa’ya ümmet, İmam
Ali’ye talip olan, Ehl-i Beyt’i seven ve İmam Hüseyin’in yolundan giden
topluluğun kabul edip benimsediği inanç biçimidir. Bu tanıma bağlı olan ve bunu
uygulayan kişilere de alevi denir.
Alevi, bu inancın esaslarını, ilkelerini kabul eden ve
uygulayan, Allah’ın birliğine, Hz. Muhammed’in peygamberliğine ve Ehli Beyti’ne
inanıp, iman ediyorum, Tevella, Teberra ilkesine bağlıyım ve Ehlibeytin
dostlarına dost, düşmanlarına düşmanım diyebilmektir.
Alevilik zorlamacı ve dayatmacı anlayış ve araştırmalara
konu edildiği gibi “İslam dışıdır- farklı bir dindir-yaşam biçimidir”
safsatalarına karşın; Hak-Muhammed-Ali üçgeninde ilahi bir yoldur.
Hüseyin Kaya