Lânet olsun sizin insanlığınıza! Bakınız, bu melun şahıs
kullandığı bu ifadeleri ABD Başkanı Donald Trump ve mensubu bulunduğu ABD
parlamentosu adına, daha doğrusu ABD halkını temsilen (resmi olarak) dile
getiriyor...
İran İslâm Cumhuriyeti ve Yemen hariç olmak üzere başta
Türkiye olarak Müslüman ülkelerin hemen hemen hepsi böylesine melun, böylesine
İslâm düşmanı bir ABD ile müttefikler ve diplomatik ilişki içerisindeler. Sayın
okuyucumuz, "Ne diplomatik ilişkisi, göbekten bağlılar" der
gibisiniz! Maatteessüf ki öyle. Daha ne diyelim?
Aslında pratikte görülen o ki, iki ülke haricindeki Müslüman
ülkelerin hemen hemen hepsi ABD ile münasebeti ağa - ırgat ilişkisi gibi. Başta
Türkiye olmak üzere askerî üssleriyle, ticarî şirketleriyle, kartel ve
holdingleriyle Müslüman ülkelerin üzerine çökmüş bir melun ABD var karşımızda.
Ekonomi piyasasına dolar ile yaptığı tahakküm işin cabası! Ayrıca başta petrol
olmak üzere Arap ülkelerinin zenginliklerine tebelleş olması da başlı başına
farklı bir konu. Kısacası karşımızda Siyonist çetenin muhafızı olan
sömürgeci/emperyalist ABD var. Bu melun aynı zamanda meydanı boş bulmuş dünyaya
jandarmalık taslıyor. 330 milyon nüfusu ile 2 milyarı aşan İslâm ümmetine
tahakküm ediyor. Çünkü ümmet 57 parçaya bölünmüş. ABD geçmişte tıpkı bizim gibi
52 parça idi. Birleştiler ve adı üzerinde Amerika Birleşik Devletleri'ni
kurdular. Oluşturdukları bu güç birliği ile dünyaya hükmetmeye kalktılar ve
hükmediyorlar. Eşyanın tabiatı boşluk kabul etmediği gibi uluslararası siyasî
arena da boşluk kabul etmiyor. Allah Teâlâ, biz İslâm ümmetine adalet ve
merhamet temeline dayalı yeryüzünün garantörlük hakkını vererek ilâhî bir
misyon yüklemiş. "Siz insanlar için çıkarılmış hayırlı bir ümmetsiniz iyi
olanı tesis eder olumsuz olanı bertaraf edersiniz." (Al-i İmrân: 110) Bu
aynı zamanda bütün bir yeryüzü üzerinde doğal kaynakları, canlılar âlemini ve
hassaten insan neslinin güvenlik ve huzuruna ilişkin "koruma ve
gözetim" görevidir. Bugün ve nice zamandır bu misyon icra edilmediği için
yeryüzünde ABD, Siyonist çete ve muadilleri olan diğer emperyalist ülkeler
vasıtasıyla "ekin ve nesil" helâke doğru sürüklenmektedir. "O,
iş başına geçti mi yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya, ekini ve nesli helak
etmeye çaba harcar." (Bakara: 205) Öyle küstah, öyle pişkin, öyle iki yüzlüler
ki, kendilerini demokrasi ve insan hakları savunucuları olarak gösterme
çabasındalar. Onların bu şeyanî tavrını Allah Teâlâ şöyle izhar ediyor:
"Kendilerine, yeryüzünde bozgunculuk yapmayın!' dendiği zaman, 'Hayır! Biz
ancak ıslah edicileriz' derler.
Dikkat edin! Onlar bozguncuların ta kendileridir; fakat
bunun farkına varmazlar." (Bakara: 11-12) Evet, öylesine küstahlar ki,
yapıp ettiklerini bozgunculuk ve melunluk olarak kabul etmezler. Farkına
varmayan diğer bir kesim ise gaflet ve dalalet içerisinde müstevlilerle iş
tutan Müslüman ülkelerin başındaki siyasîlerin çoğu..
Evet, ne yazık ki İslâm'a ve İslâm ümmetine ihanet ederek
emperyalist güçlerle iş birliği yapmaktadırlar. İran ve Yemen Siyonist çeteye
füze fırlatıyor, İsrail'den önce Suudi Arabistan ve Ürdün engelleme çabasına
giriyor. Bazı Müslüman ülkeler ise Türkiye örneğinde olduğu gibi katil sürüsü
ile ticareti bile kesemediler. Talimatı büyük şeytan ABD'den aldıkları belli.
Böylesine teslimiyetçi tavırlar düşmanı daha çok cesaretlendirip
şirretleştiriyor. Hatırlayın, Siyonist çete lideri Netanyahu, "Koltuklarınızdan
olmak istemiyorsanız sesinizi çıkarmayın, sözleşmelerimize harfiyen riayet
edin" demişti. Onlar da öyle yaptılar. Bu nasıl bir aşağılanma, bu nasıl
bir zillettir böyle? Yüzyılın Anlaşması ve Abraham Sözleşmesi ile zaten
Filistin davasını satmışlardı. 7 Ekim sürecinde takındıkları tavırla
ihanetlerini tescillemiş oldular. Bu sebeple biz diyoruz ki, Müslüman ülkelerin
başındaki yöneticilerin çoğu Allah'tan, Peygamber'den ve mü'minlerden
utanmıyorlar. Bu yöneticiler, Siyonist çete liderinin ve ABD Başkanı Trump'ın
talimatlarını yerine getirmeyi büyük bir iştiyakla kabul ettiler. Geçen dönem
Suudi Arabistan ABD'ye 480 milyar dolar
(silah alımı adı altında) cizye/haraç vermişti; şimdi ise bu rakam yeni tarife
olarak 600 milyar dolara çıkarıldı. Trump öylesine küstah ki, bunu geçen dönem
açık açık, "Suudi Arabistan'ı biz koruyoruz, bu korumayı bıraksak iki
hafta içerisinde Suudi Arabistan diye bir rejim kalmaz, bunun elbette bir
bedeli olmalı" demişti. Şu rezalete, şu kepazeliğe, şu pespayeliğe, şu
aşağılanmaya bakar mısınız? Tüyü bitmemiş yetimlerin ve daha doğrusu ümmetin
her bir ferdinin hakkı olan petrol gelirleri kimlere peşkeş çekiliyor? 600
milyar dolar Afrika'nın yoksul halkına tahsis edilse orada bir tek fakir
kalmaz. Afrika baştan sona ihya olup bayındır hâle gelirdi. Ama olur mu? Sadece
Suudi Arabistan değil, diğer petrol zengini Arap ülkeleri de büyük şeytan ABD
tarafından sağmal inek gibi sağılıyorlar. Kendilerinde kalan meblâlarla ultra
lüks saraylarında müstekreh/tiksinti verici bir şekilde safahat içerisinde
hayat sürüyorlar; def-i hacetlerini ise som altından ve diamantlarla süslü
klozetlerde yapıyorlar. Firavunlara, Nemrutlara kalmayan dünya bu ABD ve
Siyonist çete piyonlarına da kalmayacak. Hiç kuşkusuz tarih bu melunları
lânetle anacak. Zaten cehennem de onları bekliyor...
Bakınız, Donald Trump seçimi kazanınca nasıl da tebrik
sırasına girdiler. Oysa Trump seçim propagandaları süresince sürekli Siyonist
çetenin güvenliğine dikkat çekerek, "Ben geldiğimde Gazze halkını Mısır'a,
Ürdün'e veya Sina Yarımadası'na yerleştireceğim, aksi takdirde ortalığı
yakarım" tehditlerinde bulunarak aleni bir şekilde Namus-u Ekber'imiz olan
kutsal Filistin topraklarımızı tamamen Müslümanlardan arındıracağını söylüyor
ve sözüm ona Müslüman ülkelerin başındaki sünepe siyasîler bu melun, bu İslâm düşmanı
şeytanı tebrik için bir birleriyle yarışırcasına sıraya girdiler. Ayrıca,
Suriye'yi de bu tebrik kuyruğuna sokmayı başardılar. Oysa Trump, Siyonistlere
olan sadakatini ve İslam'a/Müslümanlara olan düşmanlığını gizlemediği halde bu
tebrikler ne için ve ne adına yapılıyor?
“Allah onları kahretsin! Nasıl da döndürülüyorlar!”
(Münafikun: 4)
Not: Son dakika haberi: İslâm ve insanlık düşmanı Trump ve
cani Netanyahu dün yapmış oldukları basın toplantısında Trump, mikrofonların
karşısına geçip küstahça bir eda içerisinde Gazze'yi işgal edeceklerini ve
Gazze halkını Ürdün ve Mısır'a yerleştireceklerini açıkladı. 57 tane Müslüman
ülkenin başındaki siyasîlere duyurulur!
Holokost Konseyi Başkanı Martin Oliner'in, yukarıda aktarmış
olduğumuz, "Burada lafı dolandırmayalım. Gazze halkı topluca suçludur.
Onlar özünde kötüdür ve merhamete değmezler." sözlerinden anlaşılması
gereken maksat meğer Gazze'nin işgali imiş. Bu beyanat ve Trump'ın Gazze'nin
işgaline ilişkin sözleri karşısında bakalım Müslüman ülkelerin başındaki
siyasîlerin, yani İslâm İşbirliği Teşkilatı'nın tavrı ne olacak?