Dini Düşünüp Seküler Yaşamak

GİRİŞ: 10.12.2020 20:56      GÜNCELLEME: 10.12.2020 20:56
Rasthaber -  İnsanların bazıları seküler düşünür ve seküler yaşar, bazıları dini düşünür dindar yaşar, bazıları ise dini düşünür ama seküler yaşıyor. Birinci ve ikinci grup insanlarda sorun yok, inandıkları gibi yaşıyorlar. Sorun üçüncü grup insanlardadır; dini düşünüp seküler yaşayanlar.
Dini kullanıp inananların dini duygularını sömüren, dini argumanlar kullanıp inanları aldatan, dini geçim kaynağı gören kısacası din adına aldatan bu gruptur.
Bu üç grup insanı ayırd etmek için onların sözlerine ve ibadetlerine değil, hayat tarzlarına ve sosyo-politik düşüncelerine bakmak yeterli olacaktır.
İbadi ve ahlaki konularda dini referans alırken siyasi ve sosyal hayatta seküler düşünceyi tercih ederler. 
Konuyu biraz daha somutlaştırırsak şöyle izah etmek gerekecektir; evde ve camide dini yaşıyor kamusal alanda seküler düşünüp seküler hayat sürerler.
Siyaset alanında dini siyasi düşüncesi yok; seküler parti ve siyasetcileri takip etmekten ve onları onaylamaktan başka çare bulamazlar. Seküler rejimin kurum ve kuruluşlarıyla, milletvekili, bakan, belediye başkanı gibi şahis ve kurumlarla irtibat ve ilişkileri gerekli görür hatta iftihar ederler. Din yolunda şehidlerin resimlerini paylaşıp slogan atmak, emperyal güce sosyal medyada kahramanlık yapmak kuru probagandadan başka birşey değildir. 
Sosyal alanda, dış görünüş, şekilci bir kültür hakım; sakal ve tesettürden başka bir şeyi ortaya koyamıyor. Kamusal yaşamlarında yardımlaşma, paylaşma ve adalete riayet etmek gibi sosyolojik değerler hissedilmiyor. 
Hacısı-hocası, kadını-erkeği, genci-ihtiyarı fakirleri sosyal medyada yad edip dramatik resim paylaşarak vicdanının rahatlatarak egosunu tatmin eder ve akşam olunca ya evinde veya lüks arabasıyla lüks restorantta donatılmış sofrada karnını doyurur.
Dini hayat tarzını seküler hayatın üstüne çıkaramıyor. Dini yaşam devamlı ezik ve münzevi kalıyor.
Dini söylemleri tarihi vakalar ve geçmişe yönelik sözlerden oluşur. Güncel ve geleceğe yönelik görüşleri ise seküler düşüncenin ürünüdür.
Ahlaki değerler, takvanın gerektirdikleri fakir avma halk için geçerlidir; yokluğa sabır, aza kanaat, zorluklarda Allah’a tevekkül, dünya hayatında refah peşinde olmamak, cennet nimetlerini kavuşma vaadı halkı avutmak için kullanılan argumanlardır.
Zengin ile fakir arasına fark koyma tersden algılanmış; fakire selamı zor verilirken, zenginin sofrasından eksik olunmaz. 
Sosyolojik gerçekler örtbas edildikçe toplum islah olmaz.
Kanaat önderleri dindar düşünüp seküler yaşadıkları müddetçe toplum dindar olmaz.
Cemaat namazında imam olmak sadece namazda ÖNDE olmak değildir, bütün alanlarda hem önde olmaktır,hem de ÖNCÜ olmaktır. Lüks evlerde ve yazlıklarda oturup daha sonra minberde ahlak ve nefis tezkiyesinden konuşmak inandırıcı olmaz.
Toplumda örnek alınan alim ile avam arasındaki ekonomik/refah seviyesi açılmamalıdır. 
Cemaat evinin kirasını zar zor öderken örnek ve varis olan alimin iki- üç evi olamaz. Halk ile alim arasında tersten bir ekonomik uçurum varsa bu adalet değildir.
Cami temeli atmak, merkezler kurmak başarı olmadığı gibi sosyal sorunları da çözmez. Avunmaktan başka işe yaramaz.
Toplumun diğer kanaat önderleri; abiler, akademisyenler, aydınlar da alimler gibi ÖNCÜ ve Örnek olmalıdırlar. Ona buna vazife tayın edeceğine kendi vazifesinin bilincinde olmalıdır.
Dindar düşünüp seküler yaşamak hacı-hoca, kadın-erkek, genç-ihtiyar herkesi kapsayan sosyolojik bir sorun olarak karşımızda duruyor.
Böyle önemli sosyolojik sorunlar karşımızda varken insanların dine yönelmelerini, dindar olmalarını istemek havanda su dövmektir.
Sekulerleştice din adına Allah’tan uzaklaşıyoruz, sekulerleştikce dini değerler dahi ekonomi/maddiyat rengine bürünüyor, sekulerleştikce dini ilkeler yerini seküler ilkelere bırakıyor, sekulerleştikce dini değerleri de sekulerizm şekillendiriyor. İşte böyle bir durumda dindar düşünüyor ama seküler yaşanmış oluyor.

Sabahattin Türkyılmaz

YORUMLAR

adil islami nizam yok bir kere 3 yıl önce
dine uygun yaşabilmek için uygun ortam olması gerek buda ilk olarak iktisadi olarak bağımsız olmaktan geçiyor.yani vahşi kapitalizm öyle bir sistem kurmuş ki dini bile insanlara satarak yine kendilerine kulluk ettirmeyi başarıyorlar.çünkü güç ellerinde.adam mütedeyyin olsun sonra bu popüler kültürde bir iş bir mevki sahibi olmak istiyorsa onlar gibi takılmak zorunda kalıyor.yani en kötüsüde arafta kalmak diye bir deyim var o mesele ne ondanım ne ondan yani bir hiç.

REKLAM

İLGİLİ BAŞLIKLAR

REKLAM