Rasthaber - Gazze’deki resmi kayıtların, İsrail soykırımı altında 52 bin 665 çocuğun ölmüş olabileceğini gösterdiği ortaya çıktı. Eski İsrail başbakanları peşi sıra çıkıp İsrail ordusunun savaş suçu işlediğini söylerken, uluslararası toplumdan ne bir ses var ne bir ışık!
Tarihin en iyi belgelenen soykırımı yaşanıyor Gazze’de. Bir suç örgütünün
suçlarının tamamının olmasa bile büyük kısmının yazılı ya da görüntülü
kayıtları var. Bu yetmiyor, siyonist teşkilatlar Gazze sınırına “soykırım
turları” düzenleyerek, yerli ve yabancı turistler ile öğrencileri tur
otobüsleriyle sınıra götürüyor, dürbünle yıkımı izletiyorlar Gururla “görgü
tanığı” yaratmaktan bile çekinmiyorlar, çünkü bu suçlardan gurur duyuyor İsrail
hükümeti. Alıcısı da var, çünkü zaten bir kamuoyu araştırmasına göre,
İsrail’de halkın yüzde 82’si Filistinlilerin Gazze’den kovulmasını destekliyor.
Kimileri de sınıra gidip açlığa mahkûm ettikleri
Filistinliler çaresizlik içinde iken barbekü partileri vererek eğlenmelerine
bakarken, Gazze'deki Filistin Sağlık Bakanlığı, 7 Ekim 2024’te patlak veren
savaşta “şehit düşen ve kaybolan Filistinlilerin” listesini yayınladı. 30 Nisan
tarihine kadarki Sağlık Bakanlığı kayıtlarını temel alan ana listenin
dışında, kadınlar, çocuklar, yaşlılar vd. için ayrıştırılmış listeler var.
Çocuklar için hazırlanmış listeye göre, 7 Ekim 2023 -30
Nisan 2025 arasındaki İsrail saldırılarında Gazze’de hayatını kaybetmiş ya da
kaybolmuş 10 yaş ve altında 52 bin 665 Filistinli çocuk olduğu
ileri sürülüyor. Bu çocukların yaş gruplarına göre dağılımı şöyle:
“Kaybolan çocuk” tanımı Gazze’de daha ziyade enkaz altından
çıkarılmayı bekleyen cesetleri ifade ettiği için, 10 yaş altı gerçek çocuk ölüm
rakamının 52 bine yakın olduğunu söylemek de mümkün. Fakat bırakın 52
bin çocuğu, Sadece 10 günlük olup da ölen ya da kaybolan 233 çocuk
New York, Paris, Londra veya Amsterdam gibi şehirlerden birinde yaşanan silahlı
saldırılar sonucu aynı akıbete maruz kalsaydı, dünya ayağa kalkardı.
“Hepimiz New York’uz, Paris’iz Londra’yız,” filan
diyerek.
Fakat ölenler Filistinli çocuklar olunca, yani Netanyahu’nun
tabiriyle, “insan kılığındaki hayvanlar” olunca, kimsenin bu soykırım
karşısında ayağa kalktığı olmuyor. Kimse Gazze, olamıyor!
Oysa eski İsrail Başbakanı Ehud Olmert bile, “İsrail
ordusunun Gazze'ye saldırılarında çok sayıda İsrail askerinin yanı sıra
binlerce masum Filistinlinin hayatını kaybettiğini” ifade ederek bunun her
açıdan iğrenç ve çirkin bir durum olduğunu söylüyor, Haaretz gazetesinde. “Yetti
artık, İsrail savaş suçları işliyor” başlıklı makale kaleme alan Olmert,
Netanyahu hükümetine, “suç çetesi” diyor. Yerel “103 FM” radyosuna yaptığı
açıklamalarda, Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir ile Maliye Bakanı Bezalel
Smotrich’i “terörist” olarak nitelendiriyor.
İsrail’de yine muhalefetten Demokratlar Partisi lideri ve
eski Genelkurmay Başkan Yardımcısı Yair Golan, İsrail ordusunun Gazze'de hobi
için çocukları öldürdüğünü söylüyor. Yine eski Başbakanlardan
Ehud Barak, bu açıklamalara destek çıkıyor, Golan'ı “cesur ve doğru biri”
şeklinde tanımlıyor.
İsrail ordusunun 2013-2016 arasında Genelkurmay Başkanlığını
yapmış olan Moşe Yaalon bile, Netanyahu’nun Yahudi ahlakından koptuğunu ve
askerleri Gazze’ye savaş suçu işlemeye gönderdiğini dile getiriyor.
Ama “ifade hürriyeti” özellikle Batı’da koca bir yalan
olup çıkıyor.
Batı, soykırımcıyı silahla donatıp, “10 günlük bebeler
ölmesin” diye sokağa çıkanı, soykırıma karşı duranı copluyor, içeri tıkıyor,
sınır dışı ediyor! Massachusetts Institute of Technology (MIT) gibi bir okul,
soykırıma karşı diye bir sınıf başkanının kendi mezuniyet törenine katılıp
konuşma yapmasını yasaklıyor. İngiliz futbolunun 80’li yıllardaki
efsane isimlerinden, günümüzün başarılı futbol yorumcusu Gary Lineker’i 26
yıldır sürdürdüğü BBC’deki programını sonlandırmaya itiyor.
Saldırılarda boynundan şarapnelle yaralanan ve kanayan 70
yaşındaki kocası İbrahim için başlarda bir şeyler yapmaya çabalayan 65
yaşındaki kadın, onu sırtladıktan sonra yardım arayışını şöyle
anlatıyordu Middle East Eye gazetesine:
“Bana yardım edecek kimse yoktu. Yavaşça hareket
ediyorduk. Dinlenmesi için duruyordum, sonra devam ediyordum, Beş saat boyunca
İbrahim kanamaya devam etti. “Yalnızdık. Ses yoktu, ışık yoktu!”
“Ses yoktu, ışık yoktu!” Bu yüzden 65 yaşındaki Azize Kişte,
70 yaşındaki kocasını yalnız başına gömüyor.
Bu soykırım karşısında dünyanın ses verdiğini, ışık olduğunu
göremiyoruz, maalesef.
İsrail yönetimi, Gazze’deki insanları katliamın son
perdesinde bu kez de Filistinlileri açlıkla, yarattığı kıtlık ile vurmayı, yok
etmeyi, sürmeyi deniyor. Çok mu farklı bir şey yapıyor geçmişten, denebilir.
İsrail aslında her zaman da bu oldu. Avustralyalı gazeteci ve yazar Caitlin
Johnstone'un dediği gibi, “Gazze'deki soykırımcı vahşetlerini
desteklemeden İsrail’i desteklemek imkansızdır çünkü bu vahşetlere yol açan
faktörlerden ayrılabilecek bir ‘İsrail,’ yoktur; ikisini ayırmaya çalışmak bir
fantezi egzersizidir.”
Şimdi İsrail saldırıları altında ayaklarını, bacaklarını,
kollarını kaybetmiş, anestezi olmadan ampute olmuş on binlerce çocuğun dışında,
bir de 52 bin 665 Filistinli çocuğun ölmüş olabileceği gerçeği
duruyor önümüzde: Dolayısıyla şimdi sorumuz şu:
Böyle bir vahşete yol açan İsrail’i destekleyen Batı’dan
ayrılabilecek bir Batı var mı? Yoksa bu ikisini ayırmaya çalışmak da bir
fantezi egzersizi mi?
t24