Gazze Mucizesi Anıları Tazeliyor

GİRİŞ: 14.05.2024 12:12      GÜNCELLEME: 14.05.2024 12:12
Rasthaber -   İşgalci İsrail rejiminin utanç verici ve aşağılık yaşamı boyunca "en uzun" ve "en şiddetli" savaşı olarak değerlendirilebilecek Gazze'deki savaş, eşitsiz bir mücadele içinde olan bir millet için büyük bir zafer alanı haline geldi. Batılılar açık bir şekilde işgalci Siyonist rejim ordusunun yararına ve savaşın alevlerini canlı tutmak için bu savaşta başta silah olmak üzere en üst düzeyde her türlü yardımdan kaçınmadıklarını defalarca itiraf etmişlerdir. Filistin direnişinin, düşmanın "mutlak kuşatması" altında, modern savaşçılar ve gelişmiş tanklarla karşı karşıya olduğunu bilmeyen var mı?

Böyle bir durumda direnişin zaferi uluslararası alanda Filistin milleti lehine büyük değişikliklere neden olmuştur. İsrailli üst düzey yetkililerin açıklamalarına göre Batı'nın bu 7 ayda bu rejime yaptığı silah yardımının son 75 yılda bu rejime yaptığı toplam silah yardımından daha fazla olduğu bir durumda Batının cephaneliğine bağlı bir orduya diz çöktürmek tam anlamıyla bir mucizedir.

Bu konuda söylenecek birkaç şey vardır:

1-Son haftalarda özellikle silah konusunda bu rejime her yönden destek verdiklerini anlatan Batılılar, gaspçı rejimin hükümetine ve ordusuna açıkça şunu söyledi: ‘Hamas'a, yani Gazze'deki Filistin direnişine karşı kazanma fırsatı bitti ve İsrail ateşkesi kabul etmelidir.’

Sayısı yaklaşık yarım milyon olan İsrail ordusu ile sayısı on bin civarında olan Gazze direnişindeki savaşçılar kıyaslandığında, son aylarda Batı'dan modern silahlar taşıyan 300 uçak ve 50 büyük geminin de gelmesiyle birlikte İsrail'in silahlarıyla, bölgedeki ve işgalci rejimin elindeki silahlardan çok daha düşük kalitede silahları olan direnişin elindeki sınırlı silahlar kıyaslandığında ve bu rejimin coğrafyası ve derinliği ile Gazze direnişinin çok küçük coğrafi alanı kıyaslandığında ve işgalci rejimin havaalanlarının, sahillerinin ve limanlarının açık olması ile direnişin tüm hava, kara ve deniz mevzilerinin kapalı olması kıyaslandığında, aslında Gazze direnişine aylar öncesinden direniş ihtimalinin ortadan kalktığı ve düşmanın tüm taleplerini yerine getirme zamanının geldiği anlatılmalıydı!

Tamamen eşit olmayan bu savaşı Filistinliler lehine çeviren nedir? Bu, Allah-u Teâlâ’nın bu savaşta "mazlum mücahitlere" yardım etme vaadini yerine getirmesi dışında bir şey midir? Eylem sahnesinde, bu mücadelenin sonucunu "kan döken işgalcilerin" aleyhine olacak şekilde Allah’tan başkası ayarlayabilir miydi? Başka bir soru da şu ki, bu vaat nasıl gerçekleşti? Acaba Gazze halkının mümin bir şekilde direnişi, Lübnan Hizbullah'ının kardeş eli, Yemen ve Irak direnişinin özverili ve cesur savunması ve savunma konusunda İran İslam Cumhuriyeti'nin sorumlu varlığı olmasaydı, Allah’ın vaadi gerçekleşir miydi? “Ey iman edenler! Allah’a yardım ederseniz O da size yardım eder ve ayaklarınızı sağlam bastırır” ayeti bu sorunun cevabını vermiştir;

"Eğer Allah'a yardım ederseniz Allah size zaferi nasip eder" Bu, gücünüzü ve fiili imkanlarınızı sahaya taşıdığınızda Allah'ın yardımının geleceği anlamına gelir ve birçok açıdan eşitsiz olan sahne, “mazlum mücahitlerin” lehine değişir ve tıpkı, Amerika, İngiltere, Fransa ve Almanya'nın liderlerini bunca yardımdan sonra başarısızlığa uğrattığı gibi küfür cephesini yenilgi ve hezimetlerini itiraf etmeye mecbur bırakır. Dolayısıyla bu sıradan bir zafer değil, Nil'in yarılmasından ve müminlerin onun azgın dalgalarından sağ salim geçmesinden daha ışıltılı ve parlak olan çağımızın apaçık bir mucizedir.

2- Her ne kadar düşman ateşkesi kabul etmekte hâlâ tereddüt etse de, Filistin direnişi bu konudaki tartışmaların şimdilik sona erdiğini açıkladı. Ancak Seyyid Hasan Nasrallah'ın bu savaşın başında söylediği gibi gerçek şu ki, düşmanın bunu kabul etmekten başka seçeneği yok. Gazze savaşında İsrail'in silahlarının yaklaşık yüzde 96'sını sağlayan ve bu rejimin en önemli destekçisi olan ABD bile Netanyahu'ya "Savaşta gösteriş yapma zamanı bitti, Refah'taki cinayetler de gidişatı İsrail lehine  değiştirmiyor" diyor. İşgalci rejimin ve onu destekleyen batılı ve batılı olmayan hükümetlerin teslim olup savaşı durdurmaktan başka seçeneği yok.

Gazze savaşında taraflarca haftalarca süren inceleme ve tartışmalardan sonra onaylanan ve hükümlerinin ağırlıklı olarak Filistin tarafı lehine olduğu dikkate alınan Doha belgesi, İsrail ve ona destek veren hükümetler açısından başka bir çözüm olmadığını gösteriyor. Elbette Doha belgesinde yer alan hükümler Filistinlilerin çıkarlarını tam anlamıyla karşılamıyor. Ancak burada önemli olan, işgalci rejimin ve onu destekleyen hükümetlerin Doha ve Kahire'de haftalarca müzakere etmesi ve ardından İsrail rejiminin ilk başta kabul etmesine rağmen uygulamayı reddettiği bir konuda anlaşmaya varmasıdır. Bu, bu belgede İsrail'e önemli yükümlülükler yüklendiği anlamına geliyor. Bu konuyu anlamak için önce iki tarafın beyan ettiği talepleri incelemek, ardından Doha belgesinde geçen maddeleri bu taleplerle karşılaştırmak yeterli olacaktır.

İsrail rejimi Gazze savaşının başlangıcından bu yana aşağıdaki taleplerin savaşın hedefi olduğunu vurguladı ve bunlar;

  1- Hamas'ın ve Gazze'deki diğer direniş hareketlerinin personel, teşkilat ve askeri teçhizat bakımından tamamen yok edilmesi.

  2- Savaştan sonra Gazze'nin yönetiminde köklü bir değişiklik yapılarak direnişin Gazze Şeridi'nin yönetiminde hiçbir rolü olmaması.

  3-Filistin silahlı direnişinin sonsuza dek yeniden ortaya çıkmamasını sağlayacak şekilde Gazze'nin uzun vadeli doğrudan güvenliğinin kontrolü.

4- Esirlerin Hamas'a taviz vermeden serbest bırakılması,

5- Filistin halkının çoğunluğunun Gazze Şeridi’nden uzaklaştırılması ve sınır dışı edilemeyenlerin tam bir şekilde kontrol altına alınması.

Tüm Filistinli grupları temsil eden Hamas ise şu talepleri vurguladı:

1-Bu savaşta kalıcı ateşkes,

2-İsrail askeri ve istihbarat personelinin ve teçhizatının Gazze Şeridi'nden çekilmesi.

3-Yerinden edilmiş kişilerin Gazze Şeridi’nin kuzeyi de dâhil olmak üzere yerleşim bölgelerine geri dönmesi.

4-Gazze kuşatmasının kaldırılması,

5-Gazze’nin yeniden inşası

6-İsrailli esirlerle Filistinli tutukluların ve mahkûmların değişimi (tüm esirlere karşılık tüm esirler esasına dayalı olarak).

İşgalci rejim Doha belgesinde taleplerinden ve beş hedefinden yalnızca birine, yani esirlerin serbest bırakılması ve ölen İsraillilerin cenazelerinin teslimi maddesine ulaşabildi. O da bu rejimin ve ABD'nin vurguladığı gibi değil, Hamas’ın formülüne dayalı olarak üç aşamada gerçekleşecektir.

Bu belgede direnişin silahsızlandırılması veya Gazze'den çekilmesi, Gazze'nin bu rejim tarafından istihbarat ve operasyonel kontrolünü sağlayan imkânların kalması, savaşın bitiminden sonra Gazze'nin idare şekli ve Gazze'deki nüfusun yer değiştirmesi ele alınmamıştır. Yani Doha belgesine göre İsrail'in beş talebinden yalnızca biri yerine getirilebilecektir.

Diğer yandan bu belgeye göre,

1- Ateşkes üç aşamada sağlanacak ve tekrarlanacaktır.

2- Tüm İsrail askerleri ve teçhizatı Gazze Şeridi'nin her yerinden çekilecektir.

3- Ömür boyu hapis cezasına çarptırılan direnişin kilit isimlerinden 20'sinin de aralarında bulunduğu binlerce tutuklu Filistinli iki aşamada serbest bırakılacaktır.

4-Gazzeli mülteciler yerleşim bölgelerine dönecektir.

Kuşatmanın kaldırılması ve Gazze'nin yeniden inşası Doha belgesinde yer almamaktadır.

Tüm bu açıklamalara göre, bu anlaşma hayata geçirildiği takdirde Filistin direnişi altı talepten ikisine mutlak surette, diğer ikisine ise göreceli olarak ulaşmış olacaktır.

Dikkat etmek gerekir ki, bu savaşta İsrail'in asıl hedefi direnişi tamamen ortadan kaldırmak, Filistin tarafının asıl amacı ise İsrail’in saldırılarını sona erdirmektir.

3- Tüm bunlarla birlikte, İsrail'in inadı nedeniyle savaşın devam etme ihtimali yüksektir. Ancak Doha anlaşması için izlenen sürece göre İsrail hükümeti savaşın devamında daha fazla izolasyonla karşı karşıya kalacak, diğer yandan Gazze direnişi ve bölge direnişi daha iyi durumda olacak ve İsrail rejiminin işi çok daha zor olacaktır.

YORUMLAR

REKLAM

İLGİLİ BAŞLIKLAR

REKLAM