Böyle bir durumda
direnişin zaferi uluslararası alanda Filistin milleti lehine büyük
değişikliklere neden olmuştur. İsrailli üst düzey yetkililerin açıklamalarına
göre Batı'nın bu 7 ayda bu rejime yaptığı silah yardımının son 75 yılda bu
rejime yaptığı toplam silah yardımından daha fazla olduğu bir durumda Batının
cephaneliğine bağlı bir orduya diz çöktürmek tam anlamıyla bir mucizedir.
Bu konuda söylenecek birkaç
şey vardır:
1-Son haftalarda özellikle silah konusunda bu rejime
her yönden destek verdiklerini anlatan Batılılar, gaspçı rejimin hükümetine ve
ordusuna açıkça şunu söyledi: ‘Hamas'a,
yani Gazze'deki Filistin direnişine karşı kazanma fırsatı bitti ve İsrail ateşkesi
kabul etmelidir.’
Sayısı yaklaşık yarım
milyon olan İsrail ordusu ile sayısı on bin civarında olan Gazze direnişindeki savaşçılar
kıyaslandığında, son aylarda Batı'dan modern silahlar taşıyan 300 uçak ve 50
büyük geminin de gelmesiyle birlikte İsrail'in silahlarıyla, bölgedeki ve
işgalci rejimin elindeki silahlardan çok daha düşük kalitede silahları olan
direnişin elindeki sınırlı silahlar kıyaslandığında ve bu rejimin coğrafyası ve
derinliği ile Gazze direnişinin çok küçük coğrafi alanı kıyaslandığında ve işgalci
rejimin havaalanlarının, sahillerinin ve limanlarının açık olması ile direnişin
tüm hava, kara ve deniz mevzilerinin kapalı olması kıyaslandığında, aslında
Gazze direnişine aylar öncesinden direniş ihtimalinin ortadan kalktığı ve düşmanın
tüm taleplerini yerine getirme zamanının geldiği anlatılmalıydı!
Tamamen eşit olmayan bu
savaşı Filistinliler lehine çeviren nedir? Bu, Allah-u Teâlâ’nın bu savaşta
"mazlum mücahitlere" yardım etme vaadini yerine getirmesi dışında bir
şey midir? Eylem sahnesinde, bu mücadelenin sonucunu "kan döken işgalcilerin"
aleyhine olacak şekilde Allah’tan başkası ayarlayabilir miydi? Başka bir soru
da şu ki, bu vaat nasıl gerçekleşti? Acaba Gazze halkının mümin bir şekilde direnişi,
Lübnan Hizbullah'ının kardeş eli, Yemen ve Irak direnişinin özverili ve cesur
savunması ve savunma konusunda İran İslam Cumhuriyeti'nin sorumlu varlığı
olmasaydı, Allah’ın vaadi gerçekleşir miydi? “Ey iman edenler! Allah’a
yardım ederseniz O da size yardım eder ve ayaklarınızı sağlam bastırır” ayeti
bu sorunun cevabını vermiştir;
"Eğer Allah'a yardım
ederseniz Allah size zaferi nasip eder" Bu, gücünüzü ve fiili
imkanlarınızı sahaya taşıdığınızda Allah'ın yardımının geleceği anlamına gelir
ve birçok açıdan eşitsiz olan sahne, “mazlum mücahitlerin” lehine değişir ve tıpkı,
Amerika, İngiltere, Fransa ve Almanya'nın liderlerini bunca yardımdan sonra
başarısızlığa uğrattığı gibi küfür cephesini yenilgi ve hezimetlerini itiraf
etmeye mecbur bırakır. Dolayısıyla bu sıradan bir zafer değil, Nil'in
yarılmasından ve müminlerin onun azgın dalgalarından sağ salim geçmesinden daha
ışıltılı ve parlak olan çağımızın apaçık bir mucizedir.
2- Her ne kadar düşman ateşkesi kabul etmekte hâlâ
tereddüt etse de, Filistin direnişi bu konudaki tartışmaların şimdilik sona
erdiğini açıkladı. Ancak Seyyid Hasan Nasrallah'ın bu savaşın başında söylediği
gibi gerçek şu ki, düşmanın bunu kabul etmekten başka seçeneği yok. Gazze
savaşında İsrail'in silahlarının yaklaşık yüzde 96'sını sağlayan ve bu rejimin
en önemli destekçisi olan ABD bile Netanyahu'ya "Savaşta gösteriş yapma
zamanı bitti, Refah'taki cinayetler de gidişatı İsrail lehine değiştirmiyor" diyor. İşgalci rejimin ve
onu destekleyen batılı ve batılı olmayan hükümetlerin teslim olup savaşı
durdurmaktan başka seçeneği yok.
Gazze savaşında
taraflarca haftalarca süren inceleme ve tartışmalardan sonra onaylanan ve
hükümlerinin ağırlıklı olarak Filistin tarafı lehine olduğu dikkate alınan Doha
belgesi, İsrail ve ona destek veren hükümetler açısından başka bir çözüm
olmadığını gösteriyor. Elbette Doha belgesinde yer alan hükümler
Filistinlilerin çıkarlarını tam anlamıyla karşılamıyor. Ancak burada önemli
olan, işgalci rejimin ve onu destekleyen hükümetlerin Doha ve Kahire'de
haftalarca müzakere etmesi ve ardından İsrail rejiminin ilk başta kabul
etmesine rağmen uygulamayı reddettiği bir konuda anlaşmaya varmasıdır. Bu, bu
belgede İsrail'e önemli yükümlülükler yüklendiği anlamına geliyor. Bu konuyu
anlamak için önce iki tarafın beyan ettiği talepleri incelemek, ardından Doha
belgesinde geçen maddeleri bu taleplerle karşılaştırmak yeterli olacaktır.
İsrail rejimi Gazze
savaşının başlangıcından bu yana aşağıdaki taleplerin savaşın hedefi olduğunu
vurguladı ve bunlar;
1- Hamas'ın ve Gazze'deki diğer direniş
hareketlerinin personel, teşkilat ve askeri teçhizat bakımından tamamen yok
edilmesi.
2- Savaştan sonra Gazze'nin yönetiminde köklü
bir değişiklik yapılarak direnişin Gazze Şeridi'nin yönetiminde hiçbir rolü
olmaması.
3-Filistin silahlı direnişinin sonsuza dek
yeniden ortaya çıkmamasını sağlayacak şekilde Gazze'nin uzun vadeli doğrudan
güvenliğinin kontrolü.
4- Esirlerin Hamas'a
taviz vermeden serbest bırakılması,
5- Filistin halkının
çoğunluğunun Gazze Şeridi’nden uzaklaştırılması ve sınır dışı edilemeyenlerin
tam bir şekilde kontrol altına alınması.
Tüm Filistinli grupları
temsil eden Hamas ise şu talepleri vurguladı:
1-Bu savaşta kalıcı
ateşkes,
2-İsrail askeri ve
istihbarat personelinin ve teçhizatının Gazze Şeridi'nden çekilmesi.
3-Yerinden edilmiş
kişilerin Gazze Şeridi’nin kuzeyi de dâhil olmak üzere yerleşim bölgelerine
geri dönmesi.
4-Gazze kuşatmasının
kaldırılması,
5-Gazze’nin yeniden
inşası
6-İsrailli esirlerle
Filistinli tutukluların ve mahkûmların değişimi (tüm esirlere karşılık tüm
esirler esasına dayalı olarak).
İşgalci rejim Doha
belgesinde taleplerinden ve beş hedefinden yalnızca birine, yani esirlerin serbest
bırakılması ve ölen İsraillilerin cenazelerinin teslimi maddesine ulaşabildi. O
da bu rejimin ve ABD'nin vurguladığı gibi değil, Hamas’ın formülüne dayalı olarak
üç aşamada gerçekleşecektir.
Bu belgede direnişin
silahsızlandırılması veya Gazze'den çekilmesi, Gazze'nin bu rejim tarafından
istihbarat ve operasyonel kontrolünü sağlayan imkânların kalması, savaşın
bitiminden sonra Gazze'nin idare şekli ve Gazze'deki nüfusun yer değiştirmesi ele
alınmamıştır. Yani Doha belgesine göre İsrail'in beş talebinden yalnızca biri
yerine getirilebilecektir.
Diğer yandan bu belgeye
göre,
1- Ateşkes üç aşamada sağlanacak ve tekrarlanacaktır.
2- Tüm İsrail askerleri ve teçhizatı Gazze Şeridi'nin
her yerinden çekilecektir.
3- Ömür boyu hapis cezasına çarptırılan direnişin
kilit isimlerinden 20'sinin de aralarında bulunduğu binlerce tutuklu Filistinli
iki aşamada serbest bırakılacaktır.
4-Gazzeli mülteciler yerleşim bölgelerine
dönecektir.
Kuşatmanın kaldırılması ve
Gazze'nin yeniden inşası Doha belgesinde yer almamaktadır.
Tüm bu açıklamalara göre,
bu anlaşma hayata geçirildiği takdirde Filistin direnişi altı talepten ikisine
mutlak surette, diğer ikisine ise göreceli olarak ulaşmış olacaktır.
Dikkat etmek gerekir ki,
bu savaşta İsrail'in asıl hedefi direnişi tamamen ortadan kaldırmak, Filistin
tarafının asıl amacı ise İsrail’in saldırılarını sona erdirmektir.
3- Tüm bunlarla birlikte, İsrail'in inadı nedeniyle
savaşın devam etme ihtimali yüksektir. Ancak Doha anlaşması için izlenen sürece
göre İsrail hükümeti savaşın devamında daha fazla izolasyonla karşı karşıya
kalacak, diğer yandan Gazze direnişi ve bölge direnişi daha iyi durumda olacak
ve İsrail rejiminin işi çok daha zor olacaktır.