‘Esad’ı Deviren Suriye’yi Yönetir’

GİRİŞ: 10.07.2025 19:33      GÜNCELLEME: 10.07.2025 19:33
Rasthaber -  2. Emevi Devleti’ni kurma hayali peşinde koşan “Suriye Geçici Hükümeti Başkanı” El-Golani (El-Jolani) lakaplı Ahmet Şara ve şürekâsı, “Sizi Esad’dan kim kurtardıysa, sizi kim özgürleştirdiyse karar sahibi odur.” şiarını bayrak edindi. “Sizi Esad’dan biz kurtardık, o halde kararları biz veririz.” demeye getiriyorlar. Buna mukabil, ABD, Türkiye, İsrail, İngiltere, Katar, Suudi Emirliği, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Fransa ve bilumum irili ufaklı diğer devletler de “Sizi Esad’dan biz kurtardık. Şam yolunu size biz açtık. Herkesi devre dışı bırakıp Şam’da o saraya sizi biz soktuk, o koltuğa sizi biz oturttuk. Elinizdeki silahın, bindiğiniz araçların, cebinizdeki doların, ağzınızdaki lokmanın, giydiğiniz iç çamaşırın sahibi biziz. Sizi biz koruyacağız. Siyasetimiz, paralarımız, güvenliğimizin kanatları altında olmadan nefes alamaz, o koltuklarda bir gün oturamazsınız. Biz söyler sizler yaparsınız. O vakit kararları siz değil biz veririz.” mahiyetinde, mantığında ve çerçevesinde icraatta bulunup ayan beyan gösteriyorlar.

Peki, Rusya, İran, Çin ve müttefiklerin oluşturduğu tarafın (çok önemli stratejik hatalarına karşın) Beşar Esad’dan ne istediği belliydi. Rusya, onlarca yıldır hayalini süsleyen Doğu Akdeniz’in nadide limanları Lazkiye ve Tartus’ta üs sahibi olmak istiyordu, oldu. Esad ve öncesi dönemlerde Suriye ile inşa ettiği yakın ilişkilere, Suriye ordusu ve akademik camiasının ezici çoğunluğunu eğiten kurumların Sovyet Rusya veya müttefiki devletlerden mezun olmalarına karşın Moskova, başta Suriye Şam coğrafyasında kültürel, ekonomik ve siyasi marka ve cazibe merkezi olamadı. Az bir kesim Rusya’nın edebiyat, tarih, müzik, dans alanlarında ulaştığı seviyeden istifade edebildi. Geniş kesim için Rusya ürünlerini satabilecekleri ve kadınlarıyla oynaşacakları diyar olarak görüldü.

MOSKOVA’NIN HASSAS KARNI

Petrol ve doğal gaz zengini, başta Avrupa olmak üzere dünya pazarlarında ciddi bir pay sahibi olan Rusya Suriye’nin kara ve denizinde sahip olduğu zengin petrol ve doğal gaz havzalarının başkaları tarafından kullanılmasına karşıydı. Ne işletebiliyor ne de işlenmesine katkıda bulunuyordu. Rusya, Türkiye’ye verdiği ve hatta Suudi Emirliği’ne satmayı arzuladığı S-400 hava savunma sistemini savaşın içinde eriyen, İsrail ve ABD’nin hava saldırılarına aciz kalan koruması altında olduğunu iddia ettiği Suriye’ye vermedi. Aksine Suriye’nin elinde olan alt nesil S-300leri elinden aldı. Bunun yerine hava-deniz limanları ve Suriye hava sahasını kendisinin tedarik edeceğini taahhüt etti ama taahhüdünü de yerine getirmedi. Moskova’nın hassas karnı İsrail ve ABD’dir. Bunun da Putin’in “gizli Yahudi” olması saçmalığından ziyade özel sebepleri vardır. Birçok yazımızda bu özel sebeplere atıfta bulunduk.

ETKİ-TEPKİ ÇERÇEVESİ

İran ise Irak, Suriye, Lübnan ve Filistin coğrafyasında İsrail’e karşı koruyucu bir kalkan, etkin ve caydırıcı bir güç olma hedefindeydi. Baba ve oğul Esat döneminde, bu amacına büyük oranda ulaştı. Ama ve lakin, özel bir araştırma gerektiren bir konudur, Suriye’de siyaseti, ekonomisi, din turizmi dışındaki turizm, sinema, müzik, edebiyat, tarih, üniversiteler arası münasebetlerde marka olmadı. Rusya’ya sağladığı binlerce SİHA ve İHA’yı müttefiki Suriye’ye vermedi. Bugün İsrail’e karşı etkili kullandığı ve İsrail’i frenleyen Füzelerini Suriye’nin hizmetine sokmadı. Karada mukavemet etme ve sahadaki “düşman örgütleri” etkisiz hale getirme savaşında istihlak oldu. O örgütleri sadece böcek yiyen böcekler veya iti ite kırdırma çerçevesinde istihdam eden İsrail ve müttefiklerine karşı etki-tepki çerçevesinde yaklaştı.

45 yıllık yakın dostluğa rağmen Şam’da “bu bir İran markası” diyebileceğiniz bir yemek menüsü bile yok. Şam Üniversitesine Farsça ve Rusça, Türkçe ile birlikte girdi. Türkiye ile iyi dönem ilişkilerinde üniversiteye kazandırdığımız Türkçe öğretim merkezi ve Türk dili edebiyatı bölümleri için izin alınırken, Yüksek Eğitim Bakanı Şam Üniversitesi Rektörü’ne hitaben, “Rus ve İranlı dostlarımız üzülmesin, Farsça ve Rusça için de emsal bir karar alalım.” demişti. Rusya ve İran ile ilişkiler havadan havaya yani devlet erkânı arasında kalmıştı. Suriye savaşının Esad lehine dönüşmesinde İran çok önemli bir güçtü. İddia edildiğinin aksine İran’ın ajandasında Suriye Sünnilerini Şiileştirme derdi de takati de hevesi de ihtiyacı da yoktu. Bırakın Sünnileri Ali’nin Şiası meşrebinden gelen Suriye Alevileri, Dürzileri, İsmail’i ve mürşidilerde bile böyle bir girişim hasıl olmadı.

BÖLGEYİ İYİ ANALİZ EDEMEDİLER

Çin ise ne şiş ne kebap yansın tutumunu devam ettirdi. ABD ve müttefiklerinin Esad’a karşı BM’de aldırmak istediği kararları engelledi. Pazar güvenliği ve ürünlerinin serbest dolaşımı, yatırımlarının zarar görmemesi, herkesle “iyi” olmak, suyuna sabununa dokunmadan ülke içinde üretmek ve dünya pazarlarında cirit atmak stratejisini felsefe edinmiş Çin bunun bir ütopyadan ibaret olduğunu idrak edecek kadar bir tarih birikimine sahip ama en büyük hatayı büyükler ve en çok bilenler yapar. Çin, dünyanın merkezinin uzak doğu Asya olmadığını, merkezin Şam (Suriye, Anadolu, Irak, Lübnan, Filistin/İsrail) olduğunu idrak edemedi. ABD’nin buraları bırakıp Çin’in coğrafyasına odaklanacağını sandı.

Bölgemiz tarihine müdrik olmayan Çin, sahip olduğu coğrafyayı savunacak kabiliyette ve yeterlilikte olmanın yeterli olmadığını aslında Çin’in oksijen borusu olan Arap-Farisi Körfezi, Kızıldeniz ve Doğu Akdeniz’in sadece Çin’in değil tüm dünya merkezi devletlerinin yükseliş ve batış hikayelerinin yazıldığı diyarı olduğunu anlayamadı. Envanterinde olan hava savunma sistemlerini, yeni nesil savaş uçaklarını, füzelerini vermedi. Zira business için para gerekiyordu ve Suriye’nin bunları ödeyecek durumu yoktu. Sarhoşluk geçince akıl başa geldi ve coğrafyamızın üşütmesi bile Çin, Rusya ve İran’ın zatürreye yakalanması için yeterli olduğunu en nihayet idrak ettiler ama atı alanda Üsküdar’ı geçti. Bakalım bu Üsküdar’ı geçen atlıyı yakalama imkânı olacak mı?

Not: Bir sonraki yazımızda, Esad’ı biz devirdik kararları biz veririz!” diyen El-Golani’nin İsrail ile yürüttüğü gizli pazarlıklarını, taleplerini, Esad’ı deviren cephedeki durumu ve Suriye’yi bugün gerçekte kimin yönettiğini irdeleyeceğiz.

aydınlık

 

YORUMLAR

REKLAM

İLGİLİ BAŞLIKLAR

REKLAM