Bizler noktayı (•) çok basit
görüyoruz, aslında her şey bir noktada toplanmış. İnsanoğlu, kendini dünyanın
hata evrenin sahibi olarak görüyor bu ise çok doğal çünkü bunu açıklamak
için biraz tefekkür edelim. Daha hiç bir şey yokken Allah (cc) ışıklardan
oluşmuş toz (duman) bulutlar kütlesine (bir noktaya) seslendi ”isteyerek yâda istemeyerek gel”
dedi, oda isteyerek geldi ve onlara “ol dedi” ve o da kendinde olan
Evrenleri, galaksiler, samanyollarının, hayatları, bildiğimiz ve de daha henüz
keşif edemediğimiz her şeyi kendi içinden fışkırtı.... bir notadan kainat ve
kapsadığı bir çok evren oluştu.
Yüce kitabımız Kur’an’ın ilk inen
ayeti “Yaratan Rabbinin adıyla oku.” mealidir. Açıkça görüldüğü gibi, ayette
“oku” fiili net bir şekilde söylenmiştir. Bu da Besmele ile birlikte uygun bir
fiil veya ismin gizli olarak var olduğuna bir işaret olup, bizim aslında çok
önemlidir.
“B” ب harfi besmelede çok önemli bir
rol üslenir. Kullanıldığı yere göre cümleye farklı farklı anlamlar katar.
Bismillah’da da cümleye “ile” manasını verir. “İsmillah”, “Allah’ın
adı” mânâsına gelirken; “Bismillah”, “Allah’ın adı ile” manasına
gelir. Yani Besmeledeki “B” ب harfi, besmelenin işaret ettiği mânâ itibariyle,
bir fiile başlamadan önce Allah’ın adı ile bu işe başlarım manasını kelimeye
yükler. “Allah’ın adı ile…” deyince sanki cümle yarıda kalmış da devam
edecekmiş gibi gelir bizlere. Cümlenin sonrasında devam edecek olan, bazen bir
kelime bazen de bizzat bizim fiilimizdir. ornek olarak “Bismillah” deyip yemeğe
başlarsak, mana âleminde aslında “Allah’ın adı ile yemeğe başlarım” demiş
oluruz.
Okuyan, yazan, yemek yiyen, su içen,
namaz kılan hatta adım atan dahi insanlar, bu yaptıklarıyla paralel olarak, dil
ile seslendirilmemiş bir fiili veya bir ismi zihinlerinde takdir etmiş olurlar.
“Allah’ın adıyla, okuyorum, yazıyorum, yemek yiyorum, namaz kılıyorum veya
attığım adım Allah’ın adıyladır…” gibi. Bizim “Allah’ın adıyla” dememizin
arkasında, Arapça gramer bakımından da böyle bir fiilin veya bir ismin olması
şarttır.
ب harfi; İşte Besmele’nin başındaki ب
harfi bizim kendi niyetimizle, kendi tercihimizle o gerçeğin gölgesi altına
kendimizi dahil etmemizin işaretidir. Biz her şeyin Rahman ve Rahim olan
Allah’ın adıyla varoluşu gerçeğine ب yi dudaklarımızı birbirine değirerek dahil
oluruz. ب harfi bu anlamda bizi de Allah’ın zikrine katar, taşır. Bu yüzden
denebilir ki Besmelenin sırı ب de toplanmıştır.
Kuran’da her sürenin ilk ayeti besmele
ile yani ب İle başlar. Besmele’siz başlayan Tevbe (Beare) Süresi yine besmele
ile başlamamasına rağmen yine ب ile başlar. Yani, Kuran’da besmelesiz başlayan
süre olsa da ب siz başlayan süre yoktur. Yine ilginçtir ki besmele ile
başladığı halde, besmele’den sonraki ayeti ب İle başlayan bir süre de yoktur.
İlk ayeti ب ile başlayan tek süre Tevbe (Berae) Süresidir.
Hz.Ali kasidesine şöyle başlar;
“Bede’tü bibismillehi ruhi bihi nehtedet… yine ب ile başlar.
(B) ب harfinin sırrı altındaki
noktadan gelir. Çünkü Hz.Ali ‘’Bütün
semavi kitapların esrarı Kuran’dadır. Kuran’daki her şey Fatiha’dadır.
Fatiha’daki her şey Besmele’de dir. Besmele’deki her şey ‘ba’sında dır.
Besmele’nin ‘ba’sındaki sır ise onun altındaki noktadadır o nokta ise Muhammed
ve Al-i Muhammedir’’ buyurur. Yani her şey o bir tane ب harfiyle başlar.
Kuran’da her süre Besmele ile başlar, o Besmele ب harfiyle başlar, ب harfi ise
bir noktanın üzerine kurulur.
İlmin kapısı Hz.Ali’ye atfedilen bir
söz vardır. ‘’İlim bir nokta idi,
cahiller onu çoğalttılar.’’ ب harfinin altındaki nokta her şeyin
kaynağı o noktadır. O nokta olmadan hiçbir şey olmaz… Hz.Ali (as) birçok
fikirleri ve hikmetli sözleriyle tüm insanlığa ışık tutmuştur. Bu bahis, Hz.
Ali’nin meşhur hikmetinde ifade zirvesini bulur: ‘’İlim bir nokta idi,
cahiller onu çoğalttı.’’ Bilginin, bilmenin amacı hakikattir, hakikate
ulaşmaktır. Eğer bilgi bizi hakikatten uzaklaştırıyorsa (Hikmetsiz ilim) o
bilgiden uzak durmamız gerekir. İlmin şehri Peygamberimiz onu kapısı Hz.
Ali (as) bu sözleriyle yaptığımız açıklamadan sonra biraz mecaz yaparak (B) ب
harfinin altındaki noktaya bir göz atalım.
Bilim adamlarının kabul ettiği en
küçük parça Atom idi fakat daha sonrada atomun parçalandığı atomu oluşturan
çekirdekler “proton” ve “nötronların” olduğu çıktı. Metafor yapalım; insani oluşturan en küçük nokta atomun
parçaları, bakışımızı biraz daha geri çekilelim onun oluşturduğu hücreler, biraz daha geri çekilelim hücrelerin
oluşturduğu organlar, biraz daha geri çekilelim onların oluşturduğu insan
yapısı, biraz daha geri çekilelim insanın oluşturulduğu hayat ve biraz daha geri
çekilelim hayatımızın oluştuğu dünyamız, biraz daha geri çekilelim dünyamızın
oluştuğu samanyolu, birazda geri çekilelim, samanyolunun oluşturduğu
galaksiler, galaksilerini oluşturduğu oluştuğu kâinat. Her geri çekilmemizde oluşanın
önündeki yapı bir noktaya dönüşmekte sonu yaklaştıkça başlangıca yaklaştığımız
görünmekte o ise ilk nokta ” ثُمَّ اسْتَوٰٓى اِلَى السَّمَٓاءِ وَهِيَ دُخَانٌ فَقَالَ
لَهَا وَلِلْاَرْضِ ائْتِيَا طَوْعًا اَوْ كَرْهًاۜ قَالَتَٓا اَتَيْنَا طَٓائِع۪ينَ” Sonra, duman halinde olan göğe
yöneldi; böylece ona ve yere dedi ki: 'İsteyerek veya istemeyerek gelin.' İkisi
de: 'İsteyerek (İtaat ederek) geldik' dediler. (Fuissilet-11) yani her şey
bir noktada toplanmış.
Bilim adamları, kâinatın kendi içinden
dışarı ve tekrar içeri doğru genişlediğini söylemekte. Yani gaz kültlerin
patlaması ve parçaların soğuması, Allah (cc) bir ayetinde “وَالسَّمَٓاءَ بَنَيْنَاهَا
بِاَيْدٍ وَاِنَّا لَمُوسِعُونَ” “Göğü kudretimizle biz kurduk ve şüphesiz
biz genişletmekteyiz;” (Zariyat-47)
vurgulamıştır.
Uçaktan (kuş bakışı) insanlara
baktığımızda gördüğümüz şey noktadır, uzaydan dünyamıza baktığımız gördüğümüz
da noktadır, Galaksiden kendi samanyolumuza baktığımız da gördüğümüz noktadır
her geri çekilişimizde bir öncekini görmemiz noktadır. Bizler tablonun dışına
çıkmadığımızdan burada kendimizi sınırlıyoruz. Ama tabloya yapan her şeyi
değiştirebiliyor ve tablonun geri kalanında var olanıda biliyor. Tablo içindeki
sadece kendi 2D açısındakine görebilir fakat tabloyu yapan hem tablonun içini
hem de çevresini görebilir.
Bizler nokta dediğimizde neyi
kavrıyoruz? Yazının sonuna koyduğumuz bir nokta (.)? Aslına baktığımız da anlamlı! şöyle ki noktadan önce
açıkladığımız her şeyi özetleyen son hali noktadır, açıklamaları kapsayan bitiş
yeridir.
Son olarak Hz. Ali (as) ve Farabi’nin
bir sözü ile bu yazımı NOKTALIYACAGIM. "Sen kendini küçük bir cisim
sanırsın, ama en büyük âlem sende gizlidir.” Farabi buna benzer bir
tanımlama yapmıştır; ”Âlem büyük insan; insan küçük âlemdir" der. İnsan
bir âlemdir, dünya ise âlemde küçük bir nokta. Dünya, görünüşte çok geniş
olmasına rağmen manen oldukça dardır. Oysa ruh darlık sevmez; genleşmek,
yayılmak ister. Aslına dönmek onun asıl hedefidir. “Inne lillah va inne
ileyhi rajioun” O’ndan geldik. O’na döneceğiz.
Son olarak, Sıfır deyip geçemeyenin,
çünkü her şey onu içinde gizlidir. Sıfır yok demek varlığı inkâr etmek olur. Her
şeyin başlangıcından önce ve sonundan sonra olandır kısaca sonsuzluktur. Anlayamadığımız
ve kavrayamadığımız ve bilemediğimiz için yok dediğimiz aslında her şeyi kapsayan
ve oluşturandır. Tablonun içindeki bizler, tablo haricini bilemeyiz, hayal
edemeyiz dolaysıyla yok sayarız, fakat Kâinat bir tablo ise bizde bu tablo
içindeysek bunu çizeni hayal etmemiz, hayal gücümüzün ötesinde, bizim için her
şeyin bittiği yerdir. Ne zaman bu tablodan çıkabilirsek o zaman gerçek
bize aşikâr olur.
En son olarak Arapçada sıfır ب
harfinin altındaki bir nokta yani “.” noktadır.
Mustafa Kemal TASPINAR
16 Temmuz 2023