Kafkasya’da Körüklenen Ateş ve Aliyev’in Telaviv Rüyası

GİRİŞ: 10.09.2023 11:37      GÜNCELLEME: 10.09.2023 11:37
Rasthaber -  Uluslararası gelişmeleri değerlendirirken yapboz tahtası misali bir gelişim sürecine sahip olduğunu unutmamak gerekir. Mesela İnsan Hakları Kapsamında Ottawa Sözlemesi  ile Kanada’da imzaya açılan mayın temizleme işlemlerini ve mayın kullanımının yasaklanmasını içeren metnin gelişim süreci, bu sözleşmenin etkileşimi ile alınan kararlar aradan geçen on yıllar sonra sınır komşunuzla kaderinizi belirleyen ve uluslararası arenada ‘terör yolu’ olarak görülmenize sebep olan bir çatışma silsilesini oluşturabilir.

Bugün Azerbaycan-Ermenistan gerilimini/gelişmelerini/ilişkiler evrimini düşünürken de bu bağlamda bir okuma yapmalıyız, yapmak zorundayız. Ayrıca bugün dünyadaki terörün bir numaralı destekçisi ABD’nin bile uluslararası ilişkilerde geleceğe ilişkin planlarını iki kelime üzerinden yaptığını ve temelini de kendilerinin de kabul ettiği iki taraflı (güçler bağlamında iki kutuplu değil taraflar bağlamında sömüren ve sömürülen klasik stratejisi) zihin haritası üzerinden yaptığını da meydana gelen her gelişme ve değişimi değerlendirirken göz önünde bulundurmamız gerekir.

Temel dinamikler, her zaman uluslararası platformda meydana gelen bir olayı, gelişmeyi ya da fikirsel dönüşüm ve üretimleri (olumlu olumsuz fark etmez) ele alırken ilk uğramamız gereken yerdir. Ayrıca unutmamak gerekir ki silah satıcılarının ve savaş kışkırtıcılarının perde önünde oynadıkları karşıt roller de süreç için elzemdir.

Kafkasya’da meydana gelen gelişmeleri değerlendirirken de bu minvalde ilerlememiz gerekmekte. Bu sebeple ilk olarak geçmişe doğru bir okuma/değerlendirme yaparak başlayalım. Gelişmeleri sıralarken sadece bölgesel değil zihin inşası kapsamında da  ilgisi olması yönünden ekledim:

1.Rusya, İran , Azerbaycan’ın 15 gün önce enerji alanında yeni bir işbirliğine imza atması

2.İran ve Azerbaycan'ın bir ay önce sınırların kullanımına dair işbirliğine vardığı görüşme

3.İran, Azerbaycan, Ermenistan’ında olumlu karşıladığı 3+3 Formatında Bölgesel İşbirliği Platformunda imzalar atılması

4. İran, Azerbaycan arasında Karma Ekonomi Toplantısı

5.Erivan ve Bakü’nün Barış görüşmelerinde bazı maddelerin imzalanması

6.Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Zengezur koridoruna ilişkin olarak ‘İran’ sorun demesi

7. Bölgede Turan’ın anlayışının yükselişi

8. Zelenisk’inin FETÖ okullarında eğitim görmüş Amerika’nın çocukları olarak adlandırılan Kırım Tatar Türkü Rüstem Umarov’u Savunma Bakanı olarak ataması ve bunun ‘Ömer ve Türk’ etiketi ile medyatikleştirilmesi

9. Iraklı Türkmenler ve Haşd Şabi üzerinden Şii-Türk ayrışımının medyatikleştirilmesi

10. Suriye’nin Kuzey’inde ele geçirilen bölgelerde tabelalara Türkçe isimlerin eklenmesi (konuya ilişkin ayrıntı için bakınız)

11.İran’ın BRICS’in üyeliği ve BIRICS’in yükselişi

 12.Rusya’da düzenlenen Küresel Çok Kutupluluk Konferansına Azerbaycan’dan siyasi partilerin katılması

13. Reisi hükümetinin yeni dış politika stratejisinde ileri demokrasi

Gelişmelere göz attıktan sonra öncelikle şunu belirtmek gerekir ki yeni çok kutuplu dünya siyasetinde Güney Kafkasya özel bir öneme sahip. Rusya, Türkiye ve İran gibi bölgesel güçlerin bu bölgede sağlayacağı işbirliği sahip olduğu ticari yollar bakımından oldukça büyük önem arz ediyor. Ne yazık ki bazı yabancı aktivistler Kafkasya bölgesinde yabancı ittifaklar yaratmaya çalışıyor ancak Güney Kafkasya bölgesindeki sorunların çözümü (Azerbaycan, Ermenistan, Gürcistan) ve (Rusya, İran, Türkiye) katılımıyla "3+3" (veya altılı arena) oluşan işbirliği formatını oluşturmaktan geçiyor.

Peki Zengezur Koridoru üzerinden bölgede tarafların razı olduğu bir işbirliği mümkün değil mi? Şu bir gerçek ki Aliyev Azerbaycan’ı tamamen Siyonist rejimin otoritesine bıraktı. İşgalci İsrail ise normalde komşu ülkelerin işbirliğinde bölgenin gelişimine katkı sunacak Zengezur koridorunu kendi menfaati için kullanarak bu yolu bir Siyonist tahakküm yoluna dönüştürmek istemekte ve bu plan doğrultusunda da bölgedeki etnik farklılıkları kaşımak sureti ile koridora çöreklenmek için Azerbaycan’ın kaderini yazmaktadır. Zira daha önce Azerbaycan sınırından İran topraklarına geçen bir İsrail İHA’sı düşürülmüştü. Yapılan silah anlaşmalarının bedeli olarak bölgenin Siyonist üssüne dönüşmesiyle beraber, İsrail işgal rejimi ezeli düşmanı İran’ı Zengezur’la tehdit etmeye başlamış ve işgal örgütü NATO’nun kanlı postalları da bu koridora gözünü dikmiştir. Diğer anlamda İran, Rusya ve Çin merkezli yeni dünya düzenine geçişi engellemek amacıyla İngiltere merkezli komplonun bir parçası olarak bu koridorun sömürgenin hizmetine sunulması için gereken her türlü hizmet bölgede bir kargaşa yaratarak sunulmak isteniyor.

Öte yandan Çin'in, en önemlisi kuşak ve yol girişimi sayılabilecek çeşitli girişimler peşinde koşması, bölgede bazı jeopolitik değişimlerin oluşmasındaki en önemli itici güçlerden biri oldu. Bu rotanın, Türkiye'nin öncülüğünde bir koridor olduğu ve Türkiye'nin NATO üyesi olarak Çin'i Avrupa ve Afrika'ya bağlayan ticaret yolu üzerinde hakim olacağı unutulmamalıdır. Bu koridorda eğer endişeler giderilmez ve kontrolü için gerekli adımlar atılmaz ise ilk olarak Batı Asya’da NATO üssü bulunmayan ve küresel emperyalizmi askeri ve ekonomik olarak oldukça endişelendiren İran’ın burnunun dibinde bir NATO-Siyonist üs kurulmuş olacak. Ayrıca Çin'i kontrol altına almaya yönelik stratejik bir hamle olarak da ilerleyecek. Batı ekseninin geleceğe yönelik planladığı şey de bu.

Aslına bakılırsa koridora ilişkin uzmanlar tarafından yapılan çalıştayların sonuncusunda İran’ın endişelerinin giderilmesi ve hatta projeye dahil edilmesinin gerekliliği beyan edildi. (Bakınız)

Gelişmelerin İran tarafındaki gelişmelerde ise Devrim Lideri’nin ayrı ayrı gerçekleştirdiği toplantıda Putin ve Erdoğan'a İran'ın Kafkasya'daki jeopolitik değişikliklere karşı çıkacağını vurguladı. Devrim  Lideri Ayetullah Hamanei, Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan ile yaptığı görüşmede, Dağlık Karabağ'ın Azerbaycan'a geri verilmesinden duyduğu memnuniyeti dile getirerek "İran ile Ermenistan arasındaki sınırı kapatmaya yönelik bir politika varsa İslam Cumhuriyeti buna karşı çıkacaktır; Çünkü bu sınır binlerce yıldır bir iletişim yoludur. ‘’ dedi. Ayrıca Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile yaptığı görüşmede şunları söyledi:  "İslam Cumhuriyeti, İran ile Ermenistan arasındaki sınırın kapatılmasına yol açan politika ve programlara asla tolerans göstermeyecektir."

Bu görüşmelerin ardından İranlı yetkililer bu konudaki kırmızı çizgileri defalarca vurguladı. Bunlardan en yakın tarihlisi İran Dışişleri Bakanı'nın İlham Aliyev'le Bakü'de görüşmesi ve Hakan Fidan'ın Tahran gezisinde konuya ilişkin sınır güvenlikleri vurgusuydu. Fidan-Abdullahiyan görüşmesinde dikkat çeken önemli bir detay da; Fidan’ın yıkıcı medya faktörüne dikkat çekmesi oldu. Bu söylem bugüne kadar içeride ve dışarıdaki siyasetinde medyayı aktif kullanan hükümetin iktidar tarihinde göz ardı edilemeyecek bir öneme sahip.

İran İslam İnkılabı Rehberinin açıklamalarında her zaman Azerbaycan Cumhuriyeti'nin toprak bütünlüğünü vurgulamanın yanı sıra Karabağ Ermenilerinin güvenliğine de vurgu yapması bölgede yabancıların müdahalesi olmadan bir işbirliği imkanını işaret ediyor. İran’ın söylemleri iki kırmızı nokta üzerinden: jeopolitik değişiklikleri ve yabancı müdahale.

Henüz Suriye tazeliğini korurken ve İran'ın Kafkaslar üzerindeki jeopolitik avantajı ve gücü göz önüne alındığında, İran’ın işbirliği olmadan bölgede koridorun işletimi zor olacaktır. Savaş tamtamları çalanların gerçeklikten uzak ve mesnetsiz söylemlerini zaten iki kadim ve köklü devletin ilişkileri için bir ölçü olarak kabul etmek mümkün değil.

Öyleyse İran’ın endişelerini gidermek ve koridordaki endişelerin çözümüne dair sunulan, Batı’yı bölgeden uzaklaştıracak 3+3 formatı üzerinden işbirliği imkanlarını genişletmek bölge için atılması gereken acil bir adımdır. Bölgedeki ülkeleri sömürgeci batının ve katil Siyonistlerin kucağına itecek herhangi bir adımın bedelini ilk olarak ülkesinin kaderini siyonizme satmış Aliyev olmak üzere tüm bölge ödeyecektir.

 

YORUMLAR

EBU HUSEYIN 7 ay önce
Tespitler yerinde fakat sunu unutmamak lazim ki çikarlar her zaman on planda, Azarbeycan-israil iliskileri ve gelistirilen gorune ve gorunmeye baglar!! Aslinda dunyamiz içinde barindirdigi milletlerin çeliskili tavirlarina bakip nereye gidyor bu insanlar demekte? Bu iliskiler ticari dilde; "nasil olursa olsun musteri kazanma" stratejilerine benziyor. kandirici ve gecici. ABD & BATI ve olusturlan BRICS hepsi belirli çikarlara dayanarak yapilmaktadir. Siz çikarinizi nerde goruyorsaniz oraya yoneliyorsunuz bazande çifte telli oynuyorsunuz. çunku çikariniz bunu gerektiryor tabi buna siz çifte telli demiyorsuznuz denge politikasi diyorsunuz. Neticede ISLAM ve prensipleri temelinde olusan hiç bir gelisme yok. Sadece Allahin rizasini ariyarak o yollda mujadele verenler hariç ki onlarida zaten biliyoruz çunku azinlikta. Seytanin dedigi gibi " az bir kismi hariç hepsini saptiracagim ve senin emrine uymayacaklar" sapitmanin en basit kapisi çikar politikasidir.

REKLAM

İLGİLİ BAŞLIKLAR

REKLAM