96 günde İsrail; 56 yıldır işgal ve kuşatma altında tuttuğu
Gazze’de yüzde sekseni çocuk ve kadın 30 bin Filistinliyi öldürdü, 70 binini
yaraladı ya da sakat bıraktı, binlercesine toplama kamplarında işkence yaptı ve
evlerin %70’i ile birlikte tüm okul, cami, kilise ve hastaneleri bombaladı.
Aynı İsrail benzer saldırılarını 56 yıldır işgal altında
tuttuğu Batı Şeria’da yapıyor.
Peki Arap ve Müslüman ülke liderleri ne yaptı?
Bağırıp çağırmanın dışında kocaman bir HİÇ!
Bu kocaman HİÇ’i utanarak ve ibretle izleyen Mandela’nın
ülkesi Güney Afrika Cumhuriyeti; İsrail’i Filistin halkına yönelik soykırım
uygulamakla suçladı ve BM’e bağlı Lahey Uluslararası Adalet Mahkemesi’ne
şikayet etti. İsrail, ABD, müttefikleri ve Yahudi lobileri çalgına döndü ancak
Güney Afrika’yı ‘Yahudi düşmanlığı”ile suçlayamıyorlar çünkü Davanın Güney
Afrikalı dünyaca ünlü avukatı John Dugard (87 yaşında) köken olarak Hollanda
Yahudisidir ama Filistin halkından yana tavır alıyor.
Richard Falk ve Richard Goldstone gibi. BM görevlileri
olarak her ikisi Yahudi ama İsrail aleyhinde çok sert raporlara imza
atmışlardı. Yahudi lobilerinin tehditleriyle Goldstone daha sonra geri adım
atmıştı ama herkes İsrail’in nasıl bir terör devleti olduğunu gerçeğini
görmüştü. Bugün Lahey’de başlayacak olan yargılamada da herkes her şeyi
öğrenecek ama İsrail, kurulduğu 1948’den bu yana yaptığı gibi BM ve
organlarının hiç bir kararını uygulamayacak ve kendi kirli oyunlarına devam
edecek. Örneğin Güney Afrika’ya kuzan İsrail; ABD ve Yahudi lobilerinin gücünü
kullanarak dün BM’ne bağlı İnsan Hakları Konseyi başkanlığına Güney Afrika
temsilcisi yerine İsrail işbirlikçisi ve insan hakları düşmanı Fas’ın
temsilcisini seçtirdi.
İsrail ve lobileri Mossad Ajanı Amerikalı milyarder çocuk
istismarcısı
Jeffrey Epstein olayında olduğu gibi hep tezgah peşinde.
Karayipler’deki kendi adasını dünyanın sapıklık merkezi haline getiren Epstein
küçük yaştaki kız ve erkek çocukları pedofili sapıklara peşkeş çekmiş, üç bin
kişiye ‘hizmet’ vermiş ve büyük olasılıkla hepsinin gizlice görüntülerini
almıştır. Şimdiye dek isimleri açıklanan ya da açıklanabilenler arasında eski
Başkan Clinton, Trump, İsrail eski Başbakanı Ehud Barak, İngiltere Prensi
Andrew, çok sayıda ünlü iş insanı, akademisyen, bankacı, sinema oyuncusu,
sanatçı ve bugün İsrail’i BM Lahey Adalet Mahkemesi’nde savunacak olan Yahudi
kökenli hukukçu Alan Dershowitz.
İlginç ama gerçek.
‘Kimin eli kimin cebinde belli değil’ diyeceğim ama
belli.
Tam anlamıyla zifiri karanlık bir tezgah.
Tam da İsrail’in Hamas’ı Gazze’de tünel kazmakla suçladığı
sırada Yahudilerin NewYork’da sinagogun altında tünel kazdığı ortaya çaktığı
sırada.
Hatırlanacağı gibi New York savcılarının kendisi gibi Yahudi
olan kız arkadaşı Ghislaine Maxwell ile birlikte fuhuş ağı oluşturmaktan suçlu
bulunan Epstein 2019’da hapishanede ölü bulunmuştu. Mahkemenin geçen hafta
belgelerle ilgili gizliliğin kaldırılması kararından sonra Amerikan ve batı
medyası dosyada adı geçen isim ve olaylarla ilgili akılalmaz bilgiler
yayınlıyor. Tüm bu isim ve olayların her yerinde dolaylı-dolaysız İsrail,
Yahudiler ve Mossad var.
ŞEBEKE!
Üç gün önce Fransa Cumhurbaşkanı Macron Gabriel Attal’ı yeni
başbakan olarak atadı. Attal; Tunus kökenli bir Yahudi ailenin çocuğu, 34
yaşında ve eşcinsel. Kendisinin cumhurbaşkanı seçilmesinde önemli rol oynayan
Fas ve Tunus kökenli zengin Yahudi iş insanlarıyla karanlık ilişkileri olduğu
bilinen Macron ülkesinin emperyalist geleneklerini sürdürerek İsrail’in
terörist politikalarına sahip çıkıp destekliyor. Tıpkı Almanya’nın Sosyal
Demokrat Başbakanı Scholz ve Yeşiller Partisi lideri Dışişleri Bakanı Annalena
Baerbock gibi.
Belki de Jeffrey Epstein dosyasında adları ya da görüntüleri
vardır.
Kim bilir daha başka kimlerin adı geçiyordur o dosyada.
Bir terör devleti katil İsrail’e sahip çıkmanın,
savunmanın ya da destek vermenin başka hiç bir açıklaması yok ve olamaz.
Bunu yapanların belki de bir yerlerde adı geçiyor ya da
gizlice çekilen görüntüsü vardır.
Bizim iç politikada herkesin bildiği şu ‘kaset’
olaylarında olduğu gibi.
Kimin ‘kaseti’ kimdeyse ‘kaset mağduruna’ istediği her
şeyi yaptırır. ‘Mağdur’ da ya köle olarak yaşamını sürdürür ya da her şeyi göze
alarak bir kez olsun onurlu olmanın ya da ölmenin heyecanını yaşar ve tarihe
geçer. Bunun için de azıcık cesaret gerek!
tele1