- Gazze işgal edildi karşısında durulmadı…
- Gazze‘de katliam yapıldı ses çıkmadı…
- Gazze direnişinde liderler şehid edildi ses çıkmadı…
- Şimdi Gazze açlıktan can çekişiyor ses çıkmıyor…
- Son planda yakında Gazzeliler yurtlarından göçe
zorlanacaklar...
Bu sessizliğin, bu vurdum duymazlığın nedeni nedir biliyor
musunuz?
İki temel nedeni vardır;
Birincisi İslam ülkelerinin başındaki yöneticiler kendi
politikalarının doğru olduğuna inanıp başkasını suçluyor; „siyonistler
durdurulmalı, cezalandırılmalı" sözle olmaz fiilen birşeyler yapılmalıdır.
"Katil siyonistler, hamisi ABD engellemeli, Avrupa
böyle yapmalı, İslam ülkeleri şöyle yapmal.” gibi sloganlar atmak kendi
vazifesinden kaçarak sorumluluğu başkasına yüklemektir.
Halkları avutmak için
bu boş laflar ve sloganları atıyorlar.
İkinci temel sorun, İslam topraklarına tahakküm eden tağuti
rejimlerdir. Müslümanlar kendi tağutunu bırakıp başkasının tağutunu kınıyor.
Kimse kendi tağutunu kınama cesaretini gösteremiyor. Siyonistleri ve emperyal
güçleri kınamayı başarı sayıyor. Soykırımı yapanları kınamayı büyük cihad ve
hüner sayıyor, onu sözde protesto etmeyi büyük zafer sayıyor.
Aslında herkes gerçekleri görüyor ve sorumluluktan kaçıyor.
Bana diyorlar ki, neden tağuti rejim, tağuti yönetici,
tağuti kurumlar diyorsun? Tağuti hakiki
ve hukuki kişiler hakkında bu kadar konuşuyorsun?
Çünkü sorun buradadır; herkes kendi tağutunu kınarsa, kendi
yöneticisine baskı yaparsa hiç biri siyonistlere yardım etme cesaretini
gösteremez ve emperyal güç de bu katliamları, soykırımını sürdüremez.
-Her müslüman kendi tağutunu över, ona sahip çıkar, destek verir, başarısı için
dua eder, haddini aşmış yöneticisine laf söyletmez ve kendi ayıbını gizlemek
için başka milletlerin tağutlarını suçlayıp kınarsa böylece bütün tağutlar
çekinmeden korkmadan varlıklarını sürdürürler.
Bir Amerikalı veya bir Avrupalı kalkıp dese ki „ya benim
ülkemi neden kınıyorsun, neden kahrolsun ABD diyorsun, senin müslüman ülken
benim ülkemle müttefik, beraber siyonist rejime yardım ediyor, benim ülkem
silah veriyor, senin ülken de lojistik destek sağlıyor“ verecek cevap
bulamazsın.
Veya Araplar kalkıp dese ki, benim devletimi namussuz,
hayasız, onursuz, siyonistlere destek veren, ülke servetini Amerika‘ya peşkeş
çeken diye tanımlayıp kınıyorsun peki siyonistlerin
petrolü senin ülkeden gidiyor derse verecek cevabın var mı?
İşte sorun da burada; Arap Türkü, Türk Arabı, Afganlı
Pakistanlıyı, Pakistanlı Hindliyi, İranlı Arabı, Kürt Türkü suçlayıp kınadığı
için gerçekler ortaya çıkmıyor. Başkasını suçlamak ve başkasının tağutuna
sövmek, kınamak, kahrolsun demek kaçak döğüştür, cehalettir, basiretsizliktir,
korkaklıktır.
Her müslüman Resulullah’ın (saa) şu hadisine amel etse
sorunlar çözülür:
“ Zalim karşısında hakkı söylemek en büyük cihattır”
Bu hadisten anlaşılan şudur ki, kim kendi zalim ve tağutuna
karşı hakkı söylerse en büyük cihadı yapmış olur. Evindeki zalimi görmezden
gelip başkasının tağutuna saldırmak
hüner değil.
Tağutlar hakkında
neden bu kadar önemle durduğumuz umarım anlaşılmıştır.
Sabahattin Türkyılmaz