İmam Hamanei’nin bu görüşmesinde İmam Ali’nin (a.s) şu
hadisinin yer aldığı bir afiş vardı: “Zalimin düşmanı, mazlumun yardımcısı
olun.”
İmam Hamanei üç ay önceki konuşmasında İmam Ali’nin (a.s) bu
sözünü açıklamış şu ifadelerde bulunmuştu: ‘Siyonist rejimin temeli zulme
dayanmaktadır, aslında temeli zulümdür. Bir milleti, parayla ve ricayla değil,
silahla, işkenceyle, yurtlarından kovdular ve onların yerlerine oturdular. Bu
rejim zulme dayanmaktadır. Bu rejimler kesinlikle “Zalime düşman olun” sözünü
ortaya koyan sistemlere karşı çıkacaklardır.’
İmam Hamanei’nin bugünkü konuşmasının önemli başlıkları
şöyle:
13 Aban, (4 Kasım) İran milletinin Amerika'ya darbesidir.
13 Aban'da yaşanan bu üç olaydan ikisinde Amerikalılar İran
ulusunu, birinde de İran ulusu Amerikalıları vurmuştur.
Amerika'nın İran milletine darbe indirdiği iki olaydan biri,
İmam'ın (r.a) kapitalizme karşı çıkması nedeniyle 4 Kasım 1964’te sürgüne
gönderilmesiydi.
İkinci darbe ise öğrencilerin öldürülmesiydi. İran halkının
inkılabi hareketinin zirve yaptığı günlerde Şah'ın polisi öğrencileri
üniversitenin hemen önünde katletti. Yaylım ateşi açarak bazı öğrencileri
öldürdüler.
Devrimin zaferinden on ay sonra, 4 Kasım 1979’da öğrenciler
gidip büyükelçiliğe girdiler, Amerikan büyükelçiliğini ve o büyükelçiliği ele
geçirdiler ve o büyükelçiliğin sırlarını, gizli belgelerini açığa çıkardılar.
Amerika'nın itibarı gitti. Bu İran milletinin Amerika'ya indirdiği darbeydi.
Amerika'ya ölüm bir slogan değildir. Bu, Amerika'nın İran
milletiyle son 70 yıldaki bitmek bilmeyen komplolarından ve düşmanlıklarından
kaynaklanan bir politikadır.
Meydan ve Gazze ve İsrail'in meydanı değil, hak ve batılın
meydanıdır.
Amerika'dan kapsamlı bir yardım gelmezse Siyonist rejim
birkaç gün içinde felç olacaktır. İslam dünyası da Siyonist rejimle ekonomik
işbirliğini keserek bu rejime karşı harekete geçmeli ve Gazze'deki bombalama ve
cinayetin derhal durdurulması konusunda ısrar ederek hak cephesi ile batıl
cephesi arasındaki bu mücadelede üzerine düşen önemli görevleri yerine
getirmelidir.
Bir konuyu gündeme getirmek istiyorum, o da Amerika ile
mücadelemizdir.
Amerikalılar İran milletiyle olan düşmanlıklarını
büyükelçilik meselesine bağlıyorlar. Amerika'nın İran'a ambargo koymasının,
İran'a kötü şeyler yapmasının, İran'da kaos yaratmasının, sorun yaratmasının
sebebi sizin öğrencilerinizin gidip ABD büyükelçiliğini ele geçirmesi diyorlar,
yurt içinde Amerika’nın peşinden gidenler de bunu söylüyor, bu büyük bir yalan.
Büyükelçilik olayından 26 yıl önce 19 Ağustos darbesi
yaşandı; O gün elçiliğe kimse gitmemişti!
Büyükelçilikten alınan ve şu anda 70-80 cilt kitap olan
belgeler, inkılabın zaferinden sonraki ilk günlerden itibaren ABD
büyükelçiliğinin İran'a karşı komplo ve casusluğun merkezi olduğunu gösterdi.
ABD büyükelçiliğinde inkılaba darbe yapmak için darbe planlanıyordu. İç savaş
tasarlandı ve ülkenin sınır illerinde iç savaş çıkarmaya çalışıyorlardı.
Yani ABD büyükelçiliği inkılabın ilk günlerinden bu yana
ülkeye ve inkılaba karşı komplonun merkezi olmuştur ve bunun bir casus
yuvasının ele geçirilmesiyle hiçbir ilgisi yoktur.
Gazze halkı sabrıyla insan vicdanını harekete geçirmeyi
başardı. Şu anda dünyada neler olduğunu görüyor musunuz? Batı ülkelerinde,
İngiltere'de, Fransa'da, İtalya'da, Amerika'nın kendisinde, farklı eyaletlerde
insanlar büyük kalabalıklar halinde gelip İsrail aleyhine ve çoğu durumda
Amerika aleyhine sloganlar atıyorlar.
Bunlar itibarlarını ve onurlarını kaybettiler. Gerçekten
bunların bir çaresi yok, hiçbir bahaneleri yok. Dolayısıyla İngiltere'deki
insanların toplanmasının İran'ın işi olduğunu söyleyen bir aptal olduğunu
görüyorsunuz! Herhâlde bunu Londra ve Paris’teki Besic (Gönüllü Kuvvetler)
yapmış olmalı?
İslam dünyası şunu unutmamalıdır ki, Gazze'deki belirleyici
davada mazlum Filistin milletinin karşısında duranın Amerika, Fransa ve
İngiltere olmuştur.
Nihai zafer, çok yakında Filistin milletinin olacaktır.
Gazze'nin bombalanması derhal durdurulmalı ve Siyonist
rejime petrol ve gıda ihracatının yolu kapatılmalıdır.
Batılıların utanmazlıklarından biri de Filistinli
savaşçıları terörle suçlamaktır.
Evini ve ülkesini savunan biri terörist midir? 2. Dünya
Savaşı'nda Paris'te Almanlarla savaşan Fransızlar terörist miydi? Nasıl oluyor
da onlar savaşçı ve Fransa'nın gurur kaynağı oluyor da İslam, Cihad ve Hamas
gençliği terörist oluyor?
Aksa Tufanı Operasyonu çok az imkana sahip küçük bir grubun
inanç ve kararlılıkla kazandığı zaferidir.
Bu grup, inançla, düşmanın yıllarca süren cani çabalarının ürününü,
birkaç saat içinde küle çevirip havaya savurmayı başardı.
Eğer İslam devletleri bugün Filistin'e yardım etmezlerse,
aslında İslam'ın ve insanlığın düşmanı olan Filistin'in düşmanını güçlendirmiş
olurlar ve yarın aynı tehlike onları da tehdit edecektir.
İşgalci rejim o kadar çaresiz ve kafası karışık ki, kendi
halkına yalan söylüyor, örneğin esirleriyle ilgili endişelerini dile getiriyor
ki bu da bir yalandır çünkü bombalamalarda kendi esirleri de yok edilebilir.
İslam'ın ve mazlum Filistin milletinin karşısında duran
sadece Siyonist rejim değil, Amerika, Fransa ve İngiltere'dir ve Müslümanların
denklemlerinde, anlaşmalarında ve analizlerinde bu gerçeği unutmamaları
gerekir.