Peki nedir bu İMAC projesi: (Hindistan-Ortadoğu-Avrupa
Ekonomik Koridoru)
İbrahim barış anlaşmasını (BAE, Bahreyn, Sudan ve Fas
arasındaki ilişkilerin İsrail ile normalleştirilmesi) ve I2U2 grubunun
kurulmasını takip eden bu plan
Hindistan, ABD, Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan, Fransa, Almanya, İtalya ve Avrupa Birliği arasında Ekim 2023'te yaşanan Mescid-i Aksa fırtınasından kısa bir süre önce kurulmuş ve nihayet Eylül 2023'te resmi olarak imzalanmıştır. Bu proje için ilk başta 20 milyar dolar rakamı belirlenmişti ki bu rakamın projenin hayata geçmesiyle daha da artacağı düşünülüyor.
Eski Baharat Yolu'na benzetilen proje, Hindistan'ın Mumbai
şehrinden başlayarak deniz yoluyla BAE'nin Dubai şehrindeki limana, oradan da
demir yoluyla Al Gheweifat şehrine ulaşıyor. Daha sonra Suudi Arabistan'ın
Haradh bölgesinden ve Riyad şehrinden geçerek Ürdün'e, oradan da İsrail'in
liman kenti Hayfa 'ya uzanıyor. Hayfa 'dan deniz yoluyla Yunanistan'ın Pire
Limanı'na götürülecek ürünlerin buradan da kara yoluyla Avrupa'ya taşınması
öngörülüyor.
AB dahil Projenin uğrak ülkelerinin yöneticileri birbiri
ardına açıklamalar yaparak projenin tarihi bir fırsat olduğunu, bölgenin
çehresini değiştireceğini ve uluslararası ticarete hız ve ivme kazandıracağı
yönünde beyanatlarda bulunarak heyecan ve beklentilerini belirttiler.
Ayrıca bu projeyi ortaya koyanlara göre, Çin’in İpek Yolu
Koridoru ve Kuşak Yol Girişimi'nden farklı olarak İMAC, Hindistan, Batı'daki
üyeler arasında malların ticareti ve taşınması ve bilgi teknolojisi
hizmetlerinin ve yenilenebilir enerjilerin ihracatıyla sınırlı değil.
Koridor, limanlar ve demir yolu ağları ile suyun elektrolizi
yolu ile elde edilen yeşil hidrojen için boru hatları ve yeni yüksek
performanslı veri bağlantılarını içeriyor. Yani uluslararası dijital ticari ve
finans ağları ortak inovasyon ağları ve dijital alanda olabilecek her türlü
ekonomik yapılar bu ülkeler arasında özel olarak kurulacak.
Bazı yorumcular ABD'nin koridorun içinde yer almamasına
rağmen G20 grubunda gelişmekte olan ülkeler için alternatif bir ortak ve
yatırımcı olarak öne çıkarak Çin'in küresel altyapıya yönelik Kuşak ve Yeni
İpek Yolu baskısına karşı koymaya çalıştığını belirtiyor.
Koridorun zamanla verimliliğinin artması, proje içi ülkeler
ile yapılacak grift çok yönlü anlaşmalar ile ulaşım süresinin ve maliyetlerinin
düşürülmesini sağlayacak. Buna yönelik yeni iş sektörlerinin oluşturulması
mevcut duruma kıyasla ülkelerin ticaret hacimlerini büyüterek gelişmişlik
seviyelerini de artırmalarına sebep olacak. Bununda demokratik, insani ve
kültürel seviyelerin ve insan kalitesinin artması gibi sonuçlar doğuracak
domino etkisi yaratacağına gönülden inanıyorlar.
Projenin Hindistan-Orta Doğu-Avrupa Ekonomik Koridoru'nun,
Hindistan'ı Doğu'ya bağlayan Doğu koridoru ve Batı Asya/Orta Doğu'yu Avrupa'ya
bağlayan Kuzey koridoru olmak üzere iki ayrı koridordan oluşması planlanıyor.
IMAC'ın bölge coğrafyası üzerindeki etkilerinin ve İslam
ülkeleri ile Siyonist rejim arasındaki çatışmanın giderilmesi, İsrail'in her
şeyden önce bu projeyi tasarlayarak bölgedeki birçok ülkeyi ekonomik ve ticari
açıdan bir nebze olsun rahatlatmayı amaçladığı iddia edilse de bu projenin
Arz-ı Mevut (Vaad edilmiş topraklar)’a İsrail’in ulaşmasında bir alt zemin
olarak kullanılması düşünülmemiştir diyemeyiz.
Netanyahu elinden geldiğinin fazlası ile projelendirdiği ve
üye ülkelerden çok ve Küresel dünyada kendi varlığını pekiştiremeye yönelik
çıkarlarına ve ideolojik hedeflerine bağımlı hale getirdiği bu projeyi küresel
otorite ülkelerine ve proje dahilindeki ülkelerin liderlerine siyasi baskı ve
pazarlık aracı olarak kullanarak, riskleri kendi lehine çevirmeye çalışıyor.
Öte yandan İ-Mac Koridoru, Siyonist rejime ve batıya mal
aktarımının yapıldığı güzergahı, başta Rusya olmak üzere doğu bloku
ülkelerinden ve kadim ticaret yolları Kızıldeniz ve Süveyş Kanalı'ndaki direniş
ekseni İran, Irak, Yemen, Suriye’yi ekarte ederek ve Türkiye gibi diğer
bölgesel aktörlerin oluşturduğu riskleri ve tehlikeleri uzaklaştırdığını
düşünüyor.
Uluslararası ilişkilerde liberal neo-işlevselcilik teorisine
dayanan IMAC koridoru, üyeler arasında ekonomik işbirliğinin ve ekonomik
dolaşıklığını geliştirilmesini kullanarak, özellikle Araplar ve İsrail arasında
barışı ve siyasi ilişkilerin geliştirebileceğini varsayıyor. Bu meşum plan,
buna ek olarak, işgal altındaki Batı Şeria, Gazze ve bölgelere mal ihracat ve
ithalatı için kaynak ve kanalları çeşitlendirerek İsrail üzerindeki politik ve
ekonomik baskıyı azaltacağı ve işgal bölgeleri için ekonomik refahı getireceği
propagandası da dünya kamuoyuna ve içerdeki işbirlikçi yöneticilere yönelik
yapılıyor.
Aslında IMAC bölge, İran ve direniş ekseninin yanı sıra Çin
için de üç düzeyde önemli riskler taşıyor.
Bu koridor, Siyonist rejimin utanç verici varlığına yardımcı
olmanın yanı sıra, başta. Suudi Arabistan ve Basra Körfezi'nin güney
sınırındaki ülkeler olmak üzere bölgedeki daha fazla ülkeyi bağımlı hale
getirerek Siyonist rejimin suçlarının devamlılığını kolaylaştırıp garanti
altına da almaktadır. Netanyahu ve Siyonist rejime göre İsrail’in Gazze ve
Lübnan'daki halklara karşı işledikleri suçları da dahil olmak üzere bölgedeki
güncel sorunların çoğu, her şeyden önce Filistin ve Lübnan'daki direniş ekseninin
bu yolda yarattığı tehlikelerden kaynaklıdır. Bu yüzden bu proje hayati bir
gereklilik arz etmektedir. Projenin ilk aşaması olan İsrail ile bölge Arap
ülkeleri arasındaki İbrahim projesi gereği normalleştirme aşamasında olumlu bir
ivme ile başarı noktasında iken, 7 Ekim 2023'te gerçekleştirilen Mescid-i Aksa
fırtınası operasyonu, her şeyden çok, iMac projesindeki Batı-İsrail
ilişkilerinin sağlamlaştırılması projesine büyük bir darbe indirdi. İşgal
altındaki Kudüs rejiminin liderlerinin son hafta ve günlerde özellikle şehit
Seyid Hasan Nasrallah'a yönelik suikast operasyonunda kullandığı Batı Asya
bölgesine yönelik yeni düzen ve Siyonist kabusu, hesapta terörün sona
erdirilmesi ve bölgedeki ateşin söndürülmesine dayalı olan bu projenin akamete
uğraması sebebiyle büyük bir hiddet ve şiddet sarmalına yönlendirmiştir.
İsrail'in İpek Yolu: IMAC
Yukarıdaki tüm dezavantajların yanı sıra, Amerika ve
Batı'nın desteğiyle tasarlanan Siyonist ipek yolu projesi, Çin’in başlattığı
Yeni İpek Yolu ve Kuzey-Güney Koridoru'nun stratejik projelerine tehdit ve
rakip oluşturmaktadır. Zengezur geçidi noktasında uzun süre takılmasına rağmen
son günlerde anlaşma yolu ile nihai bir çözüme ulaşmak üzere olan bu proje
tamamlandığında Çin’den başlayıp Türki Cumhuriyetler yanı sıra İran,
Ermenistan, Rusya Azerbaycan, Nahcivan ve Türkiye içinden geçerek ekonomik
ticaretin ve transit taşıma için en iyi rotalardan biri haline gelmiştir.
IMAC projesinde Amerika'nın Çin'e yeni bir rota tasarlayarak
uyguladığı baskının araçlarından biri olan Hindistan, Çin’in dizginlenmesinde
ve Yeni İpek Yolu ve Trans-Hazar Koridoru (Trans-Hazar Koridoru, Hazar
Denizi’nin çevresindeki ülkeleri birbirine bağlayan bir ulaşım ve ticaret
koridorunu ifade etmektedir.) projelerinin başarısızlığa uğramasında önemli rol
oynuyor.
Hindistan, Çin'deki Kaşgar'ı Pakistan yönetimi altındaki
Keşmir üzerinden Pakistan'daki Gwadar limanına bağlayan Çin-Pakistan Ekonomik
Koridoru'nu da içerdiği için Kuşak ve Yol Girişimi'ne karşı çıkıyordu.
Hindistan uzun zamandır Çin’in Hint-Pasifik bölgesindeki
güçlü projelerine karşı koymanın bir yolu olarak yeni ticaret koridorları
geliştirmenin yollarını arıyordu. Hindistan, Körfez ülkelerine petrol ve Hint
sermayesi ile bağlanmış olurken, IMAC'in hayata geçirilmesi Orta Doğu ile uzun
zamandır özlenen güvenli ticari ilişkileri sağlayarak ülkenin coğrafi ekonomik
kaygılarını gidermesini umuyor. Hindistan’ın 2022’de Körfez bölgesi ile ikili
ticareti yaklaşık 187 milyar dolara ulaştı.
Hindistan, AB’ye ihracatını artırmak için yeni rotalar
ararken, Brüksel ile de bir serbest ticaret anlaşmasına varmak için görüşmeler
yürütüyor.
Bu nedenle eğer İsrail’in yoğun bir ilişkiler ağı kurarak ve
siyasi baskılar yaparak yapılandırmaya çalıştığı bu proje tamamlanırsa Yeni
İpek Yolu ve Kuşak ve Yol İnisiyatifi'nin IMAC'a göre tüm avantajlarına rağmen
Çin bu durumdan faydalanmakla kalmayacak, Yeni İpek Yolu ve Orta Kuşak'ın
öneminin azalmasıyla da karşı karşıya kalacak.
Başka bir bakış açısıyla IMAC, Bab al-Mandab, Aden Körfezi,
Kızıldeniz ve ayrıca Süveyş Kanalı gibi geleneksel “kervan pazarı” noktalarının
stratejik önemini azaltacak ve böylece Batı'nın kırılganlığını azaltmaya
çalışacak.
Görüldüğü gibi İsrail’in kurmay diplomasisi, Batı Asya
halkının Siyonist katillerin 76 yıllık suçlarından dolayı duyduğu öfke ve
nefret dalgasına rağmen bölgede cirit atıp kendi çıkarlarına yapılanması
yönünde varlık gösteriyorlar.
İsrail ve onun eli kanlı yöneticileri uluslararası
ilişkilerden tutun coğrafyanın, evrensel değerlerin, küresel ilişkiler ağının,
siyasetin, ekonominin, tarihin ve güç dengelerinin tüm olumlu olumsuz yansıma
ve etkilerini her zaman olduğu gibi İsrail’in büyük projelerine ve dini ve
ideolojik hedeflerine ve bunlardan en önemlisi olan Arz-ı Mevud hedeflerine
yönelik bir fayda haline getirmeyi ustalık ve yüzsüzlük ile başarıyorlar ya da
başarmak için çalışıyorlar. Bugün Gazze ve Lübnan’da tüm insani ve uluslararası
yasakları ihlal ederek yaptıkları katliam ve soykırım neticede bu büyük
ideallerinin oluşması için bir basamak ve onlara göre de rahmettir. Bu yüzden
aklı başında olan ve merhamet taşıyan her insanın dini, mezhebi ne olursa olsun
Siyonizm ve onun ideallerine karşı savaşmaları büyük bir insanlık vazifesi ve
dini bir farziyettir.
Fatih Bilgin