Rasthaber - Son haftalarda Netanyahu ile teması kesen Trump’ın bugün başlayan ve Tel Aviv’i dışarda bırakan Orta Doğu turunda “çok önemli bir duyuru” yapacağının dillendirilmesi, Başkan’ın Filistin devletini tanıyabileceği yolundaki spekülasyonları tetikledi.
ABD Başkanlarının Orta Doğu’ya yaptıkları ziyaretler önemli olmuş, hatta her zaman “yeni” sayılabilecek birtakım gelişmelerin haberciliğini yapmış, ziyaret programlarının bizatihi kendisi bile uluslararası siyasi gözlemcilerin spekülasyonlarına mazhar olmuştur. Bugün bir ABD Başkanı daha Orta Doğu’ya geliyor! Evet Trump, bugün Körfez ülkeleriyle ilkini 21 Mayıs 2017’de yaptığı zirvenin benzerini yapmak üzere Orta Doğu’ya geliyor. Olası gelişmelerle ilgili türlü spekülasyonlar dönüyor, İsrail’i ziyaret programı kapsamı dışında bırakan Başkan’ın bu turda Filistin devletini tanıyabileceği bile iddia ediliyor. Şimdi son gelişmelere ve dönen spekülasyonlara kulak verelim:
Trump’ın bugün başlayan ve 3 gün süreceği açıklanan Orta Doğu ziyaretindeki ilk durağı Riyad, yani zirveye ev sahipliği yapacağı söylenen Suudi Arabistan başkenti. ABD Başkanı’nın Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri’ni ziyaret edeceği de ifade ediliyor. Başkan Trump'ın 6 Mayıs günü Beyaz Saray’da Kanada Başbakanı Mark Carney ile gerçekleştirdiği görüşmede, yakında “çok önemli bir duyuru” yapacağını dile getirmişti. Şimdi tüm uluslararası siyasi gözlemciler bu “çok önemli duyuru” üzerine çeşitli tahminler yürütüyor.
Trump’ın uçağı, ABD ile İran arasında dün, yani pazar günü Umman’ın başkenti Muskat'ta gerçekleşen dördüncü tur dolaylı nükleer görüşmelerden bir gün sonra iniyor Suudi Arabistan’a. Dolayısıyla İran ile ABD arasındaki dolaylı görüşmelerde bir anlaşmaya varılmış olması ihtimali ve Trump’ın bunu ilan etme olasılığı da gündemde.
Umman’daki görüşmelerde ABD heyetine Witkoff liderlik ediyordu. Bu arada hemen hatırlatalım, Witkoff son günlerde Gazze’de geçici bir ateşkes ilan edilmesi karşılığında Hamas'a bazı rehineleri serbest bırakmayı kabul etmesi yönünde Katar ve Mısır arabuluculuğunda baskı yapıyor. Hamas ise İsrail'in tüm Filistinli rehineleri serbest bırakmaya yanaşması halinde savaşı sona erdirmekte ısrarlı. Bu arada, Netanyahu ise Hamas’a, Gazze'de İsrail’in dayattığı koşullarda yeni bir rehine ve ateşkes anlaşmasını kabul etmesi için Trump'ın Orta Doğu seyahatinin sonuna kadar süre vermiş bir konumda. Hamas bu şartları kabul etmezse, Netanyahu, Trump'ın Orta Doğu seyahatinin ardından bölgeyi büyük bir operasyonla tam işgal etmek ve tüm Filistinlileri yerinden etmek üzere tehditler savuruyor.
Yani bölgede çok bilinmeyenli bir denklem söz konusu ve her şey çok karışık. Tüm bu kaotik durumdan iyi bir gelişme çıkması elbette çok zor ve barış pamuk ipliğine bağlı belki ama ümit etmeyi sürdürmek gerekiyor.
Trump manipülasyonlardan sıkıldı
Öte yandan, Başbakan Binyamin Netanyahu’nun Trump’ın Orta Doğu ziyaretinin durakları arasına İsrail’i katmak için çok çaba sarf ettiğini de biliyoruz. Netanyahu’ya yakın bir isim olan İsrail Stratejik İşler Bakanı Ron Dermer geçen perşembe günü Beyaz Saray’da Başkan Trump ile görüştü. Toplantı hakkında bilgi aktaran kaynaklara göre, görüşmede, İran ile nükleer müzakereler ve Gazze'deki savaş da konuşuldu. Ziyaret programına İsrail’in eklenmesi talebinin yeniden dile getirilmiş olması da kuvvetle muhtemel. Ancak Trump tur planlarını değiştirmediği gibi, tam aksine, programında İsrail’e resmi bir ziyareti bulunan ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth bir anda bu gezisini iptal etti. ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) Sözcüsü Sean Parnell, X sosyal medya platformundan cumartesi günü yaptığı açıklamada, Trump'ın gelecek hafta yapacağı Orta Doğu gezisine Hegseth'in de katılmasını istediğini aktardı. Yani Hegseth İsrail’e değil, Arap ülkelerine gidecekti. Parnell, “aslında iptal yok” dese de Savunma Bakanı Hegseth İsrail ziyaretini ileri bir tarihe ötelemişti.
Bu arada, İsrail Ordu Radyosu'nun diplomatik muhabiri Yanir Cozin'in kıdemli bir İsrailli yetkiliye atıfta bulunarak aktardığına bakılırsa, Ron Dermer Beyaz Saray’daki temaslarında, kıdemli Cumhuriyetçi yetkililerle “her zamanki kibirli tavrıyla" konuşmuş ve ABD Başkanı Donald Trump’ın “ne yapması gerektiğini” ayrıntılı olarak ifade etmişti. Ancak Dermer'in yaklaşımının ters teptiği anlaşılıyor. Zaten yakın çevresinin bir süredir Trump’a, “Netanyahu’nun Amerikan başkanını manipüle ettiği” algısının yaygınlaştığı yolunda uyarılarda bulunduğu da ifade ediliyor. Bu algının Trump'ın hoşuna gitmediği, hayatta en nefret ettiği şeyin manipüle edilmeye çalışılmak olduğu aynı kaynaklarca dile getiriliyor. Lübnan merkezli El Mayadeen gazetesi, söz konusu kaynaklara dayanarak, bu algının Trump’ı Netanyahu ile arasına mesafe koymaya ve teması kesmeye yönelttiğini yazdı.
Karşılıklı hayal kırıklığı
Daha önce Netanyahu’nun Trump’a karşı bir hayal kırıklığı içinde olduğunu yazan İsrael Hayom gazetesi ise 11 Mayıs tarihli sayısında, artık iki tarafta da “karşılıklı bir hayal kırıklığı” olduğunu ileri süren bir haber yayınladı. Gazete, ABD Başkanı’nın yakın çevresinden aldığı bilgilerden hareketle, Trump’ın İsrail başbakanının kendisine İran'a askeri müdahalede bulunma yönündeki ısrarlı telkinlerinden sıkıldığını ileri sürdü. Aynı kaynaklar, Başkanın özellikle Suudi Arabistan ve Körfez ülkeleri ile ilgili olarak Amerikan çıkarlarını kollayan ve geliştiren bazı kararlar alarak ilerlemek istediğini, bu adımlardan bazılarında İsrail'in de yer almasını istediğini, öncelikli olarak Tel Aviv’in Suudi Arabistan ile ilişkileri normalleştirme atılımı içinde olmasını talep ettiğini kaydetti. Ancak Netanyahu’nun bu yönde tavır alıp hareket geçmekte geciktiğini gören ve İsrail yönetimi gerekli aksiyonları alana kadar beklemeyi reddeden Trump’ın, Tel Aviv yönetiminin katılımı olmadan ilerlemeyi seçtiği ifade edildi.
Dolayısıyla Trump Netanyahu’ya karşı son zamanlarda benimsediği tutum ile İsrail Başbakanı’nı Gazze’ye yönelik planları konusunda biraz daha izole etmeye çalışıyor olabilir.
Trump, şubat ayında Gazzeli Filistinlilerin Mısır ve Ürdün başta olmak üzere diğer ülkelere taşınmasını ve savaşın ardından Gazze'nin denetiminin ABD'ye bırakılması gerektiğine dair uluslararası çevrelerde epeyce tepki çeken bir açıklama yapmıştı. Sonradan bu planın Suud rejiminin Filistin- İsrail meselesinde iki devletli çözüm şartından vazgeçmesini sağlamak için ortaya attığı iddia edildi. Ancak Trump uluslararası toplumda şok etkisi yaratan bu çiğ Gazze Planı’na Körfez monarşilerini taraftar yazdıramamıştı. Zira Riyad yönetimi Trump’ın Gazze Planı’nın kabul edilemez olduğunu söyleyerek iki devletli çözüme olan bağlılıklarının devam ettiğini belirtmişti. Bu arada Suudi Savunma Bakanı Prens Halid bin Selman el Suud, Nisan ayı ortalarında İran’a beklenmedik şekilde yeni bir ziyaret yaparak ve Kral’dan mesaj ileterek, İsrail’in bu ülkeyi vurma planlarını desteklemediğini ortaya koymuştu
Velhasıl, Amerikan silah sanayinin en büyük müşterilerinden olan ve 1 Ocak tarihinden itibaren BRICS’e de üye olmuş Suudi Arabistan ve BAE’nin ABD’nin bölgeye yönelik tasavvuruna gönüllü katılımını önemseyen Trump, o çiğ plan tutmadıysa yeni bir planla ortaya çıkabilir elbette.
Zira İsrail’de hükümet çok sağlam görünmüyor. 19 Ocak’ta Gazze’de yürürlüğe giren ateşkesin ardından koalisyon hükümeti büyük darbe aldı. Tel Aviv yönetimi, Binyamin Netanyahu’nun hakkındaki yolsuzluk davasının devam etmesi, eşi Sara Netanyahu'ya muhaliflere yönelik baskı yaptığı için dava açılması ve Genelkurmay Başkanı ile başkan yardımcılarının istifa etmelerinin yarattığı istikrarsızlık havası altında zor zamanlar yaşamaya başladı. Öyle ki, İsrail ordusunun 2013-2016 arasında Genelkurmay Başkanlığını yapmış olan Moşe Yaalon bile, Netanyahu’nun Yahudi ahlakından koptuğunu ve askerleri Gazze’ye savaş suçu işlemeye gönderdiğini söyler oldu.
İsrail’de koalisyon hükümetinin zayıflamaya başlaması, Netanyahu’nun manipülasyonlarından sıkılan Trump’ın elini güçlendirdi. İsrail’in ABD yönetimi üzerindeki manipülatif gücü de belli ki sınıra geldi. Orta Doğu’da silahların susmasını sağlayacak öyle ya da böyle bir tür barışın mimarı olmak isteyen ABD Başkanı bu doğrultuda Hamas’a olduğu kadar Netanyahu’ya da kendi şartlarını kabul ettirmeye çalışıyor.
Bu arada, Suudi Arabistan'ın başkenti Riyad'da düzenlenecek Körfez-ABD zirvesine tüm Körfez liderlerinin katılımı planlanıyor. Sadece sağlık sorunları nedeniyle uzun süredir hiçbir kamusal etkinlik ve toplantıya katılamayan Kral Selman bin Abdulaziz görüşmelerde olmayacak. Ancak veliaht Prens Muhammed bin Selman orada olacak. Selman cumartesi günü Bahreyn Kralı Hamed bin İsa el Halife ve Kuveyt Emiri Şeyh Meşal el Ahmed el Cebir el Sabah ile telefon görüşmeleri gerçekleştirdiği bildirildi. Selman’ın, Trump görüşmesi öncesinde Körfez ülkelerinin çeşitli meselelere ilişkin tutumuyla ilgili “ince ayarlar” üzerine konuşmuş olması muhtemel.
Bu arada Trump’ın zirvede yapacağı söylenen “çok önemli açıklamaları” ile ilgili birtakım spekülasyonlar da son günlerde yoğunlaşmaya başladı.
Zirvede Trump’ın Filistin devleti, büyük ekonomik anlaşmalar ve ABD-Suudi Arabistan nükleer işbirliği gibi konularda büyük bir duyuruya hazırlandığı iddia ediliyor.
İsminin açıklanmaması koşuluyla The Media Line'a bilgi veren, Körfez ülkelerinden bir diplomatik kaynak, “Başkan Donald Trump, [ziyareti sırasında] ABD’nin Filistin Devleti’ni tanıması konusunda bir bildiri yayınlayacak ve Hamas'ın varlığını dışarıda bırakan bir Filistin devleti kurulacak,” iddiasında bulundu.
Filistinlileri vatanlarından kovup bölgeyi ABD öncülüğünde turizm cenneti (!) yapmaktan Filistinlilere devlet bahşetmeye savrulan bir seçenekler yelpazesi! Tabii böyle bir spekülasyonun, Trump’ın Netanyahu üzerindeki baskıyı artırmak amacıyla dolaşıma sokulmuş olabileceği de unutulmamalı.
Bütün bu planlar, seçenekler dün yine Han Yunus'un batısındaki el-Emel bölgesinde bir ailenin sığındığı çadırı bombalayarak dördü çocuk 10 Filistinlinin ölümüne sebep olan İsrail’in umurunda görünmüyor. İnsanın sadece şey diyesi geliyor: Peki bundan aylardır bitmeyen bir soykırıma maruz kalan Filistin halkının ve onun yasal temsilcilerinin haberi var mı?
t24