Süleymani’nin ölüm yıldönümü münasebetiyle dün mezarı
başında yapılan anma töreninde meydana gelen iki patlamada 200’den fazla kişi
yaşamını yitirdi 300 kadarı da yaralandı.
Bir gün önce de Beyrut’ta İsrail savaş gemilerinden atılan
füzeyle Hamas’ın liderlerinden Salih Aruri ve 6 arkadaşı öldürüldü.
Arari; Süleymani’nin arkadaşıydı.
25 Aralık’da bu kez İsrail uçaklarının hedefinde Şam’da İran
Büyükelçiliği askeri danışmanı Rıza Musavi vardı.
O da Süleymani’nin yakın arkadaşıydı.
İsrail şimdiye dek Süleymani ve arkadaşları gibi onlarca
Hamas lider, komutan ve yöneticisiyle birlikte bir o kadar İranlı bilim
insanını öldürdü. Am zavallı coğrafyamızın kıt zekalı ve bildik projelerin
aparatı olan uzman ve azmanlar zaman zaman ‘Hamas’ı Mossad kurdu ve Şii İran
İsrail’in gizli dostudur ’ türünden saçmalıklarını tekrarlarlar.
Gazze’de savaş üç ayını doldurmak üzere.
Havadan, karadan ve denizden Gazze’ye saldırarak şimdiye
kadar 25 bin Filistinliyi öldüren, 70 binini yaralayan, evlerin %80’i, hastane,
cami, kilise, okul ve benzeri yapıların tümünü yerle bir eden, iki milyon
Filistinliyi evsiz bırakan, 15 binini Nazi benzeri toplama kamplarında insanlık
dışı yöntemlerle sorgulayıp işkence yapan İsrail; hedeflediği zaferi bir türlü
elde edemiyor çünkü en zor koşullara rağmen Filistinliler tarihi bir direniş
gösteriyorlar.
İsrail medyası her konuda ve her alanda İsrail’in
hezimete uğradığını anlatıp duruyor. Asker kayıpları sürekli artıyor,
Gazze’ye giren tank ve zırhlı araçlar vuruluyor, askerlerin morali bozuk,
ekonomi çökmek üzere, ülkelerin ve halkların ezici çoğunluğu İsrail’in ne tür
ruh hastası, cani, terörist ve katil bir kafa yapısına sahip olduğunu görüp
anladı. Şimdiye kadar en az 400 bin İsrailli ülkesinden kaçtı ve artık hiç bir
Yahudi bulunduğu ülkesini bırakıp İsrail’e gitmiyor. Çünkü herkes
‘Yenilmez İsrail’ efsanesinin palavra olduğunu ve ABD destekli bu İsrail’in
Hamas’ı yenemediğini gördü. Üstelik bu savaşta tam anlamıyla Lübnan
Hizbullah henüz yok. Sekiz yıldır Suudi Arabistan ve BAE’nın bombaladığı İran
destekli Yemenlilerin Kızıldeniz’den geçen İsrail gemilerini hedef alması ise
herkesin hesabını karıştırdı.
Bu durumun farkında olan Netanyahu kendini kurtarmak
amacıyla herkesi büyük savaşa çekmek istiyor. Yanına ABD ve emperyalist
ülkeleri alarak savaşı Lübnan, Suriye, Yemen ve İran’a yayarak kendini
kurtarabileceğini sanıyor.
Tam da Yüksek Mahkemenin Netanyahu’nun yargıyı ele geçirme
yasasını iptal ettiği sırada. Böyle giderse Netanyahu yolsuzluklarla birlikte
ülkeyi hezimete uğratma suçlamalarıyla yargılanabilir.
Üstelik Güney Afrika Cumhuriyeti’nin başvurusu üzerine
Uluslararası Ceza Mahkemesi peşine düşebilir çünkü adam resmen soykırımla
suçlanmaktadır.
Gelelim Türkiye’ye…
Bundan kısa bir süre önce İsrailli istihbaratçılar ‘Türkiye,
Katar, Lübnan, Suriye ya da nerede olurlarsa olsunlar Hamas yöneticilerine
yönelik suikast yapacaklarını söylemişlerdi. Adamlar sözlerinde durdu ve Şam
ile Beyrut’ta Filistinli ve İranlıları öldürdüler.
Tam da Türkiye’de Mossad ile işbirliği yaptığı söylenen
çoğu yabancı 34 kişinin yakalandığı sırada.
Ocak 2010’de Dubai’de Hamas yöneticilerinden El-Mabhuh’ü
öldüren yaklaşık 20 kişilik suikast timi Almanya, Avusturya, Fransa, Kanada,
Avusturalya ve başka ülkelerin pasaportunu taşıyordu ve bu pasaportların
bazıları diplomatikti.
İsrail’in eski Dışişleri Bakanı Livni eski bir Mossad’çı
olarak Paris’te Filistinli gençleri öldürmek amacıyla kadınlığını kullandığını
övünerek anlatmıştı.
Demek istediğim Ankara çok dikkatli olmalı.
İsrail’den, Mossad’dan ve ruh hastası Netanyahu ve
ekibinden her an, her alanda her şey beklenir.
Cüppeli Ahmet Hoca geçenlerde uyarmıştı :
“Yahudiyle uğraşılmaz, Yahudi bunun faturasını bize döner
çok pahalıya ödetir. Yahudilerle arayı açmaya gelmez. Adamlar Merkez Bankamızı
batırır”.
Cüppeli Hoca bunu dedi ama Türk devleti de Cüppeli’den
çok daha fazlasını bilir ve önlemini alır.
tele1