Siyonist Çete Suriye'de Durmak Bilmiyor (Olacağı Buydu)

GİRİŞ: 23.07.2025 13:23      GÜNCELLEME: 23.07.2025 13:23

Rasthaber -  "İyi polis, kötü polis" diye bir metafor var! Suriye bağlamında biz bunu ABD ve Siyonist çetenin tutumunda görüyoruz. İzah edelim: HTŞ 8 Aralık 2024 tarihinde Şam'ı ele geçirmesiyle gizli İdlip görüşmeleri bitmiş resmi görüşmeler başlamıştı. Biz bunu Trump'ın Suudi Arabistan'ı ziyaretinde gördük. Başına 10 milyon dolar konmuş olan HTŞ lideri Colani ile Trump el sıkışıp görüşme yaptılar. Görüşmede Colani'ye Suriye'nin politik şekillenmesine ilişkin tahkim yasaları sunuldu.

Bildiğiniz üzere bu yasalar 9 Ağustos 2011 tarihinde Davutoğlu aracılığı ile Esad’a teklif edilmişti. Esad bu yasaları kabul etmediğinden dolayı dönemin ABD Başkanı Obama'nın organizsasyonu ile ve bazı bölge ülkelerinin katkılarıyla Suriye'de iç savaş çıkarıldı. Hatırlayalım, Erdoğan Suriye konusunda "devre dışı" bırakılmak endişesiyle, "Ey Obama Özgür Suriye Ordusu’nu birlikte kurmadık mı?" diyerek tepkisini dile getirmişti. Bildiğiniz üzere, 8 Aralık'ta Şam'ın düşmesiyle birlikte HTŞ lideri Colani'yi sahiplenip ilk iletişime geçen Ankara oldu...


Sadede gelecek olursak, Colani, Siyonist katil sürüsü ile normalleşmeyi de içeren söz konusu tahkim yasalarına imza atınca Suriye'ye dokunulmayacağını sandı. Oysa kötü polis Siyonist çete Golan Tepeleri’ndeki askerî karargahında iştahla eli tetikte bekliyordu. Nitekim Suriye'deki kaos ortamını fırsata dönüştürüp (58 yıldan beri sabit duran) Golan Tepeleri’ndeki yüksek tel örgülerini söküp üç Gazze büyüklüğünde toprağı işgal etti. Eş zamanlı olarak başta askerî tesisler olmak üzere en stratejik 600 dolayında noktaya hava saldırısı gerçekleştirdi. Böylece Esad döneminden kalan askerî yapı ve kamu hizmet birimleri (nüfus müdürlükleri ve tapu/kadastro binaları da dahil olmak üzere) tamamen çökertilmiş oldu. Siyonist çete ileriyi düşünerek işi şansa bırakmadı. "Barışa hazırız" diye söylenen sözlere itibar etmedi. Tedbir olarak "önleyici saldırı" taktiğini kullandı...

13 yıllık iç savaşta bitap düşen Yediği bu son darbelerden sonra Suriye'nin gücü tamamen kırılmış oldu. Bu durumda önü açılmış olan Siyonist çete Cebel-i Şeyh'i (Hermon Dağı) ve o bölgede bulunan su kaynaklarını ele geçirmekle yetinmeyeceği belliydi. Süveyda kasabasında yaşayan Dürzîleri örgütleyip o bölgede kendisine bağımlı ayrı/müstakil bir yapı oluşturma girişiminde bulundu. Buna mukabil Colani güçleri Süveyda'yı kontrol altına almak için operasyon yapınca kanlı çatışmalar meydana geldi. 13 Temmuzda başlayan çatışmalara bölgedeki aşiretler de katıldı. Bu gelişmeler karşısında Siyonist çete lideri Netanyahu Colani'ye, "Birliklerini Süvayda'dan çek" demekle yetinmedi ve derhâl harekete geçerek Şam'daki Genelkurmay Başkanlığı ve Savunma Bakanlığı binalarını vurdu. Ayrıca Netanyahu, "Eğer birliklerinizi Süveyda'dan çekmezseniz Şam'ı da, cumhurbaşkanlığı sarayınızı da başınıza yıkarım" diyerek küstahça tehditlerde bulundu. Bu tehdit ve hava saldırısı karşısında Colani derhâl birliklerini Süveyda'dan geri çekti.

Başlığımızdan yola çıkarak biz de diyoruz ki, "Olacağı buydu!" Ey Ahmet eş-Şara, ey nam-ı diğer Colani, senin askerlerin Dürzî ve Alevîlerin bıyıklarını kesmekle meşgulken Siyonist çete senin Savunma Bakanlığı ve Genelkurmay Başkanlığı binalarını vurmakla meşgul...

Aynı anda haber portallarına düşen iki kareden, iki görselden söz ediyoruz. Bir tarafta Colani'nin eli kanlı militanları, kendi Vehhabî bıyık standarlarına uymayan Dürzî ve Alevîlere yönelik sürek avı başlatmışlar; yakaladıklarını tartaklayıp dövüyorlar ve bıyıklarını kesiyorlar. Ekranda görüyoruz, yediği dayaktan ötürü ağzı burnu kan içerisindeki kişiye bıyıklarını kısaltma operasyonu yapıyorlar. (Birkaç ay önce ise Tartus ve Lazkiye şehirlerinde Alevî katliamı yapmışlardı. O mazlum insanlara sahip çıkan olmadı.) 90 yaşlarındaki bir Dürzî dede de bu insanlıktan nasipleri olmayanların hışmına uğramış. Bu yaşlı Dürzî dede gördüğü kötü muameleden dolayı kalp krizi geçirip ölüyor.

Öte yandan Siyonist çete Dürzîlerle iş birliği yapıp başta Süveyda olmak üzere Golan'ın kuzeyindeki kasabaları tek tek işgal edip bayrak çekmekle meşgul.

Siyonist çetenin Genelkurmay Başkan Beni Gantz, bu askerî operasyon (işgal) girişimini, HTŞ güçlerinin Süveyda kasabasında yaşayan Dürzîlere yönelik silahlı saldırıları ve özellikle hastane katliamını gerekçe göstererek yaptıklarını dile getirdi. Bu durumda, "Dinsizin hakkından imansız gelir" metaforu akla geliyor. Özellikle HTŞ militanlarının hastanede yaptığı katliamı sosyal medyada izleyenleriniz olmuştur! İnsanın kanı donar, tam bir vahşet örneği. Doktorundan hastabakıcısına kadar ve tüm hastalarla birlikte savunmasız insanlar katliamdan geçirilmiş.

Hastanenin içi insan cesedi kaynıyor. "Güvenli yerdir" düşüncesiyle hastaneye sığınanlar da katledilmiş. Bu durumda Siyonist çeteye gün doğmuş oluyor. Dürzîlere sahip çıkma bahanesiyle askerî birliklerini Süveyda'ya sokuyor. Bu sefer onlar da HTŞ taraftarlarına yönelik katliam yapıyor. Oysa siz daha Şam'ı almadan, siz henüz İdlip'te kuluçkaya yatıyorken Siyonist çeteye teminatlar vermiştiniz. "Biz İsrail ile barış masasına oturmaya hazırız. Bizim ortak düşmanımız İran ve Hizbullah'tır" deyip durdunuz. Şam'ı aldıktan sonra da tıpış tıpış Suudi Arabistan'daki Trump'ın ayağına gidip Esad’ın imzalamadığı tahkim yasalarını imzaladınız. Bu sizin için ABD ve Siyonist çeteye teslimiyetin tescil edilmesi olmuyor mu? Bu zillet değil de nedir? "Abraham Sözleşmesi"ni kabul etmek Filistin davasına ihanettir.

Siyonist çeteye istediğiniz kadar barıştan söz edin, o tıyneti gereği saldırganlığından, kan dökmekten ve işgal politikalarından asla vazgeçmeyecektir. Biz İslâm ümmeti için Filistin toprakları ne ise Suriye toprakları da aynıdır. Yani kadim kudsiyeti üzerinden söyleyecek olursak "Bilad-ı Şam" bizim için Kudüs mesabesindedir. İsra Sûresi'nin 1'nci ayetinde belirtilen, "Barekna havlehu" (Çevresini mübarek kıldığımız) ifadesi "Bilad-ı Şam" topraklarını da kapsamaktadır. Bu yüzden biz diyoruz ki, Suriye'ye saldırı mukaddes değerlerimize saldırıdır, İslâm'a saldırdır. Her Müslüman bu hassasiyette olmaldır. Suriye'deki mevcut Colani yönetimi pasif, edilgen ve teslimiyetçi bir tutum içerisine olsa da, Suriye'ye aidiyet hissetmek, Suriye'ye sahip çıkmak Filistin davasına sahip çıkmak gibidir...

Siyonist çete lideri Netanyahu, "Biz Suriye'ye hakim olmak için Esad’ı devirdik" diyor. (Bu sözlerle kimlerin maşa olarak kullanıldığı da ibraz edilmiş oluyor.) Siyonist çetenin hedefine ulaşması için acelesi yok. O hedefine adım adım ilerliyor.

Siyonist işgal çetesinin kısa vadede hedefi "David Koridoru" olarak tanımladıkları bölgeye hakim olmak. Bu demektir ki amaç, Suriye'nin güneyinden başlayıp doğu tarafından PKK'nın muadili olan YPG/SDG'nin kontrolündeki bölgeye ulaşmak...
Medya kanallarına yansıdığı kadarıyla Genelkurmay Başkanlığı ve Savunma Bakanlığı binaları vurulduktan sonra HTŞ birliklerinin Suveyda'dan çekildiği bildirildi. Yani bu şekilde "David Koridoru'na alan açılmış oluyor. Siyonist çetenin kısa vadede amacı "David Koridoru" olarak tanımladığı bölgeyi kontrol altına almak. Siyonist çete burada iki amaç gütmektedir. Birincisi Suriye'nin kuzeyine konuşlanmış olan YPG/SDG güçleriyle öteden beri var olan koordinasyonunu organik/fiilî bir bağa dönüştürmek; ikincisi ise "David Koridoru" olarak tanımlanan bölge Suriye'nin en verimli tarım arazilerinin ve enerji kaynaklarının % 80'ine sahip. Siyonist çete uzun süredir bu bölgeye hakim olmanın planını yapmakla meşguldü. Şimdi buna ulaşmak istiyor. Siyonist çete için "Arz-ı Mevud" hedefine ulaşmanın kilometre taşlarından biri de "David Koridoru"dur.

Dürzîler işin bahanesi. Dürzîlerin lideri Şeyh Hikmet el-Hicrî etrafına topladığı silahlı militanlarıyla sadece Siyonistlere alan açmakla, onlara piyonluk yapmakla meşgul. Cebel-i Şeyh'i (Hermon Dağı) nasıl olsa ele geçirdiler, şimdi sıra "David Koridoru"nda. Siyonist çete adım adım "Arz-ı Mevud" hedefine doğru yürürken İslâm ümmetinin başındaki siyasîler nelerle meşgul acaba? İslâm İşbirliği Teşkilatı'nın ve birçok Müslüman ülke liderlerinin Gazze'deki soykırıma sessiz kaldığı gibi Siyonist çetenin Suriye'ye yönelik bu şeytanî planlarına karşı da bigâne kalmaktadırlar. Olması gereken bu değil, Colani'nin Şam'daki varlığından memnun olup olmamak tamamen ayrı bir konudur. Söz konusu olan dur durak bilmeyen Siyonist çeteye "dur" diyebilmektir...

Hazım KORAL

YORUMLAR

REKLAM

İLGİLİ BAŞLIKLAR

REKLAM