Bu makamı Ahmet Şara’nın sır küpü, Esad yönetimi döneminin
“ekonomik ahtapotları” olarak bilinen tüccarlarıyla servetlerinin en az yüzde
60’ına karşılık kendilerine dokunulmayacağı garantisi veren görüşmeleri de
yürüten Enes Hattab işgal ediyordu. Hattab, Suriye İçişleri Bakanlığına atandı.
Bu değişim Enis Hattab ve Hüseyin El-Salama arasında sonuçları olacak bir
rekabet ve husumete de sebep oldu. Ama önce “Abu Masab El-Şheyl” lakaplı yeni
Genel İstihbarat Başkanı'nı tanıyalım. Zira bu hassas göreve getirilmesinin
sebepleri var.
AK PARTİ VE SDG İLE YAKIN İLİŞKİLER
Fırat’ın doğusunda yer alan, Şam-Irak güzergâhının kapısı
olan ve Suriye Milli Kurtuluş, BAAS ve Esad sonrası tarihinde önemli bir yer
işgal eden Deyr El-Zor vilayetine bağlı Şyhel kasabasında doğdu. Bölgenin en
kalabalık ve en etkili “Igaydad” aşireti mensubu. Bu aşiretin Irak ve Körfez
ülkelerinde akraba kolları var.
Hüseyin El-Salama 2011’de patlak veren Suriye olayları
esnasında Esad yönetimine karşı önce Colani’nin (Ahmet Şara) liderliğinde
kurulan El-Nusra Cephesi'nde ardından Şam’ı Özgürleştirme veya Kurtarma Heyeti
(Heyet Tahrir El-Şam, HTŞ) saflarında savaştı. AK Parti Hükümeti ve SDG ile
yakın ilişkileri var. Aşiretler arası “çıkar” kavgalarını önlemek amacıyla
Fırat’ın doğusunda kendine tahsis ettiği özel petrol kuyularının gelirlerini
aşiretler arasında taksim etti. Başka bir aşiret tarafından öldürülen akrabalarının
intikamını almak yerine “hasım” aşiretlerle uzlaşmayı seçti.
İYİ İLİŞKİLER SAVAŞA DÖNÜŞTÜ
Hüseyin Salama ve ailesi, Esad yönetimi döneminde Şam
Hükümeti’yle “dostane” bir münasebet içindeydi. Ardından Esad’a karşı savaştı.
14 yıl süren iç savaş esnasında IŞİD’e (DAEŞ) karşı savaşan aşiretinin
saflarında yer aldı. Suriye’de “Kased” olarak bilinen SDG ve askeri kanadı
YPG’ye karşı birçok çatışmada yer aldı. El-Nusra cephesinde iki güçlü grup
Colani-Kahtani arasında ortaya çıkan rekabet ve çatışmasında Colani’nin
zaferini sağlayan önemli askeri katkıların sahibiydi. 8 Aralık 2024’te Şam’ı
ele geçiren HTŞ’nin kurduğu yeni hükümetin Deyr El-Zor, Hasake ve Rakka
“geçici” valisi olarak atandı.
SDG GÖRÜŞMELERİNE BAŞKANLIK ETTİ
Mart 2025’te Şam Hükümeti ile SDG-YPG arasında başlayan
görüşmelerde Şam heyetine başkanlık etti. Görüşmeler sonucunda her iki taraf
Suriye toprak bütünlüğüne ve siyasi birliğine bağlı olacakları, petrol
kuyuları, devlet kurumları, barajlar ve bölgedeki hava limanları idaresinin de
Şam Hükümeti’ne devredileceği konularında bir mutabakat metni imzalamıştı. Bu 8
maddelik metin Şam Hükümeti adına Ahmet Şara ve SDG lideri Mazlum Abdi
tarafından da imza altına alınmıştı.
TECRÜBE VE BAĞLILIK
Colani’ye olan bağlılığı ve Fırat’ın doğusundaki aşiretlerle
kurduğu yakın ilişki, Hüseyin Salama’nın Suriye Genel İstihbarat Başkanlığı’na
getirilmesinde etkili oldu. Zira bölge aşiretlerinden güç alan IŞİD ile,
Kürtler, Süryaniler ve bazı Arap kabilelerinin desteğine sahip SDG’ye karşı
nasıl mücadele edileceği konusunda; ayrıca gerektiğinde diplomatik yollarla,
gerekirse askeri yöntemlerle Şam hükümetinin kararlarını nasıl kabul ettireceği
konusunda Salama tecrübeliydi.
KAZAN KAYNIYOR
Fırat’ın kuzeyi ve doğusunun Şam’ın kontrolü dışında kalması
Suriye’yi sadece tahıl ambarı ve su kaynağı olan bir bölgeden mahrum
bırakmıyor. Aynı zamanda Suriye-Irak ilişkileri, sınırları, gümrük kapıları ve
güzergahlarını SDG ve IŞİD’in rahmeti altına bırakıyor. Suriye-Ürdün bölgesi
zaten Ahmet Şara hükümetini “meşru” görmeyen Sünni Arap aşiretleri ve İsrail’in
koruması altında olan Dürzilerin kontrolünde. Suriye'de Alevilerin yaşadığı
bölgeler ve özellikle sahil kentleri halen ciddi mezhepçi ihlaller, uygulamalar
ve “kaynama” her an bir “köpürme ve patlama” yaşamaya uygun koşullara gebe.
Ahmet Şara ve İçişleri Bakanı Enes Hattab ile Dışişleri Bakanı Şeybani,
Trump’ın Suriye yaptırımlarını kaldırmasına karşılık İsrail ile artık açıktan
bir ilişkiyi kabul ediyor.
GAYRİMEŞRU BİR TALEP
İsrail istihbaratına Şam Four Seasons otelinde mekan tahsis
ediyor. Filistin örgütleri yasaklanıyor, liderlerinin İsrail istihbaratı
tarafından sorgulanmasına izin veriyor. İbrahim Antlaşması'nı imzalayacağını
söylüyor. İran’a karşı kararlı duracağını beyan ediyor. Lübnan Hizbullah’ı ile
gerekirse savaşmaya da hazır. Tüm bunlara rağmen İsrail verileni yeterli
görmüyor. Ahmet Şara Hükümeti’nden Golan bölgesinden vazgeçmesini ve bu konuda
İsrail Hükümeti’yle bir mutabakat imzalamasını istiyor.
BM kararları ve Suriye halkının onayı olmadan “geçici
hükümet” konumunda olan Ahmet Şara’nın Golan’ı İsrail’e vermesi hukuken de
gayrimeşrudur. Ancak Golan’dan vazgeçmesi halinde İsrail tarafı, uluslararası
kuruluşlar ve kamuoyu nezdinde bu kararı lehine kullanabilir.
HAKLI KAYGILAR
Ahmet Şara ve hükümetinin meşru kabul edilmesi,
yaptırımların kaldırılması, yatırımların gelmesi ve tüm Suriye üzerinde hükümet
olabilmesi için tüm araçları mubah kabul eden bir görüntü arz ediyor. ABD ve
İsrail’i memnun edecek adımları atıyor. Ancak saha kaynakları Hüseyin
Salama’nın Suriye Genel İstihbarat Başkanlığına getirilmesinin özellikle İsrail
safında tedirginlik ve rahatsızlık yarattığını iddia ediyor. Hüseyin Salama’nın
IŞİD ile savaşı, zahiren yani görünürde ABD ve Batı'yı memnun ettiği tedavüle
sokulsa da Batı'nın projelerinde bir elverişli aparat olarak görev yapan IŞİD’e
karşı kararlı savaşından kaygı duymaları normaldir.
Bunun yanında SDG ile yürüttüğü müzakerelerden hoşnutlar
ancak Fırat’ın kuzeyi ve doğusunda Şam hükümetinin mutlak hakimiyet kurma
tamahını tehlikeli buluyorlar ve bunu başarmak için askeri çözümü tercih edecek
yapıda olması da İsrail, İngiltere ve ABD’yi rahatsız ediyor. Suriye’nin
güneyinde (Dera-Sveyda Bölgesi) Sünni Arap aşiretleri ve Dürzilerle “iyi”
münasebetleri olan Hüseyin Salama’nın “uzlaşma” yoluyla güneydeki ateşi
söndürme ve İsrail’in bölgedeki krizi suiistimal etme hevesine karşı başarılı olması
ihtimali de İsrail’i rahatsız edebilir.
REKABET SAHAYA MI YANSIYOR?
Tüm bu gelişmeler hasıl olurken, SDG-YPG’nin “yeniden
güçlenen” IŞİD’e karşı askeri operasyonlara başladığı Humus vilayetine bağlı
Tedmor (Palmyra) bölgesine kadar çatışmaların yaşandığı haberleri geliyor. Bu
esnada Hüseyin Salama’nın mensubu olduğu aşiret içinde ve diğer aşiretler
arasında onlarca ölü ve yaralı bırakan, onlarca ev ve iş yerinin tahrip
edildiği şiddetli çatışmalar yaşanıyor. Birileri Hüseyin Salama’nın kendi ve
diğer aşiretler arasında sağladığı “dayanışma ve işbirliği” ilişkisini yıkmayı
amaç edinmiş.
Kısa bir müddet sonra geçen hafta sonu Hüseyin Salama’nın
bilinmeyen bir nedenden dolayı Şam’daki bir hastaneye kaldırıldığı söylendi,
akıbeti hakkında ise güvenilir bir bilgi yok. Şam sokakları ve siyaset erbabı
arasında bu tür tasfiyelerin olağan olduğunu zira Suriye üzerinde birçok
tarafın rekabet ve çatışma halinde olduğu, olayların perde arkasında İsrail-Türkiye istihbarat
rekabeti ve çatışmasının da olduğu konuşuluyor.
aydınlık