Suriye'de Türk-İsrail İstihbarat Savaşı mı?

GİRİŞ: 03.07.2025 20:07      GÜNCELLEME: 03.07.2025 20:07
Rasthaber -  “Suriye Arap Cumhuriyeti Geçici Hükümet Başkanı” sıfatını taşıyan Ahmet Şara; İsrail, Fırat’ın doğusunu kontrol eden Suriye Demokratik Güçleri (SDG), IŞİD (DAEŞ), Fırat’ın kuzey ve doğusunda yaşayan nüfuzlu Arap aşiretleri konularında “uzman” olarak gördüğü “Abu Masab El-Şheyl” lakaplı Hüseyin El-Salama’yi Suriye Genel İstihbarat Başkanlığına atadı.

Bu makamı Ahmet Şara’nın sır küpü, Esad yönetimi döneminin “ekonomik ahtapotları” olarak bilinen tüccarlarıyla servetlerinin en az yüzde 60’ına karşılık kendilerine dokunulmayacağı garantisi veren görüşmeleri de yürüten Enes Hattab işgal ediyordu. Hattab, Suriye İçişleri Bakanlığına atandı. Bu değişim Enis Hattab ve Hüseyin El-Salama arasında sonuçları olacak bir rekabet ve husumete de sebep oldu. Ama önce “Abu Masab El-Şheyl” lakaplı yeni Genel İstihbarat Başkanı'nı tanıyalım. Zira bu hassas göreve getirilmesinin sebepleri var.

AK PARTİ VE SDG İLE YAKIN İLİŞKİLER

Fırat’ın doğusunda yer alan, Şam-Irak güzergâhının kapısı olan ve Suriye Milli Kurtuluş, BAAS ve Esad sonrası tarihinde önemli bir yer işgal eden Deyr El-Zor vilayetine bağlı Şyhel kasabasında doğdu. Bölgenin en kalabalık ve en etkili “Igaydad” aşireti mensubu. Bu aşiretin Irak ve Körfez ülkelerinde akraba kolları var.

Hüseyin El-Salama 2011’de patlak veren Suriye olayları esnasında Esad yönetimine karşı önce Colani’nin (Ahmet Şara) liderliğinde kurulan El-Nusra Cephesi'nde ardından Şam’ı Özgürleştirme veya Kurtarma Heyeti (Heyet Tahrir El-Şam, HTŞ) saflarında savaştı. AK Parti Hükümeti ve SDG ile yakın ilişkileri var. Aşiretler arası “çıkar” kavgalarını önlemek amacıyla Fırat’ın doğusunda kendine tahsis ettiği özel petrol kuyularının gelirlerini aşiretler arasında taksim etti. Başka bir aşiret tarafından öldürülen akrabalarının intikamını almak yerine “hasım” aşiretlerle uzlaşmayı seçti.

İYİ İLİŞKİLER SAVAŞA DÖNÜŞTÜ

Hüseyin Salama ve ailesi, Esad yönetimi döneminde Şam Hükümeti’yle “dostane” bir münasebet içindeydi. Ardından Esad’a karşı savaştı. 14 yıl süren iç savaş esnasında IŞİD’e (DAEŞ) karşı savaşan aşiretinin saflarında yer aldı. Suriye’de “Kased” olarak bilinen SDG ve askeri kanadı YPG’ye karşı birçok çatışmada yer aldı. El-Nusra cephesinde iki güçlü grup Colani-Kahtani arasında ortaya çıkan rekabet ve çatışmasında Colani’nin zaferini sağlayan önemli askeri katkıların sahibiydi. 8 Aralık 2024’te Şam’ı ele geçiren HTŞ’nin kurduğu yeni hükümetin Deyr El-Zor, Hasake ve Rakka “geçici” valisi olarak atandı.

SDG GÖRÜŞMELERİNE BAŞKANLIK ETTİ

Mart 2025’te Şam Hükümeti ile SDG-YPG arasında başlayan görüşmelerde Şam heyetine başkanlık etti. Görüşmeler sonucunda her iki taraf Suriye toprak bütünlüğüne ve siyasi birliğine bağlı olacakları, petrol kuyuları, devlet kurumları, barajlar ve bölgedeki hava limanları idaresinin de Şam Hükümeti’ne devredileceği konularında bir mutabakat metni imzalamıştı. Bu 8 maddelik metin Şam Hükümeti adına Ahmet Şara ve SDG lideri Mazlum Abdi tarafından da imza altına alınmıştı.

TECRÜBE VE BAĞLILIK

Colani’ye olan bağlılığı ve Fırat’ın doğusundaki aşiretlerle kurduğu yakın ilişki, Hüseyin Salama’nın Suriye Genel İstihbarat Başkanlığı’na getirilmesinde etkili oldu. Zira bölge aşiretlerinden güç alan IŞİD ile, Kürtler, Süryaniler ve bazı Arap kabilelerinin desteğine sahip SDG’ye karşı nasıl mücadele edileceği konusunda; ayrıca gerektiğinde diplomatik yollarla, gerekirse askeri yöntemlerle Şam hükümetinin kararlarını nasıl kabul ettireceği konusunda Salama tecrübeliydi.

KAZAN KAYNIYOR

Fırat’ın kuzeyi ve doğusunun Şam’ın kontrolü dışında kalması Suriye’yi sadece tahıl ambarı ve su kaynağı olan bir bölgeden mahrum bırakmıyor. Aynı zamanda Suriye-Irak ilişkileri, sınırları, gümrük kapıları ve güzergahlarını SDG ve IŞİD’in rahmeti altına bırakıyor. Suriye-Ürdün bölgesi zaten Ahmet Şara hükümetini “meşru” görmeyen Sünni Arap aşiretleri ve İsrail’in koruması altında olan Dürzilerin kontrolünde. Suriye'de Alevilerin yaşadığı bölgeler ve özellikle sahil kentleri halen ciddi mezhepçi ihlaller, uygulamalar ve “kaynama” her an bir “köpürme ve patlama” yaşamaya uygun koşullara gebe. Ahmet Şara ve İçişleri Bakanı Enes Hattab ile Dışişleri Bakanı Şeybani, Trump’ın Suriye yaptırımlarını kaldırmasına karşılık İsrail ile artık açıktan bir ilişkiyi kabul ediyor.

GAYRİMEŞRU BİR TALEP

İsrail istihbaratına Şam Four Seasons otelinde mekan tahsis ediyor. Filistin örgütleri yasaklanıyor, liderlerinin İsrail istihbaratı tarafından sorgulanmasına izin veriyor. İbrahim Antlaşması'nı imzalayacağını söylüyor. İran’a karşı kararlı duracağını beyan ediyor. Lübnan Hizbullah’ı ile gerekirse savaşmaya da hazır. Tüm bunlara rağmen İsrail verileni yeterli görmüyor. Ahmet Şara Hükümeti’nden Golan bölgesinden vazgeçmesini ve bu konuda İsrail Hükümeti’yle bir mutabakat imzalamasını istiyor.

BM kararları ve Suriye halkının onayı olmadan “geçici hükümet” konumunda olan Ahmet Şara’nın Golan’ı İsrail’e vermesi hukuken de gayrimeşrudur. Ancak Golan’dan vazgeçmesi halinde İsrail tarafı, uluslararası kuruluşlar ve kamuoyu nezdinde bu kararı lehine kullanabilir.

HAKLI KAYGILAR

Ahmet Şara ve hükümetinin meşru kabul edilmesi, yaptırımların kaldırılması, yatırımların gelmesi ve tüm Suriye üzerinde hükümet olabilmesi için tüm araçları mubah kabul eden bir görüntü arz ediyor. ABD ve İsrail’i memnun edecek adımları atıyor. Ancak saha kaynakları Hüseyin Salama’nın Suriye Genel İstihbarat Başkanlığına getirilmesinin özellikle İsrail safında tedirginlik ve rahatsızlık yarattığını iddia ediyor. Hüseyin Salama’nın IŞİD ile savaşı, zahiren yani görünürde ABD ve Batı'yı memnun ettiği tedavüle sokulsa da Batı'nın projelerinde bir elverişli aparat olarak görev yapan IŞİD’e karşı kararlı savaşından kaygı duymaları normaldir.

Bunun yanında SDG ile yürüttüğü müzakerelerden hoşnutlar ancak Fırat’ın kuzeyi ve doğusunda Şam hükümetinin mutlak hakimiyet kurma tamahını tehlikeli buluyorlar ve bunu başarmak için askeri çözümü tercih edecek yapıda olması da İsrail, İngiltere ve ABD’yi rahatsız ediyor. Suriye’nin güneyinde (Dera-Sveyda Bölgesi) Sünni Arap aşiretleri ve Dürzilerle “iyi” münasebetleri olan Hüseyin Salama’nın “uzlaşma” yoluyla güneydeki ateşi söndürme ve İsrail’in bölgedeki krizi suiistimal etme hevesine karşı başarılı olması ihtimali de İsrail’i rahatsız edebilir.

REKABET SAHAYA MI YANSIYOR?

Tüm bu gelişmeler hasıl olurken, SDG-YPG’nin “yeniden güçlenen” IŞİD’e karşı askeri operasyonlara başladığı Humus vilayetine bağlı Tedmor (Palmyra) bölgesine kadar çatışmaların yaşandığı haberleri geliyor. Bu esnada Hüseyin Salama’nın mensubu olduğu aşiret içinde ve diğer aşiretler arasında onlarca ölü ve yaralı bırakan, onlarca ev ve iş yerinin tahrip edildiği şiddetli çatışmalar yaşanıyor. Birileri Hüseyin Salama’nın kendi ve diğer aşiretler arasında sağladığı “dayanışma ve işbirliği” ilişkisini yıkmayı amaç edinmiş.

Kısa bir müddet sonra geçen hafta sonu Hüseyin Salama’nın bilinmeyen bir nedenden dolayı Şam’daki bir hastaneye kaldırıldığı söylendi, akıbeti hakkında ise güvenilir bir bilgi yok. Şam sokakları ve siyaset erbabı arasında bu tür tasfiyelerin olağan olduğunu zira Suriye üzerinde birçok tarafın rekabet ve çatışma halinde olduğu, olayların perde arkasında İsrail-Türkiye istihbarat rekabeti ve çatışmasının da olduğu konuşuluyor.

aydınlık

 

YORUMLAR

REKLAM

İLGİLİ BAŞLIKLAR

REKLAM